Omicron’un BA.5 yeni alt varyantı, önceden geçirilen omicron enfeksiyonlarıyla kazanılan bağışıklıktan kaçabiliyor.

Koronavirüste her seferinde virüsün yeni bir versiyonu ortaya çıkıyor ve bu versiyon, yeni ve daha bulaşıcı bir tanesi ortaya çıkana kadar Covid-19 vakalarının çoğunu oluşturuyor.

Bu yıl omicron varyantının alt varyantlarının çoğu Covid-19 vakasına neden olduğunu gördük. BA.1 alt varyantı omicron dalgasını başlattıktan sonra Nisan ayında BA.2 ve Mayıs ayında BA.2.12.1’in baskın olduğunu gördük. Şimdi ise BA.5 lider konumda ve hastaneye yatışlarda artış olmasına yol açıyor. BA.5 koronavirüsün bugüne kadarki en bulaşıcı versiyonu olabilir.

Virüsün geçirdiği bu süreç aslında evrimden kaynaklanıyor. Bir virüs ne kadar çok yayılırsa mutasyona uğramak için o kadar çok fırsatı olur. Sonunda bu mutasyonlardan bazıları virüse bulaşma avantajı sağlar.

Omicron, daha önce Covid-19’a maruz kalmış kişilerde yeniden enfeksiyona neden olma konusunda becerikli olduğunu gösterdi. BA.5, bağışıklık sisteminden kaçacak şekilde güçlü bir mutasyon geçirmiş gibi görünüyor.

Ancak neyse ki Covid-19 aşıları BA.5’in neden olduğu ciddi hastalıklara karşı hala iyi bir koruma sağlıyor ve ölüm oranlarını daha düşük tutuyor. BA.5 çok hızlı yayıldığı için insanlar hasta oluyor, ancak küçük bir kısmı hastalığı ciddi şekilde yaşıyor. Özellikle aşılanma, maske kullanımı ve sosyal mesafe konusunda dikkatli olan kişiler hastalığa karşı korunma konusunda daha başarılı oluyor.

Bilim insanları bağışıklığın yaygın olduğu bu dönemde dahi BA.5’in neden bu kadar yaygın olduğunu araştırıyor. Bu alt varyantın daha iyi anlaşılması, mevcut salgını kontrol altına almaya ve sonraki varyanta karşı daha iyi korunmaya yardımcı olabilir. Aynı zamanda potansiyel olarak virüsün yeni varyantlarına karşı daha iyi koruyan aşılar geliştirilmesine imkan verebilir.

Koronavirüsün evrimi henüz sona ermiş değil. Omicron gibi garip bir varyantın nasıl ortaya çıktığını ve BA.5’e nasıl evrildiğini anlamak, diğer varyantları önceden tahmin etmeye ve önlemeye yönelik adımların atılmasını sağlayabilir.

BA.5 Bağışıklıktan Nasıl Kaçıyor?

bağışıklık sistemi
bağışıklık sistemi

Virüslerin amacı kendilerinin bir kopyasını yaratmaktır. Bunu kendi başlarına yapamayacakları için çoğalmak için bir konağın (yani bizim) hücrelerini ele geçirmeleri gerekir. Kopyalama işlemi özellikle koronavirüs gibi genetik materyal olarak RNA kullanan virüslerde zor olabilir. Mutasyonlar da tam bu sebeple meydana gelir.

Bu değişiklilerin çoğu virüs için zararlıdır veya virüse hiçbir etkisi yoktur. Ancak bazıları virüsün daha ciddi hastalıklara neden olmasına, daha hızlı bulaşmasına veya bağışıklık sisteminden daha iyi saklanmasına yol açabilir. Çok sayıda insan aşılandığında veya daha önce virüs ile enfekte olduğunda virüsü gizleyen mutasyonlar virüs açısından büyük bir avantaj sağlayabilir.

İnsanların bağışıklığının yükselmesiyle muhtemelen virüs üzerinde bir seçim baskısı oluşuyor ve virüs insanlardaki bu bağışıklığı aşmak için evrim geçiriyor.

Koronavirüste virüsün her bir versiyonu ayrı bir mutasyon grubu oluşturduğunda halk sağlığı tehdidi olarak kabul edilir ve varyant olarak sınıflandırılır. Dünya Sağlık Örgütü varyantları Yunan alfabesinden bir harfle isimlendirir.

Bir varyant içerisindeki daha küçük mutasyon grupları, varyant ve alt varyant arasındaki çizgi belirsiz olabilse de genelde mutasyonlar genetiklerine bağlı olarak harfler ve sayılarla tanımlanan alt varyantlar olarak sınıflandırılır.

Omicron, virüsteki büyük ve küçük değişikliklerin nasıl kalıcı hale gelebileceğini gösteriyor. 2021’in son aylarında ortaya çıkan omicron diğer Covid-19 varyantlarına göre farklı mutasyonlara sahipti. Bilim insanları dolaşımdaki diğer ana varyantlara çok fazla benzemediği için bu varyantın genetiğini çözemediler. Omicron’un bilinen en yakın atası, virüsün evrimi açısından düşündüğümüzde 2020 yılına dayanıyor.

Bununla birlikte omicron ile ilişkili bazı teoriler bulunuyor. Omicron ya da ondan önceki bir varyant tespit edilmeden dolaşıma girmiş olabilir. Bağışıklık sistemi zayıf bir hastada evrimleşmiş olabilir ve virüse tek bir konakta mutasyonlarını çoğaltması için yeterince uzun bir süre tanınmış olabilir. Aynı zamanda başka bir hayvandan tekrar insanlara da sıçramış olabilir.

2019’da Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan orijinal SARS-CoV-2 versiyonuyla karşılaştırıldığında omicron’un 50’den fazla mutasyona sahip olduğunu görüyoruz. Bu mutasyonlardan 30’u virüsün spike proteininde gerçekleşmiştir. Spike proteinler, virüsten dışarı çıkan ve mikroskop altında taç benzeri bir görünüme sahip olan sivri uçlardır.

Bu sivri uçlar, enfeksiyonu başlatmak için doğrudan insan hücrelerine tutunur. Bunlar, virüsü tanıyan ve engelleyen bağışıklık sistemi proteinleri olan antikorlar için de ana bağlantı noktasıdır. Bu nedenle spike proteinde meydana gelen bir değişiklik, virüsün ne kadar etkin bir şekilde çoğalabileceğini ve bağışıklık sisteminin virüsü durdurmada ne kadar etkin olabileceğini değiştirebilir.

Omicron’un ortaya çıkmasıyla birlikte virüsün daha belirsiz değişiklikler geçirdiği de görülüyor. BA.5’i, BA.2 gibi daha önceki alt varyantlardan ayıran az sayıda mutasyon var ve bunlar virüse büyük bir avantaj sağlamak için yeterli oldu. BA.4 ve BA.5 aslında hemen hemen aynı spike proteinlere sahiptir ve bunlar, virüsün diğer kısımlarındaki mutasyonlarda farklılık gösterir.

Antikorlar, virüsün tutunacakları kısımlar konusunda oldukça seçicidir. Bu nedenle küçük değişiklikler dahi antikorların daha az etkin olmasına neden olabilir. Bu, Covid-19’a karşı kullanılan antikor bazlı tedaviler için kötü bir haber olabilir. Ancak bazı ilaçlar alt varyantlara karşı hala etki gösteriyor.

Dünyayı ele geçiren ufak bir alt varyant grubu, virüsün pandeminin başlarında geçirdiği değişim şeklinden kaynaklanıyor. Omicron’un alt varyantlarının dünya çapında çok baskın hale gelmesi ve yaygınlaşması ile bu varyantın önceki varyantlardan olan delta’nın süreci aynı değildi. Omicron’un alt varyantları dahi değişiklikler geçirmiştir.

Bunun nedeni kısmen küresel olarak virüse maruz kalmanın artmış olmasından kaynaklanıyor. Koronavirüsü tanımayan az sayıda bağışıklık sistemi kalmıştır diyebiliriz. Ancak BA.5 daha önce enfekte olmuş veya aşılanmış kişilerin antikorlarını ve beyaz kan hücrelerini başarılı bir şekilde savuşturabiliyor.

BA.5, daha önceki omicron alt varyantlarına göre çok daha zor bir varyant. Daha önce omicron ile enfekte olmuş kişiler dahi BA.5 ile tekrar enfekte olabilir. Bu alt varyant daha ciddi bir hastalığa neden oluyor gibi görünmese de insanlar arasında daha kolay yayılabiliyor.

BA.5 şu anda dominant varyant olabilir. Ancak gelecekte Covid-19 çok daha farklı şekillere bürünebilir. Omircon’un daha önceki varyantlara göre yalnızca birkaç genom değişikliği ile yayılıyor olması, bu varyantın hala yayılmada oldukça etkili olduğunu gösteriyor. Ancak bu SARS-CoV-2’nin gelecekteki varyantlarının yalnızca BA.5’ten evrimleşeceği anlamına gelmez. SARS-CoV-2’nin tamamen farklı bir versiyonu ortaya çıkabilir ve süreci yeniden başlatabilir.

Ne Yapabiliriz?

Uygulayabileceğimiz en iyi strateji, virüsün yayılmasını sınırlamak ve mutasyona uğrama fırsatlarını engellemektir. Tüm dünyada aşılama ve gerekirse ek dozların uygulanması hala önemini korumaya devam ediyor. Aşı olmuş kişiler BA.5 ile tekrar enfekte olabilse de buna yakalanma şansları aşı olmayanlara göre daha düşük. Ayrıca bu kişilerin hastalığı başkalarına bulaştırma ve ciddi şekilde hastalanma olasılıkları da daha düşüktür.

BA.5’in Güney Afrika’da Şubat ayında tespit edildiğini ve ABD’de yayılmasının Haziran ayını bulduğunu da belirtmekte fayda var. Bu nedenle bu alt varyantı iyi bir şekilde takip etmek gerekiyor. Bu virüsteki genetik değişiklikleri izlemek ve salgınları patlamadan önce yakalamak için genetik değişikleri kaçırmamak gerek.

Pandeminin üçüncü yılına gelmiş olsak dahi hala hoş olmayan sürprizlerle karşılaşabiliriz. Bu nedenle her ihtimale karşı uyanık olmamız lazım.

Kaynak: https://www.vox.com/23200811/covid-19-omicron-ba5-reinfection-vaccine-paxlovid