Cildi İçerden Besle, Genç Kal

Merhaba Can’lar;

Bugün bana bayağı sorulan cilt yaşlanması üzerine yazmak istedim. Ama öncesinde cildimizi tanıyalım.

Cildimiz vücudumuzun % 70’ini kaplayan en büyük ve hayati organımız. Cildimizin temel işlevi vücudu korumak ve olası değişimlere karşı vücudun uyumlanmasını sağlamaktır ( ısı vb) Cildimiz bizi tüm bu etkilere karşı aynı tam işlevli bir bilgisayar gibi çalışarak korur. Sürekli olarak kendi içinde sürekli hasar tespiti, eksik listesi yaparak bunları gideren bir makine gibi sürekli olarak çalışır. Isı değişimlerine göre kendini ayarlayarak vücudun ısı dengesini korumasını sağlar: Aşırı sıcakta terleyerek soğutur, soğukta kan yollayarak ısıtır.

Cildimiz çok güçlü bir bariyerdir

Sebum dediğimiz cildimizi dış etmenlere karşı kendini korumak için salgıladığı yağlı salgı aynı zamanda asidik yapıyı da dengeler Sebum cildi nem düzeyinin korumasını ve PH dengesini sağlar. Cildimiz çok güçlü bir bariyerdir ve 2 katmandan oluşur: dermis ve epidermis. Epidermis cildin üst tabakasıdır. Dermis ise yağ ve kıl folekülleri, kan damarlarının olduğu dip tabakadır. Burada cildi besleyen temel yapıtaşları amino asitler yer alır. Cildin besini yağ, su ve amino asitlerdir. Epidermisin üst tabakası bazal tabakada kan akışı olmadığı için burada kendini besleyecek bir kanalı da yoktur. Dolayısı ile üst katmanı özenle beslemek yaşlanma önelemenin bir numaralı kuralı olmalıdır.

Cilt yaşlanması 25 yaşından sonra başlar.

Yaşlanmayı hızlandırıcı etmenler arasında ilk sırada: sigara ve içki tüketimi, alınan ilaçlar, güneşte fazla maruz kalmak, kötü beslenme, yeterince sıvı alınmaması, stres, hormonal ve genetik faktörler yer almaktadır. Hücre yenilenmesi ve cildin sıkılığını sağlayan kolajen dokusunun sıkılaşması için sürekli olarak cildi beslemek gerekmektedir.Moralinizi bozdum mu? Bozulmasın, ama öğrenmelisiniz. Cildin sağlığı, canlılığı ve gençliği için ağız ve dışarıdan destekler alınması gerekmektedir.

Cilt yaşlanması iki farklı kategoride ele alınır:

Kronolojik yaşlanma: Vücudumuzdaki tüm organlar gibi cildimiz de genetik bir programlamaya bağlı olarak çalışır. Yirmili yaşlarla birlikte başlayan bir süreçtir bu. Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan- içsel yaşlanma ve genetik yapıya bağlı olarak ortaya çıkan yaşlanmadır. Yaşlanmayla birlikte hücre üretimi azalır, stratum corneum dediğimiz cildin boynuzsu yapısı kalınlaşır, yara iyileşmeleri yavaşlar, melanosit dengesi bozulur, ciltte lekelenmeler oluşur. Cilt kurumaya meyili hale gelir. Kolajen bağlar incelir, ve kırıklar meydana gelir bunlara da kırışıklık denir.

Çevresel yaşlanma:

Cildimiz kronolojik yaşlanma dışında yaşadığı çevredeki diğer hasarlara açıktır. 2007 senesinden beri estetisyen ve kozmetolog olarak yaptığım çalışmalar ve hastalarımdan gözlemim şu; cilt yaşlanmasında en büyük faktör çevresel yaşlanmadır. Cilt yeterince korunamadığı için genetik zamanından çok önce yaşlanmakta ve hasar görmektedir. Cildin en büyük çevresel saldırı kaynağı güneştir. UV ışınlarına aşırı maruz kalma sonucunda dermis üzerinde hasarlar, deride kalınlaşma, derin kırışıklıklar, pigmentasyon gibi Fotohasar dediğimiz sonuçlar olur. Bu nedenle cildin yaz- kış güneşe karşı çok iyi korunması şart..

Yaşlanmaya neden olan çevresel diğer faktörler

Yaşlanmaya neden olan çevresel diğer faktörlerde ise; sigara, içki ve ilaç tüketimi gelmektedir. Bunun dışında yaşam tarzının da biyolojik yaşlanma da dahil olmak üzere kronolojik yaşlanma ile ilgisi büyüktür. Yedikleriniz: İşlenmiş yiyecekler, kızartmalar, etler, şarküteri ve süt ürünleri tüketimi de metabolizmayı yavaşlatarak, yaşlanmayı hızlandırırlar. Yetersiz su tüketimi de kırışıklıkların en sevdiği dostudur. 40.000 kadın üzerinde 6 ay müddetle yapılan yeni bir araştırma sonucuna göre günde 1.5 Lt. üzeri su içen 20.000 kadının kırışıklıklarında % 40 azalmanın ispat edilmesi vücudumuzun % 70’i olan ‘SU’yun’ bizler için gerekliliğini bir kez daha göstermiyor mu?

Cildimizin Düşmanları:

• Güneş
• Serbest Radikaller
• Hormonlar

Cildi İçerden Besle- Genç Kal!

Cildi koruyan ve yaşlanmayı önleyen 3 ana element var. Keratin, kolajen ve elastin. Bu etmenler vücut içerisinde yer alan proteinlerdir.

Haydi Gel Zamanı Durduralım Cildimizi Hem İçten Hem de Dıştan Canlandıralım! Yapabiliriz. Ne yiyorsak o isek ve maalesef genetik yapımızı değiştirip DNA larımızı düzeltmemizin imkanı yok ise, bu süreçte bize beslenmemiz, hayat tarzımız ve SU yardımcı olacak.

Mükemmel Cilt Kural 1

Çiğ Yemek Muhteşem Bir Şey Dostum!

Unutma! sebze ve meyvenin Pişmemişi en doğaldır ve cildiniz için en canlı kaynaktır

Mükemmel Cilt Kural 2

Sebze Ye!

Sebzeler yüksek miktarda antioksidanlar, E vitamini, C vitamini ve Beta karoten içerirler. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, koyu kırmızı renkli sebzeler bioflavinoidler içerirler.

Mükemmel Cilt Kural 3

Baklagilleri Sev!

Magnezyum, protein içeren baklagiller ayrıca fitoöstrojen adı verilen ve cildin serbest radikallerle savaşmasını sağlayan elementler içerirler.

Mükemmel Cilt Kural 4

Yağlar İyidir!

Cildimizin temel yapıtaşları olan yağlar vücudumuz için gerekli olan enzimler ve diğer elementlerin kaynağı olarak bitkisel yağ tüketimi şarttır. Soğuk metodlar elde edilmiş Sızma yağlardan bahsediyorum burada. Marketlerde satılan ve işlemlerden geçmiş yağların hiç bir besleyici değeri olmadığını üzülerek belirtmeliyim. Zeytin yağı, ayçiçek yağı, fındık yağı tüketin.

Mükemmel Cilt Kural 5

Meyveleri Unutma!

En kuvvetli antioksidanlardan olan yaban mersinler, nar ve siyah üzümü diyetine mutlaka eklemelisin. Meyvelerin bazıları yüksek şeker içerirler bu nedenle her meyveyi her gün yemektense mevsiminde ve belli günlere göre yemekte fayda var.

Mükemmel Cilt Kural 6

Şeker mi? Asla!

Araştırmalar kanser dahil pek çok büyük rahatsızlığa neden olabilecek en tehlikeli yiyeceğin şeker olduğunu araştırmalarla ispatladılar. Şeker yaşlandırır şekerim. Şimdi elindeki o şekeri yavaşça yere bırak ve uzaklaş 🙂

Bir sonraki yazımda tüm bu içerikleri, yani antioksidan yağları, aromaterapi yağlarıyla anti aging etkiyi daha da kapsamlı anlatacağım.

Sevgiyle, gülüşlerle.