Önemli Besinler ve Şaşırtıcı Gerçekler

Kalp krizi ve felç kadar korku ve endişe uyandıran çok az tıbbi durum vardır ve böyle olması normaldir. Oksijen bakımından zengin olan kanın kalbe ya da beyne akışında yaşanan ani tıkanmalardan kaynaklanan kalp krizi ve felç, kalıcı sakatlıklara ve hatta ölüme yol açabilecek hayati tehlikeye sahip acil durumlardır.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), önümüzdeki yıl yaklaşık olarak 805 bin Amerikalının kalp krizi olarak bilinen miyokard enfraktüsü geçireceğini tahmin ediyor. Kalp krizi yaklaşık yüzde 40 ila yüzde 50 arasında ölümle sonuçlanmaktadır.

Kalp krizine ek olarak ABD’de her yıl 800 bin kişi felç geçirmekte ve 130 binden fazla kişi hayatını kaybetmektedir. Bununla birlikte bazı insanlar felç geçirdikten sonra tamamen iyileşse de uzun vadeli sakatlıkların esas sebeplerinden biri felç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu ciddi istatistiklerin gösterdiği üzere bu olaylar nadir olarak görülmüyor.

Hatta koroner arter hastalığı, damar sertliği ve aritmiler de dahil olmak üzere kalp hastalıkları ABD’de her yıl 655 bin kişinin ölümüne neden olduğu için ölümün nedenleri arasında birinci sırada geliyor.

Bu üzücü can kayıplarına ek olarak finansal açıdan da oldukça ciddi bir durum söz konusu. Amerikan Kalp Derneği (AHA) kalp hastalıklarının ABD’de günde 1 milyar dolarlık şok edici bir maliyeti olduğunu söylüyor.

UYARI: Batı Tıbbı kalp krizinin ve felcin esas nedenini göstermekte başarısız oluyor

Batı tıbbı, stent yerleştirmekten açık kalp ameliyatına kadar çeşitli cerrahi prosedürlerle ve beta blokerler, statinler, nitrogliserin ve diüretikler gibi ilaçlarla kalp hastalıklarını tedavi etmeye çalışıyor.

Doğal sağlık uzmanlarına göre bu ilaçların ciddi yan etkileri olmakla birlikte bunlar kalp krizi ve felcin nedenlerini her zaman hedefleyemiyor.

Geleneksel kalp ilaçlarının bir diğer “dezavantajı” ise bu ilaçların sağlıklı koroner fonksiyonu için gerekli olan besinleri, vitaminleri ve mineralleri yok etme eğilimi göstermeleridir.

Örneğin, diüretikler kalp atışını ve kan basıncını düzenlemeye yardımcı olan potasyum ve magnezyum miktarını azaltabilir. Statinler ise sağlıklı kalp kası fonksiyonu için önemli bir besin olan Koenzim Q10 üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.

Riskli kalp krizi ve felç olasılıkları azaltırken kalp hastalıklarını önlemenin ve tedavi etmenin daha iyi (doğal) bir yolu olabilir mi?

Doğal sağlık uzmanları böyle bir yolun bulunduğunu söylüyor.

AHA’ya göre kalp-damar hastalıklarının yüzde 80’i önlenebilir, yani bu yıkıcı sorun ve neden olduğu ölümler çoğunlukla kontrolümüz altında.

Uzmanlar doğru beslenme, yeterli egzersiz ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile artan kalp hastalığı salgınını azaltmak ve kalp krizi ile felç riskini hafifletmek konusunda önemli adımlar atılabilir.

Peki yapabileceğimiz başka bir şey var mı?

Evet, var.

Doğal sağlık uzmanları, kalbi korumanın son adımında  uygun, yüksek kaliteli besinler içeren günlük takviyelerin alınmasını öneriyor.

Renkli bitkilerin pigmentlerinden terapötik mikro besinlere ve geleneksel bitkisel ilaçlara kadar güçlü kalp koruyucu faydalar sunan ve kalp krizi ile felce karşı koruyabilen çok sayıda gıda ve takviye bulunuyor.

Unutmayın: Aşağıda yer alan doğal tedaviler, standart tıbbi tedavilerin yerine değil, tamamlayıcısı olarak kullanılmaları için var. Doktorunuz tavsiye etmediği sürece reçeteli ilaçlarınızı bırakmayın ya da azaltmayın.

Bunu söyledikten sonra kalp sağlığını en iyi seviyeye çıkarmak için en umut vadeden maddelerden bazılarına göz atalım.

Omega-3 Yağ Asitleri: Anti-İnflamatuar Özelliğe Sahip Faydalı Yağlar

Soğuk su balıklarında, keten tohumunda ve kuruyemişlerde bulunan Omega-3 yağ asitlerinin kandaki trigliserid ve yağlarda azalmaya neden olarak kalp sağlığını iyileştirdiği ve kalp krizi riskini azalttığı düşünülüyor.

Omega-3 asitleri istenmeyen trigliseridleri azaltmanın yanı sıra kan basıncını düşürebilir, HDL kolesterolü istenen seviyelere çıkarabilir ve arterlerdeki plak birikimini önleyebilir. Bütün bunlar felç, kalp krizi ve kalp yetmezliği riskini azaltabilecek arzu edilen sonuçlardır.

Omega-3’lerin ayrıca sitokin ve lökotrien gibi inflamatuar yapıcı moleküllerin üretimini önemli ölçüde azalttığı görülmüştür.

Kısa süreli akut inflamasyon, yaralanma ve enfeksiyona karşı gerekli olan bir bağışıklık tepkisi olsa da uzun süreli sistemik inflamasyon böyle değildir. Pek çok araştırmacı, kronik inflamasyonun kalp hastalığı da dahil olmak üzere ciddi dejeneratif hastalıkları tetikleme konusunda en önemli faktör olduğunu iddia etmektedir.

Koroner kalp hastalığı olan hastaların klinik araştırmaları incelendiği zaman omega-3 takviyelerinin damar sertliğinin ilerlemesini yavaşlattığı ve ölüm, ölümcül olmayan kalp krizleri ve ölümcül olmayan felçler de dahil olmak üzere kalp-damar hastalıklarını önemli ölçüde azalttığı görülmektedir.

Omega-3 yağ asitlerinin faydalı oldukları ortada olsa da araştırmacılar pamuk tohumu, soya fasulyesi, ayçiçeği ve mısır yağı gibi bitkisel yağlarda bulunan omega-6 yağ asitleri gibi daha az faydalı yağlar hakkında pek de böyle düşünmüyor.

Omega-6 yağ asitleri aşırı miktarda olduğunda inflamatuar yapıcı olarak kabul edilir ve hatta sağlıklı omega-3 seviyelerini riske atabilir. Kızartma, fast food, hamur işleri ve abur cuburlar da dahil olmak üzere omega-6 bakımından yüksek gıdalardan kaçınmak, bu iki yağ asidi arasındaki dengenin korunmasına yardımcı olabilir.

Somon, sardalya ve ton balığı gibi yağlı soğuk su balıkları iyi omega-3 kaynakları olsa da bu balıklardaki cıva seviyeleri endişe verici olabilir.

Bu nedenle doğal şifacılar genelde EPA ve DHA olarak bilinen omega-3 yağ asitlerini içeren balık yağı takviyelerinin alınmasını istiyor. Bu yağ asitlerinin bilimsel isimleri eikosapentaenoik asit ve dokosaheksaenoik asit olduğu için EPA ve DHA olarak kısaltılmış şekilde kullanılıyor.

Takviye alırken çevresel toksinlerden arındırılmış, sertifikalı ve yüksek kaliteli balık yağı aldığınızdan emin olun.

Maksimum faydayı sağlamak için bazı deniz bitkileri ve hayvanlarında bulunan ve kırmızı-turuncu pigment olan astaksantin içeren balık yağlarına bakın.

Kalp sağlığı için balık yağının önerilen dozları genel olarak günde 500 mg ila 1000 mg arasında değişmektedir. Bununla birlikte takviye kullanmadan önce doktorunuzla konuşmayı ihmal etmeyin.

Vi̇tamin B Kompleksi, İnflamatuar Homosistein Seviyelerini 

Bu temel ve suda çözünen vitamin grubu yalnızca yiyecekleri enerjiye dönüştürmekle kalmaz, aynı zamanda kalp fonksiyonunu ve fiziksel dayanıklılığı da doğrudan arttırır.

B vitamini eksikliği insanlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Ve bu durumun kalp sağlığı üzerinde ciddi sonuçları olabilir. 

Örneğin, ABD’de 5,1 milyon insan kalp yetmezliğinden, yani kalbin vücuda oksijen bakımından zengin kanı yeterince pompalayamamasından ölüyor. Ne yazık ki konjestif kalp yetmezliği (KKY) olan hastaların yüzde 40 ila yüzde 50’si tanı aldıktan sonraki bir yıl içerisinde hayatını kaybediyor.

Bilim insanları şimdilerde KKY sahibi olan kişilerin genelde tiamin, diğer adıyla B1 vitamini eksikliği olduklarını keşfetti. Neyse ki bu durumda tiamini takviye olarak almak yardımcı olabilir.

Amerikan tıp dergisi olan American Journal of Medicine’de yayınlanan ve plasebo ile kontrol grubu bulunan çalışmalara dair yapılan incelemede araştırmacılar, tiamin takviyesinin kalp yetmezliği olan hastalarda ventrikül ejeksiyon fraksiyonunu yüzde 22 arttırdığını keşfetmişlerdir. Buna ek olarak tiamin, kan basıncını ve kalbin fonksiyonel kapasitesini iyileştirmiştir.

Bununla birlikte bazı B-kompleks vitaminlerinin kalbi koruyucu “süper güçleri” olduğu biliniyor. Bu süper güç, B-kompleks vitaminlerinin vücutta amino asit metiyoninden sentezlenen bir amino asit olan homosistein seviyelerini kontrol etme yeteneğinden kaynaklanıyor.

Bu, kalp sağlığı açısından neden önemli? Çünkü homosistein seviyelerinin aşırı yüksek olması istenmeyen bir durum.

Yüksek homosistein, damar sertliği gelişimine katkıda bulunabilir, inflamasyonu arttırabilir, oksidatif stresi yükseltebilir ve kalp ile beyne giden kan akışını azaltabilir.

Diğer bir deyişle aşırı homosistein, kalp hastalığı ve felç için ideal bir ortam yaratır.

Hatta homosistein kalp-damar sağlığıyla o kadar yakından ilgilidir ki homosistein seviyeleri ele alınarak kişinin kalp hastalığı geliştirip geliştirmeyeceği doğru bir şekilde tahmin edilebilir.

Bununla birlikte yüksek homosistein, boyundaki arterlerde daralma riskinde yaşanan büyük artışla ilişkilidir. Bu da kişinin halihazırda koroner sorunları varsa felç ihtimalini daha olası hale getirir.

Circulation Journal isimli bilim dergisinde yayınlanan bir araştırmada yüksek homosisteine ve atriyal fibrilasyona sahip kişilerin, bunların normal seviyede olduğu kişilere göre felç geçirme olasılıklarının dört kat daha fazla olduğu görülmektedir. Bununla birlikte araştırmalar B vitamini takviyesi almanın homosisteini azaltabileceğini ve felç, koroner arter hastalığı ve periferik arter hastalığı ile ilişkili görülen ölümleri azaltabileceğini göstermektedir.

Doğal şifacıların tavsiyelerine göre homosisteini düşürmek için günde 25 ila 100 mg B2 vitamini (riboflavin), 100 ila 200 mg B6 vitamini (piridoksin), 1000 ila 10 bin mcg B9 vitamini (folat, aktif 5-MTHF formülasyonunda) ve 300 ila 1000 mcg B12 (metilkobalamin) almak gerekmektedir. 

İyi B vitamini kaynakları arasında ıspanak, pancar, buğday rüşeymi, avokado ve fasulye yer almakla birlikte yeterli seviyede B vitamini almak için takviye kullanmak gerekebilir. Ancak günlük rutininize B-kompleks vitaminleri eklemeden önce her zamanki gibi bütünleyici tıp doktorunuza danışmayı unutmayın.

K2 Vitamini Kalp Sağlığını Destekler Ve Kalp Hastalığından Ölme Riskini Azaltır. 

K vitamini ve kalp sağlığı arasındaki ilişkiyi daha önce hiç duymadıysanız yalnız değilsiniz.

Bununla birlikte yağda çözünen bu şaşırtıcı besin damar sertliğini önlemeye yardımcı olma ve hatta koroner hastalıklarda dolayı ölme riskini azaltma yeteneği ile araştırmacıların ilgisini çekiyor. İlginçtir ki K vitamini iki ayrı işlevi olan iki türü bulunuyor.

Bunlardan bir tanesi bitkisel besinlerde bulunan K1 vitaminidir (filokinon olarak da bilinir). Kanın düzgün bir şekilde pıhtılaşması için gereklidir. Yalnızca hayvansal ürünlerde bulunan K2 vitamini (diğer adıyla menakinon), kalsiyum yüklü plakların arterlerde oluşmasını önleme konusunda önemli bir rol oynamaktadır.

K2 vitamini bunu yapmak için kalsiyumun kemiklerde tutulmasından sorumlu olan ve osteokalsin olarak bilinen proteini aktive eder. Ayrıca kalsiyumun arterlerde birikmesini önleyen ve matrix Gla olarak bilinen proteini daha aktif hale getirir.

Araştırmalar, K2 vitamininin kalsiyum birikmesini önlemeye yönelik iki amaçlı yaklaşımının kalp hastalığı ve ölüm riskini azaltmada işe yarayabileceğini göstermektedir. Hatta araştırmalara göre daha fazla K2 vitamini almak, kalp hastalığından ölme riskini yüzde 57’ye kadar azaltmaktadır.

Nutrition, Metabolism and Cardiovascular Disease dergisinde yayınlanan ve 16 binden fazla katılımcının yer aldığı bir araştırmaya göre günlük olarak tüketilen her 10 mcg K2 vitamini kalp hastalığı riskini neredeyse yüzde 10 azaltıyor.

Ne yazık ki normal bir beslenme düzeninde K2 vitamini yeteri kadar alınmayabiliyor.

K2 vitamini alımınızı otla beslenen dana ciğeri, serbest gezen tavuk yumurtası sarısı ve organik peynirlerle arttırabilmekle birlikte K2 vitamini için en iyi besin kaynağı natto adı verilen fermente bir Japon yemeği olmaktadır. Ancak bu güçlü tada sahip olan yiyeceğe alışmanız biraz zaman gerektirebilir.

K2 vitaminini takviye olarak kullanmak kalp sağlığı için yeterli miktarda K2 vitamini seviyeniz olmasını sağlayabilir. Araştırmalarda 400 IU D vitamini ile birlikte günde yaklaşık 90 mcg K2 vitamini kullanılmıştır.

İşte size ekstra bir ipucu: Doğal sağlık uzmanları, en fazla biyoatkif oldukları için K2 vitamininin MK-4 ve MK-7 formülasyonlarını önermektedir. Bununla birlikte arterlerin sağlığı için K2 vitamini denemeden önce bütünleyici tıp doktorunuza danışın.

Muhteşem Flavanoi̇d: Kurkumin, Kalp Hastalığına Her Açıdan Saldırıyor

Parlak sarı renge rahip olan zerdeçal, antik çağlardan beri Ayurveda ve Geleneksel Çin Tıbbında değerli bir besin olmuştur. Ve modern tıp da zerdeçalın terapötik değerini doğrulamaktadır.

Zerdeçalın aktif bileşeni olan kurkuminin faydalı etkileri üzerine yapılmış yüzlerce güncel klinik araştırma bulunmaktadır. Pek çok araştırmacı, bu çalışmaların kurkuminin kardiyovasküler sistem üzerindeki faydalarının yeni yeni ortaya çıkarmaya başladığını düşünmektedir.

Güçlü bir antioksidan ve anti-inflamatuar olan kurkumin, kalp kasındaki oksidatif hasarı azaltabilir. Bu güçlü flavonoidin ayrıca kötü kolesterol olan LDL’yi düşürdüğü ve istenen HDL’yi arttırdığı, kandaki yağları azalttığı ve arterlerde plak oluşumunu sınırladığı düşünülmektedir.

Kurkumin, arterlerin kırılgan ve önemli astarı olan endotelyumun durumunu ve fonksiyonunu iyileştirme konusunda özellikle faydalıdır.

Nutrition Research dergisinde menopoz sonrası kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada günde yalnızca 150 mg kurkuminin, endotelyum fonksiyonunu iyileştirme konusunda orta dereceli aerobik egzersiz kadar etkili olduğu görüldü. Buna ek olarak kurkumin kan akışını arttırır ve kan basıncını düşürür; bilim insanları kurkuminin günümüzdeki ACE inhibitörlerine benzer bir mekanizma kullanarak çalıştığını söylüyor.

Kalp sağlığına yönelik bir diğer fayda ise kurkuminin, kalp hastalığı açısından önemli bir risk faktörü olan obeziteyle savaşabilmesidir. Araştırmacılar, kurkuminin iştahı ve vücut yağının dağılımını etkileyebilen sinyal molekülleri olan adiponektin ve leptin seviyelerini normalleştirirken bunu, sağlıksız karın yağlarının azalmasını tetikleyerek başardığını söylüyorlar.

Klinik bir çalışmada araştırmacılar, kalp sağlığını tehlikeye düşürebilecek sağlık sorunlarıyla ilgili metabolik sendromu olan hastalarda oksidatif ve inflamatuar durumu iyileştirme konusunda kurkuminin sahip olduğu güçlü etkilerden bahsetmiştir.

Son olarak kurkuminin, yüksek kan şekerine tepki olarak arterlere zarar veren ileri glikasyon son ürünlerinin vücutta oluşumunun baskıladığı görülmüştür.

Zerdeçalı çorbalara, güveçlere ve körilere bol miktarda koymak kötü bir fikir olmasa da yiyeceklerde bulunan kurkumin miktarı terapötik faydalar için muhtemelen yeterli olmayacaktır. Endişelenmeyin, kurkumini takviye olarak da alabilirsiniz.

Doğal sağlık uzmanlarına göre kalp sağlığını desteklemek için genel olarak günde üç defaya kadar günlük 400 ila 600 mg kurkumin almak yeterli olacaktır. Kurkuminin emilimini arttırmak için içerisinde karabiber olan formüllere bakın. Ancak tabi ki kurkumin takviyesi almadan önce kendi bütünleyici tıp doktorunuzdan onay alın.

Her Renkten Yiyecek Yiyin: Meyve ve Sebzedeki karotenoidler ve Antioksiyaninler Kalbi Koruyor

Domatesin kıpkırmızı rengi, havucun canlı turuncusu, taze mısırın sarı tonları; bu yoğun renklerin hepsinin bir tane ortak noktası var. Bunların hepsi, doğal bitki pigmenti olan karotenoidlere sahip.

Beta-karoten, likopen, lutein ve zeaksantin de dahil olmak üzere karotenoidler, hastalıklarla savaşma konusunda olağanüstü yeteneklere sahip olan güçlü antioksidanlardır.

Journal of Nutrition dergisinde yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar, karotenoidler bakımından zengin beslenme düzenlerinin daha yüksek yoğunluklarda sağlıklı HDL kolesterol, daha düşük LDL seviyeleri ve C-reaktif protein ve homosistein gibi daha düşük inflamatuar biyobelirteçlerle ilişkili olduğunu belirtmişlerdir.

Bal kabağı, havuç, tatlı patates ve kabak gibi sebzeler, hastalıklarla savaşan karotenoidler bakımından zengindir. Karotenoidlerin sarı tonlarının daha koyu yeşil pigmentlerde gizlendiği koyu renkli yeşillikler de tıpkı yumurta sarısı gibi iyi karotenoid kaynağıdır.

Ancak tabi ki bunların sağlık üzerindeki faydaları yalnızca doğal renkleri o şekilde olan gıdalardan geliyor (Turuncu cipsler ve işlenerek renklendirilmiş tahıllar sayılmaz). Kalp sağlığı söz konusu olduğunda pembeyi düşünebilirsiniz. Somon etinin pembemsi-turuncu renginden sorumlu olan Astaksantin, bazı deniz hayvanları ve bitkilerinde bulunan bir karotenoiddir.

Güçlü bir antioksidan ve anti-inflamatuar olan astaksantinin kan akışını arttırdığı ve kan trombositlerinin “yapışkanlığını” azaltmaya yardımcı olduğu ve bu şekilde felce neden olabilecek kan pıhtılarını önlediği ve en aza indirgediği düşünülmektedir.

Plasebo ve kontrol gruplarının olduğu bir çalışmada astaksantin, aşırı kilolu ve obez olan gönüllülerde LDL kolesterol ile birlikte inflamasyon belirteçlerinin ve malondialdehit gibi oksidatif stresin önemli ölçüde azaldığı görülmüştür. 

Kalp krizini ve felci önlemek için mavi rengi de düşünebilirsiniz. Yine bir başka antioksidan bitki pigmentlerinden olan antosiyaninler yaban mersini, koyu erik, vişne ve Concord üzümü gibi “süper besinlerin” çivit mavisi ve mor olan renklerinden sorumludur.

Araştırmalarda antosiyaninlerin, yüksek tansiyonu tetikleyen bir madde olan anjiyotensin dönüştürücü enzim üretimini engellediği ve yağların zararlı peroksidasyonunu sınırladığı görülmüştür.

Karotenoidlerin ve antosiyaninlerin faydalarından yararlanmanın en iyi yolu, bunları renkli meyve ve sebzeler bakımından zengin bir beslenme düzeniyle doğal olarak almaktır. Takviye olarak alınan karotenoidlerin sağlık üzerinde aynı faydaları sağladığını gösteren araştırmalar bulunmamaktadır.

Bu arada, taze meyve ve sebzeler aynı zamanda kalbi oksidatif hasardan korumaya yardımcı olan bitki bazlı bir flavonoid olan kuersetin bakımından yüksektir.

Journal of the American Heart Association dergisinde yayınlanan ve yaşları 65 ila 84 arasında değişen 800 erkek üzerinde yapılan bir çalışmada araştırmacılar, kuersetini en yüksek miktarda tüketenlerin, altta yatan bir kalp hastalığından kaynaklanan ve ölümle sonuçlanan bir kalp krizi geçirme olasılıklarının yüzde 68 daha az olduğunu bulmuşlardır.

Kuvvetli Mineral: Magnezyum Takviyesi, Ani Kardiyak Ölüm Riskini Önemli Ölçüde Azaltır

Bazen vücudun “usta düzenleyicisi” olarak da bahsedilen magnezyum, yaşamı devam ettiren 300’den fazla süreçte yer alır. Bu temel mineral kalp kası da dahil olmak üzere kasların kasılması ve gevşemesi konusunda hayati bir önem taşır. Ayrıca vücudun dengeli bir kan basıncı ve etkin kan damarı işlevi için de magnezyuma ihtiyacı vardır.

Sağlıklı magnezyum seviyelerine sahip olmak kalp hastalığı ile mücadele cephaneliğinde yer alan en önemli silahlardan biri olarak görülmektedir. Örneğin, daha yüksek kan seviyeleri ile kalp hastalığından ölüm riskinin yüzde 40 daha düşük olması ve ani kardiyak ölüm riskinin yüzde 77 daha düşük olması arasında ilişki olduğu görülmüştür.

Ancak ne yazık ki insanların büyük bir kısmı bu önemli mineralin önerilen miktarından daha azını tüketiyor.

Magnezyum eksikliği felç, ateroskleroz, iskemik kalp hastalığı, kardiyak aritmiler, endotel disfonksiyonu, trombosit agregasyonunda artış (felce neden olan kan pıhtılarına karşı artmış duyarlılık), inflamasyonda artış, obezite ve yüksek tansiyon da dahil olmak üzere bir dizi hastalıkla bağlantılıdır.

Neyse ki araştırmalar, hastaların magnezyum eksikliği yaşadığı durumlarda takviye almanın yeterli olduğunu göstermektedir.

İskemik kalp hastalığı olan (kalbe giden kan dolaşımının yetersiz olması) gönüllülerle yapılan altı aylık bir çalışmada magnezyum takviyesinin, iskemi ataklarında önemli bir azalmaya neden olduğu ve hastaların nitrogliserin kullanımlarını azaltmalarını sağladığı görülmüştür. Magnezyum takviyesinin kalp-damar hastalıklarıyla savaşmak, kolesterolü düzenlemek ve kalp krizi ile felç riskini azaltmak için güçlü bir araç olduğu açıkça görülmektedir.

Yeşil yapraklı sebzeler, kabak çekirdeği, badem, bitter çikolata ve siyah fasulye yiyerek beslenme düzeninizde magnezyuma daha fazla yer verebilirsiniz.

Uzmanlara göre erkekler için günde 420 mg, kadınlar için ise 320 mg magnezyum alınması önerilmektedir. Bununla birlikte bütünleyici tıp doktorunuz, magnezyum takviyesine ihtiyacınız olup olmadığına karar vermeniz konusunda size yardımcı olacaktır.

Yeni Araştırma: Acı bergamotun Tatlı Kardiyovasküler Faydaları Bulunuyor

Bergamot, antioksidan olan polifenollerle dolu bir tür İtalyan portakalıdır ve ateroskleroza karşı etkili olabilir.

Bu alandaki araştırmalara dair yapılan yeni bir sistematik incelemede araştırmacılar, bergamot özlerinin kandaki zararlı LDL kolesterol ve yağ seviyelerini düşürürken sağlıklı HDL kolesterol seviyelerini arttırdığını belirtmiştir. Bu arada meydana gelen iyileşme az seviyede değildi. Bir araştırmada görüldüğüne göre zararlı kolesterolde yüzde 40,8’lik önemli bir düşüş görüldü ve bu durum araştırmacıların bergamotu “umut vadeden” bir terapi olarak nitelendirmelerine neden oldu.

Bergamot o kadar iyi bir şekilde işe yaradı ki bilim insanları şimdilerde bergamotu bazı hastalarda statin kullanımı ile değiştirme olasılığını inceliyorlar. Statin ilaçlarının aksine bergamot Koenzim Q10’i aşındırmaz.

Bergamotun tadı çok acı olduğu için sağlık üzerindeki faydalarını sindirim yoluyla almak zor olsa da bergamot özlerini kapsül formunda bulabilirsiniz.

Klinik araştırmalara göre günlük 500 mg bergamot yeterli olmaktadır. Kalp sağlığınızı desteklemek için bergamot kullanmadan önce bütünleyici tıp doktorunuza danışmayı unutmayın.

Yaklaşmakta Olan Kalp Krizi ve Felcin Belirtilerini Biliyor musunuz?

Batı tıbbı, kalp hastalığı için birincil risk faktörleri olarak yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, obezite ve sigarayı göstermektedir. Kalp hastalıkları ve felç konusunda hangi davranış ve koşullardan kaçınmanız gerektiğini bilmenin yanı sıra kendinizi bu konularda uyarı işareti olabilecek belirti ve semptomlara alıştırmanız da önemlidir.

Kalp krizinde yaygın olarak görülen belirtiler arasında göğüs, kollar, çene veya sırtta ağrı, basınç ve sıkışma veya ağrı hissi bulunur. Mide bulantısı, nefes darlığı, nemli cilt ve soğuk ter de görülebilir. Kalp krizi geçirdiğinizi düşünüyorsanız hemen 112’yi arayın.

Ancak açık şekilde konuşmak gerekirse her beş kalp krizinden birinde kriz “sessizdir” ve hiçbir belirti göstermez. Felçte uyarı işaretleri arasında özellikle de vücudun sadece bir tarafında meydana gelen uyuşma ya da güçsüzlük bulunmaktadır. Bilinç bulanıklığı, konuşma bozukluğu, yürüme veya görmede güçlük ve ani ve şiddetli baş ağrısı da görülebilir.

Tıpkı kalp krizinde olduğu gibi felçte de zaman çok önemlidir. Felç geçirdiğinizden şüpheleniyorsanız hemen 112’yi arayın.

Doğal Teknikler, Hayatı Tehdit Eden Kalp-Damar Hastalıkları Riskini Azaltabilir

Sağlıklı kilonuzu koruyarak ve yüksek tansiyon, kan şekeri veya kolesterolü kontrol altına almak için güvenilir bütünleyici tıp doktorunuzla işbirliği yaparak kalp hastalığı riskinizi azaltabilirsiniz.

Yeteri kadar aerobik egzersiz yapmak da önemlidir. Sağlık yetkilileri her hafta yaklaşık 2 saat 30 dakikalık orta derecede fiziksel aktivite önermektedir. Bisiklete binmek, dans etmek, yüzmek, koşmak ve hatta tempolu yürüyüş bile fayda sağlayabilir. Size uygun bir egzersiz rutini oluşturmanıza yardımcı olması için doktorunuza danışabilirsiniz.

Elbette doğru beslenme de çok önemlidir. Uzmanlar, maksimum fayda sağlamak için trans yağ, işlenmiş yiyecek, fast-food, abur cubur ve GDO içermeyen organik bir beslenme düzeni tavsiye etmektedir.

Alkol tüketmeyi bırakın veya önemli ölçüde azaltın. Sigara içiyorsanız bırakmak için kesin bir söz verin ve bırakmayı denemekten asla vazgeçmeyin! Birçok eski sigara içicisi, başarıya ulaşmadan önce tekrar tekrar girişimde bulunduklarını belirtmişlerdir.

Sağlıklı miktarlarda, yüksek lifli ve antioksidan bakımından zengin taze meyveler ve turpgiller, yüksek kaliteli protein ve zeytinyağından elde edilen faydalı yağlar içeren Akdeniz diyetinin, daha iyi kalp sağlığı ve uzun ömür ile ilişkili olduğu çeşitli araştırmalarda görülmüştür.

Son olarak biyolojik geribildirim, rehberli meditasyon, yoga ve akupunktur gibi stresi kontrol etmenin doğal yollarını ihmal etmeyin.

CDC’ye göre, ABD’de her 40 saniyede bir kişi kalp krizi veya felç geçirmektedir. Bu oldukça rahatsız edici bir istatistik.

Bununla birlikte yukarıda bahsedilen doğal besinleri ve teknikleri kullanarak, kalp hastalığıyla ilişkili risk faktörlerine karşı çok iyi bir şekilde mücadele edebilir ve bunların başınıza gelme ihtimalini önemli ölçüde azaltabilirsiniz.