Akdeniz Usulü Beslenme Düzeni Meme Kanseri Riskini Azaltıyor Mu?

Akdenizli insanların beslenme biçiminin, astımla savaşmasından bilişsel gerilemeyi geciktirmesine, diyabet riskini azaltmasından Parkinson’u önlemesine kadar birçok yararı olduğu biliniyor. Yakın zamanda yapılan araştırmalar ise, bu listeye yeni bir madde ekledi: Meme kanseri riskinin azaltılması. IFL Science’da paylaşılan bilgileri, Uplifers olarak sizler için derledik.

Akdeniz beslenme düzeninin böyle bir etkisi olması aslında çok da şaşırtıcı değil. Çünkü hem sebze, meyve, balık ve zeytin yağını öne çıkaran bu diyetin faydaları saymakla bitmez hem de Akdeniz ülkelerinde meme kanseri oranı, ABD ve Avrupa ülkelerine kıyasla daha düşük. Bunun yanında, bu beslenme biçiminin meme kanserinin gelişimini etkileme olasılığı üzerine yapılan geniş çaplı araştırmaların sonuçları, oldukça çelişkili.

Fakat söz konusu beslenmeyle ilgili araştırmalar olduğunda, bu tarz çelişkili sonuçlar alınması oldukça yaygın bir durum; özellikle de araştırmalar gözlemsel yöntemle yapılıyorsa. Çünkü belli bir beslenme düzenine sahip olan insanlar, sağlıklarını etkileyebilecek başka hayat tarzı seçimleri yapıyor olabilirler. Örneğin, çok fazla fast-food yiyen ve şekerli içecekler içenler, sağlıklı beslenenlere göre genelde daha hareketsiz bir yaşam tarzı sürmeye eğimlidirler.

Bu tarz çalışmalara ne kadar şüpheli yaklaşsak da, bu yazının konusu olan araştırmanın hakkını vermek gerek. Bu çalışma, farklı beslenme düzenleri olduğunu söyleyen grupları karşılaştırmaktansa, katılımcılara şu üç beslenme şeklinden birini atıyor: Saf sızma zeytinyağı ile desteklenmiş (katılımcılar ve aileleri için haftada 1 litre) Akdeniz usulü beslenme, aynı beslenme düzeninin karışık kabuklu yemişle desteklenmiş versiyonu (günde 30gr ceviz, fındık ve badem karışımı) ve yağ alımının kesildiği bir diyet yapan kontrol grubu.

JAMA Uluslararası Tıp dergisinde yayınlanan bu çalışma, kalabalık bir katılımcı grubunu kapsıyor. Fakat şunun altını çizmekte fayda var: Meme kanseri bu çalışmanın ikincil ürünüydü. Çünkü katılımcılar meme kanseri vakalarını incelemek için değil, Akdeniz beslenme düzeninin kalp-damar hastalıklarının önlenmesindeki rolünü araştırmak için seçilmişlerdi. Yani, yaşları 60-80 arasında değişen 4282 kadın katılımcının hepsi, yüksek oranda kalp ve damar hastalığı riski taşıyordu.

Araştırma, yaklaşık 5 yıllık süreden sonra, 2010 yılında durduruldu. Çünkü Akdeniz beslenme düzeninin kalp sağlığı üzerindeki faydaları, beklenenden daha çabuk bulunmuştu. Bu süre zarfında katılımcıların 35’inde meme kanseri ortaya çıktı. Bu durum karşısında araştırmacıların gözlemi şu oldu: Saf sızma zeytin yağıyla desteklenmiş Akdeniz beslenme düzenini takip edenlerin kansere yakalanma oranı, az yağlı yiyen kontrol grubundakilere göre %68 daha az. Karışık kabuklu yemişle desteklenen grubun da kansere yakalanma oranı düşük, fakat kayda değer bir rakam değil.

Bu araştırma sebep ve sonuç ilişkisini kanıtlayamasa da, araştırmacılar, zeytin yağının içinde polifenol gibi, biyolojik açıdan aktif yüksek miktarda bileşen bulunduğunun ve bu bileşenlerin de hücre çoğalmasını baskılayarak kanser gelişimini önleyebildiğinin altını çiziyorlar. Bu bileşenlerden olekantalinin, meme kanserinde tümör büyümesini ve yayılımını azalttığı zaten daha önce kanıtlanmıştı.

Yine de, araştırmaya katılanların özellikleri düşünüldüğünde (yüksek kalp hastalığı riski altındaki beyaz ırktan kadınlar), elimizde oldukça kısıtlı veriler var. Dolayısıyla, araştırmayı yayınlayan JAMA Uluslararası Tıp dergisinin de vurguladığı gibi, hemen bir sonuca varmak için çok aceleci davranmamak gerekiyor.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.