Herkese merhaba! Bugünkü konumuz, Yeni Bir Ben kategorisi altında. Yeni Bir Ben kategorisi; kişisel gelişimde faydalanabileceğinizi düşündüğüm kitaplardan iyi yaşam önerilerine derlenmiş bir kategori. Daha önce genç dostlarımız, kariyerlerinin ikinci baharını yaşamak isteyen ama cesaret edemeyen dostlarımız bana “Hayalindeki işi nasıl yarattın?” diye sorduklarında; onlara bu konuyla ilgili bir içerik hazırlamıştım. Onu çok sevmiştiniz, “Bu kadarcık mı?” demiştiniz, “İkincisini çeker misin?” demiştiniz. Ben de sizi dinledim. Bu nedenle, “Hayalimdeki İşi Nasıl Bulabilirim?” konusunun devamı ile karşınızdayım!

Nelerden Hoşlandığınızı Bulun

“Hayalimdeki işi nasıl bulabilirim?” sorusundan önce, “Ben neyi yapmaktan hoşlanıyorum?” demek daha doğru olur. Daha doğrusu, işle ilgili tanımımıza tekrar bakmak gerekiyor. İş bizim için nedir? İş, bizim için bir gelir kaynağı mıdır? Yaşamda yapmak istediğimiz şeyleri elde etmek için belli bir eğitim aldıktan sonra, belli bir zamanımızı harcayarak maaş aldığımız bir şey midir sadece? Bu kadar mıdır?

Öncelikle; işe bakış açımızı, işin bizim için ne ifade ettiğini anlamamız gerekiyor. İş bizim için nedir? Şu anda, dünyada da belli trendler var. Bir Zen meditasyonu tarzı olan Mindfulness’ın (anda kalarak bir farkındalık sağlamaya çalışılır) ve başka şeylerin de, yaptığımız işle ilgili bir farkındalık kazandırmaya çalıştığını görüyoruz. Peki, iş dediğimiz şey nedir? Aslında, Türkçede bununla ilgili çok güzel sözler var.

“Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz”

İş kavramında bu sözü, yaptığınız her ne ise, onun en iyisini yapmaya çalışmak olarak ele alabiliriz. Yani şöyle; iş sadece benim için eğitimini aldığım, meslek dalı olarak kariyerimi edindiğim, işe girdiğim, 09:00-18:00 arası çalıştığım ve ay başında maaş alarak hayatta elde etmek istediğim şeyleri elde edebilecek parayı bana kazandıran bir şey mi? Buna bakmak gerekiyor.

Sizden ricam, kişisel gelişim için hazırladığınız bir farkındalık defteri edinmeniz. İçerisine niyetlerinizi, yaptığınız meditasyonların vizyonlarını, hedeflerini, dileklerini ve aynı zamanda böyle farkındalık sağlamak istediğiniz noktaları kaydetmeniz. Benim öyle pek çok defterim var. Ve bütün bir sene boyunca, aslında kişisel farkındalık günlüğü gibi o defterin içerisine hedeflerimi ve istediklerimi yazmışım. Gerçekleşenleri, gerçekleşmeyenleri yazmışım.

O kişisel farkındalık günlüğü bana gerçekten iyi geliyor. Geri dönüp baktığımda, neleri hedeflediğimiz, nelere ulaşabildiğimi ve bakış açımı görebiliyorum. Böyle bir defter, size de güzel bir farkındalık sağlayacaktır.

Oturun, biraz sakin kalın ve “İş benim için ne demek?” diye kendinize sorun. “Ben, Ayşe. Benim için iş ne demek?” diye bir düşünürüm. Aslında, benim için iş diye bir şey yok. Benim için yaptığım her şey bir iş, benim varoluşum bir iş. İş dediğimiz şeyle ilgili tanımımızı ve ona bakış açımızı kavram olarak değiştirdiğimiz zaman, aslında bilinç seviyesinde baya bir sıçrama yaşıyor olacağız. Çünkü, biliyorsunuz inandığımız her şey, bilinç seviyesinde bizim için bir gerçeğe dönüşüyor. Dolayısıyla, biz ne düşünüyorsak, hayatımızda da biraz onu gerçekleştiriyoruz. Yani, inandığımız şeyler, bizim kendi gerçekliğimizi oluşturuyor diyebiliriz.

İşle İlgili Tanımınızı Belirleyin

İşle ilgili tanımınız da, ona koyduğumuz anlam, bizim işle ilgili yaşadıklarımızı anlatan bir ayna gibidir. İşle ilgili tanımınıza bakarken, oturup düşünürken şunu sorun bakın; iş sizin için ne ifade ediyor?

“Ay başında maaşını aldığım, devletin sosyal güvenliğini arkama aldığım, güvende hissettiğim, bana bazı ayrıcalıklar ve imtiyazlar, bazı kolaylıklar ve avantajlar sunan, sosyalleşebildiğim, ay başında maaşımı aldığım için sinemaya gidebildiğim, sevgilimle gezebildiğim, istediğim kıyafeti alıyorum” deyip bedelini ödediğiniz bir şey mi? Buna baktıktan sonra, bu inanca nereden sahip olduğunuza bakabilirsiniz.

Genelde bu inancı biz içinde doğup büyüdüğümüz sosyal çevre ile ediniyoruz. Anne-babamız, ailemiz, toplum iş tanımıyla ilgili, bize hazır bir tanım veriyor. Ve biz, onu sorgulamadan hazır bir inanç olarak alıyoruz. Bu nedenle, eğer birazcık kendi kabuklarımızı kırıp var olan düzenimizi değiştirmek istiyorsak, her zaman yaptığımız alışkanlıklara da biraz dışarıdan bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu inancı elde ettiğimiz kaynaklar neler? Kimin inancı? Belki de, bu bizim inancımız değil. Belki babamızın, babaannemizin ya da belki de üniversitede yurtta kalıyordunuz ve bu çok değer verdiğiniz bir hocanın inancı da olabilir. Biz bunu doğru diye almış olabiliriz. Doğrudur elbette, bir yere kadar bize hizmet etmiş olabilir; ancak, her düşüncenin bir yere kadar faydası olabilir.

Bazı temel düşünceler, ki biz bunlara erdemler diyoruz; onlar değişmez. Ancak, bazı şeyler değişebilir. Bunlar, kavramlardır. Bunlara, ara ara dönüp bakmamız gerekir. “Hayalinizdeki iş” konusunun içerisinde, sizlere yine kişisel farkındalığın önemini anlatacağım bir ara girmek istiyorum. Çünkü, hayattaki her şeyde olduğu gibi, burada da öyledir.

Kişisel Farkındalığınızı Arttırın

Hayalinizdeki işi yaratabilmek için, önce kim olduğunuzu, hayatta sizi nelerin beslediğini, nasıl bir yol istediğinizi, nasıl bir yolda gitmek istediğinizi, gelecek vizyonlarınızı hayal etmeniz ve onları gözden geçirmeniz gerekir.

Hayalinizdeki işi yaratabilmek için şimdiki halinize bakmanız, şimdiki durumunuzu, gerçeğinizi, var olan şartlarınızı gözden geçirmeniz, işle ilgili tanımlarınıza, bu tanımları kimden aldığınıza, bu tanımların bazılarının cilalanıp parlatılması gerekir.

Burada, hayatımızı bir mağazaya benzetebiliriz. Mağazamıza belli şeyler giriyor. İnsanlar, olaylar, durumlar, kavramlar var ve bu mağazanın içerisinde rafları, bölümleri, vitrinleri ve onlara verdiğimiz fiyatları biz belirliyoruz. Dolayısıyla; tozunu almamız, her gün bakmamız, fiyatlandırmayı yapmamız, onu olduğu yerden başka bir yere koymamız gerekebilir. Ben işle ilgili tanımlarıma, bu tanımları kimden aldığıma, bu tanımın bana faydası olup olmadığına bakarım. Beni ilerletiyor mu yoksa beni yerimde mi saydırıyor? Ya da beni geriye mi çekiyor? Yani, kaliteli bir düşünce olup olmadığına bakarım. Bunu değiştirmek de elimdedir. Bu nedenle, her zaman bir farkındalıkta olmam gerekir.

Yaşamımızda olmasını istediğimiz bazı şeyleri, bizden başka kimse bize sağlayamaz. Dışsal şartlardan bunları beklememek lazım. Her zaman, sağlam bir kaya gibi, merkezinde köklü bir ağaç gibi olmalıyız. Bu sebeple, hayalimizdeki işi bulabilmek için; dünyada nerede olduğumuza, kim olduğumuza, önceliklerimize, bizim için yaşamsal değeri olan erdemlerimize ve değerlerimize tekrar bakmamız gerekiyor. Hayalinizdeki işi bulabilmek için; öncelikle sizin, kendinizi nerede olduğunuzu ve kim olduğunuzu, evrene ve kendinize beyan etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla, “Ben neredeyim, şimdi ne yapıyorum? Hayatta ne istiyorum ve neleri hedefliyorum?” diye bahsettiğim deftere yazabilirsiniz.

İşinizle Aynı Enerjiye Gelmeniz Gerekiyor

İşle ilgili inançlarınızı yazdınız, işle ilgili fikirlerinizi yazdınız, işle ilgili ailenizden ve evinizden gelen size bu inancın kaynağını yazdınız. Daha sonra, kendinizi yazdınız. “Ben nasıl bir insanım?” Şimdi, bu ne alaka diyeceksiniz? Şöyle bir alakası var; hayalinizdeki işi yaratabilmek için, sizin işle birlikte organik bir bağınızın olması gerekiyor. Şimdi söyleyeceğim size biraz değişik gelebilir sevgili dostlar, ancak inanın öyle!

Dünyada var olan soyut ya da somut kavramlar, maddesel ya da madde olmayan her boyut, aslında bir enerjidir. İş dediğiniz şey de bir enerjidir. Bir kavram olmasa bile bir enerji. Eğer siz bir enerjiyseniz ve işiniz de bir enerjiyse, sizin işinizle aynı enerjiye gelebilmeniz için birbirinize doğru yükselmeniz gerekir. Bu, biraz size değişik gelebilir ama işe bakış açınız değiştiğinde, siz de otomatik olarak hayalinizdeki işe doğru yükselmeye başlarsınız.

Kendimden Örnek Vereyim…

2004-2005 yıllarına kadar oyunculuk yapıyordum. İşimi çok seviyordum ama kamera arkasında, sektördeki şeylerden çok hoşlanmıyordum. Beni çok hırpaladığını düşünüyordum. Sonra, ben kendimle ilgili çalışmaya başladım. Yogaya başladım, enerji çalışmalarına başladım, detoks yapmaya başladım, bunlar bana çok iyi gelmeye başladı ve biraz kendimle bağlantı kurmaya başladım. Ayşe’ye dönmeye başladım.

Ayşe’ye dönmeye başladıktan sonra gördüğüm bir şey vardı; dışarıda yansıttığım bir Ayşe var, bir de özümdeki bir Ayşe var. Dışarıdaki Ayşe; sosyal hayatta, iş dünyasında gördüğünüz, bir de gerçekte kim olduğum. Dışarıdaki Ayşe’yi biraz içeriye döndürüp, ikisini yüz yüze getirip, onların birbirleriyle iletişimini sağlayıp, birbirlerini tekrar duymalarını sağladım. Sonrasında, birbirlerini doğru duydukları için, doğru adımları el ele atmalarını sağladım. Nelerden hoşlandığımı fark ettim.

Benim iş tanımım neydi? Evet, ben şanslı bir insanım. Oyuncu oldum, gerçekten severek yaptım ama sonra iş benden uzaklaşmaya başladı. Benim ruhum örselenmeye başladı. O yüzden, bana iyi gelen şeyin ne olduğunu buldum. Kişisel gelişimle, yogayla ve başka şeylerle tekrar yolu buldum. Sonra, yolum aromaterapi ile kesişti. Güzel aromaların, bana çok iyi geldiğini fark ettim. Ondan sonra, fark ettim ki ben de böyle bir ortamı başkalarına sağladığımda mutlu olacağım. Yani, ben bu işi yaparsam mutlu olacağım. Ama tabi ki, buraya gelmek çok kolay olmadı.

Çok zorlandım. İşimden vazgeçtiğim için maddi kayıplar yaşadım, hayat standardım değişti, ait olduğum çevrede sahip olduğum avantajların hiçbirine sahip olamadım. Risk aldım, kolay bir süreç değildi. Ancak, aslında bir yandan da keyifli bir süreçti. Çünkü, bir nevi ölüp yeni doğmak gibi. Anka kuşu yanar ve küllerinden yeniden doğar. İşte, o yanma ve küllerinden yeniden doğma hali, biraz zor oluyor. Ancak, hazır olmak ve gerçekten kalpten istemekle alakalı bir şey.

Hayalimdeki işi yaratırken, her şey çok kolay olmadı. Güllük gülistanlık da olmadı. Süreç de kolay geçmedi. Sancılı bir süreçti. Hayal ederken, bize hep pozitif anlamlar yükleniyor. Var olan işlerinizden hemen bir çırpıda ayrılmanızı ve hemen yepyeni bir iş yaratmanızı da söylemiyorum.

  • İşle ilgili tanımınızı değiştirin,
  • İşe ilgili bakış açınızı, iş kavramına kavram olarak bakışınızı netleştirin,
  • Bunları defterinize yazın,
  • İçinize dönüp kim olduğunuza ve değerlerinize bakın

Bunun sonunda, belki de sizin değer sandığınız ama ait olmadığınız kavramlarla yüzleşeceksiniz. Bütün bunları masaya yatıracaksınız. Ve sonra, sevdiğiniz şeylere bakacaksınız. Sevdiğiniz şeyler nedir? Sizi mutlu eden, sizin yapmaktan keyif aldığınız ve paylaşmaktan keyif alacağınız şeylerdir.

Kendi içime döndüğümde, benim içsel sürecimde benim buradaki amacım ne? Ben buraya niye geldim? Ben kimim? Buraya ne vereceğim? diye sorgulayan biriydim. Çünkü, ben her insanın dünyaya tesadüfen gelmediğini, bir amaçla, bir görevle geldiğine inanıyorum. Dönüp, büyüyüp, üreyip, eğlenmek için gelmediğinizi düşünüyorum. Bu nedenle, sevdiğiniz şeyleri düşünmekle birlikte; buraya niye geldiğinizi ve bize ne verebileceğinizi düşünmenizi istiyorum. Yani, hepimiz dünyaya bir hediyeyiz ama hepimizin dünyaya vereceği bir hediye de var. Ben, dünyaya vereceğim hediyenin ne olduğunu bulduktan sonra, yolum çok kolay açıldı.

Dünyaya Vermek İstediğiniz Hediye Nedir?

|

Sizin de kendinize bu soruyu sormanızı istiyorum. Kendi özünüze döndüğünüzde, kendinize hediyenizi ve sizin dünyaya vermek istediğiniz hediyeyi lütfen bir düşünün. Bunu bulduktan sonra, yolunuz çok kolay açılacak. Hayalimdeki iş dediğiniz şey, zaten aslında hayalinizin değil, size görev olarak verilmiş şey olduğunu göreceksiniz. O zaman, size kapılar çatır çatır açılacak. Kendi hayatımda bunu deneyimledim.

Benim hayat misyonum, hizmet etmek ve servis vermek. Benim yaşam amacım; dünyadaki bütün canlıların ve dünya gezegeninin yükselişine ve şifalanmasına hizmet etmek. Başka bir canlı benim sayemde mutlu, daha huzurlu ve daha iyi olabiliyorsa, ben kendimi daha iyi hissediyorum. Benim hediyem hizmet ama sizin hediyeniz farklı olabilir.

Teknoloji olabilir, bilim olabilir, bakım olabilir, bir icat da yapabilirsiniz, güzel bir yemek de yapabilirsiniz, bir yaşlıya yardım edebilirsiniz, kitap yazabilirsiniz. Bunların hepsi, farklı alanlarda hizmettir. Bu nedenle, sadece kişisel gelişimle kendinizi sınırlamayın. Önemli olan, kendi içinize döndüğünüzde neleri yapmaktan hoşlandığınıza bakmak, buna baktıktan sonra içinizdeki hediyeyi fark edip, yeryüzüyle ve evrenle hangi hediyeyi paylaşacağınıza karar vermektir.

Bunlar, size çok soyut, ayakları yere basmayan düşünceler gibi gelebilir ama biliyorsunuz, bununla ilgili bir kitap yazdım: Titreşimini Yükselt Hayatın Değişsin. Orada da paylaştığım gibi, aslında görmediğiniz, hissetmediğiniz şeylerin varlığı yok diye, onları yok sayamayız. Düşünce bir enerjidir ve enerjiyi biz yönlendirebiliriz. Düşüncelerimizi niyetlere, niyetlerimizi dileklere, dileklerimizi ise üzerinde sistematik bir şekilde çalıştığımız hedeflere dönüştürdüğümüz zaman, o zaten bizim için evrende kabul görmüş ve olmuş olan bir şey haline gelecek.

Demek istediğim şu ki; kendine varmayan, kendinde demirlemeyen hiçbir gemi, okyanusta dönmeden, bir nihai noktası olmadan gidemez. Dolayısıyla, koskaca okyanusta nihai noktanızı bilmeden, gideceğiniz noktayı bilmeden dönüp durmak yerine; çapanızı nereye atacağınızı bileceksiniz. Belki otomatik pilota bağlayacaksınız ama en azından gidiş rotanızı bileceksiniz. Ki inanın, siz zaten hayata vereceğiniz hediyeyi bildikten sonra, otomatik pilot otomatik olarak devreye girecek. Hayalinizdeki iş de size geliyor olacak.

Yapmanız gereken; kendi içinize dönmek, sevdiklerinizi bilmek, hediyelerinizi görmek ve bunları niyet defterinize yazmak. Bunları gerçekleştirebilmeniz ve bu süreci hızlandırabilmeniz için benim size bir hediyem de var. Enerji ve frekans yükseltici bazı çalışmalarım var. Bunlar, aslında bolluk ve bereket arttırıcı meditasyonlar. Adı Bolluk ve Bereket Meditasyonu olsa da; biraz önce size bahsettiğim kavramları daha hızlı gerçekleştirebilmenizi sağlayacak, çok basit egzersizler. Birinci Seviye çalışmayı yapmadıysanız, Youtube kanalımda bulabilirsiniz.

Birinci Seviye çalışmayı yaparak, kendi özünüzle biraz daha bağlantı kurabilir, hayallerinize ve hedeflerinize daha hızlı ulaşabilirsiniz. Bugünlük benden bu kadar. Hoşça kalın!