Ünlü bir deyiş vardır ya; “gençler düşünebilse, yaşlılar yapabilse” diye işte hayat aynen böyle bir şey. Gençken hayat bayram, yaş ilerleyince de yapabilecek ne zaman kalmış, ne de buna elveren bir sağlık! Hal böyle olunca pek çok gencin kulak tıkadığı, görmezden, duymazdan geldiği deneyimler aslında hayat kurtarıcı, aslında bir mücevher değerinde oluyor. Ben aslında herkesin, istediği her şeyi deneyerek görmesi, bulması taraftarı olan insanlardan birisiyim. Ancak bu da, yılların hayat tecrübelerine kulaklarımı tıkadığım anlamına gelmiyor. Zaten hangi anne, baba ya da anneanne, dede bizim zararımız, kötülüğümüz için bir şey söyler veya yanlış bir yol gösterir ki? Pek çok büyüğümüzün deneyimleyerek bulduğu, acı çekerek öğrendiği gerçeklere uzak kalmamakta fayda var. Hayat bu, yıl 2017 de olsa, insan yaşamı, hayat kuralları çok fazla da değişmiyor. Bence biz bu yaşanmışlıklara biraz daha duyarlı olalım.

  1. İsteklerinizi ertelemeyin!

Neredeyse her gün “biraz daha çalışayım da, daha fazla param olsun, o zaman yaparım” dediğimiz isteklerimiz oluyor. İşin kötüsü de bu isteklerimizin pek çoğu aslında elimizdeki para ile de gerçekleştirilebilecek ya da ekstra para getirmeyen isteklerdir. Oysaki bizi, her şeyi paraya bağlamaya alıştıran bu yaşam şartları, para harcamaktan çok, para kazanma odaklı bireyler haline getirdi. Bu sebeple de küçük, büyük isteklerimizi hep bir sonraki güne, bir sonraki aya ya da yıllar sonrasına erteliyoruz. Ama o ertelediğimiz günleri görebilecek miyiz ya da o günlere geldiğimizde sağlığımız veya yaşımız buna el verecek mi onu da hiç bilmiyoruz. İşte bu yüzden isteklerimizi ertelememeye, hatta onları gerçekleştirmek için çoğu zaman şartları zorlamaya çalışmamız gerekiyor.

  1. Farklı kişilerle arkadaşlık etmekten çekinmeyin!

İnsanoğlu doğası gereği hep kendisi gibi olanı arıyor, kendisi gibi olanlarla arkadaşlık etmeye çalışıyor. Hal böyle olunca da aslında yaşamı boyunca çok fazla yeniliği, değişimi, farklılığı kaçırıyor. Oysaki bizden farklı olanlardan öğreneceğimiz ne çok şey var!

  1. Her gün mutlaka kendinize vakit ayırın!

Ne çok zor değil mi, bu modern şehir hayatının karmaşasında yaşamaya çalışmak? Evet, biliyorum. Ama yaşadığımız bu hayat, bizim kendimiz olabilmemizden daha önemli ya da değerli değil. Her gün aynı yolu kat ediyor, aynı işyerine gidip yaklaşık olarak aynı şeyleri yapıyor, her ay yaklaşık aynı miktarda para kazanıyoruz ve iş, ev, eş, çocuk derken kendimize günde yarım saat bile kalmıyor. Oysaki ne çok ihtiyacımız var yarım saat de olsa kitap okumaya ya da öylesine kanepeye uzanıp televizyon izlemeye! Biz değiştirmedikçe bu rutin değişmeyecek, hemen her ne yapıyorsanız onun başından kalkın ve kendiniz için bir şeyler yapın.

  1. Dünyayı gezin!

Pek çoğunuza çok uzak bir hayal gibi gelebilir. Aslında hiç de öyle değil. Çok da ihtiyacınız olmayan eşyaları satın almak için harcayacağınız paraları bir kenarda biriktirin ve asla onlara dokunmayın. “Seneye giderim”, “40 yaşıma gelince giderim” gibi kandırmacalardan vazgeçin, sırt çantanıza birkaç giysi koyup, yakınlardan Yunan Adaları’ndan başlayın derim. Zira işiniz, çoluk çocuk sorumluluğunuz ve eşinizin bahaneleri asla bitmeyecek.

  1. Kendinize dengeli davranın!

Yaşadığımız şu saçma koşturmacalı hayat pek çoğumuzun dengesini bozdu. Hem çevremizdekilere, sevdiklerimize hem de kendimize karşı çoğu zaman dengesiz davranıyoruz. Bir yakınımızın hasta olduğunu öğrendiğimizde sağlık delisi oluyoruz, sebzeleri tabaklara doldurup, sabah erkenden koşuya gidiyoruz. Aradan 2 -3 gün geçince yine sabahlara kadar internette takılan, cipsler, çikolatalara mideye indiren biri olup çıkıyoruz. Sağlık ve mutluluk istiyorsak dengeli ve tutarlı olmak lazım.

  1. Korkularınızla yüzleşin!

Aslında korkmamak en iyisi de, maalesef mümkün değil. Ancak bir şeyden ya da birinden korkuyorsak bu korkuyla yaşamak resmen bir eziyet haline gelebilir. Siz korkularınızla yüzleşin, onları aşabilmenin tek yolu karşısına çıkabilmektir.

  1. Doğada, açık havada yürüyüş yapın!

Spor salonuna gitmek “cool” bir etkinlik haline gelmiş olabilir. Ama en konforlu, en lüks spor salonu bile size parkta, ormanda yaptığınız yürüyüşün kattıklarını katamaz. İster sabah isterseniz akşam saatlerinde ya da sadece insanlar üstünüze üstünüze geldiğinde size terapi gibi gelecek şey tek başınıza yürüyüşe çıkmaktır. Ruhunuzu, bedeninizi dinlendirir, oksijen size iyi gelir.

  1. Yeni bir dil öğrenin!

Nereden çıktı bu dil de demeyin sakın. Günümüzün globalleşen dünyasında bir kimsenin kendisine yapabileceği en büyük iyilik, yatırım aslında bir yabancı dil öğrenmektir. Mesleğiniz ne olursa olsun. Yeni bir dil öğrenin ve o dilde kitaplar okuyun, filmler izleyin, hani bir de dünyayı gezin dedim ya, işte o dilini öğrendiğiniz ülkeye gidin bence!

  1. Hayatınızı karartan insanları hayatınızdan çıkarın!

Hayatta alabileceğiniz en büyük ders ve kendinize yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden birisi de işte budur. Evlendiniz diye, sizi mutsuz eden biriyle yıllarınızı heba ediyorsanız, şu dünyada sizden daha kötü durumda birisi yoktur. Ya da size mobbing yapmaktan zevk alan iş arkadaşınız veya patronunuza katlanmak durumunda değilsiniz. Onu ekarte edebilmeyi başarabilirseniz, ne ala. Ama olmuyorsa siz o ortamı terk etmeye bakın.

  1. Bir kere de olsa anın tadını çıkarın artık!

Bir işiniz var, ancak para yetmiyor diye ikinci bir iş yapmaya çalışıyorsunuz. En sevdiğiniz programı izlemek yerine ev işlerine dalıyorsunuz. Çocuğunuz sizinle oyun oynamak isterken telefondan gözünüzü ayıramıyorsunuz. Tatile gidip dinlenmek ve eğlenmek yerine mesajlaşmayı, fotoğraf çekmeyi tercih ediyorsunuz. İşte bunlar olurken siz o “an”ı kaybetmiş, kaçırmış oluyorsunuz.

  1. Gönüllü olarak hiç tanımadığınız birine bir iyilik yapın!

Toplum baskısından ya da insanlar sizi iyi olarak tanısın diye değil, gerçekten hiç kimse bilmeden, görmeden ayda bir ya da yılda bir kez birine iyilik yapın. Bir yardım kuruluşuna, bir çocuk yurduna, bir yaşlı bakım evine ya da bir hayvan barınağına maddi olarak küçük bir miktar yardımda bulunun. Bir yardım kurumunun bir organizasyonunda gönüllü olarak görev alın. İnanın iyi gelecek.

  1. Güzelliğinizin farkına varın!

Güzellik deyince hemen kaşınıza, gözünüze odaklanmayın. Sizi, siz yapan ruhunuzdaki, zihninizdeki ya da vücudunuzdaki güzelliklerin, değerlerin farkına varın. “Güzellik görecelidir” diyenlere inat, siz güzelliğinizi ortaya çıkarın.

  1. Başkalarının düşüncelerini önemsemekten vazgeçin!

Kaç milyonluk şehirde, kaç milyarlık ülkede ya da dünyada yaşadığınızı bir düşünün. Bunlar içinde sizi tanıyan insanların kaç tanesini memnun etmek istediğinizi bir düşünün ve bun ne kadarını başarabileceğinizi! Kendinizi kandırmayın, gereksiz insanların, kendileri kadar gereksiz fikirlerini önemsemekten vazgeçin.

  1. Büyüklerinizin deneyimlerine kulak verin!

Sizden 30 yıl önce dünyaya gelmiş yıllardır bu hayatın her türlü yüzünü görmüş kişiler, hem de bunlar sizi seven kişilerse size söylediklerini dinlemekte fayda var. Aslında bunu biraz da zaman kaybını önlemek olarak düşünelim, yani denenmiş ve başarısız olmuş bir şeyi bir daha deneyerek zaman kaybetmeyelim değil mi?

  1. Vücudunuza, sağlığınıza özen gösterin!

Sağlıklı bir vücut sizin bu dünyadaki hazinenizdir. Bu hazineye sahip çıkın. Sağlıklı beslenmeye, cildinizi korumaya, bakım yapmaya zaman ve çaba harcayın.