Beğendiğiniz biri mi var ve uzun zamandır ciddi bir ilişkiniz olmadığı için şikayet mi ediyorsunuz? O zaman yazıyı okumaya devam edebilirsiniz çünkü bu yazı tam size göre hazırlandı. 

Öncelikle kadın beyninin ve erkek beyninin işleyiş farklılığından bahsetmeliyiz. Erkek beyni sonuç odaklıdır. Kadın beyni ise karar almadan önce işin duygusal, sezgisel ve mantıksal taraflarına bakar. Bu sebeple davranışları yorumlamakta, sözcüklerin arkasındaki mananın yanı sıra söyleme tarzı ve ses tonundan da tahminlerde bulunarak konuları değerlendirir. Bunun tarih öncesine kadar dayanan sebepleri var. 

Erkekler çok çabuk karar verip harekete geçmek zorundadır. Şöyle ki örneğin, ilkel döneme dönersek, diyelim ki bir aslan yaklaşıyor hemen erkek beyni hafızasını sorgular, aslan tehlikeli mi değil mi diye? Aslanın tehlikeli olduğunu geçirdiği tecrübelerden hatırlar ve hemen hızlıca karar verme mekanizmasından çıkan karar ile harekete geçer. Eğer bu sırada kadın beyni gibi konuyu anlamlandırmaya çalışıp sorgulamaya geçse vakit kaybı yaşayıp aslan tarafından öldürülebilir. 

Kadın beyninin bu şekilde olmasının da bir sebebi vardır. Konuşamayan bir insan yavrusunun hangi ağlayış tonu ve ritminden ne istediğini anlamaya kodlanmış bir mekanizmaya sahiptir. Bu da gösterir ki bizler sosyal varlıklarız ve her birimizin bir hayat arkadaşına ihtiyaç vardır. Çok uzun yıllar önce görev paylaşımı yapılarak insan zihni ve davranış biçimi ona göre belirlenmiş ve gelişmiştir. 

Erkeğin avcı, kadının toplayıcı olduğu yıllardan bu modern çağa kadar aslında insanın genetik kodlarında büyük bir değişim yoktur. Aynı kodlar ile biyolojimiz çalışmaya devam eder. Bu sebeple erkek psikolojisini bu açıklamaya göre değerlendirebilir. İlkel dönem dahil erkekler kıvrımları olan kadınları çekici bulur. Bu dış görünüş kriteri tamamı ile kadının doğurganlığı ile orantılıdır. Geniş yuvarlak kalça, rahat bir doğum geçirebileceğini, bebeğin sağlıkla dünyaya gelebileceğini gösterir. Büyük memelerin de bebeğe süt verme kapasitesinin çok olabileceği inancıyla, öncelikle bu gerekçeler ile erkek bilinçaltı çalışır. 

 

Erkeğin avcılık görevi, taşıdıkları genler vesilesi ile günümüze kadar taşırlar. Bu nedenle beğendikleri kadını elde edebilme yani avlamak isterler. Eğer siz bir erkeğe emek vermeden teslim olursanız, o erkeğin aslında zevk aldığı şeyden onu muzdarip bırakmış olursunuz. Ayrıca sizi elde etmek için emek vermesi size vereceği değerle de orantılıdır. Bir uğraş, çaba yoksa kolay gelen kolay gider. Daha açık bir örnek ile de izah etmek gerekirse düşünün ki sizce emeğiniz ile satın aldığınız bir şeyin değeri ile hediye edilmiş aynı şeyin değeri aynı mıdır? Hediye edilen şeyi gözden çıkarmak daha kolaydır çünkü o bir zahmet ile elde edilmiş değildir. 

Beğendiğiniz kişiye hemen teslim olmamak sağlıklı bir yaklaşımdır. Kişilerin birbirlerinden ve duygularından emin olmaları için en az üç ay geçmesi gerekir. Tanışmadan birkaç gün geçtikten sonra “Aşkım” “Sevgilim” seslenişleri başlayıp daha bir hafta geçtikten sonra “Seni seviyorum, sensiz ben bir hiçim” demeler, yangından mal kaçırır gibi acele ile sizle olmaya çalışmalar ancak zihinsel sağlığı bozuk bir anlamda manik&depresif bozukluğu olan birinin manik haline rast gelmiş olabilirsiniz. Birkaç haftada bir insan ile kararlar almak sonradan üzebilir. 

Olması gereken tatlı, sıcak yaklaşımlar, hoşlandığınızı arada belirten fakat bu sadece o kişiyi tanımaya niyetli olduğunuzu gösteren bir hal olduğunu, böyle hissetmeseydiniz tanıma şansı bile kişiye vermeyeceğinizi zarif ve yumuşak ses tonuyla söylemelisiniz. Bu yumuşak ses tonu önemli, her ne olursa olsun karşınızdaki insana kızsanız dahi söyleyeceklerinizi bağırarak, sinirlenerek, karşınızdakini azarlayarak ya da küfür ederek asla ifade etmemelisiniz. Her durumda sakinliğini koruyan kadın iyi bir çocuk yetiştirebilir, aileyi zekice yönetebilir bilgisini erkeğe verir. Kendini küçük bir meselede kaybeden bir kadına aileyi teslim etmek tehlikelidir diye düşündürtür. 

Neden üç ay? Çünkü üç ay içinde karşınızdaki kişinin, neşeli olduğunda, sinirli olduğunda, üzgün olduğunda veya ailesinin yanında, arkadaşlarının yanında, iş yerinde ya da seyahatteyken nasıl bir tutum içinde olduğunu büyük ölçüde gösterir. Ayrıca konuşmalarının içinde olaylara yaklaşımı ve çözümü, düşünce tarzı, zevklerini de tahmini doğru yorumlayabilecek zamandır. 

Ancak üç ay geçtikten sonra bir insan diğer bir insan için hayatında ona yer açabilir ve o kişiye karşı alışkanlık edinmeye başlayabilir. Üç aydan önce kişinin bağlılık göstermesini beklememelisiniz. En doğrusu bu süre geçtikten sonra size karşı ilgisi, özeni, saygısı ve artan bir sevgisi varsa o kişiye artık “Sevgilim” demeye başlayabilirsiniz. 

Emin oldunuz üç ay geçti ve sağlıklı bir gelişim içinde beraberliğiniz devam ediyorsa önünüzdeki üç ay daha çok önemlidir. Bu kısmı özellikle evlenmek veya uzun süreli birliktelik isteyenler için belirtiyorum. Altı ay aşkın gücünü anlamak, ortak noktaları keşfetmek ve ilişkinin geleceğinin belirlenmesi için ideal süredir. 

Bir ilişkinin güçlü olduğunu anlamanız için aynı müzik zevkine sahipseniz, espri anlayışınız aynı ise ki sizin güldüklerinize karşınızdaki kişi de katılarak gülüyorsa, kültürünüz, ailelerinizin yetiştirme tarzı birbirine yakınsa, aynı din anlayışına sahipseniz ya da dinle ilgili aynı görüşteyseniz, politik görüşünüz benzer ise, beraber iken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsanız doğru insanla birliktesiniz demektir. Ek olarak hayat temponuz aynı ise misal, biriniz hareketli, dünyayı gezip dolaşmak isterken, diğeri yavaş ve evde, küçük bir yaşam içinde kendini hayal ediyorsa o ilişkinin uzun sürmesi çok zordur. 

Sadece cinsellik üzerine kurulmuş bir ilişkinin iki sene tamamlandıktan sonra sorunlar ve uzaklaşmalar başlayacağını deneyimlemeleri olağandır. Bunun birebir salgılanan hormonlar ile ilişiği vardır. İnsan biyolojisine göre aynı kişiye karşı iki sene geçtikten sonra başta hissedilen büyük çekimi ve ona karşı aynı arzuyla sahip olmak istemediği görülmüştür. 

Yapılan bir araştırmada fareler üzerinde yapılan deneyde erkek fare bir dişi fare ile birlikte olduktan sonra tekrar bir girişime geçmediğini ve bu sırada farenin ihtiyacını karşılayıp gücünün bittiğini düşünülürken, deneye yeni farklı bir dişiyi dahi ederler ve aynı erkek farenin iştahla ve aynı güçle birlikte olduğu gözlemlenir. Araştırma sonucuna göre erkek farelerin o gün birlikte olduktan sonra aynı dişiye karşı güçlü hormon salınımında bulunmadıkları tespit edilmiştir. Farelerin DNA’sı insanlar ile %92 benzeş olduğu için birçok deney bilim insanları tarafından fareler üzerinde yapılır.

Neyse ki insanların birbirlerini arzulama süreleri daha uzundur. Kimi bilim insanına göre ilkel döneme gidildiğinde toplum, hukuk kuralları ile şekillenmiyor ve aile kavramı doğanın emirlerine göre belirleniyorken, erkekler kadın ile birlikte olduktan üç sene sonra ayrılırlardı. Çünkü kadın hamile kalıp, bebek doğup, ayaklarının üzerinde durmaya başladığında erkeğin koruma görevi biterdi. Bu üç sene hormon salınımı kişinin her koşulda dişinin yanında bulunmasını sağlardı. 

Modern hayatta ise orman hayatında olmadığımız için eş seçiminde farklı dinamikler üzerine birlikteliklerimizi kuruyoruz. Bu sebeple cinsel birlikteliğin iyi olması pek tabi bağlayıcıdır ama uzun süreli birliktelik için yukarıda saydığımız ortak noktaların olması şarttır.

Zeynep Eylem Şenkal

Spor Psikoloğu

www.eylemsenkal.com

Instagram adres  @psikologeylemsenkal