Dünyadaki en güçlü ana-antioksidan olan glutatyonu oral olarak verirken şimdilerde damar yolunda da sık takviye etmekteyiz.

Peki Neden?

Vücutta oksidanlar ile antioksidanlar denge halindedir. Oksidan maddelerin fazla oluşması ya da antioksidan maddelerin azalması sonucunda oksidan madde lehine kaydığında canlı için hayati önem arz eder. Oksidanların artışı;

KV hastalıklar, GIS rahatsızlıklar, Diabet,Yaşlanma,Solunum, Boşaltım bozuklukları, Alzheimer, Spermde fonksiyon bozukluğu, infertilite (kısırlık),Hafıza bulanıklığı, Alzheimer, Parkinson gibi sistemik rahatsızlıklara ve ciltte erken yaşlanma, cilt hastalıkları, rose, sedef, akne, leke, vitiligo, dermatit, alerjilere neden olurlar

Hayatımızda karşılaşmaktan kaçınmakta güçlük çektiğimiz ;

Zihinsel stres veya vücut yorgunluğundan kaynaklı stres;  UV, X-ray, gama, mikrodalga ışınları, Asbest, benzen, CO…hava kirleticiler; Kloroform ve diğer trihalometanlar…su kirleticiler; Temizlik ürünleri, tutkal, boya, parfümler ve böcek ilaçları; Alkol ve sigara kullanımı, sigara-egzoz dumanı da OKSİDANların salınımını artttıran nedenlerdir.

Glutamik asit, glisin ve sisteinden oluşan, üç aminoasitli suda çözünür bir tripeptitdir. Vücutta üretilen hücre içinde bulunan en güçlü, ana antioksidan, antikanser olarak da anılır. En sık kullanım alanları cilt beyazlatma, detoksifikasyon, üreme sağlığı , sporcu beslenmesi ( doping olmamasından), bağışıklık kuvvetlendirmedir, hafızayı güçlendirme , görme sağlığıdır.

Hastanın özhikayesine göre seans sayıları planlanacak şekilde haftalık kürlerle 4-10 seans kadar iv dediğimiz damar yolundan serum şeklinde veriliyor. Glutatyonun etkisini kuvvetlendirmek adına seanslarda yine iv yolla c vitamini yüklemesi de yapıyoruz. Devam dozu açısından da glutatyon ve selenyum kombini olan tabletlerinden günlük tek doz alınacak şekilde hastaya başlıyoruz .

OECD: Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü raporlarına göre; Türkiye’de insanlar senede 8 kez doktora gitmekteler. Türkiye’ de yaş ömrü kadınlarda 80.7, erkeklerde 75.3, ortalamada ise 78.Ancak sağlıklı yaşlanma durumu yok. Türkiye’de insanlar yaşlanıyorlar ve emekli oluyorlar.Oysa yurt dışına bakıldığında emeklilik yok ve yaşlanan insanlar hayatın içindeler.

Gün içindeki yaşamları karşılaştırılan insanların kanser riski göz önüne alınmış, hareketsiz bir yaşam süren birinin, gün içinde sürekli hareket halindeki biriyle karşılaştırıldığında kanser riskinin yüksek olduğunu görüyoruz.

İstatistiklere göre ekonomik boyuta bakıldığında hastalıkları önlemek için sadece yüzde 3lük bir bütçe ayırırken, tedavi için yüzde 97lik bir bütçe ayırıyoruz. Bu tarz tedaviler hastalıklara ayrılan bütçeyi aslında ciddi azalmaktadır. Terazimizi kurarken takviye gıdalar, damar içi glutayon, ozon gibi tedavileri yaptırarak enfeksiyonlardan bile korunacağınızı hesaba katarsanız ciddi maliyet etkin bütçenize katkıda bulunmuş olursunuz.