Sinema dünyası uzun bir süre boyunca erkek egemen bir yapıya sahipti. Öyle ki pek çoğumuz beş erkek yönetmen ismi sorulduğunda cevap verebilecekken kadın yönetmenler sorulduğunda cevap vermekte zorlanabiliyoruz.

Kadın yönetmenlerin ortaya çıkardıkları işler oldukça heyecan verici ve kaliteli olsa da sinema dünyasında yıllar boyunca erkekler yüzünden arka planda kaldıkları için onların isimlerini ve ortaya çıkardıkları filmleri öğrenmek önemli. Bu nedenle en iyi 15 kadın yönetmenin yer aldığı bu liste sayesinde gözden kaçırmış olduğunuz yönetmenlerin olduğunu fark edebilirsiniz.

1- Dee Rees

Amerikalı yönetmen ve senarist olan Dee Rees, 2011 yılında çektiği Pariah filmi ile kendinden söz ettirmeye başladı. 2016’ya geldiğimizde ise şimdiye kadarki en iddialı filmi olan Mudbound’u yönetti. Hillary Jordan’ın en çok satanlar kitabından uyarlanan bu film, yönetmenin Oscar’a aday gösterilen filmlerden biri oldu.

Rees’in sıradaki filmi ise Joan Didion’un 1996 yılında yayınlanan The Last Thing He Wanted filminin bir uyarlaması olacak. Anne Hathaway, Rosie Perez, Ben Affleck ve Willem Dafoe gibi usta isimlerin yer alacağı filmin 2020 yılında vizyona girmesi bekleniyor.

2- Karyn Kusama

Karyn Kusama, 2000 yılında yaptığı ilk filmi Girlfight ile ödül kazanmış ve Hollywood’un radarına girmişti. Kusama, yıllar içinde farklı tarzlar deneyerek bilim kurgu, korku ve manga hayranlarının beğeneceği işler ortaya çıkarmıştı.

2018 yılında Destroyer isimli suç-gerilim tarzı filminde Nicole Kidman ile birlikte çalışan Kusama, gelecek filmleri için de büyük bir beklenti yarattı. Bu nedenle Kusama’nın hayranları, yönetmenin Nicole Kidman’la tekrar çalışarak korku-gerilim tarzı bir film çıkarmasını heyecanla bekliyor.

3- Deniz Gamze Ergüven

Listemizde şimdi de belki bilmediğiniz Türk bir yönetmen de yer alıyor. Türk-Fransız bir yönetmen olan Deniz Gamze Ergüven, 2015 yılında çekmiş olduğu Mustang ile ilgileri üstüne çekmeyi başarmıştı.

Mustang filminde eğlenceli ve üzücü havayı aynı anda yakalayan Ergüven, bu filmde beş öksüz kızın hikayesini anlatıyor. Görücü usulü evliliklerin yaygın olduğu bir yerde yaşayan kızların hikayesinde Ergüven’in kişisel deneyimlerinden de yararlanması sayesinde ortaya inandırıcı bir film çıkmış.

Mustang filminden sonra 2017 yılında Kings isimli filmini çeken ünlü yönetmen, ilk filmi kadar övgü almamış olsa da bu filminde Halle Berry ve Daniel Craig gibi ünlü isimlerle çalıştı.

4- Greta Gerwig

Aynı zamanda oyunculuk, yazarlık ve yönetmenlik yapan Greta Gerwig, 2017 yılında tek başına yaptığı ilk filmi Lady Bird ile dikkatleri üzerine çekti. Filmi yazan ve yöneten Gerwig, Oscar’da iki dalda aday gösterilmişti.

Lady Bird filmi sonrası Louisa May Alcott’un klasik eserlerinden biri olan Küçük Kadınlar’ı sinemaya uyarlayan Gerwig, bu filminde hem senaristliği üstlendi hem de Lady Bird kadrosunda yer alan bazı oyuncularla tekrar çalıştı.  Laura Dern, Florence Pugh, Meryl Streep ve Emma Watson gibi isimlerle çalışan Gerwig, yine Oscar’da pek çok dalda aday gösterilecek gibi görünüyor.

5- Anna Biller

Viva ve The Love Witch filmleri ile kendinden söz ettiren Anna Biller, üçüncü filmi olacak olan Bluebeard ile Amerikan bağımsz sinemasına yeni bir soluk getirecek gibi görünüyor. Yaptığı filmler ile başka bir dönemdenmiş havası yaratan Biller, aynı zamanda filmlerini modern tasarımlarla güçlendirmeyi de biliyor.

Viva ile canlı renkler kullanan ve 60 ve 70’li yılların havasını yansıtan Biller, The Love Witch ile yine aynı tarzı devam ettirdi. Gotik korku ögelerini de kullanmayı seven Biller’ın filmleri görsel açıdan zengin olup cesur bir anlatım sunar.

6- Kathryn Bigelow

1990’lardan beri Hollywood’un önemli isimlerinden biri olan yönetmen, yapımcı ve senarist olan Kathryn Bigelow, pek çok değişik tarzda film çekmiş olsa da en fazla savaş-gerilim tarzı 2009 yapımı Hurt Locker filmi ile 2012 yapımı Zero Dark Thirty ile biliniyor diyebiliriz.

Bigelow’u uzun süredir takip eden hayranları, onun Vahşi Batı ve vampir temalı filmi Near Dark’tan beri biliyorlardır. Bu filmin yanı sıra Keanu Reeves’in yer aldığı Point Break ve bilim kurgu-gerilim tarzı olan Strange Days filmleri de başarıyı yakalamış diğer filmlerinden bazıları. Değişik tarzlar denemeyi seven Bigelow’u bir sonraki filminde bambaşka bir tarz ile görebiliriz.

7- Patty Jenkins

2003 yılında çektiği Monster filmi ile çıkış yakalayan Patty Jenkins, bu film ile bir seri katil olan Aileen Wuornos’un hikayesini anlatmış ve bu film ile Charlize Theron oldukça başarılı bir oyunculuk sergilemişti. 2017 yılına geldiğimizde ise büyük başarı yakalayan Wonder Woman filmini yöneten Jenkins, gişede rekorlar kırmıştı.

Wonder Woman 1984 filmi ile bu yıl içerisinde yılın büyük başarılarından birini yakalayacağı düşünülen Jenkins, bu yüksek bütçeli süper kahraman filminde yine kendinden söz ettirecek gibi görünüyor.

8- Sofia Coppola

2003 yılında çektiği Lost in Translation filmi ile ilgili olarak “Melankoli sadece ilgilendiğim bir konudan çok derin olarak hissettiğim bir duygu” açıklamasını yapan Sofia Coppola, bu açıklamasına ek olarak melankoliyi sevdiği halde bu duyguyu sadece oturup üzülerek yaşamadığını da belirtmişti.

Coppola, Lost in Translation filminde sergilemiş olduğu performans ile En İyi Özgün Senaryo ödülünü kazanmıştı.  Eleanor and Francis Ford Coppola gibi efsane isimlerin kızı olan Sofia, belki de film setlerinde büyüdüğü için bu denli iyi bir yönetmen haline geldi.

The Virgin Suicides (1999), Marie Antoinette (2006), Somewhere (2010) ve The Beguiled (2017) filmleriyle de kendinden söz ettiren usta yönetmenin bu yıl Bill Murray ile bir araya gelerek çıkaracağı bir projesi de bulunuyor.

9- Chloe Zhao

Chloe Zhao’nun 2015 yılında yapmış olduğu Songs My Brothers Taught Me filmini izlediğinizde karşınızda büyük bir yetenek durduğunu anlayabilirsiniz. Film, Amerika’daki kolonileşme süreci sonrası yerlilerin hayatını dürüst bir şekilde anlatırken oyunculuk kariyeri olmayan kişileri filminde oynatmıştı.

Songs My Brothers Taught Me filminden sonra The Rider ile başarısını devam ettiren Zhao, bu film ile şiirsel olarak melankoliyi yansıtmıştı. Zhao’nun başyapıtlarından biri haline gelen The Rider’dan sonra yetenekli yönetmenin yeni işlerinde de aynı başarıyı yakalamasını beklemek yanlış olmaz.

10- Kelly Reichardt

Kelly Reichaedt, 1994 yılında çıkarmış olduğu ilk filmi Rover of Grass ile Amerikan bağımsız sinemasının en güçlü yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlamıştı.

Reichardt’ın bütün filmlerinde, 2008 yapımı bir yandan acı bir yandan da karakterin kendini onarım sürecini anlattığı başyapıtı Wendy and Lucy’de olduğu gibi, Meek’s Cutoff ve Certain Women gibi filmlerinde farklı tarzlar denedi. Bütün bu filmleri ile Reichaedt’in usta bir yönetmen olduğunu görebiliyoruz.

11- Claire Denis

Fransız yönetmen Claire Denis’i genelde filmlerinde canlı renk paletleri, deneysel sesler ve şık kompozisyonlarından tanıyabilirsiniz.

1999 yılında yapmış olduğu savaş draması Beau Travail filmi ve 2001 yapımı korku filmi Trouble Every Day ile Denis, oldukça iddialı bir tarzı olduğunu kanıtlamıştı. Ünlü yönetmenin diğer ilgi çekici filmleri arasında White Material (2009) ve sanat filmi ile bilim kurgunun ortak noktada buluştuğu High Life (2018) filmi de bulunuyor.

12- Debra Granik

56 yaşındaki eski belgesel yapımcısı Debra Granik 2004 yılında çekmiş olduğu Down to Bone filminde Vera Farmiga’nın rolü ile oyuncu olarak ilgi çekmesini başarmış, Jennifer Lawrence’ın oynadığı Winter’s Bone filminde ise bir yönetmen olarak başarısını devam ettirmişti.

Granik, Peter Rock’ın My Abandonment isimli kitabından uyarlanan 2018 yapımı Leave No Trace filminde ise Tom isimli bir gencin Irak’tan emekli asker babası ile yaşadığı olayları ele alıyor. Granik, çektiği bu son filmi ile birlikte hem yönetmen hem de senarist yönünü ortaya koydu.

13- Lynne Ramsay

Lynne Ramsay’in Ratcatcher (1999), Morvern Callar (2001), We Need to Talk About Kevin (2010) ve You Were Never Really Here filmleri, ünlü yönetmenin en beğenilen filmlerinin başında geliyor. Özellikle Joaquin Phoenix’in başrolünde olduğu You Were Never Really Here, eski bir denizci ile onun genç bir kızı kurtarma hikayesi ele alınıyor.

Bağımsız bir tarzı olan Ramsay, genelde alışılmış olanın dışına çıkan filmler yapmaya çalışıyor. Ramsay’in filmlerini izlediğinizde farklılık yaratan şiirsel tarzını mutlaka fark edeceksiniz.

14- Andrea Arnold

Andrea Arnold, 2003 yılında çekmiş olduğu 25 dakikalık filmi Wasp ile En İyi Kısa Film Oscar’ı kazanmıştı. 2006 yılına geldiğimizde Red Road filmi ile dikkatleri üzerine çeken Arnold, gözlem gücü ve işçi sınıfının dünyasını gerçekçi bir biçimde anlatmasıyla beğeni kazandı.

Arnold, 2009 yapımı filmi Fish Tank ve 2016 yapımı American Honey ile Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü’ne layık görüldü. Arnold’un filmlerinde gerçekçi karakterler dikkat çekiyo ve bu nedenle de karakterler çok kötü davranışlar sergileseler de onlar için en iyisini dilemekten başka bir şey istemiyorsunuz.

15- Agnes Varda

Fransız sinemasının ünlü kadın yönetmenlerinden biri olan ve geçen sene mart ayında kaybettiğimiz Agnes Varda’nın yeni filmlerini izleyemeyecek olmak oldukça üzücü olsa da yönetmenlik kariyeri boyunca çekmiş olduğu filmler onun mirasını yaşatacaktır.

2018 yılında verdiği röportajda “Görüldüğü kadarıyla filmlerim insanların hafızalarında kalıyor” şeklinde açıklayan Varda, başka insanların akıllarında yaşamanın ve filmlerini takip eden seyircilerin olduğunu bilmenin en güzel şey olduğunu söylüyordu. Seyircilerinin sevgisinden güç alan Varda, yeri doldurulamayacak bir yönetmen olarak karşımıza çıkıyor.