“Bir dağ yolunu tek başınıza bulmak, gösterilen yoldan gitmekten daha büyük bir güç duygusu verir.” Karen Horney

Bir kişinin kendini anlaması kolay bir şey değildir. Kendini gerçekleştirmek yorucudur. Bu uzun bir süreçtir, zahmetlidir, acı vericidir ve varoluşsal olarak üzücüdür. Kutuplara bölünen bir can çekişmenin çatışmasıdır. Benlik sabit bir varlık değildir; “içsel potansiyellerden” oluşan bir dizidir. Benlik, tüm yol boyunca görülen illüzyonları algılayan maskelerdir. Ve her bir benlik, bir parmak izinden daha benzersizdir.

İşin zor tarafı bu maskeleri, can çekişmeleri, kutupları ve içsel potansiyelleri yalnızca sizin deneyimleyebilmenizdir. Onları, sizin için başka kimse deneyimleyemez. Özneldirler. Onlarla ilgili deneyiminiz, bir kimsenin onları yorumlamasından her zaman öncelikli olacaktır. Dünyanın en iyi psikiyatristi bile onları sizin kadar iyi bilemez.

Kendi kendinize uygulayacağınız terapiyi ve ondan kaynaklanan kendini gerçekleştirmeyi bu kadar önemli yapan şey budur. Terapistler, en iyi ihtimalle birer rehberdir. Kendi kendinize uygulayacağınız terapi, bir terapistin sizi yönlendirdiği şeydir. Öyleyse, başlamak için siz de bu girişimde bulunabilirsiniz.

Bir terapist, sizi yolda tutmak ve takılıp kalmanızı önlemek açısından iyidir; ancak bunu kendi başınıza yapmak için stratejiler öğrenemeyeceğiniz söylenemez. Kendi kendine terapinin devreye girdiği yer burasıdır. Burası, kendi kendinize uygulayacağınız terapinin, tüm senaryoları tersine çevirmek için sahneye çıktığı yerdir.

Kendi kendine terapi, korkusuz bir kendini gerçekleştirme sürecidir. Kendi terapinizin sorumluluğunu üstlenmektir. Terence McKenna’nın tavsiyesini derinlemesine anlamaktır: “Evreni anlamanın sizin sorumluluğunuz olduğu düşüncesini ciddiye almalısınız; çünkü evren hakkında sizin için yararlı olacak tek şey, kendi anlayışınızdır.”

İçinizin derinliklerini anlamak, özellikle de gerçeği algılama biçiminiz için sorumluluk almanız, genel sağlık ve zihinsel dayanıklılık için hayati bir adımdır. Ama cesaret gerektirir. Dünya görüşünüzü, değerlerinizi, ilişkilerinizi sorgulamanızı gerektirir. Pek çok şey hakkında yanıldığınızı kabul etme yeteneği gerektirir. Kolay bir iş değildir.

Kendi kendine uygulanan terapi derinden yaralar. Rahatlatıcı ya da affediciymiş gibi davranmaz. Acımasız ve üzücüdür. Konfor alanları, engeldir. Riske girmemek, psikolojik bir dezavantajdır. Alışılmışın dışına çıkmamak, hapisle cezalandırılmaktır.

Kendi kendine uygulanan terapinin üç temel stratejisi vardır. Hadi onları birlikte inceleyelim…

Kendi kendini sorgulama

“İnsanları farklı düşünmeye teşvik etme eylemi konusunda filozoflar, miras aldığımız ve çoğu zaman boğucu olan düşünce sistemleri içinde yaşamaya mahkum olmadığımızı açıkça ortaya koyuyorlar. Konuyu değiştirebiliriz. “ Raymond Geuss

Kendi kendini sorgulama; insanlık durumunun, özellikle de kendi şartlanmanızın köklerine inmekle ilgilidir. Bu yöntem, agresif bir şekilde zihin açan, yüreği genişleten ve ruhu şok eden sorular soran bir yöntemdir.

Verilen cevaplara asla razı olmayan, acımasız ve yüksek bir akıl yürütme biçimi ile duygusal hislerden bir adım öne geçerek bilişsel uyumsuzluğu proaktif olarak aşar. Bunun yerine onları parçalara ayırır.

Gerçekleşen kıyım ile evrensel hukukun onayladıklarını onurlandırıyor ve olmayanı ise gözden çıkarıyor. Ancak bu tarz bir onurlandırma hala bir kabul ediş değildir. Aksine, yanlış olma olasılığına saygı gösterirken daha yüksek olasılık için derin düşünmedir.

Kendi kendini sorgulama, her şeyi tersyüz eder. Geleneksel olmayan bir şekilde sonuncu dereceye kadar sorgulayarak geleneksel olanı çarpıtır. Kesinlik kavramlarını karıştırır. Gerçeğin anlaşılması zordur; ancak bağlı kalmaya şartlandırıldığınız açıdan daha fazlasına sahip olduğunuzda daha az kafa karıştırıcıdır.

Yalnızlık ve meditasyon

“Yalnızlık kadar arkadaş canlısı bir başka arkadaş daha bulamadım.”  Henry David Thoreau

İnsana ait şeylerin ötesinde, mevcut durumdaki gündemin ötesinde, kültürel koşullanmanın üzerindeki tüm katmanlarından tamamen izole olabileceğiniz, yani her şeye bağlı olmanın gücünü tam olarak anlayabileceğiniz yoğun bir yalnızlık durumu vardır. Bu, karşılıklı bağımlılığın gereksizliğini bırakabileceğiniz ve karşılıklı bağımlılığın gücünü tamamen kucaklayabileceğiniz bir yerdir.

Büyümüş olan uygarlıktan usanmış bir şekilde şifa aramak için doğaya giriyoruz. Bunu sadece şu anda olarak (meditasyon yaparak) ve yalnızlığı kucaklayarak keşfederiz.

Vahşi doğada Gerçek ile Gizem birlikte büyür, sağlam bir şekilde birbirine dolanır ve kelimelerden daha eski bir dil konuşurlar. Tangırdayan makineler, çalan araba alarmları ve inleyen sirenler kaybolduğunda, beynimiz bu gizemli dilde köpürür ve Doğanın şifası bizi kaplar.

Mevlana’nın güçlü bir şekilde ifade ettiği gibi, “Kelimeleri kullanmayan bir ses vardır. O sesi dinle.”

Kendini aşma

“Üstatlık, bir asimptottur. Ona yaklaşabilirsin. Ona doğru yönelebilirsin. Ona gerçekten çok çok yaklaşabilirsin. Ama asla ulaşamazsın. Üstatlığın tam olarak gerçekleşmesi imkansızdır.” Daniel H. Pink

Aydınlanma, kesinlikle cezbeder; çünkü aydınlanma kaçar. Üstatlık; mükemmellik ve Benliği tamamen anlamak gibi, asla tam olarak gerçekleştirilemez. Ama sorun değil. Çünkü önemli olan yolculuktur.

Kendini aşma, Benliğin keşfinin durmaksızın büyümekten korur. Esnek ve adapte olabilen benliği kucaklayarak, sürekli olarak sabit ve katı benliğin üstesinden gelir. Dün olduğunuz kişiyi geliştirme konusunda proaktiftir.

Nietzsche’nin Üstinsan fikrini alıp onunla koşar. Bu, kişiselleştirilmiş bir Fibonacci dizisidir; burada kendi gelişiminiz, türlerin evrimine nihai olarak katkıda bulunacak olan bireyselleştirilmiş olarak ilerleyen bir evrime dayalıdır.

Kendini aşma, doğası gereği kırılgan ve yanılabilir olan doğanıza rağmen sizi, sağlam ve bilge olmaya mecbur eden bir araçtır. Ego, sizi konfor alanınızda güvende tutmak ister. Ancak kendini aşmak, o konfor alanını yıkar ve egoya, sabit bir kendini koruma aracı olmaktan çok esnek bir kendini geliştirme aracı olmayı öğretir.

Kendini aşma, egonuza kimin patron olduğunu göstermek için günlük olarak gerçekleşen bir eylemdir. Egonuzun, onun tatlı sakinleştirmelerine karşı uyandığınızı bilmesini sağlar. Ve hiçbir rahatlatıcı ve ısıtıcı duygu sizi tekrar uykuya daldırmayacak.

İşler tam tersine döndü. Benliğin poker oyununda, egonuzun blöfünü gördünüz ve şimdi tüm kartları siz tutuyorsunuz. Kendini koruma içgüdünüz, kendinizi geliştirmeniz için arka koltukta yerini aldı. Yakında bir başlangıç ​​görünüyor. Egonuz, kendini gerçekleştirmenize yönelik olarak kendinizin farkına varmaya doğru sizi güçlendirmek için muazzam bir araç olmaya hazırdır.