Gelin şimdi birlikte bir deneme yapalım! Gününüzü tekrar düşünmek için bir dakikanızı ayırın. Düşündünüz mü? Peki, hangi deneyimler aklınıza geldi, hangileri öne çıktı?

Çoğumuzda, negatif olanlar akla gelir. Bir arkadaşınızla gülüştünüz, bir görevi tamamladınız veya yeni bir şeyler öğrendiniz; bunun gibi zevkli ve yararlı deneyimler, genellikle günde çok sayıda  gerçekleşir. Ancak genellikle akılda kalanlar veya iz bırakanlar yaşadığınız olumsuz deneyimlerdir.

Trafiğe takılıp kalmak, toplantıya geç kalmak, bir arkadaşla kavga etmek veya sevgiliniz tarafından yanlış anlaşılmak; bunun gibi stresli ve olumsuz deneyimler, endişeleriniz, küskünlükleriniz, sinirsel yapıda veya sinirsel işlevlerde uzun süren kalıcı değişikliklere neden olur. Bu, beyninizdeki olumsuz önyargıdır. Bu yerleşik önyargı, aslında hiç kimsenin hatası değildir ve sinir sisteminin 600 milyon yıllık evriminin bir sonucudur.

Beynin Negatif Önyargısı İle Tanışın

Atalarımız, aslında pozitif önyargılarla hareket etmek zorundaydı, bunlar yiyecek bulmak ve barınak inşa etmek için gerekliydi. Eğer yiyecek bulamazlarsa, yarın bulacaklarına inanmaları gerekiyordu, çünkü doğa böyle işliyor. Ancak  negatif önyargı ile devam ederlerse, daha agresif olabilirlerdi ve yarına tekrar bir umutla başlayabilirlerdi. Bu sebeple maalesef beynimiz doğal olarak negatifin üzerine yoğunlaştı. Aşağıya bir göz atalım:

  • Kötü haberleri tarar (dünyada, bedende ve zihnin içinde ve dışında)
  • Negatifin üzerine odaklanır (büyük resmi gözden kaçırır)
  • Aşırı tepki gösterir (örneğin, insanlar genellikle para kazanmaktan ziyade para kaybetmeyi daha fazla önemser)
  • Olumsuz deneyimler (özellikle duygusal, somatik veya sosyal bellekte) hızlı bir şekilde depolanır.
  • Olaylar, yavaş yavaş negatif olarak yorumlanır (stres hormonu olan kortizolün tekrarlanan aktivitesiyle)

Negatif önyargı, günümüzde gereksiz stres ve kedere, bedenin gereksiz yere yıpranmasına ve başkalarıyla anlamsız çatışmalara girilmesine neden olmaktadır. Ayrıca günlük olarak pozitif deneyimlerden elde ettiğimiz olgunlaşmayı ve gelişmeyi azaltır. Bu önyargı, “Taş Devri” koşullarında, yüksek performans göstermek için tasarlanan bir beyinde tasarlanmış evrensel öğrenme sakatlığıdır.

Beyninizin Negatif Önyargı Sahibi Olmasının Üstesinden Nasıl Gelirsiniz?

Gerçekte, Doğa Ana hayatta kalma arzusunu ön plana alır, ancak bu uzun vadeli sağlık ve iyi oluşa karşı gelir.

1. Negatif deneyimleri sakin şekilde gözlemleyin.

Hoş olmayan, stresli deneyimleri bastırmak veya buna direnmek, durumu daha da kötüleştirir. Bunun yerine, kabul ederek ve kendinize şefkatli davranarak, durumu dikkatle gözlemlerken olayların gerçekleşmesine izin verin. “Kendinizi incitmeyin” veya “intikam için güdülenmeyin!”cümlelerini kendinize hatırlatın. Pozitif düşünmek, beynin alarm zili olan amigdala bölgesini sakinleştirmeye yardımcı olacak ve olumsuz deneyimleri güçlendirmeyi bırakacaksınız. Derin nefes aldığınız zaman, solunum sisteminiz,sinir sisteminin merkezi olan aynı zamanda sakinleştirmeyi sağlayan parasempatik sinir sisteminin aktivitesini artıracaktır. Bu yüzden uzun uzun nefes alınız. İyi hissettiğiniz bir anı hatırlayın ve güç ve dayanıklılık hissine odaklanın.

2. Her gün küçük ama güzel durumlar arayın.

Negatif önyargı dikkat alanını daralttığından, yaşamımızdaki yararlı şeylerin daha fazlasını tanımak ve görmek için farkındalığı genişletmemiz gerekir. Aslında pozitif gerçeklerle çevriliyiz: Yolda karşılaştığınız bir çocuk size güldü veya bir bitki çiçek açtı. En zor anlarda bile; umutlu, güzel, ilginç ve yararlı şeyler oluyor. Aslında, neyin iyi olduğunun farkına varılmasıyla ortaya çıkan olumlu duygular, yüz yüze gelmemize, bunlarla başa çıkmamıza ve zorlu durum, kayıp ve travmadan kurtulmamıza yardımcı olur.

3. İyi bir deneyime sahip olduğunuz zaman, onu gerçekten içinizde hissedin.

Pozitif bir deneyim, belki de şükür ettiğinizde, kendinizi düşündüğünüzde veya biriyle etkileşimde bulunmanın daha ustaca bir yolu olduğunu fark ettiğinizde aşağıdakileri deneyin:

  • Uzun uzun nefes alın.
  • Vücudunuzda hissedin.
  • Bu konuda keyifli veya anlamlı olan şeye odaklanın.

Pratik olarak, daha güçlü ve daha şefkatli bir zihin inşa edebilirsiniz.

Beyin biliminde meşhur bir söz vardır: Nöronlar birlikte ateşlenirler, birbirlerine bağlanırlar. Daha uzun ve daha yoğun bir şekilde birlikte ateşlendikleri zaman, bir araya gelme eğilimi de o kadar fazla olur. Bunun anlamı şudur; günde birçok kez metanet, şükran,şefkat  merhamet ve özgüven gibi psikolojik kaynakları sinir sisteminizin dokusuna örebilirsiniz.

Atasözünde denildiği gibi: Eğer dakikalara odaklanırsanız, yıllar kendilerine odaklanır. Her gün, bir dakika sonra elde edebileceğiniz veya karşılaşabileceğiniz iyiliği düşünmek için çok sayıda fırsatınız var ve bunu kendinize hatırlatmalısınız. Çok sayıda insan, büyük ve sinir bozucu sosyal olaylar karşısında, anlaşılır bir şekilde çaresiz hissettiği zaman, gerçekten gereken gücün içinde olduğunu bilmesi gerekir. Bunun, beynin negatif önyargıları için bir düzeltici olduğunu biliyoruz. Kendinizi iyi hissetmeniz için gereken tüm pozitif duygular, gün boyunca karşınıza çıkıyor. Eğer siz bunları görmezden gelmezseniz ve bu pozitif durumların farkına varırsanız, beyninizdeki negatif önyargılardan kurtulabilirsiniz. Dayanıklı bir yapı  ve iyi oluş halinizi geliştirmek için harika bir fırsat şu an karşınızda. Bunları uygularsanız hayatınızda büyük değişimler olduğunu göreceksiniz. Zihninizin  değişmesi demek dünyanızın değişmesi anlamına gelir. Umarım hepinize çok faydalı olur.

Koronavirüs ( Covid-19), sizde travma oluşturduysa ve sürekli olarak bu konu ile ilgili yoğun ve süreğen kaygı hissediyorsanız ve  neler yapacağınızı, nasıl baş edeceğinizi bilmiyorsanız bunu birlikte çalışabiliriz. Online terapi almak isterseniz bana bu numaralardan ulaşabilirsiniz.

Uzman Klinik Psikolog Diana Güler
Telefon: 0216 266 24 48 & 0533 086 30 22
Mail: info@dianaguler.com
İnstagram: dianagulerr