“Kadın olmak, hayatta başıma gelen en güzel şey” diye düşünmüşümdür her zaman. Biz kadınlardaki hassasiyet, incelik, tazelik, her şeyden bir güzellik çıkarabilme yetisi, şen kahkahalar ve hayatta erkeklerin farkına bile varamadığı güzellikleri doya doya yaşama kabiliyeti bence bizleri eşsiz yapıyor. Eğlenmek en şen şakrak şekilde, duygusallık en arabeskinden, çalışmak var gücünle, sevmek ölürcesine ve varsa alınacak bir intikam en acımasızca hepsi kadınların uzmanlık alanıdır. Erkeklerin tek düze, “yemek, içmek, sevişmekten ibaret” hayatlarına inat, bizde her şey en uç noktalarda hayat buluyor.

Bazen bir sayfanın anlatamayacağını bir kaş, göz işaretiyle anlatır, bazen en basit bir olayı sayfalarca destan yazarız. Hem karşısındakini en dibine kadar anlamayı en iyi becerip hem de kendini anlatmakta usta olan biz kadınlar, bir şeyi bilmediğimizi söylüyorsak bilmek istemediğimizden kaynaklanıyor. Biriyle anlaşamıyorsak da, zaten anlaşmak istemiyoruzdur.

Erkeğin “ya benimsin ya toprağın” maçoluğu bir yana, kadın da az psiko değildir yani! Şöyle ki; bir kadın istediği sürece, o erkek onundur. Hiç de mutlu olmadığı erkeği bir türlü bırakmayan, mahkemelerde “boşanmayacağım” diye tutturup erkeği süründüren kadınların sayısı hiç de az değil. Aslında orada sevgi, aşk, mantık ya da nafakanın hiçbir önemi yoktur. Olay, adamı delirtmektir. Zira “ben delirdiysem, o da delirsin” düşüncesi hakimdir. Tam bu paralelde kadın istiyorsa, alır ve bıkana kadar da bırakmaz. Erkek onu bırakırsa, yeniden elde etmek için elinden geleni yapar ve kesinlikle zor da olsa bunu başarır. Ama bir de kadının gönlü artık soğuduysa o erkek için geçmiş olsun. Hiçbir güç kadını geri döndüremez. Zaten oradaki mantık şudur: “Ben istediğim sürece benimdir, kimse alamaz. Ben istemiyorsam, isteyene hayırlı olsun.”

Dünyada önce erkeklerin var edilmiş olmasını bir üstünlük olarak sayan erkeklere inat, zaten erkeklerin kusurlu yönleri fark edildikten sonra, o kusurları da telafi edip kadının yaratıldığını düşünenlerdeniz. “Eee, madem öyle neden bu kadınlar, erkeklerle çok da iyi anlaşamıyor?” diye soracak olursanız, bunun bir “anlaşmazlık” değil, erkeğin kadını “anlamaması” olduğunu söylemek mümkün. Zira kadınların belki de tek kusuru, erkeler kadar direkt iletişimi, pat diye suratına söylemeyi sevmiyor olmalarıdır. Evet, biz nazik yaratılmış olduğumuz için “ben kırmayayım” diye düşünüp dolaylı yoldan, daha kibarca söylemeyi, ima etmeyi seviyoruz. Tabi karşımızda bu küçük imaları anlayabilen birisi de çıkmamışsa anlaşmazlık da kaçınılmaz oluyor. Ne yani, şimdi suç bizde mi? Gelelim şimdi kadınlar ne ister sorusunun cevabına.

  • Sözünü tutan bir erkek!

Kabul ediyorum, biz kadınlar bazen isteklerin dozunu kaçırabiliyoruz. İşte bu sebeple de genellikle erkekler “bakarız”, “hallederiz”, “tamam yaparız” gibi ifadelerle günü kurtarma peşine düşüyorlar. Erkek, o günü kurtardıysa her hangi bir sorumluluk hissetmeden yaşantısına devam ediyor. Ama kadın artık bir kez o sözü aldıysa, peşini bırakmayacaktır. O söz yerine getirilinceye kadar, günlerce, haftalarca, defalarca aynı konu ısıtılıp ısıtılıp yeniden ortaya gelecek. Arkadaşım, madem yapamayacaksın, söz verme! Yoksa hayat senin için baya zorlu olacak.

  • İzlendiğinin farkında olan bir erkek!

Sokakta, alışveriş merkezinde ya da metroda bir kadın gördüğünde erkek önce yanındaki kadını bir kontrol eder, ardından hafifçe diğer kadına gözü kayar. Yanındaki kadın bir elbise deniyor olsun, metroda omzuna yaslanıp uyuyor olsun ya da telefonuna bakıyor olsun bu durum hiçbir şeyi değiştirmez. Kadının bir gözü hep yanındaki erkekte, diğer gözü de dış dünyadadır. Erkeğin bu “nasılsa şu an bana bakmıyor” şeklindeki safça düşüncesi kadını çileden çıkarır. “Acaba, benim kocam niye biraz daha zeki değil” diye hayıflanan kadınların sayısı hiç de az değil!

  • Birazcık centilmenlikten ölmeyeceğini bilen erkek!

Yıl olmuş 2017, uzay çağından, modern dünyadan bahsediyoruz. Ama sağ olsun erkelerin çoğu hala taş devrinden, o mağaralardan çıkamamış. Bu nedir, nasıl olabiliyor, tıpkı sizler gibi ben de kesinlikle anlamıyorum. Kadının önünden yürüyen erkek, restoranda kadından önce oturan erkek, el, kol hareketleriyle konuşan erkek, bir kadınla konuşurken “müdür”, “hacı”, “eleman” gibi sözcükler kullanıp kendisini cool zanneden tipitip erkek! Mümkünse mağarana geri dön ve bin yıl daha oradan çıkma.

  • Gerçekten ilgilenen erkek!

“Kadınlar ilgiyi sever” kesinlikle bir klişe halini almış olabilir. Ama bir gerçek. Ne giydi, nereye gitti, nelere üzüldü, neye sevindi ya da o an kafasını kurcalayan durumlar neler gibi soruların yanıtlarını kadın saatlerce anlatır. İşte bu “çok önemli”, “ekstra hayati” olan konularla erkek de kesinlikle aynı önemi vermeli. “Aman canım, senin de derdin bu mu?” tarzı yaklaşımlar, çoğu zaman öldürücü darbeler olabiliyor. Erkek, kendi biletini kendisi kesmek istemiyorsa, ilgi şart!

  • İlgisiyle boğmayan erkek!

Evet, ilgi çok önemli dedik. Peki, nasıl ve ne kadar ilgi? Kadının önem verdiği her şeyle ilgilenen, ancak kadını sıkmayan, boğmayan erkek olabilmek önemlidir. İlgi, kadına değerli olduğunu hissettirmeli, özgürlüğünün kısıtlandığını, sürekli takip edildiğini değil. Sürekli iltifat eden, abartılı mesajlar gönderen, her saniye nerede olduğunu soran erkek, bir zahmet uzak dur, nefes alalım!

  • Mantıklı bahaneler bulabilen erkek!

Erkeklerin her işi, her sorunu en kısa yoldan halletme sevdaları, çoğu zaman kadınlar için kırıcı olabiliyor. Nasıl ki, görüşmek istemediği bir iş arkadaşına, pat diye istemediğini söylüyorsa, kadına da o şekilde yaklaşan erkek kaybetmeye mahkumdur. Daha çekici bir teklifi kabul ettiği için randevusuna gidemeyecek olan erkek, “bu gün geç saatlere kadar büroda olacağım” ya da “çok hastayım, eve gidip yatacağım” gibi bahaneler, yalanlarla karşımıza çıkıyor. Ya da daha kötüsü “tipim değilsin” diye kadının kafasından aşağı bir kova kaynar su döküyor. Şimdi “hastayım, evde yatacağım” diye bir bahane sunan erkek, o kadını aptal yerine koymuştur. Ama ilahi adalet diye bir şey ve sosyal medya diye bir şey var, mutlaka o geceye dair fotoğraflar, aynı mekanda olan başkasının anıları kadını gelir bulur. Adam rezil olduğuyla kalır. Eğer kaba bir şekilde reddettiyse de kadının kalbi paramparça olmuştur.

  • Hesabı ödeyebileceği mekanlara götüren erkek!

Bir eğlenceye, yemeğe gidildiyse “ille de hesabı erkek öder” gibi bir mantık kesinlikle yanlış. Ancak ilk buluşmalarda kesinlikle erkek ödemelidir. Sonraki buluşmalarda da sırayla ödenebilir ya da ara da bir kadın teklif ettiğinde hesabı ödemesinde bir sakınca yoktur. Ancak kadının hesabı ödeyeceğini düşünerek pahalı mekanları seçmek, saçma sapan birçok şey sipariş etmek, kendi ödeyeceği zamanlarda da daha mütevazi yerler seçmek çok itici. Sakın “böyle şeyler yapan erkekler var mı?” diye düşünmeyin. Hem de çok var. Beyler, eğer hesabı ödeyecek gücünüz yoksa o pahalı mekanlara gitmeyin, kadının gözünden düşmeyin.

  • Mutlaka bir planı olan erkek!

Kadınlar, kendilerinden fikir alınmasını, her plana dahil olmayı kesinlikle çok severler. Ancak bir planı olan, kendisiyle geçireceği zamanı düşünmüş bir erkeği daha çok severler. Azcık çalıştırın şu kafayı da, maçın saat kaçta olacağına kafayı taktığınız kadar partneriniz en çok nerede mutlu olur onu da düşünün. Zira kadınlara “nereye gitmek istersin” şeklinde sorulduğunda, eğer çok özel bir gün değilse genellikle “sen bilirsin” yanıtı gelir. İşte bu yanıttan sonra mutlaka erkeğin çok iyi bir seçeneği, planı olmalı ki, bu sayede kadın da değerli olduğunu hissetsin.

  • İnisiyatifi ele alabilen erkek!

Sevgi, sadakat ve elbette aşk çok önemlidir. Ama her şeye “sen bilirsin” modunda yaklaşan erkekleri de gözüm görmese çok iyi olur. Ezilmiş bir domates modunda, her konuda fikir bekleyen, “ben sümsük bir kediyim” tribinde yaşayan erkeklerin çekici olma ihtimali hiç yok. Seviyorsan, git konuş! İstiyorsan, tutkulu ve kararlı ol! Boşboğaz, çok konuşan, gevşek ağızlı olma, ama ilişkinin gidişini, hızını, karşındakinin ne kadar şımaracağını belirleyen kişi sen ol. Zira evde, sokakta, yanımızda mırıl mırıl dolaşan bir şeye ihtiyacımız olursa, zaten bir kedi alır besleriz. Biz kadınların daha fazlasına ihtiyacı var.

  • Dış görünüşüne özen gösteren erkek!

Beğendiği bir kadını elde edinceye kadar Brad Pitt, elde ettikten sonra Recep İvedik olan erkeklerden artık bıkkınlık geldi. İlişki birkaç aynı doldurunca parfümünü, rolonunu unutan, her gün aynı tişörtle, gömlekle buluşmaya gelen erkek, gözüme görünme lütfen. Sabah uyandığında, gece uyumadan önce ilk işin dişini fırçalamak değilse, acilen ormana dön. Erkekler, hep kadınları kendine bakmamakla suçlayıp evde sürekli donla, atletle dolaşarak tüm çekiciliği yitiriyor. Dışarı çıkarken yine bir nebze olsun, yüzüne bakılabilir olan erkeğin ev ortamındaki paspallığı dillere destan.

  • Başkalarının yanında “en birinci” olmaya çalışmayan erkek!

Baş başayken ya da evdeyken “tabi hayatım, sen bilirsin” modunda dolaşan erkeklerin çoğu, arkadaşların yanında bir anda aslan, kaplan tribine giriyor. Bu hızlı değişimden başı dönen kadın ise, evde erkeğe dünyanın kaç bucak olduğunu gösterme planlarını en detayına kadar hesap ediyor. Arkadaşların yanında kaba saba sözler, davranışlar, erkeği kadının gözünden düşürmenin en kısa yoludur. Bu sebeple hayatın sadece o günden ibaret olmadığının farkında olan, kadına dışarıda da özel davranan erkek, candır!

  • Fiziksel anlamda güçlü erkek!

Erkeklerin kadınlardan üstün olabilecekleri belki de tek özellik fiziksel güçtür. Madem bir tane üstünlüğünüz var, onu da sonuna kadar, hakkını verircesine kullanın, beyler! Tabiri caiz ise “taşı sıksa, suyunu çıkaracak” erkeler her daim bir tık önde, bir tık daha gözdedir. Bir çuval, koli ya da taş gibi ağır bir paket taşınacaksa, onu tabiî ki de erkek taşıyacak, bir de hiç mızmızlanmadan taşıyacak. “Çok yoruldum”, “çok terledim” tripleri erkeği bitirir. O kasların hakkını vermek şart! Eğer kas yoksa kas yapmak da şart!

  • Zihinsel olarak güçlü erkek!

Evet, kas gücünün önemi kesinlikle yadsınamaz. Peki, ya beyin? O da çok önemli, karmaşık sorunlara bizim o an için düşünemediğimiz pratik bir çözüm getiren. Beklenmedik anda ortamı ısıtan bir espri yapabilen bir erkeğin değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Biz kadınlar hep düşünüyoruz, arada bir de siz düşünün bence!

  • Cinsel olarak güçlü erkek!

“Yemek, içmek, sevişmek” çok önemli dedik defalarca. Dışarıda ya da televizyonda mini elbise giymiş bir kadın görünce içine düşen erkekler, partneriniz için de bir numaranız olmalı bence. Seks konusunda sanki hep erkelerin istekleri, beklentileri olurmuş gibi bir anlayış hüküm sürse de, aslında kadınlar çok daha istekli ve arzuludur. Tabi evde bu arzuları yerine getirebilecek bir erkek varsa, her şey çok güzel olabilir. Akşam yemeğinden 2 tabak üst üste yiyince, televizyonun karşısında uyuyup kalan erkek, “bizimle değilsin!”

  • Pozitif düşünen erkek!

Toplumumuzda kadınların her zaman şikayet ettiğine dair bir inanış var. Aslında istekleri bir türlü yerine getirilmediği için kadının aynı isteği bazen aylarca tekrar etmek durumunda kalması bir şikayet durumu değildir. Zira kadın istediğinde erkek onu yapsa zaten bir daha söylemeye gerek kalmayacak. Bunu bir kenara koyduk, ancak erkelerin negatife dönük düşünce ve ruh hallerini ne yapalım. Sürekli her şeyin en olumsuzunu düşünüp, başına bir şey gelecekmiş gibi davranan, her daim karamsar olan erkeklerden kaçıyoruz. Aslında hayat hiç de erkelerin zannettiği kadar karmaşık ya da olumsuzluklara gebe değil. Ne olur biraz da olumlu yönden baksanız da, bizim de içimizi karartmasanız.