Kanser pek çok sebebi olan sistemik bir hastalıktır ve sebepleri arasında kötü beslenme, toksinlere maruziyet, beslenme eksiklikleri ve genetik bulunabilir. Ancak onu en azından beslenme yönüyle engellemek ve iyileştirmek için besinler bakımından zengin gıdaları tüketmek ve kanser riski barındıran gıdaları hayattan çıkartmak gerekiyor.
Günümüzde gıdaların büyük kısmının aşırı işlenmiş olmaları kanserden tutun da diyabete, kemik kaybına ve böbrek fonksiyonlarında azalmaya kadar pek çok durumdan sorumlu. Dolayısıyla tükettiklerimize çok dikkat etmemiz gerekli.

Kansere Sebep Olan Gıdalar Nelerdir?

Besinleri kanserojen yapan şeyler nelerdir? Kansere katkıda bulunan gıdalarda kimyasallar, ilaçlar, koruyucular ve katkılar bulunabilirler. Bunun yanında bu katkılar sadece kanser riskini arttırmaz, pek çok başka hastalığa da davetiye çıkarırlar.

• Böcek ilaçları: Endüstriyel tarım uygulamaları, tükettiğimiz ürünleri, havayı, suyu, toprağı ve hayvanları kimyasallar ile zehirlemektedirler. Bu nedenle organik ürünleri tüketmek tercih edilmeli.

• Hormonlu ve antibiyotik almış hayvansal ürünler: Klasik et ve süt ürünleri genellikle antibiyotikler ve üretimi arttıran hormon destekleri ile üretilmişlerdir ve bu da tüketildiklerinde östrojen bozulmasına sebep olabilirler. Doğal, serbest gezen etiketlerine o kadar da güvenmeyin çünkü bunlar besinin nasıl üretildiğini göstermezler. Otlaklarda beslenmiş hayvanların ürünlerini tercih edin ve hormon, antibiyotik içermediklerinden emin olun.

• Şeker eklemesi ve yapay tatlandırıcılar: Son çalışmalar, yüksek şekerli beslenme düzeninin belli kanser türleri için riski arttırdığını gösteriyorlar. Aspartam, sakarin, sukraloz gibi bazı yapay tatlandırıcılar da vücuda zararlı serbest radikallerin üretilmesine sebep olabiliyorlar. Yüksek fruktozlu mısır şurubu gibi şeyler doğal tatlandırıcı olarak tanımlansalar da, aslında işlenmiştirler, yapaydırlar ve obezite, mantar gelişimi ve diğer kötü etkileri yaratabilmektedirler.

• Gıda katkıları: Nitrat, sülfat, gıda boyaları gibi besin katkıları vücutta serbest radikaller oluşumuna sebep olurlar. Dolayısıyla bu tip gıda katkılarının olduğu ürünleri tüketmemek gerekir.

• Pastörizasyon: Sadece süt değil, pek çok başka ürün de pastörize edilebilir. Bunun amacı ürünü yüksek sıcaklıklara çıkartarak bakterileri öldürmektir.

Ancak bu uygulama gıdaları öldürür ve vücutta serbest radikallerin ortaya çıkmasına sebep olur. Pastörizasyon genelde gıdaların raf ömrünü uzatmak ve temizliği kısa yoldan sağlamak için kullanılır. Pastörizasyonu kansere doğrudan bağlayan bir çalışma mevcut değil ancak yine de inflamasyon ve bağırsak kaynaklı problemlere sebep olabilirler.

Beslenmenizde yer aldığını fark etmediğiniz bazı kanserojen gıdalar şu şekildeler:

İşlenmiş Gıdalar

Kaliteli etler, balıklar ve süt ürünleri kanser karşıtı bir diyette büyük önem sahibidirler ancak işlenmiş etlerden kesinlikle kaçınmak gerekiyor. Amerikan Kanser Topluluğu, işlenmiş etlerin kanserojen olduklarını belirtiyor. Ayrıca kırmızı et de kesin olmamakla birlikte muhtemel kanser kaynakları arasında bulunuyor. 800 çalışma üzerinde yapılan analizlerde, her gün 50 gram işlenmiş iet tüketmenin kolorektal kanser riskini %18 arttırdığı görülüyor.
İşlenmiş etlerde işlemler, değişimler, koruyucular ve aroma vericiler bulunurlar. Ayrıca nitrat ve sodyum açısından da tehlikeli düzeylere sahiptirler.

Zira işlenmiş etin işlenmiş hale gelebilmesi için tuzlama, tütsüleme gibi teknikler kullanılmaktadır.

Kızarmış, Yanmış ve Aşırı Pişmiş Gıdalar

İngiliz Besin Standartları Kurumu, 2017’nin başlarında insanların akrilamid adı verilen bir toksini daha iyi anlamaları ve ondan kaçınmaları için bir kampanya başlatmıştı. Akrilamid maddesi, sigara dumanında bulunuyor ve aynı zamanda boya ve plastik yapımında da kullanılıyor. Fakat bu işin sürpriz noktalarından bir tanesi, onun bilhassa ekmek, kek, patates gibi nişastalı gıdalarda da uzun pişirme sonucunda ortaya çıkabilmesi.

Uluslararası Kanser Araştırmaları Örgütü, akrilamidin kanserojen olabilme ihtimalini hayvanlar üzerinde yapılan deneylere dayanarak aktarıyor. Bu madde bilhassa çok pişmiş patates ve tahıl ürünlerinde bulunuyor ve bunlar arasında patates cipsleri ve bazı kahve türleri yer alıyor. Bu kimyasal reaksiyon, belli nişastalı gıdaların 121 derece üzerinde pişirilmeleri halinde ortaya çıkıyor ve şekerler ile amino asitlerin akrilamid oluşturmak üzere birbirlerine yapışmaları sonucunda oluşuyor. Madde süt ürünlerinde, ette ve balık ürünlerinde oluşamıyor.

Şeker İlavesi

Şeker sadece kilo almaya neden olmaz, aynı zamanda aşırı tüketimi kanser riskini arttırır. Zira yüksek fruktozlu mısır şurubu gibi ürünler yemek borusu kanseri, ince bağırsak kanseri, kolon kanseri ve meme kanseri riskini arttırıyorlar. Yapılan pek çok araştırmaya göre şeker sadece obezite ve diyabete sebep olmuyor, aynı zamanda tümörlerin gelişiminden ve metastazdan da sorumlu.

Katkısı Yüksek Gıdalar

Gıda katkıları ve kolon kanseri arasında yakın ilişki olduğu son dönemlerde ortaya çıktı. Özellikle emülgatörler bu konuda oldukça suçlular ve bağırsaklar üzerinde deterjan benzeri etkiler oluşturarak buradaki faydalı bakterileri ortadan kaldırıyorlar.
Bu durum bağırsak bakterilerinin dengesini bozuyor ve zararlı bakterileri öne çıkartıyor. Ayrıca bağışıklık sistemi de bağırsak bakterilerine yakından bağlantılı olduğundan, inflamasyonlar ortaya çıkıyor ve genlerin zararlı şekilde yorumlanma ihtimali artıyor. Bu yüzden dondurma, kremsi güzellik ürünleri, diş macunu, ağız gargara suyu, laksatifler, diyet hapları, su bazlı boyalar, deterjanlar ve bazı aşılardan uzak durmak gerekiyor.

Pirinç Ürünleri

Arsenik içeren bir suyun tüketimi kişinin akciğer, deri ve idrar kesesi kanseri riskini arttırmaktadır. Bu nedenle suda bulunabilecek arsenik miktarı ciddi anlamda sınırlandırılmıştır. Ancak besin zincirindeki arseniğe ne demeli? Arsenik özellikle modern ülkelerde sudan değil de gıdalardan alınıyor ve pirinç ile yapılan yemekler bunun temel sebepleri arasında.

Yapılan araştırmalarda neredeyse her pirinç türünde ciddi anlamda arsenik içeriği olduğu tespit edilmiştir ve tek bir öğünde bile günlük alınabilecek miktarın üzerine çıkıldığı görülmüştür.

Arsenik, kadmiyum, kurşun gibi ağır metaller suda ve toprakta doğal olarak bulunuyorlar. Ancak endüstriyel kirlenme ve kurşun-arsenik bazlı böcek ilaçlarının tarımda geçmiş kullanımlardan dolayı birikimleri, bunların oranlarını daha da arttırıyor. Bu nedenle pirinç tüketiminin sınırlandırılmasının gerektiği düşünülüyor.