HIV’i muhtemelen biliyorsunuz ancak onun beden üzerinde nasıl etki gösterdiğini bilmiyor olabilirsiniz. HIV virüsü, bağışıklık sistemi için önemli olan CD4+ hücrelerini yok ediyor. Bu hücreler yaygın hastalık ve enfeksiyonlara karşı koruma sağlayarak sizi sağlıklı tutuyorlar.

HIV doğal savunmanızı zamanla zayıflatırken, işaret ve belirtiler ortaya çıkıyorlar. Virüs bedeninize girip sistemleri bozmaya başladığında neler olduğuna bakalım.

HIV virüsü bedeninize girdiğinde, doğrudan bağışıklık sisteminize saldırıyor. Virüsün ne kadar hızlı ilerlediği yaşınıza, genel sağlığınıza ve ne kadar çabuk teşhis aldığınıza bağlı. Tedavinin zamanlaması büyük bir fark yaratabiliyor.

HIV, normalde HIV gibi işgalcilerle savaşan hücreleri hedefliyor. Virüs çoğalırken, enfekte olmuş CD4+ hücrelerine hasar veriyor veya yok ediyor, böylece daha fazla virüs ortaya çıkıyor. Tedavi olmazsanız, bu döngü bağışıklık sistemi neredeyse yok edilene kadar devam ediyor ve sizi ciddi hastalıklar ve enfeksiyonlar için risk altında bırakıyor.

AIDS ise HIV virüsünün son aşaması. Bu aşamada bağışıklık sistemi çok zayıflamıştır ve fırsat yakalayan enfeksiyonlar için risk çok fazladır. Ancak HIV olan herkeste AIDS ortaya çıkmaz. Ne kadar erken tedavi olursanız sonuçlar o kadar iyi olur.

Burada aktaracağımız etkilerin büyük kısmı HIV ve AIDS ilerlerken bağışıklık sistemindeki zayıflama ile bağlantılı. Bu etkilerin büyük kısmı erken antiretroviral tedavisi ile önlenebilir durumdalar ve böylece bağışıklık sistemi korunabilir.

Bağışıklık Sistemi

Bağışıklık sisteminiz bedeninizin hastalık ve enfeksiyonlardan korunmasına yardımcı olur. Akyuvarlar sizi virüslerden, bakterilerden ve hastalık yapabilecek diğer organizmalardan korurlar.

Erken dönemde belirtiler gözden kaçabilecek kadar hafif olabilirler ancak bir kaç ay sonra bir kaç hafta boyunca sürece grip benzeri bir hastalık yaşayabilirsiniz. Genelde HIV’in ilk aşaması ile ilişkilendirilen bu duruma akut enfeksiyon evresi denilir. Ciddi belirtileriniz olmayabilir ancak virüs hızla çoğalırken kanınızda büyük miktarda virüs bulunabilir.

Akut belirtiler arasında şunlar var:

  • ateş
  • üşüme
  • gece terlemeleri
  • ishal
  • baş ağrısı
  • kas ağrısı
  • eklem ağrısı
  • boğaz ağrısı
  • tahriş
  • lenf düğümlerinde şişme
  • ağız ve cinsel bölgede ülserler

Sonraki aşamaya klinik gizli enfeksiyon durumu adı verilir. Ortalama 8-10 sene sürer. Bazı vakalarda daha uzun da sürebilir. Bu aşamada belirti gösterebilir veya göstermeyebilirsiniz.

Virüs ilerlerken, CD4+ adetleriniz ciddi şekilde azalır. Bu da şu belirtilere sebep olabilir:

  • yorgunluk
  • nefes darlığı
  • öksürük
  • ateş
  • lenf bezlerinde şişme
  • kilo kaybı
  • ishal

HIV enfeksiyonu AIDS’e dönerse, beden fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelir. Bu da sizi uçuk virüsü gibi pek çok enfeksiyona karşı risk altında bırakır. Gözlerde, ciğerlerde ve sindirim yolunda problemler ortaya çıkabilir.

Kaposi sarcoma adı verilen bir diğer muhtemel enfeksiyon damar duvarlarındaki kanserdir. Genel nüfusta nadir görüşür ancak HIV-pozitif olanlarda yaygındır. Belirtileri arasında ağız ve ciltte kırmızı veya koyu mor lezyonlar bulunur. Ayrıca akciğerlerde, sindirim yolunda ve diğer iç organlarda problemlere sebep olabilir.

HIV ve AIDS sizi lenfoma geliştirme riski altında bırakır. Lenfomanın erken dönem işaretleri arasında lenf bezlerinde şişme bulunuyor.

Solunum ve Kalp Damar Sistemleri

HIV soğuk algınlığı, grip ve zatürree riskini arttırır. HIV için önleyici tedavi olmazsa, gelişmiş tedaviler sizi tüberküloz, zatürree ve PCP adlı bir hastalık gibi komplikasyonlara karşı daha büyük risk altında bırakır. PCP şunlara sebep olur:

  • nefes almakta zorlanma
  • öksürük
  • ateş

Akciğer kanseri riski de HIV ile birlikte artar. Bunun sebebi bağışıklık sistemindeki zayıflamadan dolayı ortaya çıkan çeşitli solunum yolu problemlerinin akciğerleri zayıflatmasıdır. Akciğer kanseri, HIV sahibi bireylerde olmayanlara göre daha sık görülüyor.

HIV, pulmoner arterial hipertansiyon riskini de arttırıyor. Bu rahatsızlık akciğerlere kan taşıyan damarlardaki yüksek basınçtır ve zamanla kalbinizi zorlar.

Eğer HIV’niz varsa ve T hücresi adetleriniz düşükse, vereme de daha yatkın hale gelirsiniz ve AIDS olan bireylerde birincil ölüm sebebi veremdir. Akciğerleri etkileyen ve havadan bulaşan bir bakteri sebebiyle olur. Belirtileri arasında göğüs ağrısı ve kan ile balgamlı olabilecek kötü bir öksürük vardır ve aylarca sürebilir.

Sindirim Sistemi

HIV bağışıklık sisteminizi etkilediği için, bedeninizi de sindirim sistemini etkileyebilen enfeksiyonlara karşı açık hale getirir. Sindirim yolundaki problemler iştahınızı azaltabilir ve yemeyi zorlu hale getirebilirler. Bunun sonucunda kilo kaybı, yaygın bir yan etkidir.

HIV’ye bağlı yaygın enfeksiyonlar arasında pamukçuk bulunuyor ve bu dil üzerindeki inflamasyon ve beyaz bir kaplamadır. Ayrıca yemek borusunda da inflamasyona sebep olarak yemeyi zorlu hale getirebilir. Ağzı etkileyen bir diğer viral enfeksiyon ise oral hairy lökoplakidir ve dilde beyaz lezyonlara sebep olur.

Salmonella bakterisi kirli su ve gıdalardan bulaşır ve ishale, karın ağrısına ve kusmaya sebep olabilir. Herkes kapabilir ancak HIV’niz varsa bu enfeksiyonun ciddi komplikasyonlarına karşı riskiniz artar.

Kirli su ve gıdalar tüketmek parazit kaynaklı bağırsak enfeksiyonu riskinizi de arttırır. Bu enfeksiyon bağırsaklar ile safra kanallarını etkileyebilir ve özellikle ağır olabilir. AIDS olanlarda kronik ishale sebep olur.

HIV sebepli nefropati ise böbreklerdeki filtrelerin inflamasyona uğrayarak kandaki atık ürünleri süzmekte zorlanmasına sebep olur.

Merkezi Sinir Sistemi

HIV genelde sinir hücrelerini doğrudan enfekte etmese de, beyin ve beden boyunca devam eden sinirlerin çevresindeki destek hücrelerine bulaşır.

HIV ve nörolojik hasar arasındaki bağlantı tam olarak anlaşılmış değil ancak enfekte destek hücrelerinin sinir hasarına katkıda bulunabileceği düşünülüyor. İlerlemiş bir HIV enfeksiyonu sinirlere hasar verebilir. Çevresel sinir liflerinin kaplamalarındaki küçük delikler ağrılara, zayıflığa ve yürüme zorluğuna sebep olabilirler.

AIDS’in ciddi nörolojik komplikasyonları vardır. HIV ve AIDS, HIV bağlantılı bunamaya veya AIDS bunama kompleksine sebep olabilir ve bu iki rahatsızlık bilişsel yetenekleri ciddi şekilde etkiler.

Toksoplazma ensefalit, kedi dışkısında yaygın bulunan bir parazitten kaynaklanır ve AIDS’in bir diğer muhtemel komplikasyonudur. Zayıf bağışıklık sistemi olanlarda AIDS, beyin ve omurilik inflamasyonu riskini bu parazitten dolayı arttırır. Belirtileri arasında kafa karışıklığı, baş ağrıları ve inme bulunuyor.

AIDS’in bazı yaygın komplikasyonları şöyle:

  • hafıza problemleri
  • anksiyete
  • depresyon

Çok ileri vakalarda halüsinasyonlar ve psikoz ortaya çıkabilir. Ayrıca baş ağrısı, denge ve görme problemleri yaşayabilirsiniz.

Deri Sistemi

HIV ve AIDS’in daha görünür işaretleri genelde cilt üzerinde olur. Zayıf bağışıklık sistemi sizi uçuk gibi virüslere açık hale getirir. Uçuk ise ağız ve cinsel bölgede yaralar oluşmasına sebep olur.

HIV aynı zamanda tahriş ve zona riskini de arttırır. Zona, herpes zoster adlı su çiçeğine de sebep olan virüsten kaynaklanır. Bunlar ağrılı tahrişe sebep olurlar ve su kabarcıkları da olabilir.

Molluscum contagiosum adı verilen viral cilt enfeksiyonunda ise ciltte kabarcıklar ortaya çıkar. Bir diğer rahatsızlık ise prurigo nodularistir. Bu da deride kaşıntıya ve kabuklu kütlelere sebep olur.

HIV sizi aşağıdakiler gibi başka cilt problemlerine karşı da açık hale getirir:

  • egzema
  • saboreik dermatit
  • uyuz
  • cilt kanseri