Diyetler ve diyet yapmaya dair istatistikler oldukça ilginçler. Örneğin İngiliz yetişkinlerinin üçte ikisinin araştırmalara göre çoğu zaman diyette olduklarını biliyor muydunuz? Tahminlere göre Amerikalı yetişkinlerin 45 milyonu herhangi bir anda diyet içerisinde oluyorlar ve yıllık olarak diyet ürünlerine 33 milyar dolar harcıyorlar. Buna karşın verilere göre Amerikalıların üçte ikisi fazla kilolu veya obez. Diyetler işe yaramıyorlar. Diyetiniz ne tür olursa olsun, işe yaramıyor. Eğer uzun vadeli ve güvenilir şekilde işe yarasalardı, dünya çapında bir obezite krizi olmazdı.

Elbette bazı diyetler hızlıca kilo vermenize yardımcı oluyorlar. Ancak beden ağırlıklarının %10’unu veren insanların %80’i bu kiloyu ve hatta daha fazlasını uzun vadede geri alıyor. Bunun çeşitli sebepleri var ve bazıları fiziksel, bazıları da psikolojik. Çalışmalara göre verilen her bir kilo için beden 100 fazla kalori almak istiyor. Bu nedenle diyetle çok kilo veren insanlar devamlı olarak aç hissediyorlar. Kilo vermekten kaynaklanan yavaş metabolizma ise kalorileri yakmaya devam etmeyi zorlaştırıyor. Yani kilo verme söz konusu olduğunda, diyetlerin en temel hedefi aslında işlevsiz hale geliyor. Ayrıca diyetten kaynaklanan psikolojik hasarı da gözardı etmemek gerekiyor.

Elbette obezite temel bir sağlık riski ve bunu değiştirmek gerekli. Bir düşünce okuluna göre obezite ile mücadele etmenin yolu diyet sanayisini beslemeden sezgisel beslenmeye geçiş yapmak.

Sezgisel beslenme tabiri ilk olarak Evelyn Tribole ve Elyse Resch adlı iki kişi tarafından 1995 yılında ortaya kondu. Temel olarak sezgisel yeme, sizi ve bedeninizi tekrar kontrol altına alıyor. Ne zaman ve ne yiyeceğinizin işaretleri için bedeninizi dinliyorsunuz. Bunun için bir diyet gurusunun size ne yapacağınızı söylemesine izin vermiyorsunuz. Hepimiz yeme ihtiyacımız olduğunda yiyecek şekilde programlanmışızdır ve yeterince yiyince de otomatik olarak dururuz. Sağlıklı bir kiloda kalmak için bu sezgisel yönteme dönmeli ve bedenimizden gelen fiziksel işaretlere dikkat etmeliyiz.

Sezgisel yemeye dair araştırmalar oldukça umut veren sonuçlar gösteriyorlar. Çalışmalarda sezgisel yeme ile daha düşük beden kitle endeksi ve kilo yönetimi mümkün görünüyor. Ayrıca gıda ve yemeye dair daha sağlıklı bir psikolojik yaklaşım içerisinde olabiliyorsunuz. Araştırma programlarında bulunan sezgisel yeme katılımcıları öz saygı ve beden algısında da iyileşme gösteriyorlar ve depresyon ile anksiyetede düşme oluyor. Sezgisel yiyenlerin yeme bozuklukları geliştirme ihtimalleri de daha düşük.

Eğer heyecanlandıysanız, sezgisel yemeye başlamak için basit bir rehber aşağıda.

Diyeti Bırakın, Sonsuza Kadar

İlk atmanız gereken adım diyet işine bir son vermek. Artık diyet yapmıyorsunuz, yediklerinize dikkat etmiyorsunuz ve kalori saymıyorsunuz. Bu nedenle diyet ürünlerini, kitaplarını bir kenara koyun.

Açlığınızı Dinleyin

Açlığı anlamak ve onurlandırmak sezgisel yemenin temel noktalarından birisi. Bedeniniz açlık hissi ile ne zaman daha fazla enerjiye ihtiyacı olduğunu ve daha fazla gıda alması gerektiğini size aktaracaktır. Eğer aç değilseniz yemeyin.

Benzer şekilde eğer açsanız yiyin. Bu çok önemli. Eğer açlığınızı sürekli gözardı ederseniz, bedeniniz açlık moduna girecektir, enerjiyi koruyacaktır ve bu nedenle hedefiniz buysa kilo vermeniz daha zor olacaktır. Ayrıca aç hissetmek iyi değildir. Açsanız, bunun fizyolojik bir sebebi vardır ve bu nedenle yiyin.

Bununla birlikte sezgisel yeme uygulamasında fiziksel ve duygusal açlık arasındaki farkı bilmek gerekir. Eğer üzgün, yalnız, korkulu veya rahatsızsanız, bir şeyler yeme isteği ortaya çıkabilir. Bu fiziksel açlık değildir ve yemek altta yatan negatif duyguları ortadan kaldırmaz. Sezgisel yeme fiziksel açlığınızı gidermenizi öğretir ama duygusal yeme davranışı da varsa psikolojik yardım almanız uygun olabilir.

Gıdalardan Utanmayın

Sezgisel yemede iyi veya kötü gıda yoktur. Hepimiz bazı gıdaların sağlığa diğerlerinden daha iyi geldiğini biliyoruz. Organik bir salata her zaman fast fooddan daha iyi olacaktır ama sezgisel yeme güne, saatlere odaklıdır. Eğer bir hamburger istiyorsanız, hamburger yiyin. Tamamen bunlarla beslenmediğiniz sürece kötü gıdalar size zarar vermeyeceklerdir.

Benzer şekilde kalori sayma veya gıda kısıtlamalarından da uzak durmanız gerekli. Bunlar takip etmeye koşullandığınız yazılı olmayan kurallardır ve diyet sanayisi tarafından yaratılmışlardır. Takip etmeniz gereken tek kural bedeninizin ve fizyolojik ihtiyaçlarınızın sebep olduğu etkilerdir.

Gıdadan Keyif Alın

Eğer yavaş ve amaçlı şekilde yerseniz, gıdanıza tüm dikkati ayırırsanız, her lokmanın keyfini alırsanız, onu daha çok takdir edersiniz. Sezgisel yemenin mindful yeme ile pek çok ortak noktası vardır. Yavaş yeme özellikle önemli çünkü beynin tokluk hissini mideden alması uzun sürer. Bu nedenle zaman verin.

Beden Boyutu ve Şeklinizi Onurlandırın

Sezgisel yeme tüm beden şekli ve boyutlarını benimser ve bizden beden algısına dair gerçekçi hedefler koymamızı ister. Herkes 0 beden manken olamaz ve bunu istemez de. Diğer yandan doğal olarak çok ince olmakta da sorun yok. Bedeninizi olduğu gibi benimseyin ve olabildiğince sağlıklı olun. Olmadığınız bir şey olmak için vakit harcamayın.

Aktif Olun

Sezgisel yeme ile birlikte hareket ve egzersiz felsefesi de önemli. Ancak çok yoğun egzersizler yapmanız veya çok sıkı bir egzersiz rutinine sahip olmanıza da gerek yok. Parkta yürümek de olur, dans etmek de. Önemli olan bedeninizi hoşunuza gidecek şekilde hareket ettirmektir.

Genel olarak sezgisel yeme bir diyetten ziyade yaşam tarzıdır. Hatta anti diyettir. Sezgisel yeme prensipleri bütünsel olarak çalışırlar ve sağlıklı bir beden ile beden algısı yaratmayı sağlarlar. Bunlar fiziksel ve zihinsel sağlık için çok önemlidirler.