Aşık olduğunuz zaman birden tüm dünya değişir, güneş daha güzel parlar ve her an aşık olduğunuz kişiyi düşünmek istersiniz. Aşık olduğunuz kişiye sevgiyle bakarken kalbinizin çarptığını ve ruh halinizin anında düzeldiğini fark edersiniz. 

Aşık olduğunuzda vücudunuzda gerçekten bazı değişiklikler meydana geldiği için kendinizi farklı hissetmeye başlarsınız. Beyniniz, dopamin ve oksitosin gibi nörokimyasallarla dolar. Bunlar, zevk ve ödüllendirmeyle ilgilidir ve acıyı daha az algılama, bağımlılık ve aşık olunan kişiye karşı daha fazla cinsel istek duyma gibi şeylere neden olur.

Aşık olunan kişiye sarılmak ve öpmek, oksitosin sayesinde stresi anında azaltabildiği gibi sakinlik ve güven gibi duyguların artmasını sağlar. Ruh halinizin düzelmesi ise beyindeki ödül merkezinin dopaminle dolup taşması sonucunda gerçekleşir.

Aşık olduğunuz zaman midenizde uçuşan kelebeklerden hormonlar sorumludur. Kendinizi aşırı mutlu hissettiğiniz bu aşk dolu anlarda vücudunuzda meydana gelen şeylerin hepsini aşağıda okuyabilirsiniz.

Kendinizi bağlı ve güvende hissedersiniz

Aşık olduğunuzda beyniniz vazopressin, adrenalin, dopamin ve oksitosin gibi pek çok hormon salgılar. Bu hormonlardan oksitosin, sarılma, öpüşme ve cinsel ilişki gibi fiziksel temaslar sonucu salgılanır ve partnerinize bağlanmanızı sağlarken memnuniyet, sakinlik ve güvenlik hisleri duymanızı sağlar. Aşk hormonu olarak bilinen oksitosin, partnerler arasındaki sosyal bağlanmayı ve güveni arttırır.

Avuç içleriniz terler, kalp atışlarınız hızlanır ve yüzünüz kızarır

Adrenalin ve norepinefrin hormonlarının salgılanmasıyla aşık olduğunuz zaman, tıpkı büyük bir sunum gerçekleştirmeden önce yaşadığınız belirtileri deneyimleyebilirsiniz. Salgılanan hormonlar, ilginizi sevdiğiniz kişiye odaklamak istemenize ve fiziksel hisler duymanıza neden olur.

İlişkinize bağlı olarak daha az ya da daha fazla stresli hissedersiniz

Birine aşık olmak, karşı tarafın aynı hissedip hissetmediği nedeniyle oluşan belirsizlik nedeniyle başlarda stresli olabilir. Ayrıca reddedilme olasılığı ve “seni seviyorum” diyeceğiniz zaman duyduğunuz kaygı, stres duymanıza yol açabilir.

Aşık olmanın ilk aşamalarında stres hormonu olan korzitolün seviyesi artar. Ancak araştırmalara göre kortizol seviyeleri aşık olunmasının üstünden 12-24 ay geçmesiyle birlikte normale döner.

Aşk kimi insanlar için özellikle de başlangıç aşamalarında stresli olsa da genel olarak uzun vadede stresi azaltır. Zaman geçtikçe partnerler arasında oluşan bağ, kaygı seviyelerini azaltan birtakım fizyolojik değişikliklere neden olabilmektedir.

Daha mutlu olursunuz

Aşık olduğunuzda dopamin salgılanır. Dopamin, beynin ödül ve zevk merkezini kontrol eden bir nörotransmietter olup çiftlerin birbirlerinin yanında mutlu olmalarına neden olur.

Kalp atışınız ve nefesiniz partnerinizle uyumlu hale gelir

Birbirine aşık olan çiftler yakın bir şekilde oturdukları kalp atışları ve nefes alıp vermeleri eşzamanlı hale gelir. Hatta araştırmalara göre genelde kadınların kalp atışları, partnerlerinin kalp atışıyla uyumlu hale geliyor gibi görünmektedir. Bunun nedeni kadınların, erkeklerden daha fazla empati kurabilmelerinden kaynaklanıyor olabilir.

Aşk, kronik ağrıları hafifletir

Kronik ağrılar yaşadığınızda bunu geçirmeniz için “aşk” reçete edilemese de araştırmalar, yoğun aşk duygularının beyinde ağrı kesicilerle aynı bölgeleri harekete geçirdiğini göstermektedir. Yani aşık olduğunuzda yoğun duygular yaşadığınız ilk birkaç ay boyunca ağrılarınızın kaybolduğunu fark edebilirsiniz.

Yoksunluk belirtileri yaşarsınız

Aşık olduğunuz kişiden ayrı kaldığınızda vücudunuz kortikotropin salgılar. Kortikotropin, kendinizi kaygılı ve depresif hissetmenize neden olan bir stres tepkisidir. Bu tepki, aşık olduğunuz kişiden ayrı kaldığınızda “bağımlılığınız” karşılanmadığı için vücudunuzun istediğini elde edene kadar bir kargaşa hali yaşamanıza neden olur.

Midenizle ilgili sorunlar yaşarsınız

Birine aşık olduğunuz zaman beyniniz, midenizin bozulmasına yol açan kortizol hormonu salgılayabilir. Stres hormonu olan kortizol, midenizin bulanmasına ya da iştahınızı kaybetmenize yol açabilir. Kortizol ayrıca midenizde kelebeklerin uçuşması hissinden de sorumlu olabilir. 

Gözbebekleriniz büyür

Birine karşı güçlü bir çekim hissettiğinizde “midriyaz” olarak bilinen kimyasal bir reaksiyon meydana gelir. Midriyaz, beyindeki sempatik sinir sisteminde meydana gelir. Bu kimyasal reaksiyon, gözbebeklerinizin büyümesine neden olur. Uyarıldığınızda gözbebekleriniz çevrenizi daha iyi algılamak için genişler, bu şekilde vücudunuz her şeye karşı hazırlıklı hale gelmek ister. 

Aşık olduğunuzda tansiyonunuz düşer

Yüksek tansiyon; kalp krizi, felç ve böbrek yetmezliği gibi sorunlarla karşı karşıya kalma riskinizi arttırır. İlaç kullanarak ve hayat tarzınızda değişiklikler yaparak bunu kontrol altına alabilirsiniz. Ancak aşık olarak da tansiyonunuzu doğal bir şekilde düşürebilirsiniz.

Evlilik, fiziksel sağlık ve uzun ömür arasındaki ilişkiye bakıldığında evli çiftlerin tansiyonlarının daha düşük olduğu ve kalp-damar hastalıkları riskinin daha az olduğu görülüyor.

Feromonlar tetiklenir

“Koku kimyasalları” olan feromonlar, vücut tarafından doğal olarak üretilir. Feromonların nasıl tespit edilebileceği hakkında çok fazla şey bilinmese de erkeklerin ve kadınların bu mesajları bilinçaltında gönderdikleri ve aldıkları bilinmektedir.

Feromon sinyalleri, beyinde hipotalamus olarak bilinen bölge tarafından algılanır ve hormon seviyelerinden cinsel davranışlara kadar her şeyi etkiler. Feromonlar, sevdiğiniz kişinin tişörtünü giydiğinizde mutlu hissetmenizin nedenini açıklıyor olabilir.

Hissettiğiniz şeyin gerçek aşk olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz?

Aslında aşk söz konusu olduğunda belli bir standart bulunmuyor. Kimi insanlar için aşk, çiftler arasında bağlılık olması ve birlikte zaman geçirmek olsa da kimileri için uzaktan yaşanan duygular da aşk olabilmektedir.

İnsanlar, karşılarındaki insanın kendilerini sevme şeklini sevebilse de kendileri aynı şekilde sevmeyebilir. Bazı durumlarda karşınızdaki insan her açıdan mükemmel gibi görünse de onunla olmak için yoğun bir arzu duymazsınız. Bu arzunun yokluğu tamamen kimyasal olabilir. Cinsel çekim, pek çok şeye bağlı olsa da genetik de cinsel çekim üzerinde rol oynayabilmektedir.

Cinsel çekimin, HLA olarak da bilinen insan lökosit antijenleriyle ilgili olabileceğini gösteren araştırmalar bulunuyor. HLA, vücudunuzun bakterileri, virüsleri ve doğal hücreleri tespit etmesine yardımcı olur. Mutlu ilişkilerde partnerlerin farklı HLA’lara sahip olduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır.