Bir araştırmaya göre pandemi sırasında sevgi eksikliği, depresyonun ve yalnızlığın artmasına neden oldu. Araştırmada öne çıkan önemli noktalar şu şekilde:

  • Sevgi eksikliği, COVID-19 pandemisi sırasında sosyal mesafe ve izolasyon sonucu meydana geldi.
  • İnsanlar, sevgi eksikliğinin sonucu olarak depresyon, yalnızlık ve stres konusunda artış yaşadı.
  • Sağlıklı yaşamın diğer alanlarına yönelmek, sanal bağlantıları sürdürmek ve bir profesyonelle konuşmak, kişilerin sevgi eksikliği olan iletişimle başa çıkmasına yardımcı olabilir.

Journal of Social and Personal Relationships dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre sevgi eksikliği, COVID-19 pandemisi sırasında depresyon, stres ve yalnızlıktaki artışla bağlantılı bulundu. Sevgi, fiziksel dokunuştan sanal etkileşime dönüştü. İnsanlar diğer insanlarla etkileşime girme şekillerinde yaratıcı olmak zorunda kaldı. Ayrıca etkileşimden izole olanlar ve kaçınmayı tercih edenler de oldu.

COVID-19 önlemlerinin dünya çapında gevşemesiyle birlikte insanlar normale dönmeye çalışıyor. Bu süreçte diğer insanlardan ayrı kalmanın ruh sağlığımızı etkilediğini kabul etmeli ve iyileşmek adına önlemler almalıyız. Sevginin önemini keşfederek sevgisiz kalmanın duygusal maliyetini anlar ve sevgi içeren iletişimi yeniden nasıl kurabileceğimizi öğreniriz.

Çalışmanın Detayları

Araştırma ekibi, izolasyonda olan insanların ruh sağlığını anlamak için ankete verilen yanıtları kullandı. Ekip, 2020 yılının Mayıs ve Haziran aylarında üç anket dağıttı. Çalışmaya ABD’de yaşayan 18 yaş ve üzeri 700’e yakın yetişkin katıldı.

Çalışmaya katılanların büyük çoğunluğu anketlerin dağıtıldığı dönem pandeminin ilk zamanları olduğu için ev izolasyonundaydı. Her katılımcı yalnızlık, depresyon belirtileri, stres ve yaşamdan alınan tatmin ile ilgili soruları yanıtladı.

Katılımcılar, “Yaşamımda yeterince sevgi yok” ve “Depresif hissettim” gibi yanıtlara hak verip vermediklerini işaretleyebiliyorlardı. İnsanlar, yaşamlarında sevgiyi özlediklerini, üzüntü ve yalnızlıkla baş etmeye çalıştıklarını dile getirdiler.

Çalışma ayrıca kadınların erkeklere göre daha fazla depresif belirtiler yaşadıklarını göstererek erkeklerin ve kadınların sevgi eksikliğine karşı tepkilerinde farklılıklar olduğunu ortaya koydu.

Kadınlar doğal olarak besleyici olma eğilimindedir ve başkalarına duygusal olarak daha fazla bağlanabilirler. Kadınların bu doğal eğilimleriyle ilgilenememeleri, depresif belirtilerinin artmasına neden oldu.

Çalışmadan elde edilen bulgular, insan etkileşimine duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor. Bu bulgulara göre açıkça gösterilen ve iletilen sevginin, tüm insanların zihinsel sağlığı ve iyilik hali için gerekli olduğu görülüyor.

Araştırmacılar, çalışmanın önermesinin Sevgi Değişimi Teorisini anlamakla ilgili olduğunu söylüyor. Bu teoriye göre sevgi, doğuştan gelen insani bir ihtiyaçtır. Hatta sevgi dolu iletişim, insanların gelişmesine yardımcı olur. Araştırmacılar, sevgiden yoksun olan insanların fiziksel acı ve düşük uyku kalitesi ile uğraştıklarını gösteriyor.

Sevginin Önemi

bilinç

İnsanlar sevgilerini davranışları kadar konuştukları kelimelerle de iletir. Bunu yapmak insanları fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak etkiler.

Sevgi; destek, ait olma veya dostluk gibi duygularla ilişkilendirilebilir. Bazı sevgi türleri biyolojik olarak oksitosin salgılanmasına yardımcı olabilir. Oksitosin vücudumuzun sevgi, güven, empatil ve şefkat duygularını deneyimlemesine izin veren bir hormondur.

Sevgiyi iletmenin güçlü bir yolu, insan dokunuşudur. Bu dokunuş olmadan çocuklar gelişimsel anlamda gecikmeler yaşayabilir.

Dokunarak mutluluk, minnettarlık ve sevgi iletilebilir.

Dokunma ortadan kalktığında veya COVID-19 pandemisi boyunca olduğu gibi ciddi bir şekilde azaldığında boşluk meydana gelebilir. Uzmanlar, diğer insanlara yakın olmasanız dahi sevginin faydalarından yararlanmak için bazı adımlar atmanızın önemli olduğunu söylüyor.

Bunun için aktif olmalısınız. Ayrıca zor duyguların üzerinden gelmek için birini bulmalısınız. Profesyoneller pandemi sürecinde insanlara yardım olma becerilerini güçlendirdikleri için bir uzmanla konuşun. Alışılmışın dışında düşünerek daha yaratıcı şekillerde sevgiyle ilgilenin.

Bu yollar arasında sağlıklı beslenme, egzersiz ve su içme gibi sağlıkla ilgili konulara odaklanmak yer alabilir. Sanal sosyal bağlantıların sürdürülmesi dahi bu konuda faydalı olabilir.

Sevgi, insan etkileşiminin önemli bir parçasıdır. Çalışmadan elde edilen bulgular pandeminin yerel, ulusal ve küresel etkilerini anlamak açısından çok önemli. Bu sayede karşı karşıya olduğumuz ruh sağlığı krizini iyileştirmek adına ek adımlar atmak için hangi kaynaklara ihtiyaç duyulduğuna dair bir yol haritası sağlayabilir.

Sonuç Olarak

Yüz yüze iletişim ve etkileşim çok önemli şeyler olsa da COVID-19 pandemisi sırasında önemli ölçüde azalmıştır. Bu tür bağlantıları ve sevgi dolu dokunuşları kaybetmiş olmak bu dönemde normaldir. Yoğun izolasyon döneminin ardından normalliğe dönmeye çalışırken kendinize nazik olun ve sevgiyi hayatınıza dahil etmek için adımlar atın.

Kaynak: https://www.verywellmind.com/study-finds-a-lack-of-affection-during-pandemic-increased-depression-loneliness-5221894