Balın, bilimin yeni yeni ortaya çıkarmaya başladığı, bir dizi sağlık faydası var. Son araştırmalar, özellikle doğal ve çiğ balın bağışıklık kazandırma özelliklerine sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Önceki araştırmalar balın bağışıklık sistemini uyarabilme kabiliyetinin çiçek nektarlarının bitki polifenolleri ve diğer fitokimyasal içeriği ile çok ilgisi olduğunu göstermiştir. Bağışıklık sistemini uyarabilme yeteneğine bir başka sebep de ekleyebiliriz: Belirli bir probiyotik bakteri içeriyor. Bu probiyotik içerik, fruktoz sindirimi ile ilgili bir dizi kilit unsuru ortaya çıkarmaktadır.

Arı Kovanı Başlı Başına Probiyotiktir


Probiyotik bakteri Lactobacillus kunkeei’dir. Bu bakteri, başlangıçta şarap yapımı ile ilgili olarak incelendi, çünkü genellikle şarap yapımının fermantasyon sürecinde ortaya çıkıyor. Fakat Lactobacillus kunkeei daha yakın bir zamanda bal arılarında bulunmuştur. Ayrıca bu probiyotik bakterilerin sadece bal arıları tarafından kullanılmadığı da ortaya çıktı: Bal, arı poleni ve üretilen arı sütü içinde de bulunur. Bu, şu demektir, çiğ bal yiyerek, bu probiyotik bakterileri de tüketiyoruz.

Bu Bakteriler Bağışıklığı Artırıyor

Bu probiyotik bakterilerin etkilerini araştırmak için, yukarıda belirtilen araştırmacılar, önce laboratuvardaki hücreler üzerinde, 2 Lactobacillus kunkeei bakteri örneğini test ettiler. Hücreler ısıyla öldürülen Lactobacillus kunkeei bakterilerine maruz kaldığında, bir IgA yanıtı başlattılar; yani bu, hücrelerin bağışıklık süreçlerini uyardığı anlamına geliyor.

Ardından araştırmacılar, bir ay boyunca 11 sağlıklı yetişkine 1.000 miligram ısı ile öldürülen Lactobacillus kunkeei verdi. Araştırmacılar, Lactobacillus kunkeei’nin, tükrük IgA konsantrasyonlarını ve salgıyı artırdığını buldular. Bu, bağışıklık sistemini belirgin şekilde uyardığı anlamına gelir. Araştırmacılar şu bilginin keşfedildiğini doğruladılar:

“Bu, arı sütü jelinin mikrobiyota analizi ve L. kunkeei’nin insanlardaki arıcılık ürünlerinden elde edilen bağışıklık verici etkisiyle ilgili ilk rapordur.”

‘Isı ile öldürülen’ Bakteri Nedir?

Yukarıdaki çalışmada test edilen bal bakterilerinin ısı ile öldürüldüğünü unutmayın. Bu, bakterilerin önce ölüm noktasına kadar ısıtıldığı anlamına gelir. Bu durumda, bakteri artık hayatta değildir. Yiyecek tüketmezler, yani fermantasyon yoktur. Yaşayan probiyotikler gibi asit ve antibiyotik maddeler de üretmiyorlar. Fakat bir bakteri ısı ile öldürüldüğünde, savaşmaya devam edecektir. Yaklaşan ölümünden kendisini korumak isterken, asit ve antibiyotik maddeler üretecek. Isı ile öldürülen bakteriler hala bağışıklık yaratabilir: Bu bağışıklık kimyasalları bir karışım halindedir. Fakat bu, aynı zamanda canlı bakterilerin bağışıklık sistemini uyarmada daha iyi bir iş yapacağı anlamına da gelir. Sadece bir atış değil, devam eden bir bağışıklık uyarımı demektir.

Ham Rafine Bal

Bu ısı ile öldürme işlemi, geleneksel bal üretiminin normal bir sürecidir çünkü geleneksel bal genellikle ısıtılır ve süzülür. Bu ısıtma işlemi, balın bir filtreden kolayca akmasını sağlar, böylece partiküllerin elenmesi kolaylaşır. Bununla birlikte, gerçek bal ısıtılmamış veya süzülmemiştir. Isıtılmış ve süzülmüş balı kolayca çiğ baldan ayırabilirsiniz, hem tat olarak hem de görünüş olarak, çünkü ısıtılmış ve süzülmüş bal açık renktir ancak gerçek ve işlenmemiş balın daha koyu bir rengi olacaktır. Koyu renk aynı zamanda çiğ balın bu bağışıklığı artırıcı probiyotik bakterilerin canlı formlarını içerdiği anlamına gelir. Bu probiyotik varlığı, balın neden antibiyotik olduğunu açıklamaya yardım edebilir. Probiyotikler, bakterileri öldürmek için çok sayıda doğal bileşik salgılarlar.

Tabii, bal aynı zamanda bitki nektarında bulunan ve bağışıklık sistemini uyaran fitokimyasal maddeler de içerir. Diğer bal araştırmaları, bağışıklık uyandırıcı bitkilerden elde edilen balın, diğer bitkilerden hasat edilen baldan daha fazla antimikrobiyal özelliğe sahip olduğunu göstermiştir.

Çiçeklerden Gelen Probiyotikler

Çiçekler, polen ve nektardan daha fazlasını içeriyor gibi görünüyor, ayrıca balın depolanması ve korunması için önemli olan bakteriler de içerir. Sağlıklı bir arı, çiçek nektarını salya ile karıştırarak bal yapar ve toplu olarak arılar arasında bir madde alışverişi vardır, böylece bal yapımındaki kusur giderilir. Bu işlem sırasında, arıların sindirim suları içindeki probiyotik bakteriler balın tatlı olmasını sağlar ve böylece onu korur. Ancak bu koruma yalnızca sindirim sularından gelmez: Arıların barındırdığı probiyotik bakterilerden de gelir. Peki, bu bakterileri nereden buluyorlar?

Güney Afrika’nın Stellenbosch Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yapılan çeşitli araştırmalar, çiçek, bal ve şarap üretiminde toplanan L. kunkeei örneklerinin sayısını araştırdı. L. kunkeei bakterileri yalnızca arılar ve insanlarla değil aynı zamanda çiçeklerle de simbiyotik bir ilişkiye sahiptir. Böylece çiçek nektarları arılara bakteri sağlar.

Baldaki probiyotik bakteriler, çok sayıda fayda sağlamaktadır. Bunlara; doğrudan antibiyotik şeklinde bağışıklık fonksiyonu sağlama, bağışıklık sistemini destekleme ve uyarma, ve kişi metabolizması tarafından kullanılan diğer kimyasallarla birlikte sindirim enzimleri sağlama becerisi dahildir.

Arı bakterileri üzerinde devam etmekte olan bu araştırma, L. kunkeei bakterilerinin, nektar içeren çiçeklere başlangıçta probiyotik aktivite sağladığını bulur. Bu, arıların çiçeklerden sadece polen nektarını toplamakla kalmadığı anlamına gelir: Arılar kovan içine, probiyotik hizmetler sağlayan bu faydalı bakterileri de topluyorlar.

Baldaki Probiyotikler İnsanlara Geçiyor

L. kunkeei bakterileri tarafından sağlanan probiyotik içerik, kovanda depolanan bala ve oradan da çiğ ve doğal bal tüketen insanlara geçmektedir. Elbette probiyotik faydaları insanlara da geçer. Diğer probiyotik bakterilerin yaptığı gibi, bu bakteri laktik asit ve asetik asit üretir, bu da bağırsak kanallarının doğru pH dengesine ulaşmasına yardımcı olur. Bahsi geçen asitler aynı zamanda, birçok patojen bakteri ve mayanın gelişimini önlemeye yardımcı olan bir ortam oluştururlar.

Bal Kan Şekeri Kontrolüne Yardımcı Oluyor

Probiyotikler ayrıca gıdaları sindirmek ve işlemek için de yardımcı oluyor ve L. kunkeei bakterileri bu işlevi yerine getirebilir. Stellenbosch Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, L. kunkeei bakterilerinin hem çiçek nektarının hem de balın sağladığı kompleks D-fruktoz’dan beslendiğini buldu. Bu gerçek, bal yemenin yararını ortaya koyuyor ve balın kan şekeri kontrolü açısından en sağlıklı tatlandırıcı formlardan biri olmasını sağlıyor. Bu bakterilerin fruktozdan beslenmeleri, kan şekerini yükselten fruktozun parçalanması anlamına gelmektedir. Sadece balın değil, diğer fruktoz içeren gıdaların fruktoz emilimini azaltan probiyotikler de sağlar.