Henüz sağlığımız bozulmadan genetik bilimin DNA düzeyinde tespitleri ve öngörüleri ile gelecekte bozulmaya eğilimli genlerimizin ve mutasyonlarının kötü yönde gelişimi ve çalışması engellene biliniyor.

İnsanın hücre altı mekanizmasının sistemini anlayıp oraya yönelik tedaviler ile yaşlanma etkilerini azaltıp hatta uzunca süre etkilenmeden yaşamını sağlıkla sürdürmesi ve ömrünün uzaması mümkün mü diye sorarsanız artık bilim insanları bunu genetik biliminden faydalanarak sağlayabiliyor diyebiliyoruz.

Genetik mühendisliği üç ana konuyu özellikle ele alıyor. İlki, her bir hücre bölünmesinde kromozomlarımızın telomer bölgesinin kısalmasını önleyici bir mekanizma geliştirmek. İkincisi, hücrelerimizde yaşla birlikte biriken mutasyonları ve diğer sorunlu genleri ortadan kaldırmayı kolaylaştıracak yöntemler bulmak. Üçüncü ve son olarak da doğal yaşlanma süreçlerini geciktirip hatta kişiyi gençliğine geri döndürmek çabasındadır.  Burada ana konu genetik ve hücresel boyutta hasarı en aza indirgemek olduğunu görüyoruz.

Genetik uzmanları genlerin talimatlarınınım sırrını çözdükçe hedefe dönük tedaviler ve akıllı ilaçlar ile çözümler bulup, tedavisi imkânsız gibi görülen hastalıklarda da işe yaradığını görüyoruz. Örneğin, SIRT6 geni DNA tamirinde protein ve enzimlerinin toparlanmasını sağlayan bir gen olduğu bulunuyor. Bu genin aktivasyonu doğru talimatları hücrelere verip kişinin tekrardan sağlığına kavuşmasını sağlayabiliyor.  DAF-2 geni yaşlanmayı kontrol eden bir gendir. Ayrıca bu gen stres direncini arttırıp metabolizmayı sağlamlaştırıyor.

Bu genler keşfedildikçe genetik uzmanları hayvanlar üzerinde deneylerinde ve akıllı ilaç yöntemi ile kişinin DNA’sına uygun tedavilerinde mucizevi sonuçlar almayı başarıyorlar. Yapılan bilimsel çalışmalarda genlerin birbirleri ile sürekli kombinasyonlar halinde çok büyük ağlar kurarak çalıştıkları tespit ediliyor. Misal DAF-2 geni ile DAF-16 geni birbiri ile etkileşime geçtiğinde hayvanlar üzerinde yapılan deneyde ömürlerinin uzadığı görülüyor.

APOE, FOXO3, CETP gibi genlerin mutasyonlu hallerini taşıyan insanların daha uzun ömürlü olduğu saptanıyor. Mesela, İngiltere’nin eski başkanı Winston Churchill, hayatı boyunca sigara, puro ve yüksek alkol tüketiminin yanı sıra, kendisi kilolu, egzersiz yapmayan, işi de masa başında olup, ayrıca aşırı stres halinde olmasına rağmen 91  yaşına kadar yaşıyor. Bir başka tam ters örnek ise “Koşma hakkında her şey” adlı kitabın yazarı Jim Fixx sağlıklı beslenen, her gün spor yapan, atletik yapıda, sağlıklı hayat koşullarını harfiyen uygulayan, ayrıca alkol ve sigara kullanmayan farkındalığı yüksek bir insan olarak 52 yaşında kalp krizi geçirerek vefat ediyor.

Muhtemelen Jim Fixx atletik bedenine rağmen kalp krizi geçirme riskini gen testi yaptırıp öğrenme şansı olsaydı, kendisinin ne kadar ağırlıkta ve sıklıkta spor yapması gerektiğini bilip ona göre yaşamını planlaya bilecekti. Her insanın genetiği eşsiz ve benzersiz yapıdadır. Bu da demek oluyor ki başkaları için geçerli öneriler sizi tehlikeye atabilir. Sağlıklı diye nitelendirilen bir durum sizin için iyi olmayabilir.

DNA testi yaptırırsam kötü haber alırım diye korkmanıza gerek yoktur. Kötü bir gene eğiliminiz tespit edildiğinde genetik haritanızın tespiti ile hastalığın gerçekleşmemesini ya da önlemini almanızı sağlar. Genetik testleri kimler yaptırmalı diye sorarsanız, yeni evlenen çiftler daha çocuk yapmaya karar vermeden DNA testlerinden nasıl bir genetik yapıya sahip çocuklarının olacağını görebilirler. Ayrıca doğacak çocuklarının hastalıklarının olup olmayacağını, fiziksel, zihinsel, duygusal eğilimlerinden çocuğunun ne tür bir kariyere yönlendirmeleri gerektiğini  bu testler sayesinde öngörebilirler.  Örneğin, çocuklarının hangi yöne eğilimi olduğunu bir anlamda akademik mi, sanat mı veya spor da mı daha başarılı olabileceğini anlayıp ona göre yönlendirme yaparak çocukları için hedefine bir yatırım yapabilirler.

Gen teknolojisi vesilesi ile insan hayatının sırları çözülüyor. Daha uzun ve kaliteli bir hayat yaşamak mümkün hale geliyor. Genetik testler tüm dünyada koruyucu ve önleyici olarak kullanılıyor. Artık biliyoruz ki iki kişi aynı miktarda yiyor biri kilo alıyor diğeri almıyor ya da iki kişi kahve içiyor biri kahve içtikten sonra uyuyabiliyor diğerinin uykusu kaçıyor. Bir başka örnek ile pekiştirmek gerekirse, iki kişi aynı saatlerde uyuyor biri dinç uyanıyor diğeri yorgun kalkıyor bunlar gibi birçok örneğin cevabı genlerimizde saklı olduğunu artık biliyoruz.

 

Egzersiz ve Spor Psikoloğu

Zeynep Eylem Şenkal