Gecenin ortasında uyanıyorsunuz ve üstünüzde kötücül bir varlığın oturduğunu düşünüyorsunuz. Hareket etmeye çalışıyorsunuz ancak bedeniniz buna uymuyor. Çığlık atmaya çalıştığınızda ise ağzınızdan hiç bir şey çıkmıyor. Karabasan daha da yakına geliyor. Bir korku filmi sahnesi gibi gelebilir ancak bu gerçek bir şey – uyku felci yaşıyorsunuz.

Bu korkutucu ve gizemli uyku bozukluğu, muhtemelen insanlığın doğuşundan beri onlar tarafından deneyimlenen bir olgu.

Pek çok hayalet hikayesine ve geceleri ortaya çıkan varlıklara dair iddialara da bir dayanak noktası olmuş olabilir.

Bu konudaki en rahatsız edici deneyimlerden birisi 17. yüzyılda Hollandalı bir doktor olan Isbrand Van Diembroeck tarafından kayda alınmış ve kayıtlarda 50 yaşında, sağlıklı, güçlü olan ancak geceleri garip deneyimler yaşadığından şikayet eden bir kadından bahsediliyor.

Doktor şöyle devam ediyor: “Uykuya geçmeye başladığında, bazen şeytanın üstünde durup onu hareketsiz bıraktığına inanıyor ve bazen de büyük bir köpek tarafından boğuluyor veya bir hırsız göğüslerinin üstünde yatıyor ve bu nedenle nefes alması zorlaşıyor. Ağırlığı kaldırmaya çalıştığında ise vücudu buna uymuyor.”

Van Dimbroeck’in bahsettiği kadın muhtemelen günümüzde uyku felci dediğimiz rahatsızlığı yaşıyordu.

Araştırmacılar onu şu şekilde tanımlıyorlar: “yaygın, genelde iyi huylu bir uyku bozukluğudur ve uyanık bilinçle birlikte kısa süreli hareket ve konuşma zorluğu nöbetleri yaşanır.”

Uyku Felci ve Halüsinasyonlar

Uyku felcinin bu kadar korkutucu olmasının sebebi sadece aniden uyanmanız değil, aynı zamanda kaslarınızı hareket ettirememeniz ve ses çıkaramamanızdır. Fakat bu deneyim genelde bir de korkutucu halüsinasyonlar ile kendini gösterir.

Bu halüsinasyonlar genelde üç kategoriye ayrılıyorlar:

  • hissedilen bir varlık veya işgalci bir halüsinasyon, burada kişi kötü, tehdit edici bir varlığı sezer
  • kabus halüsinasyonları, burada kişi birisinin veya bir şeyin rahatsız edici, hatta acı verici şekilde üstüne bastırdığını hissedebilir ve genelde göğüs ile karın bölgesinde olur
  • vestibüler-motor halüsinasyonlar, burada kişi yüzdüğünü, uçtuğunu veya hareket ettiğini düşünür ve bazen beden dışı deneyimler de buna dahil olabilirler. Yani kişi zihin ve bedeninin ayrıldığını düşünür ve kendini yukarıdan gözlemler ve hareket edebilir.

Yukarıdaki rüya benzeri halüsinasyonlardan uyku felcinde en çok görüleni ilk sıradaki bir varlığı hissettiğiniz halüsinasyondur.

Uyku felcinin uykunun hangi zamanında ortaya çıktığı konusunun ise tek bir cevabı yok.

Journal of Sleep Research’te yayınlanan bir çalışmaya göre, uyku felci genelde uykuya daldıktan kısa süre sonra, uykunun gidişatının bir noktasında veya kişinin normal uyanma zamanından kısa süre önce ortaya çıkıyor.

Çalışmanın yazarları uyku felcine dair en yaygın vakaların hipnomezik olduğunu, yani uykuya daldıktan 1-3 saat sonra ortaya çıktığını belirtiyorlar.

Garip, Gölgeli Bir Adam

Bu görüler ve hisler o kadar gerçek olabilirler ki, paranormal bir deneyim yaşadığınızı veya garip testler ile ritüellere maruz bırakıldığınızı bile düşünebilirsiniz.

Bu tip halüsinasyonları yaşayanların anlattıkları çok rahatsız edici olabilir. Kültürden kültüre değişmekle birlikte genelde karabasan benzeri insanın üstüne oturan ve onu nefessiz bırakmaya çalışan varlıklardan bahsedilir.

Hatta bazen yanınızda yatan eşinizin de bir halüsinasyonu buna eklenebilir ve siz ondan yardım beklerken, onun gelen varlığa yardımcı olduğunu ve sadece güldüğünü bile görebilirsiniz.

Halüsinasyon deneyimlerinin yoğunluğunu dikkate alınca, araştırmacıların uyku felci ile bağlantılı olan halüsinasyonların pek çok sihirli olay, hayalet hikayesi, şeytanlar ve uzaylılar tarafından kaçırılma gibi olaylarla da bağlantısının olabileceğini düşünmeleri pek de şaşırtıcı olmaz.

Bazı Mutlu İstisnalar

Uyku felci geçiren insanlar genelde korkunç halüsinasyonlar görseler de, çok güzel bir halüsinasyon yaşadığı için sonraki nöbetleri bekleyen insanlar da var.

Kanada’daki Waterloo Üniversitesi’nde James Allan Cheyne tarafından yapılan bir çalışmada, uyku felci nöbeti sırasında pozitif hisler ve duygular yaşadığını belirten insanların genelde vestibüler – motor halüsinasyonlara yatkın olanlar oldukları belirtiliyor.

Bu halüsinasyonlarda bedenin dışına çıkıp uçulduğu veya yüzüldüğü hisleri var ve bunlar korkudan ziyade sevince sebep oluyorlar. Diğer şeytani halüsinasyonların aksine bu deneyimler kişinin kendisi ile alakalılar.

Bazen uyku felci sırasındaki iyi hislerin vestibüler-motor halüsinasyonlardan kaynaklanan memnun edici erotik hislerden de kaynaklanabildiği belirtiliyor.

Altta Yatan Mekanizma Nedir?

Peki uyku felci sırasında bedende neler oluyor? Temel olarak uykunun REM aşamasında iskelet kaslarımız felçli durumdadır.

Bunun ardındaki sebep henüz tam olarak anlaşılabilmiş değil ancak araştırmacılar bu süreç ile bağlantılı mekanizmayı ortaya çıkarmak için aşama kaydediyorlar.

Popüler teorilerden birisi, geçici felç durumunun örneğin şiddet dolu bir rüya sırasında kendimize zarar vermemize engel olduğunu söylüyor.

Uyku felci sırasında ilginç şekilde beynimiz veya beynimizin belli bölümleri uyanık ve bilinçli olur ancak bedenimiz hala hareketsiz haldedir.

Aynı zamanda uyku felci sırasında pek çok insan gerçek sandığı görüler ve hisler yaşar, yani halüsinasyonlar görür ve bunlar da aslında kısmen uyanık ve bilinçli olmanın gerçeklik ile rüyalar arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmasından kaynaklanırlar.

Kimler Uyku Felci Riski Altında?

Uyku felci sandığımızdan daha yaygın olabilir. 2016’da yapılan bir çalışmada onun sürpriz edici şekilde yaygın olduğu belirtiliyor ancak tam olarak doğru yaygınlık oranlarını belirlemek karmaşık bir konu çünkü araştırmacılar ve katılımcıların neyin uyku felci olduğu konusunda farklı anlayışları var.

Mevcut veriler üzerine yapılan güncel değerlendirmelerden bir tanesinde, insanların %7.6’sının hayatları boyunca en az bir nöbet geçirdikleri belirtiliyor.

Fakat bu rakamın daha yüksek olabileceğinden bahsediliyor.

Uyku felcine neyin sebep olduğu ve böyle bir nöbet geçirmenin temel risklerinin ne olduğu ise hala gizemini koruyor.

Uyku felci narkolepsi, yani gün içinde kontrolsüz bir uyku hali ile karakterize edilen uyku bozukluğunun yaygın belirtilerinden bir tanesi.

Ancak uyku felci yaşayan pek çok insan bunu nörolojik rahatsızlıklardan bağımsız olarak yaşıyor. Bu nedenle narkolepsi ile bağlantılı nöbetler ile bağımsız ortaya çıkan nöbetleri ayırmak için uzmanlar ikincisine izole uyku felci adını veriyorlar.

Tekrar eden izole uyku felci vakaları genelde yetişkinlikte başlıyor ve öğrencilerin %28.3’ünün bunu yaşadığından bahsediliyor.

Ayrıca kötü uyku hijyenine sahip olan insanlar, yani çok fazla veya çok az uyuyanlar da uyku felcine daha yatkınlar. Sleep Medicine Reviews’te yayınlanan sistematik bir değerlendirmenin yazarları şöyle belirtiyorlar:

“Özellikle çok kısa (6 saatten az) veya uzun (9 saatten fazla) uyku ve öğle uykusu sürelerine sahip olan insanlar, özellikle de 2 saatten fazla kestiren insanlarda uyku felci riski artııyor. Ayrıca uykuya dalma süresinin 30 dakikanın üzerinde olması ve uykuyu başlatmanın zor olması da uyku felci riskini arttırıyor.”

Suçlu Ruh Hastalıkları mı?

Uyku felcinde görülen halüsinasyonların korkutucu doğalarını dikkate alınca, pek çok kişi depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı problemleri yaşayan bireylerin bu deneyimlere daha açık olup olmadıklarını merak etti.

Varolan araştırmaların sonuçları ise biraz karmaşık. Bazıları yaşamın erken dönemlerinde hatırlasa da hatırlamasa da istismara uğrayan bireylerin uyku felcine daha fazla maruz kaldıklarını belirtiyorlar.

Sleep Medicine Reviews’te yayınlanan bir çalışmaya göre, uyanık haldeki dissosiyatif bozukluklar hem uyku felci sıklığını hem de halüsinasyon sıklığı/yoğunluğu konusunu etkiliyorlar. Ancak diğer nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların bağlantısı bu kadar net değil.

Consciousness and Cognition’da yayınlanan bir çalışmanın yazarları, geçmiş çalışmalarda bipolar bozukluk, post travmatik stres bozukluğu, depresyon, panik bozukluk ve genel anksiyete bozukluğunun uyku felci ile bir bağlantısının kurulmaya çalışıldığını belirtiyorlar.

Fakat mevcut veriler üzerine yaptıkları yeni analizlerde izole uyku felci ve majör psikopatoloji arasında genel bir ilişki bulunamadığını belirtiyorlar.

Bunun yerine uyku felcinin en yaygın belirtisine, yani korku hissi veren halüsinasyonların varlığına odaklanmaya karar vermişler ve halüsinasyonlar ile pasif sosyal betimleme ile arasında bir bağlantı olabileceğini açıklamışlar.

Pasif sosyal betimleme, sosyal anksiyeteye daha yatkın olan bireylerin yaşadıklarını ifade ediyor ve bu kişiler kendilerini utanç verici ve rahatsız edici sosyal durumların içerisinde hayal ediyorlar.

Bu bireyler araştırmada belirtildiği üzere daha fazla halüsinasyon kaynaklı rahatsızlık yaşama riski altındalar.

Önlemek İçin Ne Yapabilirsiniz?

Uyku felcini önleme ve onunla başa çıkma stratejileri maalesef genel olarak hikayelere dayalılar ancak bazı yöntemler pek çok kişi tarafından tekrar tekrar oanylandığı için en azından genel olarak işe yaradıklarından bahsedilebilir.

Bunlar arasında şunlar mevcut:

  • sırtüstü uykuya dalmaya çalışmamak, çünkü çalışmalarda uyku felci vakalarının kişi uykuya sırtüstü dalmaya çalışırken oluşabileceğinden bahsediliyor
  • düzenli olarak uykunun bozulmasına engel olmak çünkü gece tekrar tekrar uyanmak potansiyel bir risk faktörü olarak görülüyor
  • tütün ve alkol gibi uyarıcıların aşırı tüketiminden kaçınmak ki kahve bu konuda riskli görülmüyor. Ancak bunların felce sebep olup olmadığına dair kanıtlar biraz karmaşık
  • meditasyon ve kas rahatlatma tekniklerini öğrenmek bu deneyimle daha iyi başa çıkmanıza yardımcı olabilir
  • uyku felci sırasında parmaklar gibi uç noktaları hareket ettirmek için çaba göstermenin bu deneyimi yok edebileceğinden bahsediliyor

Son olarak, eğer sık sık uyku felci yaşıyor ve bir varlık hissediyorsanız ve bunun günlük yaşamdaki anksiyete ve diğer deneyimlerden kaynaklandığını düşünüyorsanız, bilişsel davranış terapisini düşünebilirsiniz.

Consciousness and Cognition çalışmasının yazarlarına göre korkutucu uyku felci varlıklarının hissedilmesinin kişinin negatif sosyal betimleme eğilimleri ile bağlantısı olabilir.

Eğer durum böyleyse, bilişsel davranış terapisi bu sosyal betimleme fonksiyon kaybının ortadan kaldırılmasını sağlayabilir ve bu da genel durumu daha iyi hale getirir.