Hayatınızın Daha İyi Olmasını Sağlayan Mücadeleler
Kafanızın içindeki sesler, yaptığınız her şeye yorum yapıyor ve sizi bitmeyen bir yargılama, eleştiri ve kıyaslama döngüsüne mi sokuyor? İç sesiniz bazen acımasız olabilir; hatta kaygı, depresyon ve intihara kadar çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Kendisi de bu yollardan geçmiş olan, depresyon ve kaygıyı beyinde yenmek konusunda kitapları ve makaleleri basılmış yazar Debbie Hampton, hayatınızın daha iyi olmasını sağlayacak ipuçlarını paylaşıyor, biz de Uplifers olarak sizlere sunuyoruz.
“İç sesimiz” dediğimiz şey, bilinçaltımızdaki düşünce, inanç ve duyguların bir birleşimidir ve bunların çok az bir kısmı kaynağını yakın geçmişimizden ya da şu anki yaşamımızdan alır. Bilinçaltı akışının büyük bir kısmı, dünyayı algılayış ve buna karşı geliştirilen davranış biçimlerimizi belirleyen, çocukluğumuzdaki kodlamalardan ibarettir. Bu da bizi ya destekleyip cesaretlendirir ya da başarılarımızı engeller.
Kimse iç sesinden azade değildir ve bu ses kendi gözünüzdeki imajınızı şekillendirir, davranışlarınızı belirler. İçinizdeki sesle olan ilişkiniz ise, tamamen size kalmış bir durum. Belki de düşüncelerinizin altındaki olumsuzları fark etmeyebilirsiniz bile. Sorunlara neden olan düşünce yapılarının farkında olmak, onlara meydana okumanın ilk adımıdır. Bu noktadan sonra, artık onlara karşı savaşabilirsiniz.
Peki bu kadar tantanaya ve mücadeleye değer mi? Kesinlikle. Öncelikle, pozitif duygular daha güçlü bir bağışıklık sistemi, daha iyi bir kalp-damar sağlığı, yüksek bir ruh hali ile iyimserlik, direnç ve beceriklilik demektir. Şöyle düşünün: Beyniniz, tekrarlanan duygular, davranışlar ve fikirlere bağlı olarak sürekli değişiyor. Buna nöroplastisite diyoruz. Yani beyninizdeki geri bildirim döngüsü. Bu da demek oluyor ki, bugünün iyi hisleri, yarının da iyi hislerle dolu olması olasılığını artırıyor. Kötü hisler için de aynı şeyler geçerli. O yüzden, kendi kendinizle konuşurken olumlu duyguların çıkmasına izin vermek, katlanarak artan bir öneme sahip.
Olumsuz düşünce kalıplarının kontrolünü nasıl ele alabilirsiniz?
Mind Body Green’de paylaşılan bilgilere göre, olumsuz iç sesinizle mücadele etmek için, onu, görevi hayatınızı mahvetmek olan başka birinin ifadesiymiş gibi ele almanız gerekiyor. Bu “tartışma” halini şöyle maddelendirebiliriz:
Sıkıntılı zamanlar
Negatif duygularımızın en çok yükselişe geçtiği anlardır. İçgüdülerinizle tepki vermek yerine sakinleşin, nefes alın ve içinde bulunduğunuz durumla ilgili duygu ve düşüncelerinizi inceleyin. İncinmek ya da sinirlenmek yerine meraklanın.
İnançlar
Bilinçaltından gelen otomatik varsayımlar, beklentiler ve inançların farkında olun. Aklınızdan geçen senaryoları bir yere yazın. Günlük tutmak işinize yarayabilir.
Sonuçlar
Belirlediğiniz bu bilinçaltından kaynaklanan inançların sonuçlarını inceleyin. Bu inandıklarınızın doğru olduğunu kabul ettiğinizde nasıl ve ne kadar zorlanmış hissediyorsunuz? Bu, etrafınızdaki insanları ve hayatınızın diğer kısımlarını nasıl etkiliyor? Spesifik olun. Hislerinizi ve tepkilerinizi belirleyin ve kaydedin. Muhtemel sonuçlar sizin niyetiniz, değerleriniz ve kişiliğinizle aynı çizgide mi?
Tartışma
Bu, sizin kendinizle kavga ettiğiniz kısım. İnandıklarınızı, varsayımlarınızı ve beklentilerinizi sorgulayın. Duruma daha dışarıdan bakabilmek için geri çekilin ya da karşı tarafın gözünden olaya bakmaya çalışın.
Enerji kazanma
Kendi inançlarınızla tartışmaya girmek, durumun enerjisini değiştirdi mi? Ruh haliniz, amaçladığınız hamleler ya da muhtemel çözüm ve sonuçlar daha iyiye gitti mi?
Kendinizi bu analizden geçirdikten sonra, gerçek inançlarınızı ve amaçladığınız davranışların ne olduğunu belirleyebilirsiniz. Hatta tutumunuzu tamamen değiştirmeniz de muhtemel. Önemli olan olaylara farkındalık sahibi olarak yaklaşmak ve davranışlarınızı düşünceli bir yolla seçmek.
İç sesinizin farkında olarak, hislerinizin ne olduğunu bilerek ve cesaret verici, destekleyici düşüncelerinizi bilinçli bir şekilde seçerek, zamanla daha olumlu bir zihin yapısına ulaşabilir ve strese olan tepkinizi düzeltebilirsiniz. Kendinizi sürekli yargılamak ve azarlamak yerine, şefkatli bir yaklaşım benimseyin.