Herkese merhaba! Uzmanlık alanım ve mesleğim olan klinik aromaterapi ile ilgili bana çok soru sordunuz. Aslında, daha önce de bununla ilgili içerikler paylaşmıştım ama “Ayşe, aromaterapi ile ilgili bize daha fazla bilgi verir misin?” dediniz. Ben de, yeni bir içerik daha hazırlamaya karar verdim. Aromaterapi nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır? Aromaterapiye dair merak ettikleriniz, şimdi bu yazıda sizlerle!

Aromaterapi Nedir?

Aromaterapi; aromatik yani kokusunu verebilecek bitkilerin (bitkinin meyvesi, tohumu, kabuğu, kökü, çekirdeği, çiçeği, yaprağı, sapı olabilir) farklı bölümlerinden buhar distilasyonu ya da nadiren damıtma yöntemi ile öz yağların (uçucu yağ, saf yağ) genel olarak insanların şifası için önemli bir alandır. Burada, bütünsellik devreye giriyor. Bütünsellik nedir? Bedensel, ruhsal, zihinsel ve duygusal şifasında kullanılmasıdır.

Aromaterapi, bir tamamlayıcı ya da alternatif tıp dalı olarak kabul ediliyor. Aromaterapinin kökenleri aslında çok eski tarihlere dayanıyor. Çünkü, aslında farmakoloji ve tıbbın olmadığı zamanlarda insanoğlu, doğanın bir parçası olarak doğanın içinde yaşarken, hastalandığında şifayı yine doğada buluyordu. Dolayısıyla, aromaterapi fitoterapi kadar eski. Fitoterapi de bitkilerden elde edilen özlerin şifa için kullanımıdır. Aromaterapi ise uçucu yağların şifa için kullanımıdır.

Aromaterapinin Tarihçesi

Aromaterapinin tarihteki izini sürdüğümüzde, Paleolitik Dönem’e kadar gidiyoruz. Çatalhöyük’e, Hititlere kadar gidiyoruz. Yapılan araştırmalarda, bazı havanların içerisinde ezilmiş tohumların suyla karıştırıldığı ve bunların öz olarak kullanıldığı anlaşılıyor.

Çin İmparatorluğu’na gittiğimizde; Çin tıbbının temeli de yine fitoterapi ve aromaterapik yağlar. Mısır da öyle. Mısır’da mumyalama törenlerinde çokça aromatik öz yağın ve ekstraktların kullanıldığını biliyoruz. Mumyaların günümüze kadar bozulmadan gelmesinin sırrının bu olduğunu biliyoruz. Keza, firavunlarda güç gösterisi olarak aromatik yağların yani kokuların çok önemli olduğunu biliyoruz. İbn-i Sina’ya kadar, üretim benmari metodu ile yapılıyordu.

Benmari metodunda; kaynayan bir ateşin üzerinde içi su dolu bir kap var, kabın içerisinde de başka bir kap daha var. Biz, aromasını çıkarmak istediğimiz bitkinin özünü buraya koyuyorduk ve bir şekilde, kaynayarak yağ açığa çıkıyordu. Bunu; hayvani yağlarla, başka yağlarla, bitkisel sularla karıştırarak bir nevi aromaterapi formülleri yapmaya çalışıyorlardı.

15.yüzyılda İbn-i Sina, en basit distilasyon sistemini icat ettikten sonra, buhurdanlıklarda çok fazla daha saf öz yağlar elde edilmeye başlandı. Sizlere niye bunu anlattım? Çünkü, aromaterapi yağlarının elde edilme metodu çok önemli. Aromaterapide ve şifada kullandığımız şeylerin, biodinamik yani canlılığı olması gerekiyor. Biodinamik dediğimiz de, işin içerisine kimyasal hiçbir işlem ya da ürünün girmemesi anlamına geliyor. Yani, bu ürünler canlı ürünler.

Bir lavanta veya gül yağı elde etmek için, tonlarca gülün yaprağı, tonlarca lavanta bitkisi; buhar damıtma yöntemi ile, yani içinde su olan kazanlara atılıp, gerçekten canlılığı bozulmadan sadece buhar distilasyonu ile ondan öz yağı elde ediliyor. Bizim için, şifa anlamında olmazsa olmaz. Yani, aromaterapideki yağlardan bahsediyorsak; esans olan, gidip aktardan aldığınız kokular aromaterapi fonksiyonuna sahip değil. Onlar bizim için şifa özelliğine sahip değil. Bizim için güzel birer koku olabilir. Parfümlerde, mumlarda, mekanları kokulandırmak için kullanabilirsiniz; ancak, genel boyutta bahsettiğim şifalandırma işlemini sentetik hiçbir şey ile yapamayız. Yüzde yüz doğal olması ve yüzde yüz aromaterapiye uygun metotlarla üretilmiş olması gerekmektedir.

Aromaterapinin Yeniden Sahneye Çıkışı

Aromaterapi, belki hepinizin aklında, “Güzel kokuları kokladım, hoşuma gitti, masaja gittim, bana canlandırıcı ve dinginleştirici farklı kokular koklattılar, bunlarla masaj yaptılar” gibi olabilir. Aromaterapi, aslında bu değil. Çok derin bir bilim dalı aslında. Dediğim gibi, antik uygarlıklardan günümüze gelene kadar aslında çok farklı yerlerde kullanılmış. Daha sonra, biraz daha unutulmaya yüz tuttuğu dönemlerde, 1900’lü yılların başında, savaşların çok yoğun olduğu zamanlarda, salgın hastalıkların, bakterilerin, virüslerin, mikropların kol gezdiği zamanlarda, tekrar tesadüfen keşfedilmiş. Nasıl keşfedilmiş?

Aromaterapiye ismini veren Gattefosse isimli Fransız bir kimyagerin, kendi laboratuvarında çalışmalar yaparken geçirdiği bir kaza sonucunda, tesadüfen keşfedilmiş. Gattefosse, laboratuvarında araştırmalarını yaparken elini yakmış. Elini yaktıktan sonra, canının acısını hafifletmek için orada, içinde su olduğunu düşündüğü beherlerden birinin içine elini daldırmış ve acısının, yanık hissinin hızla geçtiğini, kızarıklığın hızla geçtiğini, yanık acısının hızla kaybolduğunu fark etmiş. Su olduğunu sandığı şeyin de lavanta öz yağı olduğunu fark etmiş. Oradan araştırmaya başlamış ve aromaterapi ismini vermiş.

Fransa’da aromaterapi doğuyor. Daha sonra, onun gibi değerli bilim insanlarıyla birlikte, çok farklı boyutlarda insanlar üzerindeki etkilerinin bilimsel araştırmalarla aromaterapinin, bu bahsettiğim bütünsel boyuttaki (bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal katmanlardaki) şifa yeteneği ortaya çıkıyor ve bir bilim dalı olarak dünyaya kazandırılıyor.

Osmanlı’da Aromaterapi

Aromaterapinin tarihteki kullanımına bakacak olursak, aslında Fransızların dünyaya bir hediyesi. Tabi ki, binlerce yüzyıldır kullanılan aromaterapinin tarihteki izlerini araştırmak isterseniz, bunlarla ilgili çok fazla kaynak yok. Beni en çok etkileyen, Osmanlı dönemindeki kullanımı. Zaten, koku İslam kültürünün çok önemli bir parçası. Aslında, koku için Peygamberin sünneti denir. Güzel koku, bizim için çok değerlidir.

Güzel kokuların, aromaların Osmanlı saray kültüründe ve sonra halka inmesiyle birlikte, aromaterapi çok farklı alanlarda da kullanılır olmuş. Şifa boyutunda aromaterapinin, güzel kokunun şifasını çok erkenden keşfeden Osmanlı erkanı, gerçekten zihinsel ve ruhsal sıkıntıların giderilmesinde hamamlarda, saraylarda çok fazla kullanılmış. Bunun dışında, aromaterapik yağların buhurdanlık dediğimiz metotlarla da kullanıldığını, tarihi kayıtlardan biliyoruz.

Tarihin içerisinde, Fransız kimyager Gattefosse’nin modern aromaterapiyi bizlere kazandırmasından sonra, 1900’lerin başından itibaren, aromaterapi de kendi içerisinde evrilmeye başlamış ve kendi içerisinde de kategorilere ayrılmış. Aromaterapinin kategorileri var. Medikal aromaterapi dediğimiz bir kategorisi var, klinik aromaterapi var, kozmetik uygulamaları ve holistik aromaterapi var. Yani, aromaterapi de kendi içerisinde kategorilere ayrılmış ve hizmet alanlarına göre derinleşmiş.

Medikal Aromaterapi

Medikal aromaterapi, adından da anlayacağınız üzere tıp diploması olan doktorlar ve eczacılar tarafından uygulanabiliyor. Buradaki sistem şöyle oluyor; kişi bir rahatsızlık şikayetiyle aromaterapist doktora gidiyor ve sağlık şikayetine uygun reçete yazılıyor. Aynı bir doktor randevusu gibi. Tek fark, kimyasal yan etkileri olan farmakolojik ilaçların yerine, tamamen aromaterapik ilaçların verilmesi. Doktor, bunu yine medikal aromaterapist bir eczacıya yönlendiriyor ve o eczacı da aromaterapi prensipleri ile hazırlanmış ilaçları hazırlıyor.

Aromaterapi eczaneleri Fransa’da çokça var ki ben oralara girmeyi çok seviyorum. Aromaterapinin diğer ekollerinde, kişiler aromaterapik yağları, yalnızca deri üzerinden, yani topikal dediğimiz uygulamarla ya da farklı uygulamalarla verebilir. Ancak, medikal uygulamaları veren bir doktorun reçetesi ile, ağız yoluyla da aromaterapi yağlarını kullanabiliriz.

Aromaterapi yağlarının suya damlatılması, kesme şekerin ya da ekmeğin üzerine damlatılarak kullanılmasıyla ilgili internette çok fazla bilgi kirliliği var. Medikal aromaterapist olmayan kişilerin bazı yönergelerini duyuyorum. Lütfen bunu yapmayın. Çünkü aromaterapik yağlar, aslında tonlarca bitkinin buhar damıtılması sonucu elde edilen, çok yüksek konsantre yağlardır. Ve, modern ilaç biliminin de temeli aslında bitkilerdir. Sonuçta, size güzel kokan bir şeyi kokluyorsunuz ama aslında elinizin altındaki çok ciddi bir ilaç, hem de çok yüksek doz bir ilaç. Bu nedenle, bilen biri size önermedikçe reçetesiz ilacı kullanmamanızı öneriyorum.

Klinik Aromaterapi

Ben de bir klinik aromaterapistim. “Klinik aromaterapi nedir? ne işe yarar? Nasıl hizmet verir?” derseniz; klinik aromaterapist yaklaşık 2.5 yıl süren bir eğitim alır. Bunun içerisinde; anatomi, fizyonomi, farmakoloji ve hastalık bilimi üzerine eğitim alır. Yaklaşık 200 saate yakın vaka sunumu görür. Yani, birebir olarak gönüllülerle ücretsiz olarak aromaterapist seansı yaparak, 200 kişiye 200 saat boyunca deneyim ve tecrübe kazanmak için, hocalarına sunacağı aromaterapi çalışma kağıtlarını hazırlar.

Onun dışında, diğer bahsettiğim fizyonomi, anatomi, farmakoloji konuları ile ilgili de sınava girer. Klinik tarafta da eğitim alır. Bir doktor, bir eczacı kadar ağız yoluyla kullanıma reçete yazmasa da, onlar kadar bilgisi vardır. Hastalıklarla ilgili bilgisi vardır. Genel geçer hastalıklar ve onların tedavi şekilleri ile ilgili eğitim almış kişilerdir.

Ben de, yurtdışında Londra’da eğitim aldım. Türkiye’de de, 2-3 ulusal diplomalı klinik aromaterapistten bir tanesiyim. İnternet üzerinden yapılan bazı online eğitimler var; bunların üzerinde klinik aromaterapi eğitimi yazsa da, ne yazık ki vaka görmeden, 200 kişiyle çalışmadan, hocanızla paylaşmadan klinik aromaterapist olmuyorsunuz. Bunun da özellikle altını çizmek istedim. Bazı bilgi kirlilikleri var, emeğin de önüne geçmemek gerekiyor.

Klinik aromaterapiste sağlık şikayeti ile geldiğinizde, sizin hastalığınızı ve sağlık geçmişinizi dinler. Farklı prensiplerle bakar. Ben, Çin tıbbi prensibiyle eğitim aldım. Çin tıbbi prensibindeki klinik aromaterapi bilgisinden farklı olarak bir üst düzeye taşınmıştır. Burada, Çin tıbbı prensiplerini de ekleyerek, harmanlayarak, aromaterapi seansımızı gerçekleştiririz.

Burada da; kişinin cilt rengine, diline, gözüne, tırnaklarına bakarak genel fizyonomisi hakkında fikir sahibi oluruz ve onun genel olarak yaşam alışkanlıklarını, geçirdiği hastalıkları, dışkısının rengine kadar detaylı soruları sorarız ve onun konsültasyonunu hazırlayarak, dışsal yoldan kullanması için karışımlarını veririz ve bir de aromaterapi masajı uygularız.

Holistik Aromaterapi

Bu eğitimi almadan, sadece masaj yoluyla aromaterapi karışımları hazırlayarak, gelen kişiye belirli sıkıntılarında, çok daha sınırlı bir alanda hizmet verir.

Bunların dışında, aromaterapi yağlarının kozmetik kullanımı da var. Yani, aromaterapi kozmetikleri var. Ki bunlar, benim kendi markamda da kullandığım ya da saf aromaterapi yağlarının ve baz yağların kullanıldığı ürünlerdir.

Aromaterapide ekoller böyle. Uygulama alanları farklılık gösterebiliyor. Bunları da bilmeniz ve anlamanız için paylaştım. Aromaterapi ile ilgili ilk konunun sonuna geldik. Bir sonraki konuda, aromaterapi yağlarının faydaları ve kullanım alanlarıyla ilgili devam ediyor olacağım. Şimdilik hoşça kalın!