Pek çok insan cildinin canlı ve genç görünmesini sağlamak için cilde zarar veren güzellik ürünleri kullanmak için saatlerini harcar. Ancak bu sonuçları elde etmek için zarar veren ürünleri kullanmanıza gerek yok. Hyaluronik asit ile cildinizin parlamasını sağlayabilir ve eklemlerinizin de fayda görmesine katkıda bulunabilirsiniz. Üstelik toksik cilt ürünlerinin zararlı yan etkilerini de yaşamamış olursunuz.

Hyaluronik asit, eklem ağrısı ve yaşlanmayla ilişkili diğer belirtileri azaltmanın yanı sıra cildin dokusunu ve görünümünü iyileştirme yeteneği nedeniyle dermatologlar ve diğer doktorlar tarafından sıklıkla tavsiye edilmektedir. Hyaluronik asit genelde pahalı yaşlanma karşıtı serumların içerisine eklenmekle birlikte eklemleri destekleyen takviyelerde, göz damlalarında ve dudak kremlerinde de hyaluronik aside rastlayabilirsiniz.

Peki hyaluronik asit tam olarak nedir ve nasıl işe yarar? Hyaluronik asit, vücut tarafından doğal olarak üretilen kayganlaştırıcı ve şeffaf bir maddedir. Hyaluronik asit insan vücudunda en yoğun olarak deride, eklemlerin içerisinde, göz yuvalarında ve kolajeni tutmaya, nemi arttırmaya ve elastikiyet ile esneklik sağlamaya yardımcı diğer dokularda bulunur.

Günümüzde hyaluronik asit çeşitli yaşlanma karşıtı güzellik ürünlerinin içerisinde bulunmaktadır. Hyaluronik asidi losyonlarda, kremlerde, serumlarda ve gıda takviyelerinde bulabilirsiniz. Hatta dermatoloğunuz hyaluronik asidi enjeksiyon şeklinde de uygulayabilir.

Hyaluronik asit, kemik suyunda da doğal olarak bulunan bir bileşendir. Bu nedenle beslenme düzeninize daha fazla kemik suyu ya da kemik suyunda yapılmış protein tozu eklemeniz halinde hyaluronik asit alımınızı arttırmış olursunuz.

Hyaluronik asit topikal olarak uygulandığı zaman emilemez. Bununla birlikte sodyum hyaluronat, hyaluronik asit tuzu olduğu için çok daha düşük moleküler boyuta sahiptir ve cilt üzerine uygulandığında cilde nüfuz edebilir. Hyaluronik asitin bu formu kremlerde ve diğer losyonlarda yer alabilmektedir.

Hyaluronik Asidin Faydaları

Kuru ve yaşlanmış cildi nemlendirir

Kuru ve yaşlanmış cild
Kuru ve yaşlanmış cild

Hyaluronik asit, nemlendiricidir. Hyaluronik asit içeren serum kullanan pek çok insan, serumu uyguladıktan sonra cildinin daha nemli olduğunu, göz altı torbalarının hafiflediğini ve cilt dokusunun daha pürüzsüz hale geldiğini söylemektedir. Hyaluronik asidin, güneşe maruz kalma nedeniyle meydana gelen cilt yaşlanmasının görünümünü iyileştirmeye yardımcı olmasının en önemli nedeni su kaybını azaltmasıdır. Hatta hormon replasman tedavilerinin cildi daha genç ve daha az güneş hasarına uğramış göstermesinin nedenlerinden bir tanesi cildin hyaluronik asit konsantrasyonunu arttırmasından kaynaklanmaktadır.

Kuruluk, kepek, gözlerde veya dudaklarda sarkma, cildin yaşlanmasıyla ilişkilidir. Çünkü yaşlandıkça cildimizdeki moleküller suyu bağlama ve tutma yeteneklerinin bir kısmını kaybeder. Bu durum yalnızca cildin kurumasına yol açmaz, aynı zamanda cildin dolgunluğunun da azalmasına neden olur. Cilt yaşlanması hem içsel hem de dışsal yaşlanmayla gerçekleşir. Yani hem kirleticiler ve UV ışınları gibi çevresel faktörlere maruz kalmak hem de normal yaşlanma süreci, cildin yaşlanmasına neden olmaktadır. Araştırmalara göre ciltte hyaluronik asit sentezi, birikimi, hücre ve protein birleşimi ve bozulmasından sorumlu çeşitli alanlar bulunmaktadır.

Araştırmacılara göre uzun süre güneşe maruz kalma sonucu cildin dış katmanının kuruması, kırışıklık oluşumunda önemli bir rol oynamaktadır. Düşük nemli ortamlar, yüksek nemli ortamlara göre cildin su tutma kapasitesini ve elastikiyetini azalttığı için kırışıklıklar ile ince çizgilerin düşük nemli ortamlarda daha fazla olduğu bilinmektedir. Hyaluronik asit, epidermisin güneşe maruz kalma, cilt kuruluğu ya da pullanma ile ilişkili olarak yaşadığı su kaybını azaltarak yaşlanma belirtilerini doğal olarak azaltmaya yardımcı olabilir.

Kırışıklıkların azaltılmasına yardımcıdır

Kırışıklıkların azaltılmasına yardımcıdır
Kırışıklıkların azaltılmasına yardımcıdır

Cilde uygulanan ve hyaluronik asit içeren ürün kullandıktan sonra haftalar içerisinde cildin yüzeyinin nemliliğinde gözle görülür bir artış olduğunu fark edebilirsiniz. Pek çok araştırma hyaluronik asidin cildin görünümünü iyileştirmesinin altı hafta ya da daha fazla zaman sürebileceğini göstermekle birlikte kırışıklık karşıtı hyaluronik asit serumları ile göz kremleri bazen 2-4 haftalık kullanım ile işe yaramaya başlayabilmektedir. Daha ciddi sonuçlar için dermatologlar artık dudak ve göz sarkmasını azaltmak adına hyaluronik asit içeren reçeteli enjeksiyonlar ya da formüller kullanmaktadır.

Yaraların ve güneş yanıklarının onarılmasını sağlar

güneş yanığı
güneş yanığı

Hyaluronik asit, kırışıklıkların görünümü ile kuruluğu azaltmanın yanı sıra hasarlı dokuyu nemli tuttuğu için uçukların ve ağızdaki yaraların, ülserlerin, yaraların ve yanıkların tedavisinde faydalıdır. Doku onarımı konusunda güneş yanıklarının hafifletilmesinde de faydalıdır. Dudaklar ve ağızlarda uçuk ilaçlarının tedavisinde iyileşme sürecini hızlandırmak ve çatlama ile kanamayı önlemek için genelde hyaluronik asit jeli bulunur.

Ağrıyan eklemleri rahatlatır

Ağrıyan eklemleri rahatlatır
Ağrıyan eklemleri rahatlatır

Hyaluronik asit vücuttaki tüm kemiklerde, bağ dokularda, eklemlerde, tendonlarda ve kıkırdak yapılarda bulunur. Bu asit özellikle hiyalin kıkırdak adı verilen kemiklerin uçlarını kaplayan ve yastıklama sağlayan kıkırdak türünde bulunur. Hyaluronik asit kemikleri korumaya yardımcı olduğu ve aşınma ile yıpranmaya karşı direnç sağladığı için dejeneratif eklem hastalıklarıyla ilişkili olarak görülen ağrıları ve hassasiyeti azaltma konusunda faydalıdır.

Hyaluronik asidin aynı zamanda eklemlerimiz üzerinde bir kaplama oluşturan sinovyal zar isimli bir diğer önemli kısımda da bulunur. Sinovyal sıvı eklemlerin şoku emmesine, elastik kalmasına ve besin maddelerini kıkırdağa taşımasına yardımcı olan yapışkan bir sıvıdır.

Hyaluronik asit kireçlenme ağrısını ve yaralanmalarını tedavi ederken kullanılan takviyelerde sıkça yer alan bir maddedir. Ayrıca doktor tarafından eklemlere enjeksiyon yoluyla da uygulanabilmektedir. Bazı araştırmalar düşük dozlardaki hyaluronik asidin eklem sertliği ile kronik ağrıyı azaltma konusunda etkili olabileceğini göstermektedir. Hyaluronik asit ile tedavi edilen bölgeler arasında genelde dirsekler ve dizler bulunmaktadır.

Gözlerdeki kuruluğun ve göz rahatsızlığının azaltılmasına yardımcı olur

göz kuruluğu
göz kuruluğu

Göz çukurunun içerisindeki sıvının neredeyse tamamı hyaluronik asitten oluşur. Hyaluronik asit içeren göz damlaları göz çukurundaki nemi yenileyerek gözyaşı üretimine yardımcı olarak ve gözlere sıvı dengesini yeniden kazandırarak kronik olarak kuru olan gözlerin rahatlamasına yardımcı olabilir. Bazı araştırmalar hyaluronik asidin, UVB ışığının kornea içinde neden olduğu oksidatif hasarı önlemeye yardımcı olduğunu da göstermektedir.

Gözlerin en hassas ve en kuru zamanlarını yaşadığı ameliyat öncesi ve sonrası gibi zamanlarda, katarakt da dahil olmak üzere çeşitli göz yaralanmalarını ve bozukluklarını tedavi etmede kayganlaştırıcı görevi görmesi nedeniyle hyaluronik asit içeren formüller kullanılır. Hyaluronik asit içeren damlalar kataraktın alınması, kornea nakli ya da retinanın onarımı dahil olmak üzere göz ameliyatlarında ve iyileşme sırasında faydalı olabilmektedir.

İnflamatuar bağırsak hastalıklarına karşı korur

İnflamatuar
İnflamatuar

Vücudunuz tarafından üretilen ve tavuk kolajeninde doğal olarak bulunan hyaluronik asit, bağırsakta işlev görmekte ve Crohn ile ülseratif kolit gibi inflamatuar bağırsak hastalıklarına karşı korunmaya ya da bunları onarmaya yardımcı olabilmektedir.

Bununla birlikte parçacıkları normalden daha küçük olan hyaluronik asidin aşırı kullanımı bazen bağırsaklardaki inflamasyonun artmasına neden olabilmektedir. Ancak beslenme düzeninize kemik suyu ya da kemik suyundan yapılmış protein tozu gibi hyaluronik asit bakımından zengin gıdalar ile takviyeler eklemeniz, mide-bağırsak sisteminin doğal iyileşme sürecini desteklemeye ve sızdıran bağırsak sendromundan korunmaya yardımcı olabilir.

Hyaluronik Asit Nedir?

hyalüronik asit
hyalüronik asit

Hyaluronik asidin sunduğu en büyük avantaj ciltte, gözlerde ya da yumuşak dokularda suyu tutma kapasitesinin oldukça yüksek olmasıdır. Hyaluronik asit, yüksek viskozitesiyle birlikte büyük miktarlarda su tutma kapasitesi olan bir glikozaminoglikan olarak kabul edilir. Hyaluronik asidin dağıtımı tüm vücutta gerçekleşir. Deride bulunan hyaluronik asit, tüm vücutta bulunanın yaklaşık yarısını oluşturur.

Hyaluronik asidin yoğun bir şekilde bulunduğu diğer bölümler arasında tendonlar ve eklemler, göz zarları, göbek kordonu, sinovyal sıvı, iskelet dokuları, kalp kapakçıkları, akciğerler, aort damarı ve prostat bulunmaktadır. Hyaluronik asit temelde suyu tutan ve bu sayede sıvının hareket etmesini ve basıncı emmesini sağlayan karbonhidrat moleküllerinin birbirine uzun bir şekilde bağlanmasıdır.

Geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde yapılan araştırmalar göre hyaluronik asidin nem sağlama, eklemleri kayganlaştırma, doku içinde ve hücreler arasında boşluk doldurma, doku ve yaraları onarma, bağışıklık yanıtlarını arttırma, fibroblastların hasarını onarma ve cildin epitel hücrelerini koruma gibi işlevleri olduğunu göstermektedir.

Hyaluronik Asit Nasıl İşe Yarar?

Sağlıklı dokularda daha büyük hyaluronik asit moleküllerü bulunmakta ve bunlar, inflamasyon ile serbest radikal hasarının ve susuzluğun kontrol altına alınmasına yardımcı olmaktadır. Diğer yandan daha küçük moleküller ise bağışıklık sistemine tehlike sinyalleri gönderebilir ve yaralanmaya ya da yaraların iyileşmesine yardımcı olmak için inflamasyonu arttırabilir.

  • Hyaluronan sentaz olarak adlandırılan integral membran proteinleri sınıfı, vücuttaki hyaluronan sentezinden sorumludur. İnsanlarda hyaluronik asit oluşturmak için hylauronik asit sentazlarının üç tipi bulunmaktadır: HAS1, HAS2 ve HAS3.
  • CD44’e (hyaluronan reseptörü) ve ayrıca RHAMM’ye (bir diğer reseptör) bağlanan hyaluronanın, hücre sinyali ve hücre göçü gibi şeyler söz konusu olduğunda merkezi sinir sisteminde önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir.
  • Hyaluronik asitten cildin nemi ile ilgili en önemli molekül olarak bahsedilir. Tıpkı skualen gibi hyaluronik asit de vücudumuz tarafından üretilir ve cilt için faydalıdır. Ancak bu doğal cilt güçlendiricilerin her ikisi de yaşlandıkça azalmaktadır. Güzellik ürünlerinde genellikle hem hylauronik asit hem de skualene rastlayabilirsiniz.
  • Yetişkinlerde meydana gelen cilt yaralarından farklı olarak fetüste oluşan cilt yaraları, yara izi oluşturmadan hızlı bir şekilde onarılmalarıyla bilinmektedir. Fetal cilt yaralarının böyle bir iyileşme yeteneğine sahip olması, yetişkinlerde görülen düşük hyaluronik seviyelerine karşılık fetüste daha yüksek seviyelerde hylauronik asit dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır.
  • Son yıllarda, hyaluronik asit içeren ve cildi daha pürüzsüz, dolgun, daha eşit tona sahip ve genel olarak daha canlı bir görünüme kavuşturmayı vaat eden yeni doğal cilt bakım ürünlerinde bir patlama yaşandı. Hyaluronik asit, ağırlığının 1.000 katına kadar su tutma kapasitesine sahiptir. Bununla birlikte bu asidin moleküllerinin boyutu diğer asitlere kıyasla nispeten büyük olduğu için cilt bakım ürünleri üretene firmalar, cilde nüfuz edebilen ve cilt üzerinde kalabilen hyaluronik asit içeren ürünler üretebilmektedir.
  • Bilim insanları yalnızca geçtiğimiz on yılda dahi cilt yüzeyinin altına geçebilen ileri teknoloji hyaluronik asit formülleri elde edebildiler. Yapılan son araştırmalar, gelişmiş (düşük moleküler ağırlıklı) hyaluronik asit serumlarının topikal uygulamasının cildin nemini iyileştirebileceğini ve sadece birkaç hafta içinde kırışıklık derinliğinde önemli azalmalar sağlayabileceğini göstermektedir. Hyaluronik asit hem iç hem de dış faktörlerden, özellikle de ciltte foto yaşlanmadan kaynaklanan oksidatif hasarı azaltma konusunda faydalıdır.
  • UV ışınlarının neden olduğu zarara ek olarak cilt yaşlanmasının, östrojen gibi cinsiyet hormonlarının üretiminin azalması da dahil olmak üzere hormonal değişikliklerden etkilendiği düşünülmektedir. Azalan östrojen cildin kurumasına, elastikiyetinin kaybına ve kırışmasına (eklem ağrıları ve göz kuruluğu gibi diğer yaşlanma sorunlarıyla birlikte) yol açan kolajen azalmasına neden olabilir.

Hyaluronik asit, sıvı veya su kaybını azaltmanın yanı sıra kolajen kaybını yavaşlatmayı da sağladığı için eklemlerin kayganlığının artmasına, ağrıyı azaltmaya ve göz ve ağızdaki çeşitli sorunları tedavi etmeye de yardımcı olabilmektedir.

Hyaluronik Asit ile Glukozamin Farkı

  • Glukozamin, tıpkı hyaluronik asit gibi eklem ve dokularda elastikiyeti arttırarak ağrıyı azaltmada kullanılabilen bir maddedir.
  • İkisi arasındaki temel gark hyaluronik asidin suyu tutması nedeniyle daha fazla kayganlık sağlaması ve glukozaminin ise daha çok güç sağlamasıdır.
  • Hyaluronik asit, sinovyal sıvı ile eklem kıkırdağı bakımından ayrılmaz bir bileşendir. Glukozamin ise kıkırdak oluşturmaya yardımcı olmaya yaramaktadır. Temelde hyaluronik asit eklem sıvısı için daha faydalı ve şok emme konusunda daha önemli olmakla birlikte glukozamin, kıkırdak ve kolajen kaybını önlemeye yardımcı olmaktadır.
  • Pek çok kişi bu iki maddeyi birlikte kullandıklarında daha iyi sonuçlar almaktadır. Hatta glukozaminin hyaluronik asit üretimini arttırdığı keşfedilmiştir.

Yaşlanma karşıtı bazı formüllerin içerisinde hyaluronik asit ile glukozamine ek olarak manganez sülfat gibi eklemleri destekleyici maddeler bulunmaktadır. Bu maddelerin hepsi bir arada kullanıldığında kireçlenme ağrılarını azaltmak, kıkırdak fonksiyonunu iyileştirmek ve sinovyal sıvıları yenileme konusunda etkili olabilmektedir