Antioksidan Deyip Geçmeyin

Herkese merhaba, şimdi diyeceksiniz ki yine Ayşe antioksidan yazmış. Haklısınız ama o kadar önemliler ki, hayatımıza bir şekilde katmamız gereken antioksidanlar sağlığımızın koruyucu gardiyanları gibi. İstiyorum ki herkes öğrensin ve bunları beslenmelere dahil etsin. Herşey bizlerin sağlığı için canlarım…

Antioksidan nedir?

Her birimizin vücudunda kendi ürettiği antioksidanlar ve ve yine her zaman serbest radikaller de var. Vücudun kendisinden üretilienlerin yanısıra gıdalardan da alabileceğimiz antioksidanlar mevcut. Bedenlerimiz ayrıca hücresel reaksiyonların yan üretimi olarak serbest radikaller üretir. Örneğin, karaciğer vücudu temizlemek için serbest radikaller üretiyor ve kullanıyor; beyaz kan hücreleri bakterileri, virüsleri ve hasar görmüş hücreleri yok etmek için serbest radikaller gönderiyor.

Bazı oksijen moleküllerinin vücutta serbestçe dolaşmasına izin verildiğinde, serbest radikallerin oluşumu demek olan oksidatif hasara neden olurlar. Vücutta antioksidan seviyeleri serbest radikallerden daha düşük olduğunda – zayıf beslenme, toksine maruz kalma veya diğer faktörler nedeniyle – oksidasyon vücuda zarar verir. Bunların etkisi de hızlandırılmış yaşlanma, hasar görmüş veya mutasyona uğramış hücreler, parçalanmış doku, DNA’daki zararlı genlerin aktivasyonu ve aşırı yüklenmiş bağışıklık sistemi demek olur.

En Etkili 13 Antioksidan İçeren Bitki

Antioksidan gıdalarla birlikte besleyici otlar, baharatlar ve uçucu yağlar, antioksidan bileşiklerini iyileştirmede son derece önemli bir destektir. Hastalığa karşı daha fazla koruma sağlamak için diyetinize eklemeyi deneyebileceğiniz otların ve baharatların listesini aşağıda bulacaksınız. Bu bitki ve baharatların çoğunda ayrıca konsantre uçucu yağ formunda da antioksidan bulunur.

​1​-Karanfil

​2​-Tarçın

​3​-Taze Kekik

​4-​Zerdeçal

​5​-Kakao

​6​-Kimyon

​7​-Kurutulmuş maydanoz

​8​-Fesleğen

​9​-Zencefil

​10-​Kekik

11-Sarımsak

12-Kırmızı pul biber

13-Yeşil çay

En Etkili 10 Antioksidan Besin

Baharat ve otların yanısıra antiosidanları yoğun olarak alabileceğiniz besinler de mevcut. Bunları olabildiğince çiğe yakın tüketmek ve pişirerek içindeki zengin besin değerlerini kaybetmemek lazım. Yoksa sadece posa yemiş oluyorsunuz, faydası maalesef olmuyor. İşte aşağıdaki liste antioksidan zengini besinler…

1- Goji Berry

2- Taze yaban mersini

3- Bitter çikolata

4- Pekan Cevizi

5- Enginar

6- Mürver meyvesi

7- Meksika fasülyesi

8- Cranberry

9- Böğürtlen

10- Maydanoz

 

Antioksidan Beslenmenin Vücut Sağlığına Faydaları

 1. Serbest Radikal Hasarını Azaltarak Yaşlanmanın Etkilerini Yavaşlatır.

Antioksidanların en önemli faydası, insan vücudunda bulunan, doku ve hücreler gibi şeylere karşı oldukça tahribat yapan serbest radikallere karşı müdahale etmektir. Serbest radikaller birçok sağlık sorununa katkıda bulunmaktan sorumludur; kanser, cilt veya gözlerin erken yaşlanması gibi hastalıklarla direk bağlantılıdır.

2. Göz Sağlığını Korur.

Antioksidan C ve E vitamini ile beta-karotenin maküla dejenerasyonunu veya yaşla ilişkili görme kaybını önlemede olumlu etkileri olduğu biliniyor. Bunları doğal olarak içeren birçok gıdada,  lutein ve zeaksantin gibi antioksidanlar da bulunur ve meyve ve sebzeler gibi parlak renkli yiyeceklerde, özellikle de yapraklı yeşilliklerde, turuncu veya sarı renkte olanlar bu nedenle tercih edilmelidir.

Gözlerimize iyi gelecek diğer besinler ıspanak, kale, brokoli ve yumurta beyazıdır. Bu yüksek lutein içeren besinler, göz arkasındaki dejenerasyonu yavaşlatma konusunda oldukça faydalıdır.

3. Ciltte Yaşlanma Etkilerini Azaltır.

Belki de antioksidanlarda en önemli özellik ciltteki serbest radikal etkilerini yok etmektir. Antioksidanlar varsa mevcut hasarları düzeltirken, özellike besinlerden aldığımız antioksidan deposunu kullanır. Biz de bu depoyu C vitaminli, beta-karotenli gıdaları tüketerek doldurabiliriz.

Vitamin A ve C cilt üzerindeki kırışıklıkların ve kurulupun giderilmesi konusunda oldukça önemli.  Vitamin C, özellikle, çok güçlü bir antioksidan. Stres, beslenme değişikliği ya da aşırı yorgunlukta alınarak bunların olumsuz etkilerinden korunmak mümkün.

Vitamin A eksikliği de cilt kuruluğu, sertleşme ve kabuklaşmaya kadar ilerler. Bu nedenle bu vitaminler desteklenmeli.

4. Kalp Sağlığı için Çalışır.

Antioksidanlar, serbest radikallerin neden olduğu doku ve hücrelerin hasar görmesini önlemeye yardımcı olduklarından, kalp rahatsızlığına ve inmeye karşı koruyucudur. Bu noktada, tüm antioksidanların kalp hastalığına karşı koruyucu olarak etkili olduğunu söyleyemeyiz ancak C vitamini bu konuda en önemli destektir. Ayrıca vücudunda C vitamini sağlam olan kişilerde felç riski de azalır.

5. Kanser Riskini Azaltır. 

A ve C vitamini bu konuda yine yeri doldurulamaz durumda. Bakın herşey vitaminleri gerektiği gibi almamızla ilgili. Doğru besinleri seçmemizle ilgili. Böylelikle kötü huya doğru dönmeye çalışan hücreler engelleniyor ve kanser riski de azalıyor.

6. Yaşa bağlı Hafıza Sorunları ve Alzheimer Riskini Azaltır. 

Ah o stres, yaşanılan gerginlikler bize neler yapıyor biliyor musunuz? Herşeyin başı onlar. Onları idare edebilsek hayat daha kolay olacak da tabii mümkün olmuyor değil mi? O zaman biz de destek bulmayı öğrenelim. İşte antioksidanlar bu işe de yarıyor. Besleyici sağlıklı beslenme ile bunlara da ek atabiliriz. Demans ve Alzheimer için uzun vadede riskleri azaltmak güzel olmaz mı?

Antioksidanların Yan Etkisi Var mıdır?

Tıpkı diğer takviyelerde olduğu gibi, yüksek doz antioksidan tüketmenin faydalı olduğu hatta mutlaka gerektiği konusuna da dikkat etmek gerekir. Herşey için denge ve doğallık söz konusu olmalı. Yani doğal şekilde beslenmeye eklenecek antioksidanlar ya da takviye olarak alınacak antioksidanların da bünyeye göre değerlendirilmesi gerekir. Yapılan bazı araştırmalarda yüksek dozda alınacak antioksidan desteğin  kardiyovasküler egzersizin faydalarına müdahale edebileceğini, vücudun doğal anti-kanser aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebileceğini ve vücudun farklı kimyasalların ve besin maddelerinin düzeylerini kendi başına dengeleme biçimini etkileyebileceğini göstermiştir.

Bu nedenle herşeyin az karar çoğu zarar deyiminin her daim aklımızda bulunması gerekiyor. Yoksa fayda sağlayacağımıza zarar oluşturabiliriz.

Kanser veya kalp rahatsızlığı gibi önemli durumlara karşı korunma söz konusu olduğunda genel olarak tıbbi literatür her zaman çelişkilidir. Bazı çalışmalar antioksidan takviyesi ile risk azaltma arasında pozitif bir ilişki bulsa da, bazıları bu tür olumlu etkilere hiç olumlu bakmıyor. Bu tip durumlar için kesinlikle doktorunuza danışmalı ve bu şekilde ilerlemelisiniz. Yaşlılık zamanlarında sağlıklı kalabilmek için, vücudunuzdaki serbest radikal yükünü, aşağıdakileri uygulayarak azaltmayı hedefleyebilirsiniz:

– Sudaki kimyasallardan uzak kalmaya çalışın, suyu temizlemeye özen gösterin

– Ev ve kozmetik ürünlerdeki kimyasallardan uzak kalın

– İşlenmiş ve rafine gıdaları sınırlandırın

– Böcek ilacı gibi kimyasal yüklü gıdaları tületmeyin

– Antibiyotik ve hormon yüklü gıdaları sınırlı tüketin

– Boş yere ilaç kullanmayın

– Hayatınızda stresi azaltın

– Hayatınıza sporu katın, çok ağır olmasın

– Doğal, soğuk preslenmiş yağlar kullanın

Antioksidanlarla İlgili Benim Ekleyeceklerim
Antioksidanlar strese bağlı serbest radikal hasarı olarak da adlandırılan vücuttaki oksidasyonu tamir eder. Hızlandırılmış yaşlanma, hasar görmüş veya mutasyona uğramış hücreler, ciltte veya gözlerde parçalanan doku, DNA’daki zararlı genlerin aktivasyonu ve düşük bağışıklık gibi sağlıksız yaşamsal sorunların önlenmesine yardımcı olan antioksidanları en çok diyetlerimizden edineceğiz.
Bazı önemli antioksidan gıdalar, otlar, yapraklı yeşil sebzeler, enginar, kakao, yabani çilek, yeşil çay, tarçın, karanfil, spirulina veya lutein takviyeleri ve esansiyel yağlar, lavanta tütsüler de kullanılabilir.
Bir anda hepsini yapın demiyorum ama ufak ufak hayat tarzınıza bunları katarsanız çok daha sağlıklı olur diyorum. İnanın ne dersem hepimiz için söylüyorum. Önce sağlık, gerisi boş…