HPV ve Hamilelik


Cinsel yolla bulaşan en yaygın virüs olan HPV, genital bölgede enfeksiyonlara sebep olmaktadır. Uzmanlar günümüze kadar HPV’nin 200’den fazla türünü tanımlanmış ve her geçen gün de literatüre yeni HPV türleri eklenmektedir. Bu virüs türleri vücutta sadece siğil adı verilen basit lezyonların oluşmasına sebep oluyor. Bunların bir bölümü kadınlarda rahim ağzı kanseri gibi son derece ciddi sorunların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Amerika’da yapılan bir araştırmada her yıl yaklaşık 1.000.000 yeni

HPV vakası olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı bağlamda yapılan bir araştırma sonucunda ise son 15 yılda HPV vakalarının yaklaşık 5 kat arttığı tespit edilmiştir.

HPV, kişinin cildinden başkasının cildine temas sonucunda bulaşan bir virüstür. Siğiller genellikle virüs vücuda alındıktan 3 – 6 ay sonra ortaya çıkıyor. Bu süreçten önce yapılacak klinik muayene sırasında başka herhangi bir belirti vermeyebilir. Kadınların vücudunda siğiller genital veya anal bölgede bulunur. Bu sebeple de HPV taraması tüm kadınlar ve özellikle de hamileler için büyük önem taşımaktadır.

Maddelerle HPV nedir?

• HPV; kişinin ağız ve alt genital bölgesini kaplayan deride siğil, kanser öncülü lezyonlar ve bazı kanserlere yol açan küçük DNA grubuna ait bir virüs türüdür.
• Günümüzde HPV’nin 200’den fazla tipi tanımlanmış ve bu tiplerin her biri de kendi aralarında birtakım genetik yapı farklılıkları taşımaktadır.
• Virüsün genetik yapısında bulunan farklılıklar onun sebep olacağı lezyonun yerini ve şeklini belirleyici rol oynar.
• HPV’nin sadece alt genital bölgede enfeksiyona sebep olduğu 40 tane türü varken, diğerleri ise vücudun diğer bölgelerindeki cildi, özellikle de elleri, ayakları enfekte eder.

Hangi HPV türleri yüksek hangileri düşük risk taşır?

Kişinin alt genital bölgesinde kanserle ilişkili olup olmamasına göre genital HPV türleri düşük riskliler ve yüksek riskliler olarak iki ana gruba ayrılabilir. Şöyle ki;

• Nonkarsinojenik HPV (6, 11, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72 ve 81); düşük oranda risk taşır ve kanserle ilişkili değildir.
• Karsinojenik HPV (16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68, 73 ve 82); yüksek riskli HPV türleridir, rahim ağzı, vajina, vulva, anüs ve penis kanserlerine sebep olabilir.
• HPV 6 ve HPV 11; genital siğiller arasında yaklaşık % 90 oranla en sık saptanan türlerdir.
• HPV 16; rahim ağzı kanseri olan kadınlarda en sık saptanan HPV türüdür.
• HPV 4; rahim ağzı kanserlerinin % 80’ine sebep olmaktadır.

HPV ve gebe kalma ilişkisi

Rahim ağzı kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanser türlerinden birisidir ve bu konuda rol oynayan en önemli etken HPV’dir (Human Papilloma Virus). HPV her yaştan, herkes için tehlikeliyken, hamileler için çok daha büyük bir tehlike oluşturmaktadır. HPV, cinsel yolla bulaşıyor, hem dış genital hem de iç bölgede lezyonlara sebep oluyor, anne adayları ve bebekler için büyük bir risk taşıyor.

Normal şartlar altında her kadının yılda bir kez kadın doğum uzmanına başvurması, yıllık jinekolojik kontrollerini aksatmaması önemlidir. Bu rutin kontroller sırasında HPV varlığından şüphe edilirse HPV DNA testi yapılması gerekir. Bu test için sürüntü alınmış olan lezyonda eğer varsa HPV virüsünün DNA’sı taranır ve tüm HPV virüs tipleri tespit edilebilir. Sadece e-LAB Tıbbi

Tahlil Laboratuvarı’nda uygulanan HPV DNA testi ortalama 7-10 günde sonuçlanır ve virüs tespit edilirse ona göre önlemler alınır.

Yapılan testte aktif HPV enfeksiyonu tespit edilen ya da HPV taşıyıcısı olan kadının doğum sırasında bu virüsü bebeğe geçirme riski çok yüksektir. Özellikle de solunum sistemine yerleşen HPV çok ciddi sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan hamilelik sırasında böyle bir şüphe görülen vakalarda ya da gebe kalmadan önce HPV tespit edilen kadınlar gebelik sırasında HPV bakımından da yakından takip edilmeliler.

HPV (Human Papilloma Virus) ve rahim ağzı kanseri ilişkisi

Kadınların pek çoğunun korkulu rüyası rahim ağzı kanseri (serviks kanseri), jinekolojik kanserler içerisinde en sık görülen ikinci kanser türüdür. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada ortalama her gün 30 kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuyor ve

Amerika’da yılda 1 milyon kişide de genital siğiller ortaya çıkıyor. HPV’nin yaygınlaşması, her geçen gün artan bir grafik izlemesi çok rahatsız edici ve korkutucu bir durumdur. Ancak tüm dünya genelinde erken tanı protokollerinin gelişmesi ve aşılama uygulamaları sayesinde rahim ağzı kanserlerinden kaynaklı ölüm oranları azalmaktadır. Ancak rahim ağzı kanserinin gelişiminde, ortaya çıkışında Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonunun, bilinen en önemli etken olduğu günümüzde uzmanlar tarafından kabul edilmektedir.

HPV ne kadar yaygın olarak görülür?

• Genital bölgede görülen HPV çok yaygındır.
• Cinsel yolla bulaşan en yaygın viral enfeksiyon HPV’dir.
• HPV’nin bulaşma riski tüm yaşam içinde % 80 – 85 arasındadır.
• İnsanların HPV ile karşılaşma riski cinsel ilişkiye girilen partner başına yaklaşık olarak % 15 -25 civarındadır.
• Genital siğiller, anormal sonuç veren Pap testi ve HPV’nin diğer bulgularının görülmemesi sebebiyle HPV bulaşan çoğu insan bu sorundan haberdar değildir.
• Tüm dünya genelindeki nüfusun yaklaşık olarak % 1’inde genital siğil bulunmaktadır.
• Kadınlara rutin olarak uygulanan herhangi bir Pap smear taramasında, kadınların % 5-7’sinde HPV virüsüne bağlı olarak gelişen hücresel değişiklikler saptanmaktadır.

 HPV belirtileri nelerdir?

HPV virüsünün kişiye bulaşması durumunda genellikle çok sık belirti olmaz, çok nadiren belirti vermektedir. Bu belirtiler genel olarak;

• Dış genital bölgede kabarıklıklar şeklinde siğiller (bazıları net olarak fark edilirken, diğerleri çok küçük olduğundan fark edilmeyebilir),
• Siğiller yeni oluşmaya başladıkları dönemde hafif kaşıntı yapabilir,
• Vulvar intraepiteliyal neoplaziler (dış genital bölgede kanser öncesi lezyonlar) hafif kaşıntıya sebep olabilir,
• Çoğu HPV lezyonunda acı, kaşıntı, yanma gibi belirtiler olmazken, bu tür belirtilerin olduğu vakalarda o bölgede, siğil olsun veya olmasın cilt, sabun ve spermisid tahrişi veya maya açısından araştırılmalı,
• HPV durumunda cinsel ilişki sırasında veya sonrasında kanama, adetler arasında düzensiz kanama veya yanma ve kaşıntı olmaksızın inatçı anormal akıntı gibi bazı belirtiler rahim ağzı kanseri ile birlikte ortaya çıkabilir. Bu tür belirtilerin kesinlikle araştırılması gerekir.

Genital HPV nelere yol açabilir?

Pek çok HPV virüsünü taşıyıcısı çok belirgin lezyon yaşamaz. Ancak kimilerinde HPV taşıyıcılığı durumunda aşağıda sıralanan sorunlardan biri ya da birkaçı meydana gelebilir:

• Sessiz HPV enfeksiyonu

HPV ile enfekte olmuş kişilerin çoğunda sessiz HPV enfeksiyonu saptanabilir. Bu siğil veya diğer HPV ile ilişkili hastalıklardan birisi değildir, bu olgular sadece histolojik (mikroskopik hücresel değişiklikler) olarak saptanabilir. Bu tür kişilerde olası HPV sayısı enfekte hücre başına 1 tane gibi çok düşüktür. Bu sebeple de “sessiz HPV enfeksiyonu” olarak adlandırılır ve bunun çıplak göz muayenesi, sitoloji ve hatta HPV testi ile saptanamaması gibi bir durum da söz konusudur. Unutulmamalıdır ki; sessiz HPV’li kişilerdeki virüsler bulaşıcı değildir. Buna sevinirken bu virüs sessiz durumdan, siğil ve rahim ağzında hücresel değişiklikler gibi açık HPV hastalığına geçiş gösterebilir. Bu sebeple de bu virüsün asla bulaşmayacağı gibi bir yanılgıya düşmemekte fayda var.

Tüm HPV enfeksiyonları ve elbette ki sessiz HPV bulaşmasını önlemek için cinsel ilişkide prezervatif kullanımı önerilir. Ancak özellikle de prezervatifin kaplamadığı alanlarda virüs varsa bunlar ve zaten prezervatif takılmadan önce, cinsel birleşme olmadan yapılan fiziksel temas ile de virüs bulaşabilir.

• Subklinik HPV enfeksiyonu

“Subklinik” sözcüğü alt genital bölgede olan ve çıplak gözle ayırt edilemeyen hücre değişiklikleri için kullanılmaktadır. En sık olarak karşılaşılan subklinik değişim rahim ağzı intraepiteliyal neoplazisi, yani rahim ağzının prekanseröz değişikliği, displazi, CIN 1, 2, 3’tür. Şüphe edilen cilde, sirke (asetik asit) uygulaması sonrasında mikroskop altında gözlenen, beyaza dönüşen bir bölgedir. Subklinik HPV enfeksiyonu alt genital bölgede vulva -dış genital bölge, vajina, rahim ağzı gibi herhangi bir bölgede bulunabilir. Ancak bu asetobeyaz bulgu çok nonspesifik olduğundan çoğu vaka rahim ağzı da dahil HPV’ye bağlı olmayabilir. Bu sebeple de şüphe durumunda biyopsi ile teşhis edilmesi gerekir.

• Klinik HPV

Klinik HPV’de siğiller ve dış genital bölgenin vulvanın, perianal bölgenin ve penisin intraepiteliyal neoplazisi gibi prekanseröz değişiklikleri, rahim ağzı ve diğer alt genital kanserler genellikle çıplak gözle görülebilir düzeyde olur.

HPV nasıl bulaşır?

• HPV’nin en sık bulaşma yolu cinsel ilişki ile ciltten cilde bulaşmasıdır.
• HPV bulaşması için tam bir cinsel birleşme gerekmezken, cinsel birleşme öncesi yaşanan temasla da bulaşma olabilir.
• HPV virüsü genital bölge dışında deride ve tırnak aralarında da bulunabilir, buralara temas sonucu da bulaşabilir.
• Genital bölgesinde siğil olan bir kişiyle sadece bir kez cinsel ilişkiye girmek, siğil gelişimi için % 65 ve hatta üzeri risk taşımaktadır.
• Rahim ağzında HPV olan kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda, erkek partnerlerin penisi klinik olarak incelendiğinde, yaklaşık olarak % 64-70’inde HPV lezyonu bulunmuştur.
• Bu virüs ile karşılaştıktan sonra genital siğil genel olarak 4 hafta – 8 ay arasında gelişebilir.
• Kimi zaman siğil veya rahim ağzı hastalığı gelişmeden önce, virüs yıllarca sessiz kalabildiği için hastalığın ne zaman veya kimden bulaştığını bilmek kolay olmayabilir.
• Genel olarak her iki partnerde de genital lezyonlar aynı tip HPV’ye bağlı olarak gelişir. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar, tekrar bulaşmadığını göstermektedir.
• Cinsel ilişki esnasında prezervatif kullanmak bulaşıcılığı azaltır ve HPV’ye bağlı hastalığın iyileşmesini hızlandırır.
• Virüsün bulunduğu enfekte bir klozet, kapı kolu, havlu, sabun, yüzme havuzları veya küvetten HPV bulaşma riski çok düşüktür. Ancak uzmanlar, açıklanamayan bazı HPV lezyonlarının oluşumunda cinsel olmayan yolların rol oynadığını düşünmekteler.

HPV oral seks ile bulaşabilir mi?

Evet, HPV oral seks ile de bulaşabilir. Bu konuda yapılan bazı çalışmalarda baş ve boyun kanserlerinin % 5’inde yüksek riskli HPV’ye rastlanmıştır.

HPV bebeğe bulaşabilir mi?

HPV taşıyıcısı olan anne adaylarının vajinal yolla doğum yapmaları durumunda bebeğe HPV 6 ve 11 bulaşma riski bulunmaktadır. Ancak bu tür durumların çok seyrek seyrek olarak görüldüğü de bir gerçektir. Pek çok uzmana göre ise bebeğin laringeal papilomatozis (HPV 6 ve 11 larenks ve üst solunum yolunda siğile neden olmakta) olma riskine kıyasla sezaryen anne ve bebek için daha büyük risk taşımaktadır.

Tedaviden sonra da HPV bulaştırılabilir mi?

Tedavi sonrasında virüsün yeniden bulaşıp bulaşmaması aslında başarılı tedavi ile HPV lezyonlarının (olası enfeksiyoz HPV parçacıklarının bulunduğu) imhası ve normal ciltte hala var olabilecek HPV virüsünün kişinin bağışıklık sistemi tarafından baskılanması şeklinde iki ayrı duruma bağlıdır.

Pek çok kişide birkaç tedaviye rağmen dış genital siğillerde tam iyileşme elde edilemez. Zira çoğu tedavi HPV lezyonlarını tahrip eder, ancak çevreleyen normal ciltteki HPV’yi yok edemez. Hastanın bağışıklık sistemi tedaviye cevap veremezse ve kalan HPV’yi baskılayamazsa yeni lezyon oluşabilir ve bunların tekrarlama riski % 5-65 arasında değişir.

Hastaya yapılan klinik muayenede daha fazla HPV lezyonu saptanazsa ve takip eden birkaç ay boyunca yeni lezyon oluşmazsa bulaştırıcılık için gerekli olan koşullar oluşmaz. Genellikle hastanın lezyonsuz geçirdiği aylar arttıkça bulaştırıcılık riski de azalır.

Bağışıklık sisteminin yanıtı gerilerse bulaştırıcı olur mu?

Bu konuda çok kesin bir şeyler söylemek doğru olmasa da muhtemelen bağışıklık sisteminin yanıtı gerilerse de bulaşıcılık olmaz. Kişinin bağışıklık sistemi virüsü tanıyıp, baskılayıp veya yok etmeden önce zaten gerilemez. Ancak bağışıklık sisteminin yanıtı çeşitli nedenlerle normalden daha az olan kişilerde hem HPV virüsünün bulaşma riski artar hem de HPV’nin vücuttan temizlenme şansı azalır. Bu sebeple de bağışıklık sistemi bozuk olan kişilerde HPV ile ilişkili lezyonların ve kanserin gelişme riski fazladır.

HPV bulaşma riskini azaltmak için neler yapılabilir?

• HPV bulaşma riskini yok edebilmek için en kesin yol, genital-genital ve oral-genital gibi cinsel temastan tamamen kaçınmak gerekiyor.
• Bir HPV aşısı olan HPV 16, 18, 6 ve 11 tiplerine karşı koruyucu özelliktedir. Bu aşı 9-26 yaş arasındaki kızlar ve kadınlar için FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylanmıştır. Aşı özellikle de henüz cinsel hayata başlamadan önce yapıldığında yüksek koruma özelliği taşıyor. HPV aşısı tüm virüs türlerinin enfeksiyonuna karşı korumaz, ancak rahim ağzı kanserinin % 70’i (16, 18) ve dış genital siğillerin % 90’ı (6,11) ile ilişkili olan tiplerine karşı koruyucudur. Eğer kişiye daha önceden HPV 16, 18, 6 ve 11 tiplerinden birisi bulaşmışsa aşının bunlara ve diğer HPV tiplerine karşı koruyuculuğu olmaz. Bu sebeple de cinsel ilişkiye girmiş olan kadınlarda aşının koruyucu özelliği çok daha düşüktür. Bu bağlamda HPV aşısı için hedef kitle 11 ve 12 yaşındaki kızlar.
• Virüsten korunmak için lateks prezervatifler sadece kapladıkları cildi koruyucudur. Enfekte olan kişilerde prezervatifin kapatmadığı alanlarda virüs bulunabilir ve partnerin cildine temasa edebilir. Ancak yine de son veriler, her cinsel ilişkide prezervatif kullanımının HPV bulaşma riskini azaltmaktadır.
• Kişinin cinsel partnerinin yabancı bir kişiyle bir kez bile cinsel ilişkiye girmesi HPV veya diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların bulaşması riskini doğurur. Bu sebeple de yeni bir ilişkiye başlayanların cinsel ilişki öncesi, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar açısından taranması önerilmektedir.
• Piyasada satışa sunulan prezervatifler, HPV’ye karşı kısmi bir koruma sağlarken, diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı tam koruma sağlar.
• HPV için risk taşıyan kadın genital bölgesini saran epiteli, daha geniş biçimde kapladığı için kadın prezervatiflerin koruyuculuğu her iki partner için de çok daha yüksek olabilir. ancak kadın prezervatiflerinin de kolaylıkla yerinden oynayabiliyor olması riskli bir durumdur.
• Cinsel yolla bulaşan bazı enfeksiyonlar spermisid şampuanlar, jeller ve kremlerle engellenebilmekte, ancak bunların HPV’ye karşı etkileri bilinmiyor. Bu sebeple de bunlara güvenip diğer korunma yollarını uygulamaktan vazgeçilmemesi önemlidir.