Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Eğer kendimi çok iyi biliyorum, neyi istediğimi veya neyi istemediğimi artık tecrübe etmiş durumdayım, kararlarımda neredeyse hiç yanılmıyorum diyorsanız çok şanslısınız demektir. Fakat bu yazıyı okuyup hala bir temel arayış içindeyseniz okumaya lütfen devam edin çünkü bu yazı tam da sizin için yazıldı.

Danışanlarımın ortak bir sorusu sebebiyle bu yazıyı yazmaya karar verdim. Hatta kişisel gelişimini önemseyenlere, kendilerini tanıyıp, hayatı ve ilişkilerini analiz etme ve aynı zamanda başkalarını keşfetme imkanı da veren bir akılllı algoritma ile çalışan 72 sorudan oluşan online olarak 4 şık arasından seçim yaparak kolayca bu kişilik envanteri vesilesiyle soruları yanıtlayan kişi hakkında rapor elde ediyoruz. Burada elde ettiğimiz sonuçlar kişinin hayalinde olmak istediği değil gerçek yaşamında nasıl biri olduğu ve gerçek beklentileri ile yüzleştirir. Bu bilgiyi elde etmek bir maske ile dolaşıp, olmanız istenilen insan olmak yerine kendinizi anlayıp gerçekleştirme imkanı verir.

Öncelikle mizacımızın temel psikolojisini, tepkilerimizin kaynaklarını oluşturan sebepleri anladığımızda eş seçimimiz de o oranda bize uygun, isabetli olmaya başlayacaktır.

Kendinizi keşfettiğinizde doğru insanların sizi çekici bulmasını da sağlayacaksınız. Bu yazıda insanları çekici hale getiren 7 konudan söz edeceğiz:

  • Duygusal eşleşmek:

 

Genellikle biz insanlar kendi karakterimize aynalama yapan insanlar ile eşleşiriz. Bunu daha açıkbir dille izah etmek gerekirse, bize insanlara doğru çekiliriz. Eğer, yaratıcılık yönü kuvvetli, tuttuğunu koparan biriyseniz, muhtemelen sizin gibi olan insanlara doğru çekileceksinizdir. “Kişilik kimyası” hakkında 1992 yılında biyolojk antropolojist insan davranışları araştırmacısı Helen Fisher “Aşkın anatomisi” adlı kitabında insanların mizacını 4 kategoriye ayırarak anlatır. Bu kategorileri de 4 farklı hormon ile açıklar ve bu hormonların kişiye kattığı özellikleri ile tarif eder. İlk olarak dopamin hormonu; bu hormonun sağlıklı salınımı kişiye cesaret ve yaratıcılık verir. Serotonin hormonu; kişiye itina, özen, ölçülülük ve düşüncelilik verir. Testosteron hormonu (Erkeklik hormonu); bireye analitik olma ve zihni kabiliyetinde yetkinlik verir. Östrojen hormonu (Kadınlık hormonu); kişiye anaçlık ve aktif hayal gücü verir. İşte bu noktada araştırmacı Helen Fisher kitabında diyor ki bizler aynı hormon salınımda olan insanları çekici buluruz.

  • Heyecanlı hissetmek:

Bu oldukça sık rastlanılan normal bir durumdur. Hoşlandığınız kişinin yanında olduğunuzda heyecanlanıp, söyleyeceğinizi unutmanız, kekelemeye başlamanız, elinizi ayağınızı nereye koyacağınızı bilememiz çok doğaldır. Genellikle 10 ile 12 saniye arasında beynimiz o kişiden hoşlanıp hoşlanmadığına karar verir ve vücut dilimiz bizi ele vermeye başlar. Örneğin kadınlar,  saçlarını parmağına dolamaya başlar veya cinsiyet fark etmeksizin hoşlandığı kişiyi sürekli kafasını aşağı yukarı sallayarak ne anlatıyorsa onaylama ihtiyacı duyar. İlgili insan hoşlandığı kişiye doğru eğilerek ve gülümseyerek dinler. Ayrıca hoşlandığımız kişi ile konuşurken ses tonumuz değişir, sesimiz daha yüksek ve ince çıkar ve konuşmalarımız hızlanır. Bunun sebebi o kişinin de bizi beğenmesini sağlamaktır tabi bunu planlayarak yapmayız ani gelişen bir tanışmada fark etmeden yaparız ve sonra kendimizde neler olduğunu fark ederiz.

  • Çekici hissetmek:

Muhtemelen aynadan her sabah kendine bakan bir insan olarak kendi kendinize çekici gelmeyeceksinizdir. Bu durum neredeyse tüm insanlar için geçerlidir. Nedenine gelince insan kendini görmeye alışır ve farklı göründüğünü unutur. Kendisinin kaliteli özelliklerini görmek yerine kusurlarına odaklanır ve karşılaştığı tüm insanların da onu kendisinin gördüğü gibi algıladığını sanır. Bizler aslında birbirimizi bütün olarak algılıyoruz, şöyle ki bireyin, dış görünüşü, davranışları, ses tonu ve yaklaşımı ile değerlendiriyoruz. Tek tek burnu böyle parmağı şöyle diye değil bu sebeple başkaları sizin kendinizde bulduğunuz kusurlarınıza zaten odaklanmaz ya da sahiden görmez.

  • Samimi, içten davranmak:

Tanıştığımız kişinin içten ve samimi olarak yaklaşması o kişiden hoşlanmamızı sağlar. Uzak yani mesafeli, soğuk bir ifadeyle umursamaz tavırlar sergilemek karşımızdaki kişinin de aynı duygu ile bize davranmasını sağlayacaktır. Tabi bu durum sonuç olarak bizi “İtici” bir insan konumuna getirecektir. Duygusal bağ kurarak, düşünceli yaklaşımlarda bulunmak kişiyi çok daha fazla çekici hale getirecektir.

  • Cömert ve cesaretli olmak:

Cimri insanlar duygularında da cimridir. Özetle, cimri insan hiç brşeyini vermek istemez. O sebeple cimri insanlar çekici gelmez. Fakat tam tersi cömert, verici aynı zamanda sözlerinde davranışlarında cesaretli kişiler çok çekicidir. Bu yüzden çoğu kadın “Kahramanlara” hayrandır. Kendisini olduğu gibi kabul eden insanlar aynı zamanda kendilerinden memnun insanlardır. Bu sebeple bu insanlar diğer insanlara göre daha çekicidirler. Başkalarının yaptıklarına odaklanmak yerine kendi amaçlarına odaklanır ve fayda sağlamaya çalışır. Bu durumda kişinin özgüvenini güçlendirir ve insanların sizi beğenmesini sağlar.

  • Coşkulu olmak:

İnsanlar yaşama zevki olan bunu kutlayarak yaşayan insanlara doğru çekilir ve coşku bulaşıcı bir durumdur. Sizin enerjinize çekilen ve etrafınızda olmak isteyen çok insan olacaktır. Nedenine gelince coşkulu insanların yanında mutlu hissederiz ve  aynı zamanda eğleniriz. Bir konuda belki de mesleğinizde akdemik meraklı ve işini aşkla yapan biriyseniz muhtemelen hayranlarınız çok olacaktır.

  • Yaratıcı olmak:

Fiziğiniz nasıl olursa olsun eğer kendinizden memnun, yaptıklarından emin, pozitif, gülümseyen, işini ve hayatı seven bir de üstüne üstlük sıradan şeylerin içindeki güzelliği gören biriyseniz müthiş çekici bir insansınız demektir. Yaratıcı yaklaşımlar kişiyi özel ve akılda kalıcı kılar.

Konu ile ilgili sorularınız ya da paylaşacaklarınız varsa  bana, zeynepeylemsenkal@fransizlape.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Psikolog “Uzman sporcu psikoloğu”

Zeynep Eylem Şenkal