Hepimiz başkalarından koşulsuz sevgi ve ilgi bekleriz.

Bu arada da hem gerçek hayatta, hem sosyal medyada kendimizi bir şekilde tanıtırız. Ancak yine de bu durum onay eksikliğimizin, algılanan bolluk eksikliğimizin yalnızca tek bir belirtisi olarak yer alır.

Sevilmek için ne kadar çabalarsak kendimizle olan bağımızı o kadar kaybederiz.

Gelin görün ki yine de kendimizi tutamayız ve yaparız.

Ne zaman yeni biriyle tanışsanız, ilk gayeniz kendinize “Bu kişi benden hoşlanıyor mu?” diye sormaktır.

Milyonlarca Google arama sonucunun insanların beğenisi ile ilgili olmasına şaşmamalı.

Sevilebilirlik, yetişkinler için bir grupta popülerliğin ve sosyal kabulün en büyük göstergesidir; zenginlik, statü veya fiziksel çekicilikten daha önemlidir.

– John Kinnell

Başkalarını işaret etmeyi bırakmanın ve kendinize bakmaya başlamanın zamanı geldi.

Başka biri size istediğiniz onayı vermeden önce; siz kendiniz, kalbinizi ve kapınızı koşulsuz sevgiye açmaya başlamalısınız.

Aşk Kabulle Başlar

aşk

“Kendini sev” 2019’un moda sözü oldu ve tüm sosyal medyaya yayıldı. Ama hanginiz kendiniz için koşulsuz sevginin gerçekte ne anlama geldiğini biliyor?

Örneğin, kendisinden tatmin olmadığınız tüm vücut kısımlarınızı belirtmek ne kadar kolay olurdu?

Doğru.

Ancak, hangi kısımları sevdiğinizi sözlü olarak ifade etmek çok fazla cesaret gerektirir.

Büyük olasılıkla cümleye “Diğer insanlar bana sahip olduğumu söylüyor… bu yüzden seviyorum…” ile başlarsınız.

Hayır!

Bu saçmalığı bırakın ve yapılması gerekeni yapın.

Hiç kimse bozuk plak gibi başkalarının fikirlerini tekrarlayan 100 papağan tarafından çevrelenmek istemez.

Sevilmek istiyorsan yapman gereken fedakarlığın bu olduğunu düşünürdüm eskiden. Sonra anladım ki popüler kız olmanın mutlu olmakla alakası yok.

Balo Kraliçesinden Yaşam Kraliçesine

Eskiden mükemmel bir banliyö kızı klişesiydim.

Okulda, popüler çocuklar sınıfındandım.

Olağanüstü notları olan örnek bir öğrenciydim ve hatta öğretmenler bana hiç sormadan, benden sadece tümü A olan notlarla mezun olmamı ve tıp fakültesine gitmemi bekliyorlardı.

Ancak benim, hayatım adına farklı planlarım vardı.

4 yaşımdan beri bale derslerimde aynı pliés, tendues ve port de bras isimli hareketleri çalıştım.

Tek istediğim profesyonel bir dansçı olmaktı.

Ve öyle de yaptım.

Ne yazık ki çocukluk hayalim olan pembe tütü ve sivri uçlu ayakkabılar; öğretmenler, jüriler ve koreograflar tarafından kabul edilmeye çalışılan bir ter ve gözyaşı yolculuğuna dönüştü.

Hayattaki en büyük tutkum silahını bana geri doğrulttu ve ilgiyi üzerime çekmek yerine, her parçamdan nefret ederek bir köşede saklanmaya başladım.

Eski Balo Salonu Şampiyonu Kadi Oja’nın ‘ Are You Chasing The Right Dreams?!’ (‘Doğru Hayallerin Peşinde Misiniz?!’) başlıklı Mindvalley videosunda belirttiği gibi, dans dünyasında tüm o duyguları deneyimlemiş kişi kesinlikle ben değildim.

Lise yıllığında Kainat Güzeli unvanını almış olabilirim ama kendi içimde çok kırılmış biriydim.

İşte o zaman anladım, yeni bir sayfa açmanın ve mutluluk yolculuğuna çıkmanın zamanı gelmişti.

Gerçek Mutluluk Nereden Gelir?

Mutlu Olduğunuz Şeylerle İlgilenin
gercek mutluluk

Uzun lafın kısası.

O eski ben, boşluk hissinin yerini; aşırı alkol tüketimi ve uçurumdan atlayarak ya da dünyanın en tehlikeli köşelerine seyahat ederek adrenalin zirvelerini kovalamakla doldurabileceğinize düşünüyordu.

Snoop Dog’un felsefesini takip ettim ve Young, Wild ve Free’nin (Genç, Vahşi ve Özgür) vücut bulmuş hali oldum.

Geriye dönüp bakınca size bir tavsiye vereyim:

Gece dışarı çıktığınızda; etrafınızdaki insanların sizi ne kadar sevdiklerini tekrar tekrar onamaya başlamasının, Mojitos’un 6. turundan sonraki aşklarının hiçbirinin aslında o aradığınız koşulsuz sevgi ile bir ilgisi yok.

Öyleyse yolculuğun bu bölümünü atlayalım ve daha değerli içgörülere geçelim.

Daha önceki ilişkilerimde aşk için yalvardıktan sonra anladım ki, başkalarını memnun etmek için kendimden ne kadar vazgeçersem, o kadar çok itilip kakılıyorum.

Her ne kadar o basmakalıp Ye, Dua Et, Sev (Eat, Pray, Love) Hikayesi gibi görünse de, nihayet ‘koşullar olmasızın var olan aşk’ olgusunu bulmuştum ve onu bulmak bir suçsa, evet suçluyum diyebilirim.

Ne olursa olsun sana yakışan tek aşk, koşulsuz sevgidir.

Bali’ye doğru yola çıktım, sonunda evdeki tüm mücadeleden koptum ve bir ay süren yoga, meditasyon ve kendi kendini iyileştirmenin ardından kendimi bir kafede oturmuş, ‘dünyanın en değerli kişisi’ haline gelen kişiye mektup yazarken buldum.

Evet o kişi, benim.

Kendimi ilk sıraya koyarak ne kadar mutluluk yaratabildiğimi, herkesle paylaşmaya başladım.

Her bir gülümsemem, hayatımda olan tüm olumlu şeyler için minnettarlığımın neden olduğu, ‘kendime yönelttiğim bir gülümseme’ olarak başladı.

Tatsız bir deneyimi bile (bir scooter kazası gibi) olumlu hayat derslerine dönüştürebildim. Birdenbire başarısızlık kalmadı, sadece büyüme ve kendini geliştirme vardı artık.

Bardağın yarısının boş olmadığını asla unutmayın, her zaman yarısı doludur.

Kendinize Dair Koşulsuz Sevginiz, Alacağınız En Değerli Hediyedir

kendini sevmek
kendini sevmek

Zaten içinizde taşıdığınız sevgiyi, başka hiç kimse dolduramaz.

Sadece sana bakan mutlu bebek gözlerini düşün.

Bu küçük insanların bu dünyaya gönderdikleri koşulsuz sevgi, her birimizin içine doğduğu sevgidir.

Kalbinizin bu köşesine erişmenin tek yolu; kendinize güvenmek, bu sevgiyi hissetmek için kendinize izin verirseniz eğer o boşluğun yok olacağını bilmektir.

Koşulsuz sevgi, ilahi olanın size verdiği en değerli hediyedir.

Hayatınız boyunca bu hediyeyi korumanın yollarını arayıp durmanıza ve kalbinizin etrafındaki duygusal duvarının yükselmeye devam etmesine şaşmamalı.

Artık her tuğlanın yıkılması için bir inşaatçıya ihtiyacı var. Bu tuğlaların ağırlıkları, biçimleri ve görünümleri farklılık gösterir; ve onları alt edecek olan inşaatçı olmak sizin elinizde.

Ve unutmayın, duvarlar bir günde yıkılmaz.

Kalbinize Erişmenin En Kolay Yolu

Yüzünüzde bir gülümsemeyle, kendinizi güvende ve sevilmiş hissederek uyanmak ne kadar güzel olurdu?

Bunu başarmanın en basit yolu, hayatınıza zaten çağırmış olduğunuz bolluğu kendinize hatırlatmaktır.

Tatildeyken başınıza gelen oldukça olumlu şeyler yaşadınız mı?

Hiç hayal kurduğunuz ve gündüz düşünüzün bir anda gerçekleşip gününüzü şaşırtıcı bir maceraya dönüştürdüğü oldu mu?

Bunun nedeni, görselleştirmenin gücünü kullanmanızdır.

Zihninizi kandırırsınız ve kendinizi ya farklı bir role ya da gelecekteki bir olaya sokarsınız.

Ne olacağını hayal ettikten sonra, hayalinize göre hareket etme olasılığınız çok daha yüksektir. Belli bir role adım atmak için doğru adımları atıyorsunuz.

Harika! Peki o zaman, ya her gün mutlu benliğinizin rolüne adım atabilseydiniz?

Bu 5 adımlık planı takip edin ve bir deneyin.

Kalbinizi Açmak İçin 5 Adım

1. Fiziksel Görünüş

Her şeyden önce, fiziksel bedeninizi hissedin. Yaşadığınızın farkında olmak adına kendinize biraz zaman ayırın.

Bunu vücut taraması şeklinde yapabilirsiniz.

Gözlerinizi kapatın ve parmak uçlarınızdan başınızın tepesine doğru hareket ederek vücudunuzun her bir parçasında birkaç nefes alıp verin.

2. Şükran Günlüğü

Günlüğünüzü elinize alın ve bir gün önce başına gelen, minnettar olduğunuz üç şeyi yazın. Sonra kendi başlattığınız ve minnettar olduğunuz üç şeyi yazın.

Bu size etrafınızdaki pozitif enerjiyi ve kendi yarattığınız pozitif enerjiyi hatırlatacaktır.

Gözlerinizi kapatarak yazınızı bitirin, bu anları gözünüzde canlandırın ve yüzünüzdeki gülümsemenin tadını çıkarın.

3. Olumlu Deneyiminizi Paylaşın

Bir gülümseme ve fazladan bir doz sevgi göndermek istediğiniz üç kişiyi seçin.

Onları şahsen tanımak zorunda değilsiniz. Karşıdan karşıya geçerken karşılaştığınız yabancılar veya kahvesi adeta bir hayat kurtarıcı olan o sevimli kafenin sahibi olabilir.

Onları görselleştirmeye başlayın ve iç gözünüzün önünde görmek için biraz zaman ayırın. Gözlerinin içine bakın, gülümsemelerini kabul edin ve sadece gözlemleyin.

Enerjinizi temizlemek için üç derin nefes alın.

Göğüs kemiğinizin etrafındaki alana, Anahata’nızın yeri, yani kalp çakranıza odaklanın. Kalbinizi açın ve zihninizde “Sevgilerimi gönderiyorum…” kelimesini söyleyin.

4. Özgür Gülümsemeler

Modern dünyamızda göz temasının korkunç bir şey haline geldiğini biliyorum ve şimdi ne zaman biri otobüse binse, camdan veya telefonunuzun ekranından bakmaya çalışıyor ve hiçbir şekilde bu kişinin gelip sizin yanınıza oturmayacağından emin oluyorsunuz.

Ama neden? Yoksa sosyal kaygı çoktan sizi ele geçirdi mi?

Endişelenmeyin, insanlar ısırmaz ve birinin yanında oturarak hastalıklar bulaşmaz. İstemiyorsan onlarla konuşmak zorunda bile değilsin. Yine de gittiğiniz her yerde karşılanmak güzel bir duygu değil mi?

Gözleriniz başka bir çift göze çarptığında, küçük bir gülümsemeyle sevginizden bir parça paylaşmaya çalışın.

Sadece daha fazla sevgi vermekle kalmayacak, aynı zamanda daha fazla sevgi de alacaksınız.

5. Son Adım

Her mutlu gün sona ermek zorundadır ve çoğumuz için bu, dişlerimizi fırçalarken olur.

Bu zamanızı boşa harcamayın. Bu anı, aynada kendinizi gözlemlemek için kullanın.

İlk olarak, gülmeye başlayabilirsiniz çünkü ağzınızdan çıkan beyaz köpüğü görmek, kendinizin oldukça komik bir görüntüsü olabilir.

Hayatı çok ciddiye almamayı kendinize hatırlatmak.

Ve diş macununuzu tükürmeden önce bana bir iyilik yapın ve bir kez şu sihirli kelimeleri söyleyin – “Kendimi seviyorum“.

Ne kadar çok pratik yaparsanız, olumlu bir sevgi dolu benlik imajı yaratmanız o kadar kolay olacaktır.

Bu yol haritası, gününüzün 5 dakikasından fazlasını gerektirmez. Ve buna rağmen yine de her gün kalbinizi ısıtır.

İlk başta, başkalarına karşı daha fazla sevgi ve dinginlik yaşamaya başlayacaksınız ve sonunda bu yolculuk sizi kendiniz için koşulsuz sevgiye götürecektir..

Koşulsuz Sevginin Bolluğu

Peki koşulsuz sevgi hayatınızda nasıl bolluk yaratır?

Bolluk dolu bir yaşam, sevginin bir ödül değil bir hediye olduğu yaşamdır ki, o yaşamda kendinize ve başkalarına güvenebileceğinizi bilirsiniz.

Ardından, güven unsuruyla birleşen sevginiz, kendinizi varlığın en saf haliyle ifade etmenizi sağlar. Sonunda tüm hayallerinizi gerçekleştirmek için sahip olduğunuz kaynakları ve hayatınıza çağırmak istediklerinizi aramaya başlayabilirsiniz.

Ne kadar çok seversen o kadar çok sevilirsin.

Mutlu olmanız gereken çoğu şeyin zaten hayatınızda olduğunu fark edeceksiniz ve sevginizi paylaşmanın, diğer insanların desteğini almak için en iyi para birimi olduğunu keşfedeceksiniz; ve bardağınızı eksik olan her malzemeyle dolduracaksınız.

 

* Orijinal metin: https://blog.mindvalley.com/unconditional-love/