Son dönemde, kişisel gelişim kitaplarında, çocuk eğitim kitaplarında, iş toplantılarında, günlük tartışmalarda daha da çok söz ediyoruz empatiden. Bazen empatinin olmaması, bazen de aşırı dozda empati yoruyor hepimizi. Çağımızın vebası, kullandığımız bir çok keliminenin içini boşaltarak kullanmak. Empatinin anlamını biliyor muyuz gerçekten? Peki duygusal anlamda, empatiye açık mıyız?


Empati kelimesin kökeni Yunan dilindeki empathia’dan gelmektedir. Burada “em” ya da “en” önekinin karşılığı , “..de” ya da “..in içinde, içerde”; “pathia” nın karşılığı ise “hissetme” anlamına gelmektedir. Birçok kaynakta empatinin çeşitli tanımları yapılmıştır. Sosyolojik açıdan, diğer kişinin rolünü alma, estetikte içten hissetmek ve psikanalizde tanımlama çabası olarak ele alınmıştır. Empatinin içeriğini duygusal ve bilişsel olarak açıklamak mümkündür. Duygusal empati, diğer kişinin duygularına sempati ile yaklaşarak, onun hisleri ile derin ve gerçek anlamda ilişki kurmaktır. Bilişsel empati ise, bir kişinin diğer kişinin hislerini deneyimlemeksizin, onun hislerini tanıyabilme yeteneğidir. Carl Rogers’ a göre empatik olmak ya da empatinin oluşması, empati kuran kişinin sanki diğer kişi imiş gibi, diğer kişinin iç dünyasını doğru olarak anlayabilmesidir. Karşımızdaki kişi ile empati kurmak, onun dünyaya nerden baktığını anlamaya çalışmak ve yaşadığı duygu durumuna karşı içten ve samimi bir anlayış içerir. Ortak bir dünya oluşur böylece, kendi düşüncelerimizin ve duygularımızın beraber hissedilmeye çalışıldığı ve güven veren bir dünya… İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda, anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak ve önem verilmek ise, kişiyi rahatlatır; kişinin kendini iyi hissetmesini sağlar. Öte taraftan empati kurabilen kişi, daha sağlıklı ilişkiler kurabilir, ilişkilerinde daha derin bir duygu paylaşımı kurulduğundan, daha çok doyum aldığı ilişkiler sürdürebilir.

‘’Hayat deneyimlerimiz ve hayatta yol bulma haritalarımız aynı olmasa da, aynı noktada var olabiliriz. Biraz hayal, biraz yaratıcılık, biraz çaba yeterli.’’

Empati için neler gerekli?

Hayal gücü: Empatide diğer kişinin bakış açısını hayal etmek önemlidir. Hayat deneyimlerimiz ve hayatta yol bulma haritalarımız aynı olmasa da, aynı noktada var olabiliriz. Biraz hayal, biraz yaratıcılık, biraz çaba yeterli….

Duygusal zeka: Bilindiği üzere duygusal zeka bir insanın kendi duygularının bilincinde olması, diğer insanların duygularının bilincinde olması ve davranışlarında bu unsuru dikkate almasıdır. Duygusal zekası gelişmiş bir insanın, empati kurabilme ihtimali de daha yüksektir.

Gelişmiş Benlik algısı: Empati “yansıtma” olarak anlaşıldığında, diğer kişinin yaşadıklarına değer vermek ve önemsemek anlamına gelir. Empatik insan diğer kişiye tam dikkatini vererek dinler ve bu işlemi tüm benliği ile gerçekleştirir. İnsanın kendi sınırlarının ve benliğinin farkında olması demek, dış dünyaya çok daha farkında yaklaşmak demek.

Duygu farkındalığı ve ifadesi: Bazen kişi karşısındakinin duygularını ve düşüncelerini doğru anlasa bile, doğru empatik tepki vermekte güçlük çekebilir. Örneğin kişinin dostu üzülmekteyse, kişi kendini onun yerine koyup neler yaşamakta olduğunu anlar.

Onun duygularını içinde hisseder. Sıra, bu durumu ona ifade etmeye geldiğinde ise, hiç bir şey yokmuş gibi gülümseyerek “takma kafana” demeyi tercih edebilir. Duygularını bastırmayı ve kendisini avutmayı o kadar iyi öğrenmiştir ki, bunu başkalarına da uygular. Ancak duygularını kabul eden ve duygularından kaçmayan biri, gerçekten yeterli empati hissettirebilir.

Ben-merkezci tarafa dur diyebilmek: Ben-merkezcilik ve empatik anlayış birbiriyle bağdaşmaz. Etrafımızda olan biten herşeyi kendi şemalarımıza göre okuduğumuz doğrudur. Ancak, insan olarak hepimizin, ne kadar aynı, ama bir o kadar da farklı olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Etrafımızdaki insanları, kendi değer yargılarımıza göre anlamaya çalışmak, bizi yanlızlaştırmaktan başka birşeye yol açmaz.

Kendiliğimle barışmak- Kendimi sevmek: Hiç sevmediğim bir yanım yok mu? Hiç hata yapmaz mıyım? Çok saçma bulsam da, bazen yine de korkmaz mıyım? Ben böyleyim diyebilmek önemli mi? Kendim olabiliyor muyum? İnsanın önce kendisi ile olan ilişkisi, sahip köle ilişkisi olmamalı. Sahibim her hatamı düzeltmemeli. Bazen insan olduğumu unutmamalıyım. Kendiliğim benim hakkım. Ancak ben kendim olabilirsem, kendimle barışabilirsem, başkalarına empati kuracak kadar değer verebilirim.

Aşırı dozdan kaçınmak: Kendimi bilmek, empatinin de fazlasının zararlı olduğununun bilincinde olmaktır. Her zaman, herkese karşı empati ile yaklaşacak gücümüz olmayabilir. Karşılıklı sınırlarımızı koruyarak durumu idare etmek, sağlıklı bir yetişkin tutumudur. Önemli olan, iyi gelmeyen durumlardan kendimizi koruyabilmektir. Belli durumlarda, empati hayatımızda yorucu bir durum oluşturuyorsa, dozu kendi sınırlarımıza göre ayarlamak önemlidir.

Kaynaklar

Smith A. Cognitive Empathy and Emotional Empathy in Human Behavior and
Evolution. The Psychological Record. 2006; 56: 3-21.