Hamile olmak isteyen her kadın, evliliğin altın topu olacak bebeklerini kucaklarına almak için heyecanla ve merakla o güzel haberi beklerler. Evli çiftler mutluluklarının daha da artmasını ve aile hayatlarının bir düzene girmesini isterler.  Düzenli bir aile hayatı için çiftler bir çocuk sahibi olmak ister ve birde bu sorumluluğu almaya hazır hissederse özlemle gebelik olmasını beklerler. O bekleyişle birlikte nasıl gebe kalacağı konusunu araştırmaya başlar. Her adet gecikmesi sonrasında gebelik testi yaparak acaba gebe miyim?  Sorusunun cevabını merakla bekleyip sonucuna bakar. Oysaki her adet gecikmesi bize gebe olduğumuzu göstermeyebilir. Adet gecikmesi bize gebe olduğumuzu göstermediği gibi farklı nedenleri olabilir. Bunlar; stres, yumurtlamanın geciktiği dönemler (fiziksel değişiklikler nedeniyle), kullandığımız ilaçlar, kilo değişikliği, çok fazla egzersiz, seyahat, yaş’tır. Ayrıca adet gecikmesi bize bazı hastalıkların habercisi de olabilir. Bu rahatsızlıkların tedavisi için bir jinekoloji hekimine başvurmamız gerekmektedir.

Bebeğinizi kucağınıza almaya hazır mısınız?

Çocuk sahibi olmak çok heyecanlı aynı zamanda zor ve vazgeçilmez bir mutluluktur. İnsanın kendini gerçekten hazır hissettiği ve her iki tarafında üzerlerine düşen görevleri yapmaya hazır olduklarını düşünerek verdikleri bir karardır. Bu karar ömür boyu hayatımızı etkileyecek olup çok zahmetli bir süreçtir. Ancak bir çocuk sahibi olmak her çiftin hayalidir ayrıca anne ve baba olmak dünyanın en güzel mutluluğudur. 

Hamile kalmak için ne yapmalısınız?

Hamilelik için sağlıklı bir yumurtlama ve sperm üretimi gerekmektedir. Gebe kalmak isteyen kadının ilk yapması gereken yumurtlama dönemini belirlemesidir. Adet döngüsü düzenli olan ve 28 gün aralığı olan bir kadının 13. Ve 14. Günü gebe kalma olasılığı yüksektir. Bu dönemdeki sabah saatlerindeki sağlıklı birleşme ile beklenen döllenme oluşabilir. Anne adayı idrar veya kan testi sonucunda gebe olup olmadığını öğrenebilir.

Gebelik testlerinden önce gebe kaldığınızı nasıl anlarsınız?

Gebe kaldığınızı anlamanın bazı belirtileri bulunmaktadır. Ancak bu belirtiler her gebede aynı olmamakla birlikte farklılıklar gösterebilir.

Bu belirtiler şöyle;

adet gecikmesi, hamilelik hissi, göğüs hassasiyeti, yorgunluk, sık idrara çıkma, bulantı, baş dönmesi, aşerme veya besinlere karşı tiksinti, koku hassasiyeti, mide yanması ve kabızlık, yüksek vücut ısısı, duygu değişimi-alınganlık, kilo alma , vücutta renk değişikliği gibi belirtiler bulunmaktadır.

Adet gecikmesi:

Adet gecikmesi bir hamilelik belirtisi olsa da bazen gerek mevsimsel ve iklimsel nedenlerden gerek de stres, ortam değişikliği gibi dış faktörlerden sebep adet gecikmesi olabilir. Bu nedenle her adet gecikmesi hamilelik belirtisi demek değildir.

hamilelik-hissi

Hamilelik hissi:

Anne adayının kendini gebe hissetmesi de bir hamilelik belirtisidir. Bazı anne adayları vücutlarında oluşan hormonel değişikliği hissedebilirler. Ancak anne adayı şayet çocuk bekliyor ve istiyorsa o vakit kendinde gelişen her durumda hamile olduğunu düşünebilir ve öyle hissedebilir. Hal böyle olunca yalancı mide bulantısı, yalancı baş dönmesi, halsizlik, göğüs ağrıları gibi bulgular hissedebilir. Bu durum tamamen psikolojiktir. Her hamilelik belirtisi gebelik demek değildir. Bu nedenle anne olmak isteyen hanımların her türlü duruma hazır olmaları gerekir. Psikolojik olarak etkilenme sebebiyle adet gecikmesi gerçekleşip de test yapma sürecine gelinirse ve sonuç negatif çıkarsa üzülmemeleri için böyle bir vakıanın da olduğundan haberdar olmaları mühimdir. Böylelikle hazırlıklı olurlar ve psikolojik travma yaşamamış olurlar.

Göğüs hassasiyeti:

Göğüslerde oluşan hassasiyetler özellikle yeni evli çiftler için büyük sorun olur. Gebe olduğunun farkında olmayan genç anne adayı kendisinde oluşan göğüs ağrılarını kalp ağrısı sanır ve genelde bir çoğu soluğu kardiyologda alır. Hatta güzel haberi bir jinekologdan değil bir kardiyologdan alabilir. Doktor anne adayının kalbinde hiç bir sorun olmadığını söyler ve göğüslerinde oluşan ağrının nedeninin gebe olmasından kaynaklandığını söyler. Bu durumu yaşayan pek çok çift mevcuttur. Gebelik oluşumundan hemen sonra hormonel değişim süreci başlar. Vücudun anneliğe hazırlanma belirtilerinin en başında göğüs ağrıları gelir. Öte yandan bazı kadınların adet öncesi de göğüsleri ağrıyabilir. Bu nedenle her göğüs ağrısı hamilelik demek değildir.

yorgunluk

Yorgunluk:

Gebelik başlar başlamaz vücutta hummalı bir çalışma başlar. Bu sebeple anne adayı kendini çok yorgun, bitkin, güçsüz hisseder. Öylesine halsiz ve isteksizdir ki canı hiç bir şey yapmak istemez. Vücutta ki değişim onu çok etkiler. Gözlerinin feri bile kalmamıştır. İşte bu gebeliğin en bariz bulgularındandır.

gebelik-belirtileri

Sık idrara çıkma:

Anne adayı gebe kaldığı ilk haftadan hemen sonra idrarında yanma ve sık idrara çıkma görülmektedir. Vücutta oluşan hormonel çalışmadan idrar torbası da etkilenir ve sık idrar giderme ihtiyacı hasıl olur. İdrara sık sık çıkma hali gebeliğin en erken belirtilerinden biridir. Gündüzleri sık idrara çıkan anne adayı geceleri de sık idrara çıkmaya başlar. Bu hadise gebeliğin ilerleyen zamanlarında anne adayı için çok zor bir hale devşirir. Çünkü büyüyen bebek idrar torbasına baskı yapar. Bu nedenle anne adayı sürekli tuvaleti varmış gibi hisseder. Ayrıca büyük bebeklerde bu sıkıntı daha da büyüktür. İlerleyen zamanlarda anne adayı idrarını tutamayacak durumlara gelebilir.

gebelik-belirtileri

Mide bulantısı:

Hamilelik belirtileri içinde en belirgin olanıdır. Yemeklerde hamur işlerinde kokulardan ötürü baş dönmesi ve mide bulantısı yaşıyor ve kişi kendini kötü hissediyorsa anne adayı büyük bir ihtimalle gebe demektir. Bazen üşütünce de midede bu tür hassasiyetler yaşansa da üşütmeden mütevellit oluşan mide bulantısı ile gebelikten ötürü oluşan mide bulantısı birbirinden ayrıdır. Üşütünce ağızda nahoş bir koku oluşur. Oysa ki gebe anne adaylarının midesi bulanınca onlarda ağız kokusu yoktur.

bas-donmesi

Baş dönmesi:

Gebeliğin ilk belirtilerinden biride baş dönmesidir. Baş dönmesi ise tansiyonun düşmesi ile oluşur. Bu düşüşe sebep ise hamilelik sürecinin başlangıcından itibaren oluşan bedende ki değişimler sebep olur. Bunlardan n belirgini ise damarlarda oluşan genişlemedir. Bu da tansiyonun düşmesine neden olur. Yeşil çam filmlerinde de çok izlediğimiz bir durum ile anne adayı karşı karşıya kalabilir. Aniden gelişen bir baş dönmesi ile dengesini yitirebilir ve hatta küçük baygınlıklarda yaşabilir. Endişelenecek bir şey yoktur. Baygınlığa sebep gebeliktir. Baş dönmesi yaşayan anne adayları çok ayakta kalmamalı ve ani hareketlerden eğilip kalkmalardan sakınmalıdır. Tansiyonu düşen anne adayına doktoru gerekli vitamin desteği yaparak sorununu çözebilir. Muhtemel bir kansızlık durumu anne adayındaki baş dönme sürecinin hem süresini hem etkisini artıracaktır. Bu nedenle uzman hekim tarafından anne adayının bütün değerleri kontrol altına alınırsa anne adayı sağlıklı bir gebelik süreci geçirebilir. Baş dönmesi her anne adayında olmayabilir. Bazı anne adayları baş dönmesi hissetmeyebilir. Hatta aylar geçse de gebe olduğunu bilmeyebilir. Ama bu tür anne adayları azınlıkta, yukarıda saydığımız ve sayacağımız hamilelik belirtilerinin bir çoğunu üzerinde taşıyan anne adayları ise bir hayli çoğunluktadır.

Aşerme veya besinlere karşı tiksinti

Gebeliğin belirtilerinin arasında aşerme dönemi dediğimiz gebeliğin özellikle 5. Haftasından itibaren başlayıp 12. Haftasına kadar sürecek belirgin hamilelik belirtileridir. Anne adayı bu dönemde bebeğine ve kendisine zarar verebilecek tüm gıdalara karşı tiksinti duymaktadır. Örneğin domatesin kabuğunda bebeğin düşmesine sebep olan maddeler vardır. Anne adayı domatese karşı tiksinti duyarak bebeğini ve kendini korumuş olur. Çok yağlı yiyecekler, kokusunu baskın yiyeceklerden de anne adayı tiksinebilir. Bunun gibi şeylerdir. Anne adayı ter koz suyundan da tiksinir. Çünkü temiz ve arınmış olmayabilir. Aynı şekilde havadan bile tiksinebilir. Örneğin egzoz dumanı gibi havada ki zararlı gazlardan olumsuz etkilenebilir. Tiksinmesi anne adayını ve bebeği tamamen korumak için ilahi bir güçle anne adayının kodlarına koyulmuştur. Bu tür zararlı faktörlerin oluşmadığı yerlerde yaşayan anne adaylarının bu tarz tiksintiler yaşamamış olması da doğaldır.

Koku hassasiyeti:

Anne adayının burnu normal zamanına göre çok daha çok gelişir ve kokuya karşı oldukça duyarlı hale gelebilir. Bu sebeple anne adayının yemeklerdeki baharatları bir gurme gibi ayırabildiği ve tek tek kokusundan tanıyabildiği aşikardır. Kokusunu uzaktan aldığı bir yiyeceği canı çekebilir ve o yiyeceğe karşı aşerebilir. Burada iş eşe düşüyor ne yapıp yapıp anne adayının canının çektiği yiyeceği bulup getirmeli ve anne adayına yedirmelidir. Aksi takdirde bir takım sıkıntılar yaşayabilir. Anne adayının her hangi bir yiyeceği canının çekmesi demek o yiyeceğin içerisindeki vitaminler proteinlere ya da minerallere bebeğin ihtiyacı var demektir. Ayrıca kokusundan tiksindiği yiyecekleri de anne adayından uzak tutmakta oldukça fayda vardır. Zira tiksinir ve kusarsa iş daha da çıkmaza girer.  Bu nedenle gebeliğin ilk 3 veya 4 ayı anne adayının zor geçen günlerinde ona yardımcı ve destek olunmalıdır.

Mide yanması ve kabızlık:

Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde oluşan bir gelişmedir. Bebeğin tüyleri( laguna ) çıkma dönemine gelindiğinde anne adayının ciddi mide yangıları olur. Öyle ki anne adayını kıvrandırır. Gebeliğin kesin belirtilerinden olup gebeliğin 5. Ayında kendin hissettirir. Genelde bu döneme kadar anne adayı gebe kaldığını diğer belirtiler ve yapılan tetkikler sonucu öğrenmiş olur. Ancak gebe olduğunu 5. Ayında veya 6. Ayında öğrenen pek çok çiftler de mevcuttur. İşte anne adayı mide yangısı ile doktora gider ve orada çıkan sonuçlarla gebe olduğunu öğrenir. Gebelikte mide yangısının tek şifası çok soğuk olmayan dolap ısısından biraz ılık şekersiz süt. Şekerli gıdalar ve içerisine şeker katılmış süt dahi yangıyı artırırken şekersiz süt resmen şifa olur. Bu sebepten etrafta elinde sütü ile gezen anne adayları çok görülür. Bunun sebebi anne adayının sütü çok sevmesi değil mide yanmasının geçmesi istemidir.

Kabızlık ise anne adayının sıkça karşılaştığı bir durumdur. Bunun içinde mutlaka gebeyken posalı yiyecekler tüketmeli ve yavaş da olsa hareket etmeli, gebe anne adaylarının yapabilecekleri egzersizlerden yapmalıdır. Doğal ama bağırsak boşaltıcı özellikleri olan gıdalar tüketmeli ve aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durmalıdır. Gebelik döneminde dikkat edilmeyen kabızlıklar her defasında doğum sonrası hemoroit olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle mutlaka gebelik süresince kabızlıktan ve zorlanmalardan uzak durmalı ve acılı yiyeceklerden uzak durmalıyız.

Yüksek vücut ısısı:

Gebeliğin erken belirtilerinden biride anne adayının ateşinin yükselmesidir. Vücutta oluşan hummalı çalışma, bir fabrikasyon çalışması gibi aktif hale gelince vücutta da bir enerji akımı oluşuyor buda vücutta ateş olarak görülüyor. Anne adayının ateşi 37 nin üzeri olur ama 38 inde altındadır. Anne adayının etrafındakiler anne adayının ateşlenmiş görünce paniklerler. Acaba hasta, grip gibi bulaşıcı hastalıklardan herhangi birini mi geçiriyor gibi düşünceler ile endişe duyarlar. Oysa ki korkulacak hiç bir şey yoktur. Anne adayı gebedir ve vücut ısısı bu yüzden yüksektir.

Duygu değişimi- alınganlık

Gebelikle birlikte pek çok şey değiştiği gibi vücuttaki değişiklikleri takiben ruh halinde de değişiklik olması muhtemel bir sonuçtur. Ruh halinde gelgitler olabileceği gibi farklılıklar da gözlenebilir. Kimi zaman güler kimi zaman ağlar. Bu dönemde eşler birbirine destek olmalıdır. Erkek eşinin duygusal yönden eksikliklerini görüp tamamlamalı ve eşi ile daha çok vakit geçirmelidir. Bu dönemde anne adayı çok hayal görür ve halüsinasyon görüp ona inanıp ağlama krizlerine girebilirler. Anne adayı bunu etrafından gizleyebilir. Bu nedenle baba adayı eşinin her haline şahit olmalı ve takip etmelidir. Duygusal erozyon oluşmaması için bu çok önemlidir.

Kilo alma

Anne adayı aşerme döneminde besinleri normalden daha sık ve daha fazla tükettiği için kilo alımı artmaktadır. Ancak fazla kilo almak anne adayı için çok istenen bir durum değildir. Anne adayının kilo alışı çok fazla ise sağlıklı ve dengeli beslenme için doktorundan yardım almalıdır. Böylece hem anne için hem de bebek için sağlıklı bir gebelik süresi olacaktır. Bazı gebe anneler uzman diyetisyeni ve doktoru ile iş birliği içerisinde düzenli ve dengeli beslenerek sağlıklı ve zeka düzeyi yüksek bebekler doğurmak hedef alınmaktadır.

Vücutta renk değişimi

Gebelikteki hormonların değişmesi nedeniyle birçok değişiklik olduğu gibi vücutta da kuruluk veya yağlanma, kaşıntı, sivilce ve çatlaklıklar görülebilinir. Bazı anne adaylarında vücudun birçok yerinde lekelenmeler oluşabilir. Böyle durumlarda dermatoloji hekimine başvurarak tedavi olabilirsiniz. Fakat sıkıntı vermiyor ve her hangi bir komplikasyon gelişmiyor ise vücudunuzda ki renk değişimi sizi olumsuz etkilemiyorsa o zaman bekleyin ve doğum sonrası lekelerin zamanla azalıp yok olduğunu göreceksiniz.

Lekelenme

Gebe olduğunuzu anladığınız ilk aylarda gebelik belirtilerinden biri olan lekelenme şeklinde kanamalar olabilir. Aslında bu kanama bize embriyonun yerleştiğini gösterir. Tedirgin olacak bir durum değildir. Bu kanama adet kanamasına hiç benzememektedir. İmplantasyon (yerleşme kanaması) döneminde bu kanamanın olması normaldir. Bu kanama adet kanaması gibi olmayıp kanamanın rengi oldukça açıktır. Eğer lekelenme devam ederse mutlaka hekiminize danışmanız gerekir

Yukarıdaki tüm hamilelik belirtileri anne adayını hem fizyolojik hem psikolojik olarak etkilemektedir. Anne adayının bu süreçte hem kendini hem de bebeğinin sağlığını düşünmelidir. Eşler farklı duygular içinde olabilirler ancak birbirlerine destek olmalılar. Bebeklerini kucaklarına alacakları o günün heyecanıyla mutluluğun tadını çıkarmalılar.