Dalai Lama’nın her daim gülümseyen ve gülümseten yüz hali, hepimizi hayret içinde bırakıyor. Çin ülkesi Tibet’i işgal ettiğinde, kendi vatanını, kendi halkı, en yakın arkadaşları  şiddet gördüler,  işkence gördüler, öldürüldüler. Bunlara tanıklık etmesine rağmen Dalai Lama, şefkatten vazgeçmedi. Üstat sınırsız bir sevinç ve mutluluk duymaya devam etti.

Peki, biz bundan ne öğrenebiliriz? Ve biz de bu hayatımıza nasıl uygulayabiliriz ?

Bazen oturduğumuz yerde, hiç bir şey yapmadan  hayatlarımızda olumlu şeyler olacağını, istediklerimizin gerçekleşeceğini sanıyoruz. Hatta kendimize “X konusunda başarılı olana kadar ya da Y işi bitene kadar mutlu olamam” gibi şeyler söyleyip aslında kendimizi şartlandırıyoruz. Mutlu olmak için sürekli bir sebep, sürekli bir hedef koyuyoruz.. . Örneğin; babam iyileşinceye kadar, sevgilimi elde edene kadar ya da şu işe girinceye kadar mutlu olmayacağım gibi . Oysaki gerçek mutluluğu yaşamak için, gerçekten mutlu olmak için tüm bu zorlukların ortasında da geçerli sebeplerimiz, çok pratik yollarımız var. Mutlu olmak  his değildir, bilinçli tercihlerle yaptığın ve sürekli içinde oturduğun bir saraydır. ..

Kişisel mutluluğu bulmakta bana yardımcı olan bazı ipuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

1. Düşüncelerinizi ışığa, mutluluğa doğru yönlendirin!

Kesinlikle aklımızın yönlendirmeye ihtiyacı var. Kendinizi ışığa doğru yönlendirin. Kendinizi yıkıcı düşüncelerden uzaklaştırmak için bilinçli pozitif tavır takının. Zaten tanıyormuş gibi değil, kendinizi yeniden tanımak için sadece kendinize odaklanın. Bunu başarmanız aslında hiç zor değil. Hem ruhen hem de bedenen dinlenmek, olumluya yönelmek için meditasyon size yardımcı olabilir. 

2. Müzik ve sanatla ilgili deneyimleriniz olsun!

Aslında mutluluk; bir lüks değil, uyanmak, yemek, içmek kadar rutin ve insan doğasının ihtiyacı olan bir şeydir. Günüzü daha büyülü bir hale getirmek için müziğin eşsiz etkisinden yardım alabilirsiniz. Evinizde, otomobilinizde ve ofiste mümkünse kısık sesle müzik dinleyin. Gün içinde mutlaka en az bir kez şarkı dinleyin, ne kadar yeteneksiz olduğunuzu hiç önemsemeden bir şeyler çizin ya da birkaç paragraf bir şeyler yazın. Mutlaka iyi gelecek. 

3. Her gün yeni bir şeyler öğrenin!

Öğrenmek herkese ilham verir. Ne hakkında, hangi konuda olduğu hiç önemli değil, yeni bir şeyler öğrenmek içinizdekicoşkuyu ve gençlik ateşini sonsuza kadar yaşatmaya yardımcı olur. Öğrenmek, içimizde harikulade hisler uyandırır ki, zaten hayatın sihri de oradadır.

4. Yaralarınızdan bilgelik çıkarın!

Geçmişte kiminle, ne yaşamış, nasıl yaralanmış olursanız olun, lütfen bağışlayın. Bunu kendiniz için yapın. Hırs, kin, intikam gibi duygular karşımızdakilerden çok bizi yaralar. Onları kesip atın, parçalayın ve içinizdeki şefkatin size rehberlik etmesine ve kalbinizi ısıtmasına izin verin. Verin kesinlikle daha mutlu olacaksınız. 

5. Sevginin sizden başkasına, başkasından da size geçmesine izin verin!

Biz insanlar bağlandığımızı hissettiğimizde mutluluk hissediyoruz, ayrı olduğumuz zamansa acı çekiyoruz. Kendinizi birine bağlı hissetmek istiyorsanız, başkalarının da size bağlanmasına izin verinBu aslında sandığınız kadar zor değil, hiç tanımadığınız birilerine yardım ederek, sosyal yardım çalışmalarına katılarak, hatta bir kafede bir yabancıya gülümseyerek bile bunu başarabilirsiniz. Bu küçük işlerle başka birinin hayatını, asla bilemeyeceğiniz, tahmin bile edemeyeceğiniz şekilde değişmiş olabilirsiniz. Bunların hepsini yapın, iyi duygularınızı etrafa saçın ve bumerang’ların size geri dönmesini bekleyin.

6. Teşekkür ederim” gününü kullanın !

Bu iki sözcük zannettiğinizden çok daha güçlü ve mutluluk vericidir. Şükran duygusu, insanları hayata bağlayıcı bir güce sahiptir. Karşınızdaki kişinin yaşı sizden küçük ya da büyük olabilir, seviye olarak sizden yukarıda veya aşağıda olsun, bu yaşamda nelere sahip olduğunuzu, ona göre eksik ya da fazla olduğunuz her şeyi bir kenara atın ve iyi bir şey yapanları takdir edin. Mutluluğu  bir alışkanlığa dönüştürün.

Düşüncede ve kalpte mutluluğu seçin, pişman olmayacaksınız.