Kortizol stres hormonu, bilişsel yeteneklerdeki gerilemeler ile bağlantılı; Neurology yayınında yayınlanan makaleye göre, Alzheimer hastalığı ile bağlantılı ön işaretler, taramalardaki beyin değişimlerinde görülüyorlar.

Araştırmalar stresin beyin üzerinde erken orta yaş döneminde etkili olmaya başladığını gösteriyor. Deneklerin kanlarındaki yüksek düzeyde kortizol hormonunun beyinde Alzheimer ve diğer bunama tiplerine dair ön işaretler olarak kabul edilen fiziksel değişimler ile bağlantılı olduğu keşfedildi.

Bu çalışmada 40’larında olan 2000’den fazla kişi değerlendirmeye alınmış ve kortizol düzeyi en yüksek olan bireyler, hafıza, organizasyon, dikkat ve görsel algılama gibi testlerde en kötü skorları elde etmişler. Bu bağlantı kadınlarda daha güçlüymüş ancak bunun kadınların orta yaşlarda daha fazla strese maruz kalmalarından mı yoksa stresin onlarda daha yüksek kortizol düzeyine sebep olmasından mı kaynaklandığı henüz belli değil.

Kortizol yaşam için gerekli ve tamamen kötü değil ancak stres insanların içme, sağlıksız beslenme ve sigara gibi potansiyel olarak problemli davranışlar geliştirmelerine yol açabilir. Nörobilimci Bruce McEwen’a göre kortizol kişinin yaşamı ve bedeninde olanlar söz konusu olduğunda buzdağının sadece ucu.

Framingham Heart adlı 70 yıllık çalışmaya dair yeni araştırmalarda, çalışmaya katılan ilk kişilerin torunları değerlendirmeye alınmışlar ve büyük kısmı beyaz, orta sınıftan ve banliyölerde yaşayan kişilermiş. Bu görece genç ve sağlıklı bireylerde bile beyin taramalarında ve performanslarında değişim işaretleri görülmüş. En yüksek kortizol düzeylerinde MRI taramalarında görülebilen beyin değişimleri tespit edilmiş.

Kortizol zihinsel ve fiziksel stres arasında ayrım yapmıyor, yani kortizolu yüksek olanların bir kısmı geçmişte diyabet gibi kortizol düzeyini arttıran fiziksel rahatsızlıklar yaşamış olabilirler. Bu düzeyler hali hazırda beyin değişimleri devam ediyorsa da zirve yapabilirler ve sebepten çok sonuç olabilirler, fakat bunun genç yaşlarda gerçekleşme ihtimali düşük. Ayrıca çalışmada kortizol düzeyleri sabahları bir defa ölçülmüş ve zaman içerisindeki yahut gün içerisindeki değişimler dikkate alınmamış.

Katılımcılardan gösterilen şekilleri tekrar çizmeleri veya anlatılan hikayeleri tekrar anlatmaları istenmiş. Performanstaki farklar hemen göze çarpmıyorlarmış ve araştırmacılar katılımcıların görevleri tamamlayabilme durumlarına göre kortizolün yüksek veya düşük olduğunu söyleyememişler ancak grup ortalamaları ele alındığı zaman gerçek farklar ortaya çıkmış.

Çalışmalar yaşamın ilerleyen dönemlerinde bunama riskine sahip olanlarda ortalamanın altında performans gösterildiğini ortaya koymuşlar ve bu da orta yaşlarda yüksek stres düzeyinin bunamaya katkı sağladığını gösteriyor. Araştırmacılar bu bağlantıya dair daha fazla anlayış elde etmenin riskleri düşürme konusunda daha fazla potansiyel fırsat sunacağını belirtiyorlar çünkü henüz kortizol düzeyini düşürmenin Alzheimer hastalığı riskini kesin olarak azaltacağını gösteren veriler yok.

Kortizol düzeylerinin uyku, spor, sosyalleşme ve yoga, meditasyon gibi zihinsel aktiviteler ile düştüğü biliniyor ancak bunun beynin daha iyi korunmasını sağlayıp sağlamayacağının klinik deneyler ile kanıtlanması gerekli. Stresi azaltma, aktif olma, spor, sağlıklı beslenme, yeterince uyuma gibi sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını edinmek için hiç bir zaman geç değil. Böylece beden ve zihne tamir kapasitesinde yardımcı olmak mümkün olabilir.