Nasıl meydana geldiğinizi ve dünyaya en iyi şekilde nasıl yanıt vereceğinizi açıklayan bir sistem hayal edin. Adı Human Design olan bu sistem, eski bir reklamcı ve dergi yayıncısı olan Ra Uru Hu tarafından geliştirildi. Ra Uru Hu’nun kendisine “Ses (Voice)” tarafından 8 günde yazdırıldığını söylediği dört yüz sayfalık kitabında doğduğumuz zamanın ve yerin, nasıl işlediğimize dair bilgiler öğrenebiliyoruz. Bu kulağa biraz çılgınca gelse de haritanızı oluşturduğunuzda profilinizin size ne kadar benzediğini görünce şaşırabilirsiniz.

Human Design nedir?

Human design; I Ching, astroloji, Kabala, Hindu-Brahmin çakra sistemi ve kuantum fiziğinin ilkelerini bir araya getiren mantıksal bir sistemdir. Human Design haritanız, genetik tasarımınızı ortaya çıkarmak için doğum tarihinizi, saatinizi ve yerinizi kullanır.

Human Design size temel olarak bedeninizin bilincine nereden ve nasıl erişebileceğinizi, bu sayede gerçek benliğiniz olarak nasıl yaşayabileceğinizi gösterir. Human Design, birey olarak ne kadar benzersiz olduğunuzu gösteren, olduğunuz kişiyle uyumlu bir şekilde yaşamanız için size rehberlik eden bir harita ya da kılavuz sunar. Gerçek doğamızla uyum içerisinde olduğumuzda olmadığımız şeylerin peşinde koşmak yerine olduğumuz kişi olarak rahatlık ve kabullenme yaşamaya başlayabilir ve dünyadaki gerçek amacımızı gerçekleştirebiliriz.

Hiçbirimiz arızalı olmasak da boşlukları doldurmaya ve olmadığımız biri olmaya çalışıyoruz.

Herkes kendine uygun bir tasarımla doğar. Kimse arızalı değildir. Hepimizin yaşamak üzere tasarlandığı kendi mitolojisi ve amacı, dünyaya getirmek için sahip olduğu kendi becerileri ve sihri var. Mekaniklerimizle uyumlu olduğumuzda bunlar doğal olarak ortaya çıkacaktır.

Mekanik nedir?

Haritamız, enerjimizin dünyaya doğru bir şekilde nasıl bağlanacağımızı gösteren genetik kod haritasıdır. Enerjinizi, yaşam gücünüzü doğru kullanıp kullanmadığınızı hiç merak ettiniz mi? Haritanıza baktığınızda enerjinizin dünyayı “mekanik olarak” yönlendirmek için nasıl tasarlandığını görebilirsiniz. Yani diğer bir deyişle haritanızı anlamanız, yalnızca kendi yapınızı anlamanızı gerektirir.

Human Design’ın amacı nedir? İnsanların karar vermelerine ve ilerlemelerine nasıl yardım edebilir?

Human Design, Strateji ve Otorite adı verilen iki araca sahiptir. Haritanızda Stratejinizin ve Otoritenizin ne olduğunu görebilirsiniz. Bunlar, olduğunuz kişiye uygun kararları nasıl alacağınıza yardımcı olacak ve bu sayede sizi doğru yöne götürecektir. Bedenimizin doğal enerjilerine karşı çalışmak yerine onlarla birlikte çalıştığımızda daha az dirençle karşılaşırız. Günümüzde aynı anda hem ilginç hem de bunaltıcı olabilecek bir bilgi yüklemesi çağında yaşıyoruz. Dünyada nasıl hareket edeceğimizi ve nelerle meşgul olacağımızı bilmemiz zor olabilir. Enerjimizi yanlış şeyler için kullanabiliriz.

Bununla birlikte bedenimizin eşsiz zekasını görmezden gelerek zihnimiz ile kararlar alma eğilimindeyiz. Zihnimiz, üzerinde düşünmekten zevk alabileceğimiz çok sayıda ilginç ve ilham verici fikre sahip olabilir. Fikirlerimizi ve bakış açılarımızı başkalarıyla paylaşırken kullanabiliriz. Human Design’da buna Dış Otorite deniyor. Ancak zihnimiz, yaşamlarımız için neyin doğru olduğunu bilmek üzere tasarlanmamıştır. Human Design’da zihin tıpkı bir arabadaki yolcu gibi kabul edilir. Zihnin rolü tıpkı o yolcu gibi arkasına yaslanıp sürüşün keyfini çıkarmaktır. Human Design sisteminde kullanılan araçlar, zihnin arka koltukta rahat etmesini sağlar. Bu araçları zamanla deneyimledikçe zihninizin hayatınızı yönetmek yerine gözlemlemeye başladığını görebilirsiniz.

Nasıl kendimiz olmayacağımıza dair çeşitli zihinsel hikayelere sahibiz. Yapınızın nasıl olduğunu yalnızca anlamanız bile çok yardımcı olacaktır.

Human Design haritasını oldukça açıklayıcı bulacaksınız. Bu sistemin kurucusu Ru Uru Hu, insanların tasarımlarını anladıklarında en azından bir rahatlama hissedeceklerini söylemiştir. Diyelim ki birisi okumayı seviyor ve yalnız zaman geçirmekten hoşlanıyor. Arkadaşları ve ailesi bu kişinin bir sorunu olduğunu, anti-sosyal olduğunu düşünebilir. Ancak bu kişilerin tasarımlarına baktığımızda yalnızlık kapıları olduğunu, yani yalnız zaman geçirmek üzere tasarlandıklarını söyleyebiliriz. Unutmayın, hiçbirimiz birbirimize benzemek için tasarlanmadık.

Farklı tipler ve stratejiler nelerdir?

Her birinin kendi Stratejisi olan dört farklı aura tipi vardır. Strateji; kendiniz olarak yaşamaya, gerçekte kim olduğunuzu onaylamaya ve ne olmadığınızı anlamanıza ve bunları serbest bırakmanıza açılan bir kapıdır. Stratejiniz, doğal enerjinize karşı yönde çalışmak yerine onunla birlikte çalışmanızı destekler.

Strateji türleri:

Jeneratörler

Jeneratörler, nüfusun yaklaşık yüzde 70’ini temsil ediyor. Onlar gezegenin yaşam gücü ve yaratıcısıdırlar. Sakral merkeze ve sürekli olarak hayatı onlara çeken açık ve sarmalayıcı bir auraya sahiplerdir. Stratejileri, başlatmak yerine yanıt vermektir. Bu, enerjilerini bir şeye vermeye hazır olup olmadıklarını bilmelerini sağlayan sakral bir tepkidir (bunlar; sakral sesler, vücut hareketleri vb. şeyler olabilir). Jeneratörler, yanıt almayı beklemek yerine bir şeyleri başlattıkları zaman yaşamlarında ve işlerinde yenilenmiş ve tatmin olmuş hissetmek yerine hayal kırıklığına uğramış hissedebilirler.

Projektörler

Projektörler nüfusun yaklaşık yüzde 20’sini temsil ediyor. Bu kişilerin stratejileri tanınmayı ve davet edilmeyi beklemektir. Odaklanmış ve nüfuz edici auraları, başkalarının derinliklerini görmelerini sağlar. Davet edildiklerinde ve görüldüklerini hissettiklerinde en yetenekli rehberlerimizdir. Açık olmaları, onları koşullanmaya karşı savunmasız bırakır. Projektörler yanlış kişilere odaklanır ve görmezden gelinirlerse tükenebilir ve acı çekebilirler. Projektörlerin enerjilerini devreye sokma konusunda çok seçici davranmayı öğrenmeleri gerekir. Sistemlere hakim olma konusunda doğuştan yeteneklidirler ve enerjilerini doğru kullandıklarında hayatlarında ve ilişkilerinde başarı elde ederler.

Manifestörler

Manifestörler, nüfusun yüzde 9’unu temsil ediyor. Bu kişilerin stratejileri, harekete geçmeden önce kararları hakkında bilgi vermektir. Manifestörlerin güçlü etkileri vardır. Kapalı ve itici auraları diğer insanların dengesini bozabilir ve onların manifestörü kontrol etmek istemelerine neden olabilir. Manifestör diğer insanlarla paylaşımda olduğunda etrafındaki kişileri doğal olarak rahatlatır ve enerjik direnci ortadan kaldırır. Manifestörler, diğer insanlar için bir tür katalizör görevi görebilir. Bu kişiler hayatlarında başkalarını bilgilendirmeden ilerlediklerinde yaşadıkları direncin sonucu olarak kendilerini öfkeli hissedebilir.

Reflektörler

Reflektörler, nüfusun yaklaşık yüzde 1’ini temsil ediyor. Tüm merkezlerinizin açık olması halinde reflektör olursunuz. Bu kişilerin çevrelerindeki enerjiyi çoğaltan ve yansıtan bir aurası vardır. Reflektörlerin deneyimleme süreci diğer tiplerden oldukça farklıdır. Kimyaları her şeyi ve herkesi büyüttüğü için olayları kimsenin görmediği şekilde görme potansiyeline sahiplerdir. En büyük yetenekleri diğer insanları ve çevrelerini okumalardır. Sağlıklı ve doğru ortamda olduklarında hayatın getirdiği sürprizleri ve mucizeleri yaşayabilirler. Bu kişiler yansıttıkları şeylerle özdeşleştiklerinde bitkin hissedebilir ve hayal kırıklığına uğrayabilirler.

Açık merkezler ne anlama geliyor?

Sürekli olarak enerji harcıyor ve enerji alıyoruz. Bedenimizde bulunan dokuz merkez, yaşam gücümüzü dönüştüren ya da değiştiren enerji merkezleridir. Haritanızda bir merkez renklendirilmişse bu merkezin çalışma şekli sabittir ve güvenilirdir. Tanımlanmamış ya da beyaz merkezler ise açıktır. Bunlar arızalı ya da boş değildir ve düzeltilmeleri gerekmez. Ancak dış etkilere karşı en savunmasız olduğumuz yerlerdir. Onlardan bir şeyler öğrenebilir ve bilgelik edinebiliriz, ancak bu merkezlerden karar vermemeliyiz. Hayatımıza devam ederken açık merkezlerimiz aracılığıyla sürekli olarak koşullanırız. Koşullanma, kaçınılması gereken bir şey olmasa da bunlara göre hareket etmek, sorun teşkil edebilir.

Diyelim ki açık bir kök merkeziniz var: Bu merkez, adrenal sistem ve stres hormonlarının üretimiyle ilişkili bir baskı merkezidir. Yakıt kaynağıdır ya da fiziksel bir basınçtır. Açık olan kök merkez için Öz Olmayan Benlik sorusu şudur: Baskıdan kurtulmak için acele mi ediyorum? Açık kök merkez tarafından yönetildiğinizde çok hızlı konuşabilir, çok hızlı araba sürebilir ya da altı haftalık bir işi altı günde tamamlayabilirsiniz. Bedeninizdeki artan basınç çok rahatsız edici olduğu için bundan olabildiğince çabuk kurtulmak istersiniz. Zihniniz, daha hızlı hareket etmeniz ve o şeyi gerçekleştirmeniz halinde baskının gideceğini söyleyecektir. Ancak baskı her zaman geri geleceği için bu doğru değildir. Baskı tek başına sorun olmasa da zihniniz hikayeler uydurduğunda ve siz bu hikayelere inandığınızda enerjiniz etrafa dağılmış olur. Sürekli artan bu baskıyla hareket etmek kazalara, ciddi enerji tükenmelerine ve genel olarak kötü kararlar almaya neden olabilir.

Yaşadığımız zihinsel diyaloğu gözlemleyerek ya da fark ederek onunla olan ilişkimizi değiştiririz.

Peki ne yapmak lazım? Bu durumda ne zaman baskı altında olduğumuzu ve stresin bizde nasıl etki gösterdiğini gözlemleyebilir ve bunu nasıl kullanabileceğimizi anlayabiliriz. Burada önemli olan hangi baskının bize ait olduğunu anlamaktır. Human Design sistemindeki koşulsuzlaştırma, olmadığımız şeyleri serbest bırakma sürecidir. Zihnimizle olan ilişkimizi değiştirmemiz, kuantumun güzelliğidir. Ortaya tamamen yeni bir şey çıkar ve daha bilinçli hale gelir. Her şeyi yeni bir bakış açısıyla görebiliriz.

Otorite türleri nelerdir?

Stratejiniz ve İç Otoriteniz size rehberlik etmek adına birlikte hareket eder. İçsel Otoriteniz, vücudunuzun sahip olduğu bilgi ya da zekadır. Bu sayede bir kararın sizin için doğru olup olmadığını anlarsınız. Bugünlerde sezginizi takip etmenizle ilgili çok şey duyuyor olabilirsiniz. Human Design bu konuda daha spesifik olması sayesinde Otoritenizin nerede olduğunu gösteriyor. Bunu deneyebilir ve sizin için nasıl işlediğini görebilirsiniz. Açık merkezlerinize bakabilir ve Otoritenizi kendiniz olmayan şeylere ve insanlara, nerede ve nasıl verdiğinizi tespit edebilirsiniz. Gerçek Stratejimiz ve Otoritemizle bilinçli olarak alıştırmalar yaptığımızda benzersiz yolumuz ve genetik yapımızla hizalanırız. Yaşadığımız yerden işimize ve ilişkilerimize kadar her şey yerli yerine oturur.

Stratejinizi ve Otoritenizi kullanarak kararlar alıyorsanız, zihninizle karar almıyorsunuz demektir. Başlarda zihnimizin bu sürece katılmaması doğaldır. Herkes Stratejisini ve Otoritesini kendine özgü şekilde deneyimleyecektir. Bu bilgiden fayda sağlamanın tek yolu tasarımınızla deneyler yapmak ve bunun içinizde canlanmasını sağlamaktır. Otorite türleri genel olarak şu şekildedir:

Duygusal otorite

Human Design tablosu
Human Design tablosu

Nüfusun yaklaşık yüzde 47’sinde solar pleksus, yani duygusal otorite vardır. Bu otorite daima hareket eder. Bu tür otorite sürekli olarak hareket ederek ve deneyimleyerek bilgi toplar. Netlik olan bir yere ya da bedende çok az gerginliğe neden olan ya da hiç gerginliğe neden olmayan bir yere geldiklerinde karar verebilirler. Duygusal otoriteye sahipseniz, en iyi kararlarınızı bekleyerek verebilirsiniz. Bir karar vermeden önce kendinize zaman verin ve tüm duyguları yaşadığınızdan emin olun.

Sakral otorite

Nüfusun yüzde 35’inden az bir kısmı sakral otoriteye sahip. Pek çok jeneratörün otoritesi sakraldır. Bu kişilerin doğal eğilimleri, yanıt verebilmek adına birinin ya da bir şeyin ortaya çıkmasını beklemektir. Auranız hayatı daima kendine çeker. Sizin harekete geçmenize gerek kalmaz. Sakral yaşam gücü enerjiniz, yanıt verme mekanizmasıdır. Enerjisini o an sizin için sağlıklı olan bir şeye vermeye açıktır ya da kapalıdır. Kendiliğinden ses çıkarma ya da hareket etme gibi tepkiler ile bu yanıt görülebilir. Bu otorite daima size doğrudan soru sorulmasıyla ilgili değildir.

Dalak otoritesi

Nüfusun yüzde 11’inde görülen bu otorite sezgisel duyularla ilişkilidir. Dalak en eski farkındalık merkezimizdir, zihnimizden hızlıdır ve hayatta kalma, sağlık ve iyilik halinde köklenmiştir. Bazı insanlar bu otoriteyi ani bir biliş olarak niteler.

Çevre/İç otoritenin olmaması

Nüfusun yalnızca yüzde 3,5’luk kısmında görülen Zihin Projektörüdür. Açık merkezleriniz aracılığıyla duyusal bilgilerden rehberlik alırsınız. Gerçeği duymak için diğer insanlardan yararlanmanız yardımcı olacaktır. Sizin için doğru ortamda bulunmanız önemlidir.

Benliği yansıtan otorite

Nüfusun yaklaşık yüzde 2,8’ini yansıtan bu otorite Projektörlerin daha güçlü olan alt bölümünü tanımlar. Onların sesini dinlemek ve duymak önemlidir. Gerçekleri, kimliklerinin özü olan G merkezi aracılığıyla ifade ederler. Bu kişiler sözlerini filtreden geçirmeden söylemelidir.

Ay döngüsü otoritesi

Nüfusun yaklaşık yüzde 1,39’u Ay döngüsü otoritesine sahiptir. Bu kişilerin Ay ile özel bir bağları vardır. Önemli kararlar vermeden önce 28,5 günlük Ay döngüsünün tamamlanmasını beklemelidirler.

Ego otoritesi

Kalp merkezli olan bu otorite, Projektör ya da Manifestör ile ilgilidir ve nüfusun yüzde 1’inden fazlasında görülür. Bu kişiler anlık olarak söylediklerine ve yaptıklarına güvenmelidir. İzin vermeniz durumunda egonuz konuşacak veya vücudunuz hareket edecektir. Önemli olan sözlerinizin filtrelenmemiş şekilde ağzınızdan çıkmasına izin vermenizdir.

Son Olarak

Haritanızı incelemek, Tipinizi, Stratejinizi ve Otoritenizi anlamak yalnızca bir başlangıç. Deneyiminiz boyunca ilerlerken olayın gerçekten görmeyle ilgili olduğunu fark etmeye başlayacak ve her şey doğru rolü oynamanızla birlikte gelişecektir.