Aslen Kuzey Afrika ve Güney Batı Asya kökenli olan, ülkemizde daha çok Marmara, Akdeniz ve Ege bölgelerinde Nisan ayı sonundan itibaren çıkmaya başlayan bakla, semt pazarlarında bolca ve uygun fiyata bulunmaktadır. Doğu ve iç bölgelerde çok fazla üretilmediğinden yeterince tüketilmese de, bakla bizim yemek kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Taze bakla, taze fasulyeye benzer bir görünümdedir ve aynı şekilde yemeği yapılır. Kışınsa tıpkı kuru fasulyede olduğu gibi içinden çıkarılmış, kurmuş taneleri yemek veya meze (fava) yapılarak tüketilir. Baklanın protein, vitamin ve mineral değerleri kırmızı ete yakın görülüyor, bu bakımdan vejetaryenlerin ve et yemesi uygun olmayanların bu eksikliği bakla ile kapatabilecekleri düşünülüyor. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinen baklanın, kanser oluşumunu önleme, kanserle mücadele etme konularında etkin olduğu da uzmanlar tarafından altı çiziliyor. Tüm bunlardan dolayı öncelikle baklanın besin değerlerini, sonrasında da nelere iyi geldiğini öğrenelim.

Baklanın besin değeri

1 fincan, 100 gram bakla;

  • 193 miligram potasyum,
  • 41 miligram sodyum,
  • 31 miligram magnezyum,
  • 18 miligram kalsiyum,
  • 5 miligram demir,
  • 58 miligram B9 vitamini(folat ve folik asit),
  • 8 miligram C vitamini,
  • 261 miligram manganez,
  • 73 miligram fosfor,
  • 10 gram lif,
  • 7 gram karbonhidrat,
  • 60 gram protein,
  • 43 gram yağ,
  • 06 miligram bakır,
  • 128 miligram B1 (tiamin),
  • 2 miligram B3 (niasin),
  • 09 miligram B2 (riboflavin),
  • 47 miligram çinko içeriyor.

Bakla nelere iyi gelir?

  • Bağışıklık sistemine,
  • Rahim akıntısı ve iltihabı önlemeye,
  • Kan değerlerinin dengede tutulmasına,
  • Kanserli hücre oluşumunu önlemeye,
  • Serbest radikalleri yok etmeye,
  • Osteoporozu önlemeye,
  • Rahatça uyku uyumaya,
  • Göz sağlığını korumaya,
  • Vücutta leke oluşumunu önlemeye,
  • Dişleri güçlendirmeye,
  • Kalp ve damar hastalıklarını, felci önlemeye,
  • Beyin sağlığını ve işlevlerini korumaya,
  • Böbreklere,
  • Romatizmal rahatsızlıkları önlemeye,
  • İdrar yollarını temizlemeye,
  • Parkinson hastalığını önlemeye,
  • Balgamı rahatça dışarı atabilmeye iyi gelir.

Bakla, böbrek fonksiyonlarını destekler!

Bakla; içerdiği vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve lif dolayısıyla böbreklere iyi gelen bir doğal besindir. Böbreklerin daha iyi çalışmasını sağlayarak, var olan kumların atılmasını kolaylaştırır. Böbrekler, daha iyi çalıştığında da idrar yolları temizlenir, enfeksiyonlar önlenmiş olur. Kabızlık ve hemoroit gibi rahatsızlıkların da önüne geçilir.

Bakla, bağışlık sistemini güçlendirir!

C vitamini, vücutta beyaz kan hücrelerinin üremesi, artmasını teşvik eder, bu da bağışıklık sisteminin güçlenmesi anlamına gelir. Bakla gibi bağışıklık sistemini güçlendiren besinlerin tüketilmesi; soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Bakla içerdiği vitamin, mineral ve antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir, vücudun hastalıklara karşı direncini artırır. Bu bakımdan balgam söktürücü, öksürüğü giderici ve aslında tüm üst solunum yollarının sağlığını destekleyici özellik gösterir.

Bakla, kansızlığı önler!

Vücutta hemoglobin değerinin düşmesi ve kırmızı kan hücrelerinin azalması anemiye, kansızlığa sebep oluyor. Kansızlık da aslında pek çok hastalığın temel sebeplerindendir. Anemik kişilerin, enerji seviyeleri düşüktür, bağışıklık sistemleri güçsüzdür. Bu sebeple de başta beyin fonksiyonları olmak üzere pek çok vücut fonksiyonu zayıflar. İşte bu bakımdan demir içeriği yüksek olan baklanın tüketimi anemiyi önlemeye yardımcı olmakta, anemi tedavisinde iyileştirici rol oynamaktadır.

Bakla, kanser önleyicidir!

Bakla, B9 vitamini içeren bir sebzedir. B9 vitamini de DNA’ların onarılması, çoğalması, hasarların onarılması ve güçlendirilmesinde önemli bir rol oynar. B9 vitamini az tüketen kişilerde göğüs, rahim, beyin, kolon ve akciğer kanseri oluşma riski çok yüksektir. Bu bakımdan B9 vitamini bakımından zengin olan diğer besinleri ve baklayı haftada 1-2 kez tüketmekte fayda var.

Bakla, serbest radikallerle savaşır!

Serbest radikaller, vücudun hastalıklara karşı direncini düşüren, hücrelere hasar veren organizmalardır. Antioksidanlar ve manganez gibi mineraller bakımından zengin beslenen kişilerde serbest radikallerin etkisin daha düşük oluyor. Bakla da, bol miktarda manganez ve dolayısıyla da antioksidan içeriyor, serbest radikallerle savaşıyor. Bu sayede kanser ve diğer hücresel hasardan kaynaklı hastalıkları önlüyor.

Bakla, osteoporozu önler!

Osteoporoz, yani kemik erimesi öncelikle yaşı ilerleyen kadınlar, genel olarak baktığımızda da milyonlarca insanın yüz yüze kaldığı bir sorundur. Osteoporozu önlemenin yolu da çocukluktan itibaren vitaminler, mineraller ve özellikle de manganez ve kalsiyum açısından zengin beslenmekten geçiyor. Manganez içeriği sayesinde düzenli olarak bakla tüketiminin de kemik gelişimini desteklediği ve kemik erimesini önlediği bir gerçektir.

Bakla, rahat bir uyku uyumaya yardım eder!

Baklanın zihinsel sağlığı koruduğu, rahatlama ve dinginlik verdiği biliniyor. Baklanın içeriğinde bulunan triptofan da, aynı bağlamda zihinsel rahatlık ve huzur veriyor, bu sayede kişinin rahatça uykuya dalması ve deliksiz bir uyku uyuması mümkün oluyor. Sağlıklı ve yeterli bir uyku uyumanın kişinin beyin gelişimi, hafızasının güçlenmesi, kilosunun kontrol altında tutulması, duygusal durumunun daha mutlu yönde ilerlemesi, kas ağrılarının dinmesi gibi olumlu etkileri olduğu düşünüldüğünde bakla tüketiminin önemi bir kez daha anlaşılıyor.

Bakla, kalbi korur!

Bakla, kalp dostu vitaminler olan A ve C vitamini bakımından zengindir. Bu vitaminler kalbin ve damarların sağlığını destekler, fonksiyonlarını güçlendirir. Düzenli olarak haftada bir ya da iki kez bakla tüketimi; damar tıkanıklığını önler, kanın pıhtılaşması sorununu giderir, kötü kolesterolü düşürür ve dolayısıyla da kalbi ve damarları korur.

Bakla, Parkinson hastalığını önler!

Son yıllarda yaşı 50’nin üzerinde olan pek çok yetişkinde çok sık olarak Parkinson hastalığı ortaya çıkmaya başlandı. Parkinson hastalığının tam olarak neden kaynaklandığı bilinmese de genetik faktörler ve eksik beslenmenin önemi üzerinde duruluyor. Parkinson hastalığı ile ilgili bilinen en net verilerden birisi ise demir, fosfor ve magnezyum açısından zengin beslenen kişilerde Parkinson hastalığının önlenebildiği yönündedir. İşte tam da bu durumda demir, magnezyum ve fosfor içeren baklanın tüketiminin önemi ortaya çıkıyor. Çünkü bakla, Parkinson hastalığına yakalanmaya sebep olan genlerin vücutta artmasını önleyebilmektedir. Bununla birlikte bu hastalığın tedavisi ile uğraşan kişilerin sinir sistemlerinin güçlenmesi için de düzenli olarak bakla tüketmeleri öneriliyor.

Bakla tüketecek olanlara öneriler

  • Şeker hastaları bakla tüketmeden önce doktorlarına danışmalılar ya da haftada 1 kez küçük bir porsiyon şeklinde bakla tüketmeliler.
  • Bazı kişiler bakla tükettikten sonra idrarlarının rengi koyulaşır ve gözlerin beyaz bölümleri sarı renk alır. İşte bu durumda “favaizm” adlı rahatsızlıktan bahsedilir. Bu hastalık ölümle bile sonuçlanabilecek ciddiyettedir. Bu bakımdan ilk kez bakla yedikten sonra bu belirtilerin olup olmadığı takip edilmelidir.
  • Bakla, pişirildikten sonra tazeliğini korumak konusunda biraz hassas bir sebzedir. Bu bakımdan baklayı günlük olarak pişirmek ve aynı gün tüketmek doğru olur. Çünkü 1 ya da birkaç gün bekleyen bakla, karaciğeri yorabiliyor.
  • Baklanın 7 yaş altındaki çocukların tüketimi için pek uygun olmadığına dair görüşler vardır. 7 yaşından sonra tüketmekte fayda var.
  • Aşırı bakla tüketimi gaz ve hazımsızlık sorunlarına yol açabilir. Haftada bir öğün, 1 porsiyon bakla tüketmek yeterli olacaktır.