Çocuğunuzun motivasyonunu ve davranışlarının ardındaki nedeni anlayabiliyorsanız, durumu değiştirmek için doğru adımlar atabilirsiniz. Çocuğunuzun olumsuz davranışları size bir mesaj olabilir.

• Bazı önemli duygusal ihtiyaçları karşılanmıyor olabilir
• Kısıtlayıcı düşünceye sahip olabilir

Hem çocuklar hem de yetişkinler temel duygusal ihtiyaçlara sahiptir. Çoğunlukla duygusal bağlantıya ve pozitif ilgiye ihtiyacımız vardır. Aynı zamanda kendi kişisel gücümüzle birlikte özerkliğe de ihtiyacımız var.

Çocuğunuz bir aidiyet duygusu hissetmiyorsa, üzerindeki duygusal ilginin eksik olduğunu göstermek için hareket edecektir. Sürekli mızmızlanabilir veya sürekli sarılabilir.

Ya da çocuğunuzun yapması gereken şeyleri onun için siz yapıyorsanız veya yaşamı üzerinde çok fazla kontrolünüz varsa, kendi kişisel gücünü veya önemini anlamıyor demektir. Kendisinin önemli, yetenekli olması ve kendi yaşamı üzerinde bir çeşit kontrole sahip olması ihtiyacı, sert şekilde karşılık verme, güç mücadeleleri, öfke ya da meydan okuma olarak görünebilir. “Sen benim patronum değilsin” ifadesi, bu özerklik ve önem ihtiyacının karşılanmadığının bir belirtisidir.

Duygularımızın ardında kendimizle, başkalarıyla ve dünyayla ilgili inançlarımız vardır. Bu inançlar, sınırlayıcı ya da destekleyici olabilir. İnançlar davranışımızın temelini oluşturur.

Ebeveynler ve çocuklar arasındaki güç mücadeleleri genellikle ihtiyaçlardaki çatışmanın sonucudur. Çocuğunuzun ihtiyaçları ile sık sık çatışabilecek ihtiyaçlarınız vardır.

Şu senaryoyu düşünün:

Çocuğunuzu sabah okula gitmesi için hazırlıyorsunuz ve ayakkabılarını giymekle ilgili bir problem yaşıyor. Okul ve işe geç kalmamak için sadece beş dakika zamanınız var. Son derece stresli ve sinir bozucu değil mi? Çünkü çocuğunuzun karşılanmayan bir ihtiyacı var. İşe gitmeniz ve çocuğunuzun okula gitmesi; ikisi de esasen sizin sorumluluğunuzda! Daha derindeki temel ihtiyaç, güvenlik (işinizi kaybedebilirsiniz) veya kabul (çocuklarınız tekrar geç kalırsa öğretmen hoş karşılamayacaktır) olabilir.

“Bunun için zamanımız yok!” diye düşünürsünüz, asabileşirsiniz ve hatta bağırabilirsiniz.

O sırada çocuğunuzun ihtiyacı olan şey, sevgi veya iletişim olabilir. Bir şeye canı sıkıldı, ilgiye ve sevgi gösterilse her şey tamam olacaktı ama ne hissettiğini ifade etmeyi bilmediği için hiçbir şey diyemedi. Ve şimdi, bir sonraki sabah, sizinle bağlantı kurmaya ihtiyaç duyduğu anda sizin meşgul olduğunuzu biliyor ve susuyor. Bu durumun ardındaki sınırlayıcı inanç “Ben değersizim” veya “Beni umursamıyor” olabilir. Sınırlayıcı inançlar doğru değildir, sadece doğru sandığımız ve hissettiğimiz duygulardır.

Bunu halletmenin yolu ne olabilir?

Çocuğunuza sevgiyle yaklaşabilir ve empati yapabilirsiniz. Sevgiyle sarılabilir ve: “Şu an gerçekten üzgün olduğunu görüyorum ve seninle üzülüyorum. Bazen yapmaktan hoşlanmadığımız şeyleri yapmak zorundayız ve bu sinir bozucu olabilir.” diyebilirsiniz.

Yapmak istediği şeylerle ilgili önerilerde bulunup, “Bunun iyi bir fikir olduğunu mu düşünüyorsun? ”diyebilir ve düşüncesini bir çözüme yönlendirip, ihtiyaçlarını karşılayabilirsiniz. Her şeyi takip ettiğinizden emin olun. Çocuklarınız size güvenebileceklerini ve söylediğiniz şeyin doğru olduğunu bilmeliler.