Hayatta yaptığımız şeylerin %80’i kabul edilme ve onaylanma ihtiyacından kaynaklanıyor. Kaç defa bir şeyi yapmaya karar verdikten sonra sevdiğiniz birini üzmemek için tam tersini yapmaya karar verdiniz? Kaç defa yargılanmaktan korktuğunuz için ayağa kalkıp birisini savunmanız gerekirken sessiz kaldınız?

Ben büyükannem ile büyüdüğüm. Onun yetiştirme tarzı benimkinden çok daha farklıydı. Bu nedenle bana işlemiş olan inanç ve değerler genelde korkuyla bağlıydılar. Korku temelli bazı inançlarım şöyleydi: kendim olmaktan korkmak, hayatta kalamamaktan korkmak, damgalanmaktan korkmak. Kendimizi özgürce ifade etmemiz gerekir ancak bu illa ki canımız isteyince dışarı çıplak çıkıp dolaşacağımız anlamına gelmiyor. Eğer herkese açık bir yerde dans etmek istiyorsam kalkıp dans ediyorum. Bir yabancının gözlerini beğenirsem bunu gidip ona söylüyorum.

Öğreyciyken partici birisi değildim çünkü iyi bir öğrenci olmak ve ailemin onayını almak istiyordum. Fakat bir iki daha düşük not alıp bir kaç ay eğlence, arkadaşlarımla birlikte olma gibi şeyler yaşasaydım ne fark ederdi? Toplumsal standartlara uymak için başkalarını memnun etmeye çalıştığım her an kendimden vazgeçiyorum demektir. Bu durumda özsaygım da düşüyor çünkü kendim olmuyorum ve kendimi başkalarına göre düzenliyorum. Başkalarını memnun etmek için kendimizi mahvediyoruz.

1- Haklı Olmayı İstemek

Bir tartışmayı kazanmayı kaç defa istediniz? Muhtemelen her defasında. Tartışmalar sırasında ne kadar enerji ve zaman harcıyoruz? İnsanlarla sohbetimin çoğu zamanda söyledikleri şeyi dinlemiyorum bile. Söyledikleri her şey benim gerçekliğim veya kendime olaylar, insanlar ve durumlar hakkında kendime anlattığım hikayelerin filtresinden geçiyor. Dünya ve insanların farklı olmadıkları bir hikayem vardı, peki dünya beni dinlemiyorken onlara neyi yansıtmam gerekiyor? İnsanların beni duymadıkları ve görmedikleri bir dünya!

2- Şikayet Etmek

Hava çok sıcak, çok soğuk veya çok rüzgarlı. İnsanlar yavaşlar. İnsanlar kabalar. Herkes telefonuna bakıyor. Yeteri kadar zaman yok. İnsanlar sözlerini tutmuyorlar. Aynı hataları yapıp yapıp duruyorum. Çok terledim, çok üşüdüm. Kaşınıyorum. Acıktım. Restoranda istediğim şey gelmedi. Daima birilerinin hatası var ancak benim yok. Bilmediğimiz şey ise kurban filtremize göre gerçekliği yaratıyoruz. Kurban olduğuma karar verdikten sonra daima bununla eşleşecek insan ve durumları bulabiliyorum. Kendi kendime yaptığım bu büyüyü kaldıracak olan da benim. Kendimize anlattığımız bu hikayelerden dolayı ilişkilerimizi, yaşam kalitemizi harcıyoruz ve ortalama bir hayata sahip oluyoruz.

Peki buna değdi mi? Geçmişinizde olan şeyleri sizi bugünlere getiren şeyler olarak görün. Şikayet edip durmayın!

3- Kontrol Sahibi Olma İhtiyacı

Bu benim favorim çünkü kontrolü kaybediyor gibi olduğumda çok daha kontrolcü oluyorum. Bu da gücümün dışına çıkmama sebep oluyor. Ne kadar kontrolcü olursam o kadar güç kaybediyorum ve her şey dağılmaya başlıyor. Ego noktasında kontrol sahibi olmaya çalıştığımda etkileşime girdiğim insanlar manipüle edilmiş ve kandırılmış hissediyorlar. Bu da beni zayıf, muhtaç ve güçsüz hale getiriyor. Birisinin kontrol sahibi olmak için size bir şeyler yaptırdığı hissinden daha kötü bir şey yoktur Onların egosunun kazanmayı hedeflediği bir oyunun parçası haline geliyorsunuz. Bu ego oyunlarına yakalanmanıza gerek yok. Teslim olun ve devam edin. Gerçekte olay bu kadar basit.

4- Gerçekte İçinizi Açmadan İçinizi Dökmek ve Savunmasız Olmak

İçimi açmamın kaynağı bazen sevgi veya savunmasızlıktan gelmiyor. “Benim yaptığımı yapmalısın, böylece ben de sana yardımcı olabilirim”den geliyor. Senden daha iyiyim anlamına geliyor. Bu insanlara nasıl güç verir? Dediğime göre bende sende olmayan bir şey var ve seninle bir şey paylaşırsam onu tamir etmene yardımcı olabilirim.

Bir hedefiniz olmadan savunmasız olun. Açık olun ve başka ruhlara bağlı olun, sevgiyi hissedin. Aşk ve bağ kurmak en güzel şeydir. Hepimiz onu isteriz, hepimizin ona ihtiyacı vardır!