Herkese merhaba! Sizler için bolca iyi yaşam bilgisi paylaşıyorum. Bana göre, bunlardan bir tanesi de bedenimiz. En çok rastlanan sıkıntılardan bir tanesi; baş ağrısı, bel ağrısı, sırt ağrısı, yani omurga problemleri…

Yanımda, konusunun uzmanı, spor fizyoterapisti, genç ama çok becerikli arkadaşım, sevgili Cem Koçak var. Öncelikle, bizi davet ettiği için teşekkür etmek istiyorum. Kendisiyle, iyi bir omurganın nasıl olması gerektiği ve omurga problemleri ile nasıl baş edebileceğimizden bahsettik. Detayları, şimdi sizlerle!

Omurganın İyisi Kötüsü Var Mı?

Her şeyde olduğu gibi, omurganın da iyisi kötüsü var. Aslında, doğal sirkülasyonumuzda, iyi bir omurgaya sahip olarak dünyaya geliyoruz. Tabi, idiopatik adı verilen ve anne karnında gelişen omurga problemler haricinde, hepimiz sağlıklı bireyler olarak doğuyoruz. Ancak, günlük yaşamda yaptığımız, belli evrelerden atlayarak geçtiğimiz şeyler, sorunlara neden olabiliyor. Bunlar neler mi?

Örneğin, çocukların emeklemeden yürümesine çok sevinebiliyoruz. Bu durum, aslında çocuk fizyolojisinde, bir basamağı atlayarak bir sonraki basamağa gitmesi anlamına geliyor. Bu da büyük bir problem. Gelişim de, bir şeyleri tamamlamadan diğerine geçmeye başlıyor ve bu da, omurgada problemlere neden olabiliyor. Hem de erken yaşlarda. Çünkü, bu da insanın evrimleşmesinin bir parçası. Önce emeklemesi gerekiyor ki sonra ayağa kalkabilsin. Bu arada, benim kızım da 19 aylıkken yürüdü. Emeklemedi, onda da özel bir sıkıntı vardı.

Buradan annelere söyleyelim; çocukların emeklemesi çok önemli bir şeydir. Onları, bir an evvel yürümeye değil, daha çok emeklemeye teşvik etmemiz gerekiyor. Zaten, çocuk evresinin şöyle gelişmesi gerekiyor; sağlıklı bir omurgaya sahip olan bir çocuk, ilk önce dönerek başlıyor. Kendi etrafında, sağa sola dönmeye başlar. Onun için de bebeklerin etrafına yastıklar düşeriz ki düşmesinler.

Daha sonrasında, emekleyerek bir amaca doğru gidebilmeleri gerekiyor. Burada; diz eklemi, dirsek eklemi, aynı zamanda boyun eklemini de çalıştırabiliyorlar. Bunları atlayan çocuklar, direkt yürüyerek; yani ayaklara basmaya başlayarak, kalçaya aşırı yük binmiş oluyor. Yani, daha yük ile tanışmayan kalça, direkt bütün gövdeyi taşımaya başlıyor.

Omurga, 34 tane kemikten oluşuyor. Jenga gibi düşünebilirsiniz; tahtalar üst üste oturuyor. Bunlardan birkaç tanesinin hareketlenmesi, diğerlerinin dengesini bozuyor. Hepsi birbirine bağlı. Bundan dolayı, kesinlikle çok önemli.

İyi Omurga Nedir?

Bir pazara gittiniz. Gördünüz ki, pazarda eğri, büğrü ama kendi doğasında, mis gibi, kırmızı bir domates var. Bir de, hepsi birbirine benzeyen, pırıl pırıl ama kalın kabuklu domatesler var. Hangisini tercih ediyorsunuz?

İnsan, doğası gereği pırıl pırıl görüneni, düzgün olanı, simetrik olanı tercih eder. Ancak, o aslında doğasında olmayan simetriye itilmiş bir domates. Köy domatesleri, daha çok eğri büğrü, kendi şekilleri dışında gelişmiş, kırmızı, kokusu vardır, kendi içinde bol çekirdeklidir. Bu, onun doğasında vardır. Ama biz insanlar, “Daha simetrik olursa daha düzgündür” algısına gittiğimiz için, diğer domatesleri seçiyoruz.

İşte, omurga da böyle bir şey. Hepimizin kendine özgü bir eğrilikleri, kaymaları, dönüşleri var. Bu, bizim sağlıksız bir omurgaya sahip olduğumuz anlamına gelmez. Belli açıda farklı kifoz kamburluklarımız, belli bir bel çukurluğu artışlarımız var. Eğer, bunlar sizde ağrı ve beden problemlerine neden olmuyorsa; bu sizin sağlıklı omurganızdır.

Bunu düzeltmeye kalktığınızda ya da ekstra bir şeyler yapmaya kalktığınızda, bu kez asıl biyomekaniğinizi bozmaya başlıyorsunuz. Yani, insanların aslında buna da dikkat etmesi gerekiyor. Bunu kullanan insanlar da var.

Örneğin; birinin, belki hafif omurga eğriliği var ama skolyoz değil. Sonuçta, bu kişinin doğal bir omurgası varken, işi fizyoterapi olmayan birisi tarafından duruş bozukluğu olarak adlandırılıp düzeltilmeye çalışıldığında, daha kötü şeyler olabiliyor.

Sistemin şöyle gitmesi gerekiyor; kişi kendinde herhangi bir farklılık hissediyorsa, postürü ile ilgili bir bozukluk hissediyorsa, ilk önce bir fizyoterapiste gitmesi gerekiyor. Fizyoterapist, analiz ve değerlendirmelerini yaptıktan sonra; herhangi bir probleme rastladıysa, tanısı konulduktan sonra onu bilinçlendirebilir.

Fizyoterapist bir problem görmediyse ve kişi sağlıklı yaşam adına bir şeyler yapmak istiyorsa; bilinçli bir antrenörle birlikte çalışması gerekiyor.

Her Ağrı, Omurgada Bir Problem Olduğunu Gösterir Mi?

Ağrı, bizim bir uyarı mekanizmamız. Aşırı derecede spor yaparsanız, bir süre sonra kas ağrılarınız oluşur. Laktik asit birikmesi olabilir. Ağrı, aslında beynimizin bizi uyarma biçimidir.

“Hey, dostum! Bir şeyler ters gidiyor. Bunu yapmak istemiyorum, beni zorlama. Zorlarsan, canını yakarım” gibi sinyaller veriyor. Ağrının tanımı da zaten, “istenilmeyen hissiyat”. Ancak, ne yazık ki bazı durumlarda, bu olay ağrı hissetmeden de ilerleyebiliyor. Kişi, bazen ağrıları hissetmiyor ve sadece estetik kaygılarından dolayı bunu ön plana getirebiliyor.

Omurga Sağlığını Nasıl Bozuyoruz?

En başta, çocuklara küçük yaşta çok ağır çantalar taşıtıyoruz. Kendinden daha büyük çanta ile çocuklar okula gitmeye çalışıyor. Kapasitemizle oynamamamız gerekiyor.

Daha büyük bireylerde de iş stresi var. “Stresten uzak duralım” diyoruz ama nasıl duralım? Aslında, beden bunu bir şekilde söylüyor. Uzun süre oturduğunuzda bir şekilde ağrı hissediyorsunuz. Bunu beklemeden; bir saat oturduysanız, kalkıp gerilme hareketleri yapmalısınız. Oturduğunuz masayı ergonomik tasarlamalısınız. Bu işin sürdürülebilmesi için, iş ergonomisi çok önemli. Bu tür şeyler, omurgamızı bozuyor.

Kadınların evde uzun süre iş yapması ya da ayakta çalışmak da olumsuz etkiliyor. Zaman bulup, oturup dinlenmek gerekiyor. Hayvanlar alemine baktığınızda, bütün hayvanlar enine uzuyor. İnsanlar ise, hücreler olarak hayvanlara benzerken, bitkiler gibi göğe doğru uzuyoruz. Bu da, omurgamızı çok zorluyor.

Sporla Omurga Sağlığı Korunabilir Mi?

Kas, geliştirilebilen bir şey. Yani, var olan kemik deformitelerine ne kadar engel olamıyorsak; kassal problemlerden kaynaklanan durumlarda, kendi kendimize bir şeyleri öğrenerek, bilinçlenerek düzeltme şansımız var. Sağlıklı bir yaşam prensibini benimseyerek, bazı şeyleri çok öncesinden engelleme şansımız var.

Nasıl sigara içerek akciğer problemlerini ortaya çıkarabiliyorsak, düzenli spor yaparak da akciğeri koruyabiliyoruz. Yani, dışarıdan yaptıklarımız içeriyi çok fazla etkileyebiliyor.

Sporcuları; profesyonel sporcu ve sağlıklı yaşam için spor yapanlar olarak ayırabiliriz. Bunlar, çok farklı iki segment. Sağlık için yapan sporcu; sakatlanmaması gereken, kendi kapasitesini yavaş yavaş arttıran bireyler olmalıdır. Profesyoneller ise, bir yarışa, bir amaca hitap ettiği için, bol bol sakatlanabiliyor.

Omurgamız adına konuşacak olursak; kasları güçlendirerek düzgün bir omurgaya sahip olabiliriz. Ama, hangi kasları? İnsan, binlerce kas demetinden oluşuyor. Dolayısıyla, kişinin bedeni söz konusu olduğunda, ona dokunacak kişinin çok iyi seçilmesi gerekiyor. Spor hocası, ergonomisine dikkat ederek spor yaptırmalı ama düzeltici, toparlayıcı ya da “Ben seni düzeltebilirim” dediği an, hataya düşer, gaflet eder, kişiyi de sağlığından edebilir. Bu nedenle, herkes kendi işini yapmalı, uzmanlığını ve eğitimini aldığı konularda iş yapmalıdır.

Cem Koçak’tan çok güzel bilgiler aldık. Kendisiyle başka konulardan da bahsedeceğiz. Umarım, bu yazıyı beğendiniz. Şimdilik benden bu kadar. Hoşça kalın!