Ketojenik diyet, bedenin enerji sağlamak için yağ kullandığı düşük karbonhidratlı bir beslenme şeklidir. 1920 yılından beri epilepsi ve kanser hastaları için önerilen bu diyet, günümüzde ise hızlı kilo verme amacı ile tercih edilen diyetler arasındadır.

Ketojenik Diyetin Etki Mekanizması Nedir? 

Gün içerisinde beden enerji üretmek için glikoza ihtiyaç duyar. Beynimiz, organlarımız ve hatta tüm hücrelerimiz glikoz ile beslenmektedir. Glikoz ise, karbonhidratlarda bulunan bir şekerdir. Eğer bedenimizde glikoz yok ise vücut enerji üretmek için bu sefer önce proteine başvurur. Daha sonra ise yağları kullanmaya başlar. Yani keton üretmeye başlar. Beden ketosis haline bürünmüş olur.

Bu diyetteki asıl amaç ise, enerji eldesi için vücudun yağ yakmasını sağlamaktır. Buna göre ise, ketojenik diyet öncelikli olarak yağ (%80), geri kalanı olarak protein (%15) ve çok az miktarda karbonhidrat (%5) ile tanımlanmaktadır. Yani size kilo aldırmadan bedenin ideal ölçüde kalmasını amaçlar. 

Ketojenik Diyetin Önerdiği Gıdalar Nelerdir?

Kırmızı et, balık, kümes hayvanları, yumurta, peynir, avokado, zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı gibi ana gıdaları önermektedir. Ayrıca yeşillikler, taze fasulye ve brokoli gibi nişastalı sebzeler de diyette bulunan gıdalardır. 

Ketojenik Diyetin Kısıtladığı Gıdalar Nelerdir? 

Tahıl ve benzeri gıdalar (pirinç, buğday, yulaf, çavdar, makarna gibi), bakliyatlar, kök sebzeler (mısır, patates), yüksek karbonhidrat içerikli meyveler (muz, elma, portakal gibi), rafine katı ve sıvı yağların tümü, az yağlı olan süt ürünlerinin hepsi, şeker, alkol gibi gıdaların hepsi bu diyette yasaklı gıdalardır.

Gelelim Bu Diyetin Zararlarına…

Sadece yağ içeriği yüksek gıdalar olduğundan dolayı zamanla bedende sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan en önemlileri ise;

Zamanla az protein alımından dolayı kas kaybı meydan gelebilmektedir. Bu durumda metabolizmanın yavaşlamasına yol açmaktadır. Haliyle bu diyetti bıraktıktan sonra verilen kilolar kat kat olarak geri alınmaktadır. Bununla beraber böbrek sorunları da yaşanmaktadır. 

Lif kaybından dolayı sindirim sisteminde ciddi sorunlar görülebilmededir. Özellikle kabızlık bunların başında gelmektedir. 

Yağ oranı yüksek bir beslenme şekli olduğunda dolayı kandaki LDL değeri yani kötü kolesterol yükselmektedir. Bu da birçok çalışma ile kanıtlanmıştır. 

Karaciğere çok fazla yüklenildiği için karaciğer sorunları ortaya çıkabilmektedir.

Beyinde glikoz ile çalıştığınızdan dolayı bu diyet ile beyin fonksiyonları yavaşlayabilmektedir. Asabiyet, kafa karışıklığı, ani unutkanlık gibi semptomlar görülebilmektedir.

Kalp ritim bozukluğu görülmesi ise yapılan testlerle kanıtlanmıştır. Bu da zamanla felçten ölüme kadar götürebilen ciddi bir sorundur.

En fazla görülen zarar ise vitamin ve mineral kaybıdır.

Sevdiğiniz Gıdalardan Tamamen Vazgeçmeye Değer mi?

Yüksek irade gerektiren ve uygulanması zor bir diyettir. Diyabet ve kolesterol ile ilgili rahatsızlığı olanlarda müthiş sorunlara yol açabilir.

Yapılan araştırmaların çoğuna göre bu diyetle verilen kiloları geri almakla beraber, ciddi sağlık sorunlarına da zemin hazırlayabilirsiniz. Eski yeme alışkanlığına döndüğünde metabolizmanın çoktan bozulmuş olacaktır. Bir doktor kontörlünde bedeninize uygun daha doğru bir beslenme şekli ile hem daha kararlı hem de sağlıklı kilo verebilirsiniz…

Hoşça kalın, sağlıkla kalın…

Yüksek Gıda Mühendisi

Merve Karataşlı