Yeni bir konuyla karşınızdayım… Bana en çok sorduğunuz sorulardan bir tanesi, “Nasıl bir hamilelik geçirdin, Ayşe?”. Sizlere, hamileliğimden bahsetmeye karar verdim. İşte, hamileliğimde neler yedim, neler içtim, nereleri gezdim, hangi sporları yaptım, nasıl bir hamilelik geçirdim, hepsinin cevabı, bu yazının devamında!

Nasıl Hamile Kaldım?

Ben 35 yaşımdan sonra bebek sahibi olmaya karar verdim. Bu nedenle, gebeliğim de planlı bir gebelikti. Planladıktan sonraki zaman içerisinde; bebek yapma çalışmalarına başladıktan sonra, sanıyorum 4-5 ay içerisinde hamile kaldım. Hayatınız boyunca, hamile kalmamak için çalışıyorsunuz, bütün doğum kontrol metotlarını deniyorsunuz. Daha sonra da, hamile kalmak istediğiniz zaman, hamile kalmanın o kadar kolay bir şey olmadığını fark ediyorsunuz. Bu, birinci gerçek. Eğer, bu yazıyı okuyan, bebek sahibi olma çalışmalarında olan bir hanımsanız, bunu sakın kafanızdan çıkartmayın. Beşinci aydan sonra, doğal yollardan hamile kaldım. Herhangi bir hormon tedavisi ya da tüp bebek tedavisi görmeden hamile kaldım. Şunun altını da çizmek istiyorum; günümüzde, hormon ve tüp bebek tedavilerinin çok fazla olmasının nedeni, hayat tarzımız. Yani; şehir hayatını yaşayan, sürekli olarak hormonal gıdalarla beslenen, çevresel kirliliğe maruz kalan, dolayısıyla, sentetik şeylere çok fazla maruz kalan insanların, bence fertilite yani üretkenlik problemleri yaşadığını düşünüyorum. Bu nedenle de, hamile kalmak zorlaştı. Hamile kalsak bile, bazen bebeklerimiz düşebiliyor. Bu, aslında doğal seleksiyon, bunun için de üzülmemek lazım; ancak, bebek sahibi olmaya çok fazla çalıştıktan sonra, bebeğinizi kaybetmenizin çok üzücü bir şey olduğunu tahmin ediyorum. Çevremde de, çok yakın arkadaşlarımda, ne yazık ki bu üzücü deneyimleri yaşadık. Ancak, bu demek değil ki bebek sahibi olamayacağız, tabi ki olacağız.

Benim de öyleydi, planlı bir gebelikti.

Folik Asit ve Omega Kullandım

Hamileliğimin ilk başından itibaren, çok yoğun bir şekilde Omega ve folik asit kullanmaya başladım. Folik asiti zaten 15-20 yıldır biliyoruz; ancak, meraklı bir ikizler burcu, bilime ve bilgiye meraklı, hayatındaki her şeyi iyice anlayıp öğrenmek isteyen biri olarak, gebelikte olabilecek her şeyi tabi ki deli gibi okudum. Bu araştırmanın sonucunda da, folik asit dışında, omega kullanımının da önemini, özellikle fetüsün beyin gelişiminde çok önemli olduğunu fark ettim.

Hamileliğim Boyunca Diyetisyene Gittim

Kilo kontrolü yapabilmek ve fazla kilo almamak için hamileliğim boyunca bir diyetisyene gittim. Hamileliğin son haftasına kadar, 14 kilo aldım. Benim boyun 172 cm, 63 kilo ile hamile kaldım, 80 kilo ile doğuma girdim. Normal doğum yaptığım için de, 10 kilosunu verdim. Peki, niye diyetisyene gittim? Çünkü; hem kötü beslenmek istemedim, hem çocuğumu besleyecek besinleri nasıl alabilirim dedim, hem de kilo almak istemedim. Ancak, aşerme diye bir şey de var. Deli gibi aşerip, kış mevsiminde, eşini sabaha karşı 4’te erik almaya yollayanlardan biri değilim; ama şunu hatırlıyorum, hamileliğim boyunca her sabah eski kaşar peyniri ve simit yedim ve canım aşırı derecede bira içmek istedi. Sonra, bunun nedenine bakınca, canımın aslında biranın içerisindeki beta glukan’ı, mayayı istediğini fark ettim.

Hamilelikte Doğru Beslenmek Çok Önemli

Biliyorsunuz, hamilelik inanılmaz bir süreç. Hamile olduğunuz dönem boyunca, hormonal değişimlerden dolayı, vücudunuz inanılmaz değişimlerden geçiyor. Aynı zamanda, hormonlar tabi ki ruh sağlığınızı ve zihin sağlığınızı değiştirdiği için, siz çok farklı şeyler ile uğraşan bir varlık haline geliyorsunuz. Vücudunuz gün be gün değişiyor; bir gün mideniz ağrıyor, bir gün sırtınız ağrıyor. Gece uykularınız değişebiliyor; ama aynı zamanda, halet-i ruhiyeniz zaten hormonlardan dolayı değişiyor. Bu nedenle, bütün bu farklı etmenlerle baş etmek zorunda kalıyorsunuz. Bunun başında da bence güzel beslenmek gerekiyor, bu yüzden güzel beslenmek önemli. Güzel beslenmek nedir? Aklımıza her geleni deli gibi yemek değildir. Hamileliğiniz boyunca paketlenmiş ve işlenmiş gıdaları, özellikle de fast food gıdaları asla yemeyin. Çünkü fast food dediğimiz şeyler, bize göre gıda değil. Son kullanma tarihi iki yıla yaklaşan, mikrodalga fırınlarda çözülen, derin dondurucularda şoklama ile dondurulmuş şeylerin gerçek gıda olmadığını düşünüyorum.

Yenidoğan bebekler üzerinde, göbek kordonundan alınan kandaki test ile yapılan bir araştırma var. Yeni doğan bir bebeğin, göbek kordonundaki kanında, ne yazık ki 200’ün üzerinde toksik maddeye rastlanmış. Bu da nereden geçiyor? Annenin yediklerinden ve cildine sürdüklerinden geçiyor. Bu nedenle, bebeğiniz için “toxic free” dediğimiz, yani toksinsiz bir gebelik geçirmeniz gerekiyor. Ben kendi gebeliğimde böyle yaptım, yüzde yüz organik beslenmeye çalıştım. Deterjanlarımda hep organik deterjanlar kullanmaya çalıştım. Belki maddi durumunuz çok iyi değil, “Ayşe, hayat sana güzel” diyebilirsiniz; ama ben öyle düşünmüyorum.

Toksinsiz Bir Ev Yaratmaya Çalıştım

Günümüzde, çocuklarda çok fazla erken dönem hastalıkları var. Sağlıklı bir bebek olsun, onun hastane ve doktor masraflarından, inanın organik deterjana vereceğiniz para daha az olacaktır. Lütfen, geleceğinize her zaman böyle bakın. Sağlığınızı koruyacak şeylere vereceğiniz paraya acımayın; çünkü, daha sonra hastalandığınızda sağlığınıza kavuşmak için ödeyeceğiniz paralardan eminim daha düşük olacak. Gebeliğimde de buna dikkat ettim, o yüzden toksinsiz bir ev yaratmaya çalıştım.

Organik Beslendim

Neler kullandım? Sürekli olarak bir organik pazara gittim, gidemediğim durumlarda eve getirtmeye çalıştım. Genelde, yüzde yüz doğal, organik deterjanlar kullandım. Çamaşırlarımda bile bunu kullanmaya çalıştım ve buna, kızım doğduktan sonra da devam ettik. Onun dışında, bol bol su içtim. Cildinizin elastikiyetini ve amniyotik sıvınızı koruyabilmek ve bebeğinize çok besleyici şeyler götürebilmeniz için çok fazla su içmeniz gerekiyor.

Bir yerden sonra, ben de demir hapı kullanmıştım, doktorumun verdiğini hatırlıyorum. Ama demir hapı ile birlikte, demir eksikliğini doğal yollardan giderecek pek çok şey kullandım. Özellikle, siyah üzüm. Biliyorsunuz, “kan üzüm” dedikleri, siyah çekirdekli bir üzüm vardır. Her gün ondan bol bol tüketmeye çalıştım, aynı zamanda üzüm çekirdeği tozu ve nar çekirdeği tozu da kullandım. İkisi de çok yoğun antioksidanlar.

Sabah kahvaltı yaptım, mutlaka yumurta yedim, yumurta bizim için önemli bir protein kaynağıdır, anne adayları lütfen bunu atlamayın! Mutlaka bir ya da iki adet haşlanmış yumurta ve tabi ki simit yedim. Hamileliğim simitsiz geçmedi, yanında da eski kaşar peyniri ve yanına mevsim de ne varsa, bol yeşillik tükettim. Kış aylarındaysa bolca maydanoz, tere, roka tüketmeye çalıştım.

Onun dışında, egzersiz yaptım. Hamileliğim boyunca çok fazla hareket ettim. Hatta, kızımı doğurduğum 10 Şubat günü bile spor yaptım. İlk üç ayda zaten çok ağır ve yoğun egzersizler önerilmiyor. Ben bol bol yürümeye çalıştım. Onun dışında, hamilelik yogası yaptım, mutlaka size de öneriyorum. Hamilelik yogasında, Neslihan İsit’in üzerine tanımıyorum, Neslihan hocamızın derslerine bol bol gitmeye çalıştım. Ancak, sizin bir avantajınız var, biliyorsunuz Youtube kanalları var. Youtube’a “hamile yogası” yazarsanız, mutlaka çok güzel şeyler bulacaksınız. Neden önemli? Esnemek çok önemli. Eğer normal doğum yapacaksanız ( ki ben normal doğumu destekleyen biriyim, size de nedenini anlatacağım); vücudunuzu her anlamda esnetmeniz gerekiyor. Hamilelik yogası, kaslarınızı esnetiyor, kemiklerinizi esnetiyor, belinizi, omurganızı esnetiyor; ancak bunu yaparken, aynı zamanda derin ve besleyici nefesler aldığınız için de çok önemli.

Nefes, oksijen ile birlikte, kanımız ile birlikte bütün vücudumuzda geziyor ve oksijen ile beslenen organlarımıza gidiyor. Ancak onun dışında, nefes aldığımızda, hayat enerjisi dediğimiz “chi” ya da “prana”yı da derin nefeslerle vücudumuza alıyoruz. İçimizde gelişmekte olan bir bebek var; ona ne kadar evrensel bir yaşam enerjisi, nefesimizle aktarabilirsek, bebeğimizin canlılığı ve sağlığı o kadar iyi olacaktır. Bu da, sizlere başka bir iyi yaşam tüyosu olsun!

Bolca Yoga ve Fitness Yaptım

Hamileliğim boyunca Vinyasa yapmaya çalıştım, “Vinyasa pregnancy” diye geçiyor. Çok güzel videolar buldum. Vinyasa, yogadaki bir akış anlamına geliyor. Gerçekten de yoga; bedenimi esnetirken, bir yandan da nefeslerle beni şimdiye getirip, hamilelikteki o aşırı hormon yüklemeleri ve aşırı depresif halden çıkmama da yardımcı oldu. Onun dışında, ilk 3 ayı geçirdikten sonra, çok yoğun fitness yapmaya başladım. Önce, koşu bandında 10 dakika ısınma ile tempolu bir yürüyüşten sonra, squat’ları, lunge’ları bolca yaptım, kol kaslarımı bolca kuvvetlendirdim. Bu da, benim karın kaslarımı ve karın çevremi kuvvetlendirmemi sağladı ve karın kaslarım, doğumdan sonra daha kolay yoluna girdi, bu da önemli bir tüyo. O yüzden, hamilelik boyunca hareket etmemiz çok önemli; tabi ki sağlıklıysanız ve doktorunuz bunu öneriyorsa. Bunu da bir uyarı olarak söylemem lazım.

Başka Neler Yaptım?

Doğuma hazırlandım, aslında bebeğime çok hazırlandım. Hamilelik, bebek gelişimi ve normal doğum üzerine okumadığım kitap kalmadı. Çok fazla eğitime gittim, bunlardan 3-4 tanesinden bahsedeceğim sizlere. Bilmeyenleriniz için söyleyeyim; ben, spritüelliğin ve maneviyatın da çok önemli olduğunu düşünüyorum ve insanlara, genetik olarak, yani ailelerinden, geçmiş kuşaklardan getirdikleri bilgiler olduklarını düşünüyorum.

Kendi hayatımda çok faydalandım. Daha önce şifalandırmak için kullandığım aile dizinini, bebeğime hamile kaldığım zaman da yaptım. Gittiğim seminerlerden bir tanesi buydu. Aile dizini ile; bebeğim, benim ya da eşimin ailesinden getirdiği, onların ailelerinden de getirdiği travmalar, hastalıklar, başka şeyler varsa, bunları temizlemek istedim. Güzel bir çalışma olduğunu düşünüyorum, kızıma da olumlu etkileri olduğunu düşünüyorum.

Bebek Bakım Kursuna Gittim

Onun dışında, sevgili Bebek Bakım Hemşiresi Ayşe Öner’in kursuna gittim, bana çok faydası oldu. 7 haftalık bu kursta, benimle birlikte aynı anda hamilelik dönemini geçiren, çok tatlı yedi tane hanımla tanıştım. Bu arkadaşlarım, benim gebeliğimi ve doğumu geçirdiğim arkadaşlarım oldu ve kızım 8 yaşında, hala görüşüyoruz, “gebişler” isimli bir grubumuz var. Hamilelikte en önemli şeylerden birinin, sizinle aynı durumda bir gebe ile o dönemi paylaşmak olduğunu düşünüyorum. Benim çevremde, şansıma çok fazla gebe vardı o zamanlarda. Ayşe Öner’in bebek bakım kursunda da; bebeğim temel bakımı, hastaneye giderken, doğumda, doğum öncesinde neler yapabileceğimizi öğrendik. Bebek çantasını, hastane çantasını, emzirmeyi, ilk banyoyu, göbek kordonu düşerse neler olacağa kadar, bu tür bilgileri öğrendik. Hatta, bebek ilk yardımını da öğrendik. 0-6 ay çocuklarda, bebeklerde olabilecek kazalara karşı ilk yardım ve müdahaleleri de öğrendik. Ayşe Öner’in Bebek Bakım Kursu’nu özellikle öneriyorum.

Lamaze ve Doğumda Hipnoz

Sonra tabi bir de, doktor Hakan Çoker’in Lamaze dersine girdim. Normal doğumu destekleyen doktorları da elimden geldiğince desteklemeye çalıştığım için, eşimle birlikte onun Doğal Doğum Akademisi isimli okuluna gittim. Normal doğum üzerine; hem doğumda hipnoz hem de Lamaze dediğimiz, normal doğumu destekleyici bir yaklaşımın eğitimini aldım. Doğumu öğrendiğim zaman, kendi doğumum daha kolay geçti ve hazırlandım. Yani, aslında ben, 40 hafta boyunca bebeğime hazırlandım.

Son Aylarda Artan Şikayetlerim

Hamile geçirdiğim 9 ayı, onun bana rahat gelmesi, sağlıklı bir şekilde gelebilmesi için en uygun ortamı hazırlamakla geçirdim. Hamileliğin geneli rahat geçse de; 6-7. aydan sonra, çok ciddi mide yanması şikayetlerim başladı. Bir de, sonralarında belim çok ağrıdı ve ödem oldu, ayaklarım şişti. Doktorum, mide yanmasının sebebinin hormonal olduğunu söylüyordu; ancak, herkes “Saçlı bebek gelecek!” diyordu. Ben, kendim de saçlı bir bebekmişim, kızımın da saçlı bir bebek olacağını tahmin ettim ve gerçekten öyle oldu, ama 7. aydan sonra doktorum bana ilaç verdi, fazlasıyla mide ilacı kullandım. Midem çok yanıyordu. Hamileliğin 38. haftasından sonra da, artık giderek büyüyen bebek aşağıya doğru iniyor ve mesanenizi de zorluyor oluyor. Sürekli idrarınız varmış gibi hissediyorsunuz, bu da beni zorlayan şeylerden bir tanesiydi.

Doğumum Nasıl Başladı?

Benim doğumum çok ilginç başladı. Suyum gelerek başladı ve ondan sonra da 24 saat sonra, doğumum oldu. Doğumum da ilginçti; çünkü bir ebe tuttum. Ebe ile birlikte doğurduk; ama, doğumun aşamalarını biliyor olmak çok iyi geldi. Normal doğum yapacak bütün arkadaşlarıma, sadece şunu söylüyorum: “Her doğum kendi içinde bir hikayedir”. Pozitif doğum hikayelerini dinlemenizi öneririm. Toplumda şöyle bir algı var; “Acıyor mu? Ağrı oluyor mu?”. Dünyanın en mucizevi şeyini gerçekleştiriyoruz. Burada, odaklanmamız gereken şeyin, sadece doğumun mucizesi olduğunu düşünüyorum. Acıdan korkan bir toplumuz, kimse acı çekmeyi sevmiyor, kocaman adamları iğne olmaktan korkarken buluyorum. Ben, öyle biri değilim. Bu nedenle, bebeğime en sağlıklı bir şekilde ulaşabilmenin yolunu arıyordum.

Çok şükür ki, doğumum da gayet güzel oldu; ama planlanmış bir doğum olmadı, çünkü normal doğum dediğimiz şeyin planlanmasına imkan yok. Bir tane çocuk var ve çocuk ne zaman isterse geleceğine kendisi karar veriyor. Önemli olan doktorunuz. Doktorunuzun; tecrübeli, normal doğum tecrübesi olan, normal doğumu kaldırabilecek bir doktor olması gerekiyor.

Benim birazcık öyle bir problemim olmuştu. Sevgilim doktorumun aynı anda ikinci bir doğumu da başladığı için; bana göre, beni fazlasıyla strese sokan durumlar yaşandığını hatırlıyorum. Ancak dediğim gibi, hipnoz ya da doğumu kolaylaştıran diğer metotları uyguladığım için, çok fazla etkilenmedim. Sadece bebeğime ve onun kolaylıkla gelişine odaklandım. O yüzden, dediğim gibi, “her doğum kendi içinde bir mucize, kendi içinde bir hikaye”. O hikayeyi nasıl dolduracağınız size kalmış. Eğer ilk kez doğum yapacaksanız, tabi ki çok tecrübesizsiniz, hiçbir şey bilmiyorsunuz.

Dalga dediğimiz o sancılar, çocuğunuzu size getiren şeyler. Her sancı dediğimiz şeyin, bana göre dalganın; bebeğimi bana getiren dalgalar olduğunu düşündüm. Ben bir sahilim ve bebeğim de sandalda, bana doğru geliyor olduğunu düşündüm. Zihinsel algıyı değiştirdiğinizde, hikaye tamamen değişiyor. Kolay bir şey değil, annelik zaten kolay bir şey değil. Doğum da gerçekten kolay bir şey değil. Ama dedikleri bir şey var; “Bir avazda kurtarsın” dedikleri şeyi biz gerçekten deneyimledik. Gerçekten bir avazda, o bebek çıkıyor; ama mucizevi bir şekilde çıkıyor. Onu kucağınıza aldığınızda, her şeyin muhteşem olduğunu ve muhteşem olacağını hissediyorsunuz. Dünyaya bir varlık getirmek gerçekten inanılmaz. Bunu deneyimlemiş biri olarak çok mutluyum.

Doğumumla ilgili merak ettiğiniz başka şeyler var mı bilmiyorum. Sorularınız olabilir, bunları cevaplayabiliriz. Bir sonraki konuda bizi yönlendirebilirsiniz. Umarım yazımı beğendiniz, okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Hoşçakalın!