Baş ağrısı, şakaklarda şiddetli bir ağrıyla kendini gösteren migren, kesinlikle basit bir baş ağrısı olarak algılanmamalıdır. Tam olarak nörolojik bir rahatsızlık olan migren, genellikle hormonların çok aktif olarak salgılandığı genç yaşlardaki kadınlarda en yaygın olarak görülmektedir. Genel olarak kadınların % 20’sinde, erkeklerin ise % 8’inde migren sorunu bulunmakta ve çok ciddi şekilde yaşanmaktadır.

Özellikle de şakaklarda zonklama şeklinde hissedilen migren ataklar halinde seyreder. Bazılarında ayda bir, bazılarında 3 ayda bir, kimilerinde ise yılda bir görülen migren atakları, ağrının yanında, mide bulantısı, kusma, ses ve ışığa karşı duyarlılık şeklinde de şikayet yaratmaktadır.

Hem tanı koymanın hem de tedavi sürecinin zorlu olduğu migren sorununun ortaya çıkmasında genetik faktörlerin çok önemli rol oynadığı bilinmektedir. Şöyle ki; ailesinde bir kişide migren sorunu olanların migren hastası olma riski % 40 civarındayken, hem annesi hem de babası migren hastası olanların ise migren yaşama riski neredeyse % 75’tir. Migrenin ortaya çıkmasında genetik faktörlere ek olarak hormonsal değişimlerin de çok ciddi rol oynadığı bilinmektedir. Hal böyle olunca da özellikle genç ve üreme çağında olan kadınlarda migren sorunu yaşanma riskinin çok yüksek olması da normaldir. Zaten kadınlarda görülme sıklığı erkeklerin 3 katı kadar yüksektir. Hal böyle olunca kadınların hormonsal değişimin en çok yaşandığı adet dönemleri ve özellikle de hamilelik dönemi kadınların migren sorunu en şiddetli yaşadığı dönemlerdir.

Hamilelikte migren

Migren üzerine yapılan pek çok araştırmaya göre migren ve cinsiyet hormonları arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Kadınların ilk adetleri, adet dönemleri, doğum kontrol ilaçları kullanımı, gebelik, menopoz ve hormon replasman (yerine koyma) tedavileri kandaki östrojen düzeylerini etkilemektedir. Yukarıda anlatıldığı gibi de hormonsal salgılardaki değişim de migrenin ortaya çıkması üzerinde çok etkili olmaktadır. Vücutta östrojen miktarının yükselmesi veya belli bir yüksek seviyede süreklilik göstermesi durumunun, gebelerde migrenin iyileşmesi veya atakların azalmasını sağladığı düşünülmektedir. Ancak bu mekanizma her anne adayında aynı şekilde işlemez, bazı gebelerde migren ataklarında kötüleşme veya gebelik öncesinde olmayan yeni migren başlaması gibi durumlar da ortaya çıkabilmektedir. Bilinmektedir ki; vücutta östrojenin hızlı düşmesi adet dönemi ve doğum sonrası migren ataklarından sorumlu olabiliyor. Gebelik öncesinde de migren sorunu olan kadınlar gebe kaldıklarında gebeliğin özellikle 2. ve 3. üç aylık periyodlarında migren ataklarında % 80’lere ulaşan tam iyileşme veya azalma olabiliyor.

Migren ağrılarında bahsi geçen azalmanın özellikle adet dönemiyle ilişkili migren atakları olanlarda ve ağrı öncesi veya sırasında ortaya çıkan öncül belirtiler olmayan hastalarda daha fazla olduğu bilinmektedir. Gebeliğin ikinci 3 aylık döneminde yaşanabilen şiddetli gebelik kusmalarının veya gebelikle ilgili bir problemin olması da migrenin iyileşmesine engel olabilir, hatta sorunu tetikleyebilir. Gebelik öncesinde migren sorunu olmayan kadınların ortalama % 2-4’ünde yeni bir migren sorunu ortaya çıkabilir.

Migren hastası olan bir anne adayında doğum sonrası özellikle ilk bir hafta içinde atak görülme riski % 50 civarındadır. Ayrıca doğumdan sonra da migren ataklarının tekrarlaması doğum sonrasında bebeğini emzirmeyen annelerde daha sık görülebiliyor.

Hamilelik öncesinde var olan migren hamilelikte de devam ederse ne yapılmalı?

Migren, tüm toplumda kadın, erkek, genç, yaşlı herkeste görülebilmekle birlikte, üreme çağındaki her 3 – 4 kadından birinde görülen önemli bir nörolojik sağlık sorunudur. Özellikle de çok şiddetli seyreden migren atakları ve her ağrıda tekrarlayan ilaç kullanımı herkes için sorunken, daha çok anne adayları için problem ve kaygı oluşturur. Zira çok şiddetli olan migren ağrılarını ilaç kullanmadan dindirmek çoğu zaman mümkün olmaz. Oysaki doktorlar, hamilelikte ilaç kullanılamaması konusunda çok ciddi uyarılarda bulunmaktalar. Doktor reçete etmeden kullanılan ilaçların bebeğe ve gebeliğe zarar verdiği çok net olarak bilinmektedir.

Aslına bakılırsa gebelik öncesinde zaman zaman baş ağrıları çeken kadınların çoğu, gebe kaldıktan sonra bu baş ağrılarının yaklaşık % 70 oranında azaldığından bahsetmekteler. Özellikle de gebeliğin ilk 3 ayından sonraki dönemde bu ataklar tamamen kaybolabiliyor. Gebelikte migrene dair bilinenler; gebelikte genellikle migrenin azaldığı, bazılarında tamamen kaybolduğu, bir kısmında aynen devam ederken, çok daha azında ise arttığı şeklindedir. Bu konuda daha nadir olarak karşılaşılan ise gebelik öncesinde hiç olmayan baş ağrısının hamilelikte başlayabildiği şeklindedir.

Hamilelikte migren tedavi edilir mi?

Hamilelik döneminde gebeliği takip eden doktorun rutin olarak tavsiye ettiği ilaç ve takviyeler dışında ilaç alınması kesinlikle sakıncalar yaratabilir. Aslında anne adaylarının gebelik öncesinde var olan ya da gebelikte ortaya çıkan rahatsızlıkların çoğu için tedavi edilmesi de çok fazla önerilmez. Gebelikte genellikle var olan rahatsızlığı durdurma, tolere etme yoluna gidilir.

Hamilelik döneminde migren söz konusu olduğunda da yapılabilecek en uygun tedavi nöral terapidir, ilaçla tedavi çok da uygun olmaz. Gebelikte migren sorunu yaşayan anne adaylarında cilde yapılacak küçük procainli iğnelerle, yani çok kısa etkili lokal anestezik iğnelerle genel bir rahatlama sağlanırken, bu kesinlikle geçici bir çözümdür. Bu tedavide kullanılan az miktardaki ilacın bebeğe zarar vermediği düşünülür. Ancak bu konudaki en doğru yaklaşım migren ataklarını ortaya çıkaran durumları, koşulları ekarte etmektir.

Hamilelik süresi boyunca migren sorunu devam edenlerde sorun çoğunlukla boğaz bölgesidir ve hamilelikte bu bölgeye kolaylıkla nöral terapi yapılarak anne adayı rahatlatılır. Bunun dışında bir tedavi yöntemi seçilmez,  tedavinin devamı doğumdan sonraya bırakılır. Bu konuda en ideal olan yaklaşım; gebelik planlayan kadınların hamilelik öncesinde migrene sebep olan etkenlerin bulunması ve bunları ortadan kaldırmak amaçlı tedavi yapılmasıdır. Özellikle hemen her gün migren tedavisi ilaçları kullanması gerekenlerin hamilelik öncesinde tedavi edilmesi çok daha önemlidir.

Gebelik öncesinde var olmayan, ancak gebelikte başlayan migren

Hamilelik öncesinde migren sorunu olmayan kadınlarda, hamilelikte migren ortaya çıkması nadiren yaşanan bir durumdur. Bazı anne adaylarında hamileliğin üçüncü trimesterında, yani son 3 ayında şiddetli baş ağrısı başlayabiliyor. İşte böyle bir durumda özellikle gebeliğin 30. haftasından sonra başlayan şiddetli baş ağrısında preeklamsi adı verilen gebelik zehirlenmesi sorunu akla gelir. Eklampsi ise hastanın gebelik zehirlenmesinden dolayı sara nöbeti gibi kriz geçirmesidir. Preeklamsi sorununda anne adayının tansiyonu yükselir ve vücutta ödem gelişir. Bu tür eklampsi durumunda hastaların çoğunluğunda ense bölümünden başlayan ve çok şiddetli devam eden baş ağrısı vardır.

Hamilelikte tanımlanamayan ve sebepsiz yere sürekli devam eden baş ağrısı durumunda anne adayının mutlaka eklampsi açısından değerlendirilmesi gerekir. Eklamsi gelişme riski yüksek olan kadınlarda tansiyon yükselmemiş olsa da sadece baş ağrısı eklamsi bulgusu olabilir. Kadının baş ağrısının sürekli olması ve sağ kaburganın altında gerginlik hissedilmesi acilen doktora başvurulmasını gerektirmektedir.

Hamilelikte her baş ağrısı migren midir?

Baş ağrısı sık rastlanan ve genellikle bir ya da birkaç saatlik bir ağrının ardından çoğu zaman kendiliğinden geçen, genellikle de ağrı kesici bir ilaçla tolere edilen bir rahatsızlıktır. baş ağrısı sorunu bazı kişilerde öylesine kronik hale gelmiştir ki, ilaç kullanmadan asla geçmez. Ancak gebelik söz konusu ise de ağrı kesiciler çok fazla önerilmez. Hal böyle olunca da gebelikteki baş ağrısı migren mi, değil mi ya da ilaç kullanılmalı mı, hangileri kullanılabilir gibi soruların yanıtları merak edilmektedir.

Gebelik öncesinde migreni olmayan kadınlarda gebelikte migren ortaya çıkma riskinin % 2- 4 civarında olduğu düşünüldüğünde bunun hiç de azımsanacak bir oran olmadığı bilinir. Erkek, kadın, hamile ya da değil, genç, yaşlı tüm insanlar; daha önceden var olmayan veya daha önceki ağrılarından tamamen farklı, çok şiddetli, artan veya süreklilik gösteren, beraberinde başka bozuklukların eşlik ettiği baş ağrıları olması durumunda mutlaka ilgili uzmana danışmalılar. Bu tür bir durumda vakit kaybetmeden sebeplerin araştırılması çok önemlidir. Sorun araştırılırsa bunun normal bir baş ağrısı mı, yoksa migren mi olduğu da tespit edilir ve ona yönelik bir tedavi ya da kaçınma yolu bulunur.

Gebelik döneminde yaşanan preeklampsi, eklampsi, toksemi gibi problemler ve beyin toplar damar sistemine ait damarlarda tıkanma, anevrizmaya (damar balonlaşması) bağlı olarak beyin zarları arasına kanama gibi ciddi rahatsızlıklar baş ağrısına sebep olabilmektedir. Hamilelikte görüntüleme tekniklerinden en uygun olanı magnetik rezonanslı görüntüleme, yani MR’dır. Bu şekilde görüntüleme sonunda uluslararası baş ağrısı derneği tarafından belirlenen bazı kriterlere uyan baş ağrıları tespit edilirse migren teşhisi konabilir. Eğer yapılan tetkiklerle ağrının vücuttaki veya beyindeki herhangi bir hastalıkla ilişkili olmadığının gösterilirse, migren teşhisi konur.

Migren hastaları hamilelikte ne tür sorunlarla karşılaşır?

Gebelikte migrenin etkilerine dair yapılan çalışmalar; migrenin anne adaylarının düşük, gebelik toksemisi, doğumsal anormallikler ve ölü doğum gibi problemlerle karşılaşmasını tetiklemediğini göstermektedir. Ancak anne adayının yaşadığı özellikle şiddetli migren atakları anne adaylarını ilaç kullanmak durumunda bırakmakta ve ilaç kullanımı konusunda da anne adayı sorun yaşamaktadır. Zaten gebelikte kullanılan ilaçların da bu atakları kesme gücü çok düşük olmaktadır.

Hamilelikte migren bebeğe zarar verir mi?

Migren sorunu olan anne adaylarının bebeklerinin, hiç migreni olmayanlara göre daha düşük ağırlıkla doğduğunu gösteren birtakım çalışmalar bulunmaktadır. Bunun dışında bebek açısında bir sorun görülmemiştir. Ayrıca çok şiddetli ve uzun süren migren atakları olan anne adaylarında bebek stresi ve su kaybı olabileceği için sıvı takviyesi önerilir. Hatta gerekli görülürse uygun ağrı kesiciler kullanılarak migren atakları fazla uzamadan kesilebilir.

Hamilelikte bebeğe zarar vermeyen migren ilacı var mı?

Gebelikte ilaç kullanımına dair yapılan tüm araştırma ve çalışmalar; doktorun önerdiği gebelikle ilgili rutin olarak verilen ilaç ve takviyeler dışında hiçbir ilacın alınmaması gerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda gebelikte ne migren ne de başka bir sorun için alınan ağrı kesicilerin de tamamen güvenli olması, bebeğe zarar vermemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Uzmanlar, gebelerde ve emziren kadınlarda tamamen güvenli olarak tanımlanan bir migren ilacı olmadığı konusunda hemfikirler.

Hamilelikte migreni tetikleyen faktörler nelerdir?

Sağlıklı bir şekilde devam eden gebelikte migreni tetikleyen faktörlerin belirli bir özelliği yoktur. Migren genel olarak; hormon tedavileri, alkol alımı, konserve yiyecekler, tatlandırıcılarda bulunan aspartam, aşırı çikolata veya eskimiş peynir yemek, öğün kaçırmak, stres ya da stresli dönemi takip eden dönemler, gerginlik, üzüntü, depresyon, aşırı ışıklı, floresan ışıklı veya yüksek sesli ortamlar, ani hava değişimleri, yüksek rakım, uykusuzluk, aşırı uyuma, kafa travması, aşırı fiziksel efor, yorgunluk ve kullanılan bazı ilaçlarla tetiklenebilir. Bu bağlamda gebelikte de bu tarz tetikleyici durumlardan kaçınmak en doğrusu olur.