Hepimizin iyileşmeye ihtiyacı olduğunu kim inkar edebilir? Burada fiziksel iyileşmeden değil, psikolojik, duygusal ve spiritüel düzeydeki iyileşmeden bahsediyorum.

Geçmiş travmalardan, istismar içeren ilişkilerden, zor bir çocukluk döneminden, karmadan veya hatta kendi zihnimizden iyileşmeden bahsediyorum. İyileşme, çeşitli seviyelerde gerçekleşmektedir; bazen duygularımız o kadar uzun yıllar boyunca bastırılır ki artık hasta ya da yaralı olduğumuzu bile farkında olmayız.

İyileşmemiz gerektiğini ya inkar ederiz ya da günlük rutinimize sanki her şey normalmiş gibi ya da o şeyin farkında değilmişiz gibi devam ederiz; ta ki o şey kendini çeşitli şekillerde gösterene kadar. O noktada artık fiziksel formumuzu etkiler ve bizi tamamen yıkar; işte o zaman iyileşmeye ihtiyacımız olduğunu anlarız.

Zihninizin, düşüncelerinizin ve duygularınızın tüm benliğinizle aynı hizada olduğunda ve siz buna izin verdiğinizde iyileşme gerçekleşir. İyileşmeye, sadece temizlenmesi ve yüzeye çıkarılması gereken sorunlar ve engeller hakkında farkındalık kazandığınızda izin verebilirsiniz.

İşte iyileşmeye ihtiyacınız olduğunu gösteren beş gizli işaret.

  • Sadece olumsuza odaklanıyorsunuz

“Olumsuz düşüncelerin ve yıkıcı duyguların üstesinden gelmenin yolu, daha güçlü ve daha etkili karşıt, olumlu duygular geliştirmektir.”

Tenzin Gyatso

Her durumda olumsuz düşünmek bir alışkanlık haline gelebilir. Bu, zihninizin olayların olumlu yönlerine bakmak yerine sadece en kötü olası sonuçlara hazır olması gibidir. Her zaman olumlu olmak mümkün değildir (gerçekçi olalım ki çocuk değilseniz bu mümkün değildir), ancak bu durumda pesimizm, düşünme sürecinizin bir parçası haline gelmiştir.

Olaylar ve hayat deneyimleri şu an olduğunuz kişi olmanızı sağladı, ancak aynı zamanda kendinizi hayatı yaşamaktan mahrum bırakıyorsunuz. Kötü şeyler, her zaman herkesin başına geliyor, ve hatta bazen çok daha kötü şeyler de olabiliyor. Ancak olumluluğun küçücük bir parçası bile sizi mutlu edebilir ve kısa süreli bile olsa zihninizin huzur bulmasını sağlayabilir.

Bunu fark ettiğiniz zaman iyileşme yolculuğunuzda ileri adım atmaya başlayabilirsiniz.

  • Aşırı düşünme eğilimindesiniz

Osho’nun dediği gibi, “Zihin: güzel bir hizmetçi, tehlikeli bir efendi.”

Zihninizin kontrolünü kaybettiğinizde ve hayatınızı yönetmesine izin verdiğinizde başınız belada demektir. Bunun olması sadece enerjinizi tüketmekle kalmaz, aynı zamanda bir vakit kaybıdır; çünkü bundan olumlu hiçbir sonuç çıkmaz.

Hayatımda birkaç kez düşünme konusunda aşırıya gittiğim oldu ve bana güvenin kim bunu yapmak, beni zihnimin en karanlık köşelerine götürdü ve gereksiz düşüncelerle beni bir bütün olarak yuttu. Bu, korkunç bir tuzak gibidir ve ona yakalandığınız takdirde sizi tüketebilir; ancak kurtulmayı başarırsanız güvenli bir noktaya ulaşırsınız.

Bu nedenle eski metinlerde bundan yorulmaksızın bir konudan başka bir konuya atlayan “maymun zihni” olarak bahsediliyor. Zihnimizin kontrolünü elimize alıp onu evcilleştirdiğimiz zaman bizim destekçimiz haline gelir.

  • Bilgi tuzağına yakalanıyorsunuz

Bilgi edinmek, güçlendirici bir deneyim olabilmektedir. Bilgelik, o bilgiyi nasıl ve ne zaman kullanacağınızı bilmektir.

Bir boşluğu doldurmak ya da bastırılmış bir duygunun üstünü örtmek için bilgi açlığı duyuyorsanız o halde bu, sadece birtakım sözcüklerin bir araya gelmesine indirgenecektir.

Hayatlarımızda, dünya üzerindeki neredeyse her şeyle ilgili konuşma yapabilen insanlara rastlamışızdır, ancak bunlar gerçek sohbetler miydi? Ruhunuza dokunan ya da hayatınızda bir fark yaratma kapasitesine sahip olan sohbetler miydi? Bunlar hakkında konuşmak gerekmez, gerçekten ne ifade etmek istediğiniz hakkında konuşun. Bunu yapmak akıllıca olacaktır.

Bilgelik, daha büyük bir beyin ile değil daha büyük bir kalp ile karakterize edilir. Bilgelik, karanlıkta ışık saçar. Kitaplardan öğrenilebilecek bir şey değildir; deneyimlerle, sezgisel olmakla ve iç sesinizi tanımakla öğrenilebilecek bir şeydir.

Bu konu hakkında Rudolf Steiner’ın sözleri aklıma geldi:

“Konuşurken, sadece daha yüksek bir gelişme için çabalayanların dudaklarından anlama ya da öneme sahip olan şeyler gelmelidir. Sadece konuşmak için konuşmak, tüm konuların bir araya getirildiği genel konuşmalardan kaçınılması gerektiği için kötüdür. Bir kimse, kendisini hiçbir şekilde arkadaşlarından mahrum bırakmamalı, onların konuşmasını adım adım önemli olan bir şeye doğru geliştirmelidir.”

Kişi, düşünceli bir şekilde konuşmalı ve cevap vermelidir. Asla ortada bir neden olmadan konuşmayın, bunun yerine sessiz kalmayı tercih edin. Kişi, ne çok fazla ne de çok az şey söylemeye çalışmalıdır.

  • Kontrolü kaybetmeye ya da özgür bırakmaya korkuyorsunuz

Kesinliğe ve hayatımızdaki her şeyi kontrol etmeye duyulan bitmeyen bir arzu vardır. Günlerimizin rahat geçmesi için ileriyi planlarız ve kontrolü kaybetmekten korkarız, çünkü konfor alanımızdan çıkıp bilinmeyene doğru atılmak istemiyoruz.

Ancak sadece konfor alanımızın dışına adım attığımızda macera yaşayabilir, hayata farklı bir mercekten bakma fırsatı elde edebilir, insan olarak gelişebilir ve daha da önemlisi içimize bakma cesaretini bulabiliriz; işte sihir o zaman gerçekleşir.

Emniyet ağını bırakın, eski davranış kalıplarımıza bağlı kalmamıza neden olan kabloları kesin, kendi yolunuzdan sapın ve hayatı yaşayın. Olacakları ya da geleceği kontrol edemeyiz, ama zihnimizi kesinlikle kontrol edebilir ve bugün yeni bir başlangıç yaratabiliriz.

  • Bilişsel uyumsuzluk yaşıyorsunuz

“İnsanlar bazen gerçeği duymak istemiyorlar, çünkü illüzyonlarının yok olmasını istemiyorlar.”

Friedrich Nietzsche

Hayatımız sanki onlara bağlıymış gibi inançlarımıza sıkı sıkı tutunduğumuzda, düşüncemiz ve fikrimizde çok katı olduğumuzda birisi bunlara karşıt bir inançla meydan okuduğu anda rahatsız oluruz; işte bu, bilişsel uyumsuzluk yaşadığımız zamandır.

Bu olduğu zaman sınırlı olan inanç sistemimizi değiştirmeyi seçebilir ya da sadece onu reddedebilir ve kendi inançlarımızı güçlendirebiliriz. Bu duruma nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak bilişsel uyumsuzluğun, hayatlarımız üzerinde büyük bir etkisi olabilir.

İnançlarımızı sorgulamak için dikkatimizi içe doğru çevirmeye istekli olmalıyız; bu gerçekleştiği zaman her yargıya, eleştiriye, inanca ve fikre yeni bir bakış açısıyla bakabiliriz.

Kendini kendinizi iyileştirmeniz mümkündür; hayati tehlikeye neden olanlar da dahil olmak üzere vücudun, kendini her türlü hastalıktan iyileştirebildiğini gösteren 50 yıldan uzun süreyi kapsayan kanıtlar vardır. İhtiyacınız olan tek şey, iyileşmeyi mümkün kılmak için bir katalizördür. Zihnimizin ve yeteneklerimizin gücünü çok fazla kavrayamıyoruz.

Serbest bırakmayı öğrenin ve geri kalan parçaların yerlerine oturmasını izleyin. “Bazen tek ihtiyacın olan şey geri adım atarak nefes almak ve iyileşmek için kendine zaman tanımaktır.”