Modern bilim bedenlerimizin ve zihinlerimizin sağlıklı kalmasını sağlayarak sonsuz imkanlar sunuyor ancak son dönemlerde bazı bilimsel amaçlar bir tartışma konusu olmaya başladılar. Bunlardan birisi ise araştırmacıların anıları değiştirmeye olan ilgileri. Peki bu mümkün mü ve mümkünse neden yapılmak isteniyor?

Anılarımız bizi biz yapan şeylerdir ve hatırladığımız şeyler genelde dünyayı deneyimleme şeklimizi tanımlarlar.

Pozitif anılar büyüme ve gelişmemize yardımcı olsalar da, olumsuz anıların böylesine güzel etkileri yoktur.

Bazen kötü anılar da öğrenme döneminin bir parçası olabilirler. Örneğin kaynar su yüzünden elimizin yanması, gelecek defa su ısıtıcıyı kullanırken daha dikkatli olmamız gerektiğini bize gösterir.

Ancak gerçekten travmatik olan anılar da var ve bunları hatırlamak rahatsızlığa, travma sonrası stres bozukluğu gibi ciddi ruh sağlığı problemlerine de yol açabilir.

Anılar üzerinde yapılan çalışmalar nörobilimciler, psikiyatristler ve hatta beşeri bilimler araştırmacılarının ilgisini cezbediyorlar çünkü hafıza süreçlerine dair hala tam olarak anlamadığımız çok şey var.

Anıların beyinde nasıl oluştuklarına dair daha fazla şey bilmemiz gerekse de, araştırmacılar son yıllarda anıları manipüle etmenin yollarını araştırmaya başladılar ve özellikle de olumsuz hatıralar üzerinde çalışıyorlar. Böylece onları ortadan kaldırmanın veya zayıflatmanın mümkün olup olmadığı araştırılıyor.

Anıları Hatırlama ve Unutma

Beyin bilgileri işlediği zaman, bu veriler birbirine bağlı sinir hücrelerinden oluşan gruplar içerisinde saklanır.

Bilimadamları genelde güçlü bağları daha iyi hafıza ile ilişkilendirirler ve beyin devamlı olarak sinir bağlarını günceller, yeni anılar geldikçe veya eskileri güncellendikçe yenilerini oluşturur veya eskilerini güçlendirir.

Ancak yeterince aktifleştirilmeyen bağlantılar daha zayıf hale gelirler ve beyin sık sık bu bağlantıların bir kısmını kaybeder. Bu nedenle unutmak doğal bir şekilde ortaya çıkar ve araştırmacılar unutmanın öğrenmenin ve yeni anılar oluşturmanın bir parçası olduğunu iddia ediyorlar.

İngiltere’deki York Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Sam Berens, doğal unutmanın bir kaç farklı sebebi olabileceğini açıklıyor:

“Unutmak doğaldır çünkü her gün oluşturduğumuz tüm anıları sonsuza kadar korumak enerji verimliliği bakımından iyi değildir. Ayrıca bunun nörojenez yani gelecekteki öğrenme süreçlerini destekleyen yeni beyin hücrelerinin yaratımı sürecinin doğal sonucu olabileceği görülüyor. Bu nedenle eski ve kullanılmayan anıları unutmanın yeni şeyler öğrenme konusundaki yeteneğimiz ile doğrudan bağlantılı olma ihtimali var.”

Ancak bilimadamları anıları hatırlama ve anıların oluşumu konusundaki bilmeceleri ortaya çıkaran pek çok komplikasyonu keşfetmeye devam ediyorlar. Örneğin tüm anılarımız doğru değiller ve bazen beynimiz unutmayı bir savunma mekanizması olarak kullanabiliyor.

Anıların Uyumu ve Bozulmaları

Geçmiş araştırmalar, sosyal etkileşimlerin kişinin bir olaya dair anılarını etkileyebildiğini gösterdiler. Yani sizin bir olaya dair hatırladıklarınız, bir başkasının hatırladığından veya hatırladığını iddia ettiği halinden çok farklı olabilir.

Science dergisinde yayınlanan bir rapora göre, anıların uyumluluğu iki şekilde ortaya çıkıyor ve bunlar benzer, açık davranışlar olsalar da temelde farklılar:

  • Bireysel uyumluluk: Kişinin sosyal etkiler nedeniyle değiştirilebilir olan hatırladıklarıdır. Bunun sonucunda uzun süreli, kalıcı hafıza hataları ortaya çıkabilir.
  • Toplumsal uyumluluk: Bireyler açık şekilde uyumluluk göstermeyi seçebilirler ve böylece başkalarının düşüncelerine uyabilirler ancak kendi içlerinde gerçek anılarını korumayı tercih ederler.

Ancak toplumsal uyumluluk gerçekte bireyin kendi anı algısını etkilemese de, kişinin başkalarını etkilemesi onların olaya dair algılarını değiştirebilir.

Ayrıca yazar, anı uyumluluğunun adapte olma konusunda bir amaca hizmet edebileceğini çünkü sosyal öğrenmenin genelde bireysel öğrenmeye göre daha verimli ve daha doğru olduğunu belirtiyor.

Örneğin çalışmalarda görüldüğü üzere, anıları hatırlama sürecinde orijinal anı baştan yazılabilir – o anının anısı şeklinde – ve bu nedenle hatırlanan şey bozulmuş olur.

Journal of Neuroscience’ta yayınlanan bir çalışmada buna erişim kaynaklı bozulma adı veriliyor ve bozulmanın erişimin kendisinden dolayı oluşmasının yanında orijinal anıya eklemlenmiş olan yeni bağlantıların oluşumuna sebep olmasından da kaynaklanabileceği belirtiliyor.

Çalışmanın yazarlarından Donna Bridge şöyle aktarıyor: “Bir anı, orijinal olaya zaman yolculuğu yapmanızı sağlayan bir görüntü üretim tekniği değildir. O anıyı daha önceki hatırlamalarınızdan dolayı bozulmuş hale gelmiş bir görüntü de olabilir. Çünkü anılar sabit değiller. Eğer bir şeyi yeni bir çevre ve zaman içerisinde hatırlarsanız veya hatırlarken başka bir ruh halinde olursanız, anılarınız yeni bir bilgi oluştururlar.”

Adaptif Bir Mekanizma Olarak Unutmak

Hatırladığımız şeyleri nasıl hatırladığımız üzerine olan problemlerin yanında, neden unuttuğumuz sorusu da var ve bazı araştırmacılar unutmanın bazen adaptif bir mekanizma olarak çalıştığını belirtiyorlar.

Bunun örneklerinden birisi beynin gereksiz detayları unutması ve böylece önemli bilgileri hatırlama konusunda daha iyi olması.

Sam Berens bu konuda şöyle diyor:

“Benim çalışmamda, bir olaya dair belli detayları unutmanın büyük resme odaklanma konusunda bize yardımcı olduğu ve gelecekte yardımcı olacak genel düzenleri görmeyi desteklediği görülüyor.

Örneğin ormandaki hangi ağaçların en lezzetli meyvelere sahip olduğunu tam olarak hatırlamak siz o meyvelerin tümünü yiyene kadar kullanışlıdır. Ağaçların özel niteliklerini hatırlamak yerine ormanın en iyi ağaçlara sahip bölgesini hatırlamak daha iyi olabilir.

Bu süreç bazen belli detayları unutmayı gerektirir ve pek çok deneyim daha belirsiz hale gelirken genel bir düzen ortaya çıkar.”

Beren aynı zamanda olumsuz anıları erişimden kaldırmak için unutmanın yardımcı bir süreç olabildiğini, böylece kişiyi daha az etkilediklerini belirtiyor: “Duygusal ve travmatik olaylara dair anılar zamanla duygusal güçlerini kaybederler. Bu da bize geçmiş deneyimleri değerlendirip onlardan bir şeyler öğrenirken tüm duyguları tekrar yaşama yükünü ortadan kaldırır.”

Davetsiz Anıları Bozmak

Peki travmatik anılar varlıklarının sürdürür ve istemeden yüzeye çıkıp dururlarsa ne olur? Uzmanlar buna “travmatik olayların yeniden deneyimlenmesi” adını veriyorlar ve bu durum travma sonrası stres bozukluğunun temel bir özelliği.

Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan insanlar travmatik anıları spontan şekilde hatırlayabilirler veya travmayı üreten bağlama geri dönmüş gibi hissedebilirler.

Bu etki kişide büyük rahatsızlık yaratabilir ve başa çıkma stratejisi olarak garip davranışlara sebep olabilir.

Bu nedenle bazı bilimadamları hangi yaklaşımın olumsuz anıları manipüle edip onları etkilerini zayıflatabileceklerini merak etmeye başladılar. Ve hali hazırda anılara müdahale etmenin ve onların şekil almalarının durdurulabileceğini biliyoruz.

Sam Berens bu konuda şöyle diyor:

“Anılar oluşumlarının ardından aktif olarak zayıflatılabilirler. Bu süreç unutmakla aynı şey değil. İlk olarak anının oluşumunun ardından onun özellikle zayıf olduğu ve erişime karşı hassas olduğu bir zaman aralığı vardır. Burada çelişkili bilgiler anının içeriğini değiştirebilirler. Ayrıca anıları hatırlayarak da onları zayıflatabilirsiniz. Evet, bir anıyı hatırlamak onu zayıflamaya, bozulmaya ve silinmeye daha yatkın hale getirir.”

Berens, Propranolol adlı ilacın doktorlar tarafından travma sonrası stres bozukluğu için yazılabildiğini ve hali hazırda etkilerini azaltmak için anıları zayıflatmaya yaradığını belirtiyor.

İlk olarak hasta travmayı hatırlıyor ve bu anıyı zayıflatıyor.Ardından Propranolol veriliyor ve bu duyguların yeni bir anı olarak tekrar kodlanmalarını durduruyor.

Yine de araştırmacılar anıların oluşumu ve hatırlanmaları konusunda yeni müdahale yöntemleri arıyorlar. Bu çalışmalar sadece travma sonrası stres bozukluğu veya fobiler gibi diğer fenomenler için yeni tedaviler bulunmasına yardımcı olmaz, aynı zamanda beynin hafıza mekanizmalarının çalışma şekline dair yeni bilgiler ortaya çıkartabilir.

Hafıza Manipülasyonu Çalışmaları

Hafızayı yapay olarak manipüle edip edemeyeceğimizi denemek ve anlamak için Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları ilk olarak farelere sahte anılar yüklemeye çalışmışlar.

Bu öncül çalışma 2013 yılında Science’ta yayınladı ve farelerin beyinlerinde hibrit anıların oluşumu için optogenetik teknikler kullanıldı. Bu yöntemde araştırmacıların düzenledikleri uyarana tepki veren nöronları aktif hale getirmek için ışık huzmeleri kullanılıyor.

Çalışma ekibi Profesör Susumu Tonegawa tarafından yönetilmiş ve iki grup nöronun senkronize edilmesi için optogenetik yöntemler kullanılmış. Bir grup hipokampüste uzaysal bir anıyı aktif hale getirirken, diğeri ise amigdalada korku anısını aktifleştirmiş.

Deney başarılı olmuş ve fare daha önce kötü bir deneyimi olmayan bir konuma dair korkular yaşamaya başlamış.

Aynı ekip tarafından yapılan daha sonraki bir çalışma ise 2014’te Nature’da yayınlanmış ve aynı teknik kullanılarak olumsuz bağlantı farenin beyninden silinmiş.

Aynı sene PLOS One’da yayınlanan bir başka çalışmada ise doğru anda ksenon gazının uygulanması ile farelerin beyninde kötü anıların oluşumunun durdurulabileceği keşfedilmiş.

Hayvan ve İnsan Beyni

Peki bu hayvan deneyleri benzer koşullarda insan beyninde neler olabileceğinin gerçekten bir işareti mi?

Berens, insan beyni ve insan olmayan memelilerin beyinleri arasında belli farkların olmasına karşın, benzerliklerin insan beyninin de benzer bağlamda nasıl işleyeceğine dair bize bir fikir verme konusunda yeterince güçlü oldularını söylüyor.

“Fareler gibi insan olmayan memelilere pek çok önemli şekilde oldukça benziyoruz. Okuma ve yazmayı öğrenmemizi sağlayan aynı hafıza oluşturma ve sağlamlaştırma süreçleri farelerde de çok küçük farklar ile işliyor.”

Ancak MNT’de son zamanlarda belirtildiği üzere, araştırma ekibi üç ülkede insanlarda olumsuz anıları zayıflatmak için adımlar atmış durumda.

Son deneylerinden bir tanesinde, araştırmacılar gönüllüleri kötü koşullara maruz bırakmışlar ve böylece istenmeyen anılar oluşturmaları sağlanmış. Sonrasında bu anıları hatırlamaları istenmiş ve böylece anının konsolidasyonu sağlanmış.

Fakat bu noktada araştırma ekibi katılımcıların bazılarına propofol vermiş. Bunun sonucunda bu müdahalenin ardından katılımcıların daha önce anılaştırdıkları kötü içeriği hatırlayamadıkları görülmüş.

Bu da araştırmacıların bazı durumlarda uyuşturucuların insanlarda travmatik anıların sağlamlaşmaları sürecini bozabileceği sonucuna varmalarını sağlamış. Farelerde olduğu gibi bunun tam olarak doğru zamanda yapılması gerekiyor.

Bu süreç insanlardaki travmatik düşüncelerin etkilerinin azaltılmaları konusunda yardımcı bir yöntem olabilir.