Vücudumuzda fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak gerçekleşen her bir etkinlikte hormonlarımızın olumlu ya da olumsuz bir etkisi var. Tüm hormonlarımızın az ya da çok salgılanması, dengesinin az da olsa bozulması tam anlamıyla bizim de dengemizi bozuyor. Doğumdan itibaren büyümek, gelişmek, gülmek, ağlamak, üremek ve saymadığımız milyonlarca oluşum tamamen hormonlarımızın etkisi altında gelişiyor. İşte bu bağlamda size günlük hayatımızda daha çok çikolata ile bağdaştırmaya alıştığımız mutluluk hormonundan bahsedeceğim. Nedir bu mutluluk hormonu ve biz bunu nasıl yükseltebiliriz? Özellikle de mutluluk hormonu olarak adlandırılan serotonin, bizim ruh halimizi baştan aşağı değiştiriyor.

Serotonin

Serotonin, vücut tarafından üretilen, dışarıdan alınacak her hangi bir besinde bulunmayan “mutluluk” hormondur. Serotonin hormonunun gereğinden az salgılanması; stres, depresyon, yeme bozukluğu ve uykusuzluk gibi sorunlara yol açıyor. Ayrıca kronikleşen migren atakları, hiç geçmeyen baş ağrıları, insülin direnci, hiperaktivite ve çağımızın en önemli sağlık sorunlarından birisi olan obezite de aslında serotonin hormonunun düşmesinden kaynaklanıyor. Bunun tam tersi olarak da serotonin hormonu yükseldiğinde, mutluluk, moral, motivasyon, enerji yükseliyor, kişinin iştahı ise gereğinden fazla artmıyor. İşte tüm hücrelerimizde etkisi bulunan serotonin hormonu özellikle de bağışıklık sistemimizin güçlü ya da zayıf olmasında etkilidir. Bu kadar önemli olan serotonin, vücudu kendisi üretiyor, ancak biz yediğimiz içtiğimiz besinlerle vücudun serotonin hormonu üretmesini destekleyebiliriz. Aslında beslenme şeklimizle, beslenme içeriğimizle serotonin hormonu arasındaki ilişki biraz çetrefilli. Zira bazı kişiler çok mutlu olduklarında iştahları açılır, bazıları da mutluluktan yemek akıllarına bile gelmez. Yine aynı düzlemde bazı kişiler mutsuzken kendini yemeye, içmeye, kaloriye adar, bazılarının ise mutsuzlukta boğazından bir yudum su bile geçmez.

Serotonin nasıl artar ya da azalır?

İnsan vücudunda serotonin hormonunun salgılanma düzeyi pek çok faktöre göre değişiyor. Örneğin açken, mutsuzken, stres altındayken, yorgunken, ilaç kullanıyorken, kadınlarda östrojen, erkeklerde testosteron hormonu azaldığında serotonin hormonu da azalır. Ancak mutlu, huzurlu, tok ve rahat ortamlarda, durumlardayken serotonin hormonu da artıyor.

Serotonini nasıl artıracağız?

Serotonin, beynin kendi fonksiyonları doğrultusunda salgılanmaktadır. Ancak sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenerek, beslenme programımıza özellikle kırmızı renkli doğal besinler tüketilerek serotonin hormonu salgı düzeyini artırmak mümkün. Bunun için başta vücudumuzu, metabolizmamızı hastalıklardan korumak, bunun için de bağışıklık sistemimizi sağlıklı beslenme ve hareketli bir yaşamla güçlendirmek gerekiyor. Bununla birlikte özellikle çok stresli, mutsuz günlerde ekstra olarak çinko ve betaglukan almak faydalı olacaktır.

Serotonin hormonunun az ya da çok salgılanması neye sebep olur?

Serotonin hormonu az miktarda salgılanan kişilerin ortak özellikler; agresif, depresif, sinirli, beslenme ve uyku bozukluğu şeklindedir. Yeterince veya fazla salgılanan serotonin hormonu da; dengeli bir iştah, daha huzurlu bir ruh hali ve mutlu bireyler demektir. Serotonin hormonu salgılanma düzeyi ve bağışıklık sistemi arasındaki ilişki de, aslında daha çok sağlıklı beslenip beslenmeme boyutundadır. Sağlıksız beslenen kişiler, kolay hasta olurlar, vücutlarının, metabolizmalarının dirençsizliği de onları mutsuz eder. Yeterli beslenmeyen kişilerin beyni de serotonin hormonu salgısını düşürür.

Endorfin

Yine bir mutluluk hormonu olan endorfin, elbette ki hormon bezlerinden salgılanır, ancak bunun salgılanma düzeyi ve durumu beyin tarafından kontrol edilir. Endorfin hormonu da tıpkı serotonin hormonu gibi vücut tarafından üretilir, dışarıdan almak mümkün değildir. Endorfin, kadın ve erkeklerde belli oranda salgılanır ve bu hormonun gereğinden az olması da çok olması da bazı sorunlara yol açabilir.

Endorfin hormonu genellikle kişi bir ağrı ya da acı hissettiğinde ortaya çıkar ve bu acıyı hafifletme görevi görür. Acıların bastırılması yoluyla kişiyi mutlu edebilme özelliği olan endorfin hormonu, sadece yaralanma ağrılarında değil, tüm ağrılarda dindirici özellik gösterir. Bir yerimizde acı ya da ağrı olduğunda mutsuzluk hissederiz, sinirlerimiz gerilir. İşte tam da o anda en çok ihtiyaç duyduğumuz hormon endorfin hormonudur. Endorfin hormonunun etkisini, ilaç olarak verilen morfinin vücutta yarattığı etkiye de benzetebiliriz. Nasıl ki morfin o bölgedeki acıları hissetmemizin önüne geçiyorsa, endorfin de bu etkiyi gösteriyor. Aynı zamanda uzmanlar, endorfin hormonunun morfinden çok daha fazla etkili olduğunun altını çiziyorlar.

Uzmanlara göre kimi zaman etrafta karşılaştığımız, o gülme krizine giren insanlarda işte o anda endorfin hormonu çok fazla miktarda salgılanıyordur. Aşırı gergin, sinirli, stresli, mutsuz, depresif özellikler gösteren kişilerin beyni de endorfin salgılanmasına izin vermiyordur.

Endorfin hormonu kimlerde az, kimlerde çok salgılanır?

Endorfin hormonunun kişilerde en çok ateşli bir seks seansı esnasında salgılandığı bilinen bir gerçektir. Zira mutluluğun anahtarının düzenli bir seks hayatı olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Bununla birlikte aşık olan, aşk hayatı yolunda giden kişilerin de endorfin düzeyleri yüksektir. Aynı bağlamda kişi sevdiği besinleri yiyorken, sevdiği kişilerle aynı ortamdayken de endorfin hormonu yüksektir.

Bunların tam tersi olarak aşk ve seks hayatında aradığını bulamayan, sağlıksız ve fakir beslenen, arkadaş ve iş ortamı kötü olan kişilerin endorfin hormonu düzeyleri düşüktür.

Endorfin hormonunu nasıl yükseltebiliriz?

Endorfin hormonunun salgılanma düzeyini yükseltmek; öncelikle sağlıklı bir aşk, iş ve aile yaşantısına sahip olmaktan geçiyor. Ardından sağlıklı beslenmek, kişinin vücudundan, zihinsel ve duygusal yapısından memnun olmasına yardım edeceği için endorfin hormonu da yükselecektir.

Oksitosin

Diğer hormonlar gibi bezlerle üretilmeyen oksitosin hormonu, sadece kadınlarda salgılanan bir hormondur. Kadınlarda yumurtalıkların olduğu alanda, seks esnasında ya da seks sonrası döllenmeyi kolaylaştırma amaçlı salgılanmaktadır. Kadınlara özgü olan oksitosin hormonunun eksikliği kadınlarda kısırlığa, döllenmenin gerçekleşmemesine ya da bunlar olmasa da doğumda zorluklar yaşanmasına sebep oluyor. Zira oksitosin hormonu sadece hamile kalmayı değil, doğumu, emzirme döneminde sütün oluşumu ve miktar olarak artışını da kolaylaştırıyor.

Cinsel ilişki esnasında yumurtalıklarda salgılanmaya başlayan bu hormon, döllenmenin gerçekleşmesi, hamilelik dönemiyle birlikte artar. Seks esnasında ortaya çıkan oksitosin, kadının vajinasına gelen spermlerin de daha uzun süre canlı kalmasını sağlar. İşte bu sayede de döllenme, gebelik olasılığı da artar. Hem cinsel yaşam hem de üreyebilme açısından çok önemli olan oksitosin hormonu eksikliğinin, maalesef henüz bilinen bir tedavisi yoktur.

Dopamin

Sinir hücrelerimiz arasındaki iletişimi sağlamak gibi bir görevi bulunan dopamin hormonu, bir diğer mutluluk hormonlarındandır. Bir kişinin vücudunda her hangi bir değişikliğin olabilmesi, kişinin duygusal, ruhsal ya da fiziksel olarak her hangi bir şeyi yapabilmesi için sinir hücreleri yardımıyla beyinden sinyal gitmesi gerekiyor. Bu sinyalleri ileten milyonlarca nörotransmitter olmakla birlikte, bunlar içinden keşfedilen tek araç dopamin hormonudur.

Dopamin hormonunun vücutta az olması da çok olması da ciddi sorunlara yol açabiliyor. Zira dopaminin tek görevi mutluluk değil.

Dopamin hormonu genel olarak; dikkat, hafıza, hareket, haz veren ödül, davranış, kavrama, uyku, öğrenme, prolaktin (süt) hormonunun salgılanması, duygu durumu gibi pek çok alanda etkin görev alıyor.

Şöyle ki; en genel anlamda dopamin hormonu gereğinden az salgılanıyorsa Parkinson hastalığına yakalanabilirsiniz, çok salgılanıyorsa alkol, sigara ve uyuşturucu bağımlısı olabilirsiniz.

Bir kişi her hangi bir şeyden haz aldığında vücudunda dopamin salgılanır. Bu bağlamda seks yapmak, sevdiği besinleri yemek içmek ve özellikle de tatlı yemek, sigara, alkol içenler için bu maddeleri tüketmek haz kaynağıdır. Dolayısıyla da dopamin salgılanır.

Dopamin eksik olursa; kişide zihinsel fonksiyonel bozukluklar yaşanabilir, fazla olduğunda da anomaliler gözlenebilir.