Antik Çağdan Günümüze: Efes Antik Kenti
Havalar ısındı diye hepimizde bir yerlere gitme, yeni yerler keşfetme, şu rutin yaşam maratonundan uzaklaşma arzusu var. Sizi bilemiyorum, ama bende böyle! Elimde bir harita, boynumda asılı fotoğraf makinemle diyar diyar dolaşasım var. Hele bir de şöyle batı kıyısında dolaşacaksam, biraz tarih, biraz deniz, bir miktar eğlence göreceksem valizim çoktan hazır. İşte tam da ülkemizin batısında, güzel İzmir’in güzel ve değerli ilçesi Selçuk’ta sizi bekleyen bir antik kent var: EFES! Eski bir Roma kenti olan Efes, antik bir Yunan şehri idi. İzmir’in ve İzmirlinin sanata, tarihe, geçmişe, değerlere sahip çıkma aşkıyla Efes Antik Kenti yıllara meydan okuyor, canlılığını koruyor.
Efes Antik Kent’in geçmişi
Taaa Milattan Önce 6000 yılında kurulduğu düşünülen Efes Antik Kenti’nin günümüz itibariyle 8017 yıllık bir geçmişi var. Efes Antik Kenti’nin tarihini en ilginç hale getiren detaylardan birisi, bu kenti kadın savaşçılar olan “amazonların” kurmuş olduğu bilgisidir. Bu kentimiz Cilalı Taş Devri’nin günümüze kadar gelebilen en önemli eserlerinden birisidir. Dile kolay elbette! Ülkemizin tarih turizmi denilince ilk akla gelen yerlerinden birisi olan Efes Antik Kenti, Helenistik ve Roma dönemlerinde en parlak çağlarını yaşamıştır. Hatta Roma İmparatoru August zamanında Efes Antik Kenti, Asya Eyaletinin başkenti olmuş, nüfusu da 200 bin kişiye ulaşmıştır. Bu bakımdan yaşam sürdürüldüğü her dönemde ve her uygarlık zamanında kesinlikle önemli bir yere sahip olmuştur. Efes Antik Kenti içinde halen Meryem Ana Evi, Artemis Tapınağı ve Ashab-ı Kehf yapıları ihtişamını korumakta, tarihe tanıklığını sürdürmekte.
Bir kültür cümbüşü var, Efes’te!
Eski çağlardan günümüze, Efes şehri kurulduğundan bu yana Romalılar, Yunanlılar ve Türkler tarafından yerleşim yeri olarak kullanılan, bizzat yaşanan Efes her bir kültürden öğeler barındırıyor. Her bir medeniyet kendinden izler bırakmış, yeni gelenler de eskiyi çok fazla silmeden yeni bir kültür yaymışlar. Yıl oldu 2017 ve bu gün Efes Antik Kent’e gittiğinizde hala hem Romalı, hem Yunan hem de Türk esintiler görebilirsiniz.
Efes bir göçmen şehridir!
Milattan önce 1000’li yıllarda o dönemler bir liman kenti olan Efes, göçmenleri ağırlamıştır. Günümüzün İzmir sınırına deniz yoluyla gelen göçmenler, Efes’te konaklıyor, gelişmiş ticaretine hayran kalıp bir süre bu şehirde ikamet ediyorlardı. Efes, bir ticari liman kentiydi ve dolayısıyla da çok gelişmişti.
Efes, mimarisi ile görenleri kendine hayran bırakır!
Efes Antik Kenti’nin mimarisi görenleri hem şaşırtmakta hem de görenlerde hayranlık uyandırmaktadır. Mimaride “Izgara Planı” adı verilen birbirini dik kesen sokak ve caddeler Efes Antik Kent’in doğal yapısıyla uyumludur. Hippodamos’un kurucusu olduğu bu mimari, Efes Antik Kenti’nde o dönemlerin şartlarında ileri teknoloji ve müthiş bir mimari beceri ürünüdür. Mimaride kullanılan mermerler ve yeni mimari anlayışla Efes, bir başkente yakışan ihtişama sahiptir.
Efes ve inanılmaz talihsizlik!
Efes’in bir liman kenti olduğu ve bu sebeple de çok geliştiği bilinmekte. Fakat bu liman dolmaya başladığında temel unsur olan ticaret de hız kesmiş, yavaşlamış, etkisini yitirmeye başlamıştır. Hatta Efes’in o dönemki imparatoru olan Hadrian, dolan limanı birkaç kez boşalttırmış, fakat bu kötü gidişe dur diyememiştir. İşte bu şekilde yavaş yavaş liman kenti özelliğini kaybeden Efes, zamanla denizden uzak ve ender uğranan bir şehir haline gelmiştir. Bunun sonrasında milattan önce 1330 yılında ise bu eşsiz kent Türklerin eline geçmiş, ancak eski ihtişamını bir daha asla yeniden kazanamamıştır. Şimdilerde ise Ege Bölgesi’nin en önemli turistik yerlerinden birisi olarak tarihe ışık tutmaktadır.