Cilt yaşlanması hakkında görmezden gelemeyeceğiniz işaretler olduğunun farkındasınızdır. Ancak cildinizin sizden hızlı yaşlandığını gösteren birkaç sinsi işaret bulunmaktadır. Bu belli belirsiz işaretleri gördüğünüzde belki de cildinize yeni şekillerde bakmanızın zamanı gelmiş demektir.

Şöyle düşünün: Omzunuzda meydana gelen ağrı eskisi kadar hızlı geçmiyorsa egzersizinizde ya da duruşunuzda ayarlamalar yapmanız gerektiğini anlarsınız. Yaşlandıkça hepimiz bu sürece uyum sağlamak için ayarlamalar yaparız.

Aynı şey cilt ve cilt bakım rutininiz için de geçerlidir.

Bu yazıda cildinizin size, gözden kaçırdığınız bir şeyler olduğunu söylüyor olabileceği 3 şeyi bulabilirsiniz.

Göğüs

Göğsünüzdeki deri oldukça incedir. Bu ise derinin hem iç hem de dış hasara karşı çok daha savunmasız kalmasına neden olur. Yani cildinizde yaşlanma süreci başladığında ilk belirtiler burada ortaya çıkacaktır. Çoğu zaman cilt bakımı ve güneş koruması söz konusu olduğunda göğüs bölgesi gözden kaçan bir alandır.

Diğer bir deyişle pek çok insan, cilt bakımını göğüs kısmına doğru uygulamayı unutur. Bu da UV hasarı, kuru hava ve diğer çevresel saldırganların çok daha hızlı bir şekilde iz bırakmasına neden olur.

Sonuç olarak ne mi olur? İnce çizgiler, katlar ve kırılgan bir cilt ortaya çıkar.

Dudaklar

İşte size ilginç bir gerçek: Dudaklarınız yaşlandıkça söner ve kurur. Dudaklar, cildimizin sarkmasına ve esnekliğini kaybetmesine neden olan aynı şeyler yüzünden incelir ve susuz kalır: seramid, kolajen, elastin ve hyaluranik asit kaybı. Bu değerli şeyleri kaybettiğimiz zaman cildimizin yapısal bütünlüğü ve hacmi azalır ve cilt, nem kaybına daha duyarlı hale gelir.

Ve maalesef bu süreç beklediğinizden daha erken yaşlarda başlar (Kolajen kaybı 20’li yaşlar gibi erken bir dönemde başlar ve her yıl yüzde 1’lik kayıpla devam eder). Bu nedenle dudaklarınızın son zamanlarda daha az dolgun olduğunu görüyorsanız ya da dudak nemlendiricinize çok sık başvuruyorsanız bunun nedeni yaşlanma olabilir.

Göz altları

Gözünüzün altındaki deri, vücutta meydana gelen en belli belirsiz değişikliklere bile duyarlı olan ayrı bir bölge gibidir (Bir gece uyumadıysanız ya da tuzlu bir akşam yemeğinden sonra gözleriniz şiştiyse nedeni budur). Çünkü gözünüzün altındaki deri, yüzdeki en ince deridir ve dolayısıyla çok fazla katmana sahip değildir. Bu aynı zamanda göz altındaki kırışıklıkların (gözün dış sınırlarında ortaya çıkan kaz ayaklarıyla karıştırılmamalıdır), ortaya çıkan ilk kırışıklıklar olması da muhtemelen bu nedenledir. Bu kırışıklıklar o kadar küçüklerdir ki onlara “mikro çatlaklar” bile diyebilirsiniz.

Cildin daha sağlıklı görünmesi için yapılabilecekler

Cildin daha sağlıklı görünmesi için bütünsel ve proaktif cilt bakım rutinlerine sahip olmalısınız. Bunun için aşağıda yer alan bileşenlere göz atabilirsiniz.

Nikotinamid ribosit:  Nikotinamid ribosit (NR), tüketildiği zaman nikotinamid adenin dinükleotid (NAD+) adı verilen bir enzime dönüşür. Bu enzim, mitokondrilerimizde veya hücrelerimizin enerji üreten kısımlarında hayati bir rol oynar, böylece söz konusu hücre işini etkili bir şekilde yapabilir. 

Ancak cilt karmaşık bir organdır ve yaşlandıkça tüm karmaşıklıklarıyla ilgilenmek için ona her düzeyde özen göstermelisiniz. Bu nedenle bu sadece NR yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda esnek, nemli, parlak bir cildi desteklemek için aktif maddeler de gerekir.

Astaksantin: Bu, UV ışınlarına maruz kalmaktan kaynaklanan DNA hasarını onarmaya yardımcı olan, serbest radikalleri nötralize eden ve içten gelen ışıltıyı teşvik edebilen güçlü bir antioksidandır. Astaksantinin serbest radikallerle savaşma etkisi, diğer antioksidanların çoğundan 1000 kat daha fazladır. 

Fitoseramidler: Nemlendirme ve esneklik konusunda fitoseramidler önemlidir. Seramidler, cildimizin doğal bir parçasıdır ve cildin bariyer işlevini desteklemeye yardımcı olur. Yaşla birlikte azalan seramidler nedeniyle cildimiz nemini ve esnekliğini kaybeder ve ince çizgiler oluşabilir. Fitoseramidlerin bunu tersine çevirmeye yardımcı olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. 

Altın kök (Rhodiola): Son olarak ise oksidatif stresi nötralize eden bir adaptojen olan altın kökten bahsedebiliriz. Oksidatif stres vücuda zarar verir ve erken yaşlanmaya birincil olarak katkı sağlar. Altın kök sayesinde vücudumuzun oksidatif stres içinde geçirdiği zamanı sınırlayarak hücrelerimizin daha iyi performans göstermesine yardımcı olabiliriz.