Normal tansiyon yaşam için vazgeçilmez. Kanın dolaşım sistemi boyunca akmasını sağlayan basınç olmadan oksijen ve besinler damarlar vasıtasıyla doku ve organlara iletilemezler.

Ancak tansiyon tehlikeli düzeyde yüksek düzeye gelebilir veya çok düşük olabilir.

Tansiyon Nedir?

Tansiyon kanı dolaşım sistemi boyunca taşıyan güçtür.

Önemli bir güçtür çünkü o olmadan oksijen ve besinler dolaşım sistemi boyunca dokuları ve organları beslemek için dolaşamazlar.

Tansiyon hayati öneme sahip çünkü bağışıklık sistemi için akyuvarları ve antikorları, ayrıca insülin gibi hormonları da taşıyor.

Oksijen ve besinlerin taşınması kadar önemli olan bir diğer nokta ise, taze kanın metabolizmanın atık madde ürünlerini teslim alması ve uzaklaştırması. Bunlar arasında her nefeste verdiğimiz karbondioksit ile karaciğer ve böbreklerden süzdüğümüz toksinler bulunuyorlar.

Kanın kendisi sıcaklık dahil olmak üzere başka özelliklere de sahip. Ayrıca trombosit adlı yaralanmalarda kan kaybını engelleyen, doku hasarına karşı koruma sağlayan maddeleri de taşıyor.

Peki kanın damarlara basınç yapmasını sağlayan şey ne? Cevabın bu kısmı kolay: kalp her kasılışında kanı ittiren bir tansiyon yaratıyor. Fakat tansiyon sadece kalbin pompalaması ile yaratılamıyor.

Fonksiyonu

Dolaşım sistemimiz oldukça özelleşmiş bir pompalama sistemi – kan akan şey, damarlar ise borular. Basit fizik kuralları hem kan akışında hem de bahçedeki hortumda geçerli.

Kan vücudumuzda basınç farkından dolayı akar.

tansiyon kalpten kanın çıktığı anda, yani aorta girdiği anda, en yüksektir ve kılcal damarların olduğu yolculuğunun son noktalarında en düşüktür. Bu basınç farkı kanın vücudumuzda akmasını sağlar.

Damarlar bahçe hortumunun su basıncı üzerinde yarattığı etkiye benzer bir etkiyi tansiyon üzerinde üretirler. Hortumun sıkılması, sıkıldığı yerde basıncın artmasını sağlar.

Damar duvarlarının elastik yapısı olmadan tansiyon kalpten pompalandığı anda çok daha hızlı bir şekilde düşebilir.

Kalp maksimum basıncı yaratsa da, damarların özellikleri de bu basıncın sürdürülmesi ve kanın beden boyunca akması için önemli.

Damarların durumu tansiyonnı ve akışını etkilediği için, damarların daralması zaman içerisinde akışı tamamen kesebilir ve bu da inme ile kalp krizi gibi rahatsızlıklara sebep olur.

Ölçüm

Tansiyonu ölçen tansiyon aletleri bir lastik kol bandından ve onu şişiren pompadan oluşurlar.

Bant yeterince şiştiği zaman ve atımı durdurabildiği zaman, analog veya dijital olarak bir ölçüm alınır.

Elde edilen sonuç, cıvayı bir tüpte yerçekimine karşı döndürebilme basıncı olarak elde edilir. Bu nedenle mmHg birimiyle kısaltılır.

Okuma

Bir stetoskop sayesinde kalp atımının geri döndüğü nokta bulunur ve bant yavaşça gevşetilir. Stetoskop sayesinde tansiyonun iki önemli noktası ölçülür.

Tansiyonu okumalarında iki değer bazı alınır: sistolik basınç ve diastolik basınç. Bunun sonucunda 140-90 mmHg gibi bir sonuç elde edilir.

Sistolik basınç, kalbin kasılması ile ortaya çıkan basınçtır ve büyük olandır, diastolik basınç ise kalbin atımlar arasındaki dinlenme süresince damarlardaki düşük basınçtır.

Aralıklar

Ulusal Sağlık Enstitüleri, normal tansiyonun 120mmHg sistolik ve 80mmHg diastolik değerlerinin altında olması gerektiğini belirtiyor.

Fakat tansiyon doğal olarak değişir ve Mart 2013’te Nature dergisinde yayınlanan tansiyonun değişkenliği üzerine olan makalede şunlar deniliyor:

“tansiyon 24 saatlik süre içerisinde değişen kısa vadeli dalgalanmalara uğrar. Ayrıca daha uzun zaman periyotlarında ortaya çıkan uzun vadeli dalgalanmalar da mevcut.”

Pek çok kaynakta, 115-75’in üzerindeki kan basınçlarında, her 20-10’luk artışın kalp damar hastalığı riskini iki katına çıkardığı belirtiliyor.

2017 yılından bu yana Amerikan Kalp Örgütü yüksek tansiyon düzeyinin 140-90 değil, 130-80 olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

2013 yılında gelen güncellemelerle birlikte, 60 yaşın üzerinde ve hipertansiyon sahibi olanların tansiyon düzeylerini 150-90’ın altında tutmaları gerektiği belirtiliyor.

İpuçları

Tansiyonu sağlıklı düzeyde tutabilmek için doktorlar hastalarına şunları öneriyorlar:
• Sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip olmak
• Meyveler, sebzeler ve az yağlı süt ürünlerini bol tüketmek
• Beslenmeden sodyum alımını azaltmak
• Düzenli aerobik egzersizler yapmak
• Ölçülü alkol alımı. Erkekler günde 2 adetten az alkollü içecek tüketmeliler. Düşük vücut ağırlığına sahip kadın ve erkekler ise günde en fazla 1 alkollü içecek tüketebilirler.

Bu adımların atılması pek çok sağlık probleminin riskinin azalmasına yardımcı olacaktır.