Sayı Sembolizmi

Sayıları sadece matematiksel işlemlerden ibaret görmeyip ona çeşitli anlamlar yükleyerek yaşamı açıklayan ve yorumlayan sayı bilimi; kökeni M.Ö 5000 yılına, Maya uygarlığına kadar uzanan insanlığın en eski okült bilimlerinden biridir. Antik çağlardan bu yana pek çok düşünürün ilgisini çeken sayılar; gelecek hakkında bilgi edinmenin yanı sıra doğa olaylarını açıklamak amacıyla da kullanılmıştır. Antik Yunan ve Mısır uygarlıklarında sayıların gizemli şeylere yönelik bilgi edinmek için kullanılması “aritmansi” olarak adlandırılmış ve bu kavram Numerolojinin doğuşuna öncülük etmiştir.

“Evren mesajlarını sayı yoluyla iletir, Yaradan insanlarla sayılar aracılığıyla konuşur.”

Evrende var olan her şeyin sayısal düzende meydana geldiğini, hiçbir şeyin rastlantıya dayanmadığını bu sözleriyle açıklar Pisagor. Her sayının bir enerjisi, titreşimi vardır ve bunları anlamak evrenin gizemini çözmemize yardımcı olur. Pisagor’ un 1’den 9’ a kadar olan temel sayıların doğanın ve titreşim devrelerinin temeli olduğuna inanmasının bugünkü numeroloji sistemini anlayabilmemizde önemli bir rolü olmuştur.

Sayıların Semboller İle İlişkisi

Sembol ; kelime anlamı olarak “biçimi ya da doğası ile bir düşünceyi çağrıştıran nesne ya da resim” demektir. Kökeni ; M.Ö 70.000 yıllarında Pasifik Okyanusu’nda yer alan ve insanlığın en eski yerleşim yeri olarak bilinen MU kıtasına dayanır. Orada yaşayan insanların, gök cisimlerini ve gök olaylarını inceleyerek gözlemlerini çeşitli figürler yardımıyla anlatmaya çalışmaları sembolizmin başlamasına ve yayılmasına ortam hazırlamıştır.

Semboller görünen ile görünmeyen arasında bir nevi köprü görevi üstlenirler. Soyut ve ifade edilemeyen kavramlar semboller aracılığıyla somut düzlemde yerini alır. İnsanlar evrenin dilini anlayabilmek için ilk çağlardan beri sembolleri kullanır. Sembollerin temelinde harfler, sayılar, resimler, renkler vardır ve anlamları kullanıldığı dönemlere göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle her sembolü kullanıldığı döneme göre ele almak gerekir. Aslında sadece nicelik belirtmeye yarayan sayılar, çağlar boyunca onlara yüklenen anlamlarla birer sembol haline gelmişlerdir.

“Doğanın kitabı matematik sembolleri ile yazılmıştır. Doğa matematik dili ile konuşur; bu dilin harfleri üçgenler, daireler ve diğer matematiksel şekillerdir.”

 Galileo Galilei

Evrende var olan her şeyin temelinde sayıların olduğunu savunan Pisagor numerolojisine göre; tüm sayılar astroloji, müzik ve geometri ile iç içedir. Ve bu sayıların hepsi ezoterik öğretileri bize aktaran birer semboldür.

Sayıların ifade ettiği ezoterik öğretileri gelin hep birlikte öğrenelim:

BİR

Hiçliği ifade eden 0’ dan doğmuştur. Bünyesinde tüm sayıları barındırır, diğer tüm sayılar 1’den türemiştir.

Tekliği vurgular. Evrendeki her şeyin kaynağını, kozmik varoluşun merkezini ve Yaratıcı’yı simgeler.

İslam’daki Vahdet-i Vücut anlayışını yansıtır. Her şey bir ve tek olan Allah’tan gelmiştir ve yine O’na dönecektir.

Arap alfabesinin ilk harfi olan “Elif” harfinin ebced (Arap numerolojisi) hesabına göre sayısal değeri de 1’dir.

Astrolojide 1 sayısı Güneş’i temsil eder ve Erildir. Sembolü nokta veya mutlak bütünlüğü yansıtan dairedir.

Alman şair Rückert  “Die Weisheit des Brahmanen (Brahmanın Bilgeliği)” adlı şiirinde 1 sayısını şu sözlerle açıklar:

“Sayılar zincirinin 1 ‘den çıkması kadar doğru

Bir ağacın yapraklarının tek bir tohumdan gelmesi kadar gerçek

O’nu Bir ve benzersiz olarak bilmeniz kadar gerçek

O ki her şey ondan çıkar ve hiçbir şey O’na eş koşulamaz ne de O’nun gibi ebedidir.”

İKİ

“Yaratılan kendi içinde iki katlıdır.”

Valentin Weigel

Kutupsallaşmanın ve bölünmenin temelidir.

Dünyanın ikiliğini yani dualiteyi temsil eder.

(Yaratan- Yaratılan ,Ruh- Madde, Siyah- Beyaz, Eril-Dişil, Ben-Sen, Gece-Gündüz…)

Evrendeki her şeyin karşıtıyla var oluşunu anlatsa da bu karşıtlık kaos yaratmak için değil, uyum sağlamak içindir. Bu özelliğiyle asıl vurgulamak istediği kavram ‘zıtlıkların dengesi’dir.

Sembolizm tekniğinde güçlendirilmek istenen kavram çift olarak resimlendirilir. (Çift başlı kartal gibi..)

Etkisi azaltılmak istenen kavramlar ise sembolizmde ikiye bölünerek gösterilir.

Astrolojide 2 sayısı Ay’ ı temsil eder ve Dişildir. Sembolü eril-dişil dengesini gösteren Yin-Yang’tır.

ÜÇ

1 ve 2’nin ilişkisinden doğmuştur bu yüzden kutsal sayı olarak kabul edilir.

3, 2’nin oluşturduğu dualitenin çok ötesindedir. Başı, ortası ve sonu olan ve geometrik bir şekli ortaya çıkaran ilk sayıdır.

Gördüğümüz ve yaşadığımız dünya üç boyutlu olduğundan dolayı; başlangıç, orta ve sonun üç katlı özellikleri altında tüm yaşamı deneyimleriz. (Oluş-Varoluş ve Yitiş)

Çağlar boyunca çoğu din ve uygarlıklarda 3 sayısının kutsallığı üzerinde durulur. Bunlardan bazıları :

Sümer Uygarlığı: Anu (gök) – Enlil (hava) – Ea (yer)

Babil Uygarlığı : Sin (Güneş) – Şamaş (AY) – İştar (Venüs)

İslamiyet : ALLAH –  Hz.Muhammed – Hz.Ali

Hristiyanlık: Baba – Oğul – Kutsal Ruh

Maniheizm : İnanç – İffet – Alçakgönüllülük (Kutsal Kase Tapınağının 3 kapısı)

Bu kutsal üçlemelerden dolayı sembolü Tanrı ve evrenin 3 doğasını anlatan Üçgendir.

Astrolojide Jüpiter gezegeniyle ilişkilendirilir.

DÖRT

Bu sayı maddeyi ve dünyayı ifade eder.

Dört elementten meydana gelir. (Ateş-hava-toprak-su)

Dört caoğrafi yönü gösterir. (Kuzey-Güney-Doğu ve Batı)

Dört mevsimi ifade eder. (İlkbahar-Yaz-Sonbahar-Kış)

İnsanlık yaşamındaki 4 evrenin ifadesidir. (Çocukluk-Gençlik-Olgunluk ve Yaşlılık)

İlk mekânsal ve fiziksel şekil olan Tetrahedron 4 sayısından doğmuştur.

Tarih öncesi çağlarda 4 sayısı daima sağlamlılığı vurgulamıştır. Bugün kullandığımız “dört elle sarılmak” deyiminde de 4 sayısının sağlamlılığından söz etmek mümkündür.

Sembolize ettiği kare şekli de maddede eşitlik ve dengeyi sağlar. Çünkü 4 aynı zamanda 2’nin de karesidir ve bu şekil Dünya küresinin farklı bir yansımasıdır.

4 istikrar ve kökleşme sağlar.

Astrolojide Uranüs gezegeniyle ilişkilendirilir.

 BEŞ

5 sayısı insan yaşamını, insanın iç dünyasına yönelişini ifade eder.

4 elementten sonra gelen saf ruhun yani maddesel olmayan Öz’ün ifadesidir. Çin’de hayatın bir beşgen yani pentagram olduğu ve bu pentagramın her köşesinde hayatın devamlılığını sağlayan elementlerin bulunduğu inanışı, zamanla İslamiyet’te de kabul edilmiştir.

İslam inancına göre elimizde bulunan 5 parmağın her biri 5 İslam büyüğünü yansıtır. (Hz.Muhammed, Hz.Fatma,  Hz.Ali, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin).

Ve 5 parmak simgesinin insanları nazardan ve her türlü tehlikeden koruduğuna inanılır.

İnsanın maneviyat arayışı 5 sayısı ile temsil edilir. Bu yönüyle özgürlüğün de timsalidir.

Eril 3 ve dişil 2’ nin birleşiminden meydana gelmesi sebebiyle erkek ve kadının birliğini anlatır. Bundan dolayı birçok kültürde evlilikle de ilişkilendirilmiştir. Aynı zamanda eril olanın göğü, dişil olanın dünyayı yansıtıyor oluşundan dolayı 5 sayısı için Yer ile Göğü birleştiren de diyebiliriz.

Taç yapraklı çiçekler genelde 5 tanedir ve bunlar mikro kozmosun ifadesidir.

Çin kültüründe; yılbaşı günü kapılara “Beş kat şans getirsin” yazılı bezlerin asılması, 5 sayısının onlar için uğurlu bir sayı olarak nitelendirildiğini gösterir.

Bu sayının sembolü olan 5 köşeli yıldız, ölümsüz ilahi gücü temsil eder.

Astrolojide Merkür gezegeniyle ilişkilendirilir.

ALTI

2 ve 3’ün çarpımıyla elde edilir ve bu da evrensel uyumun ve dengenin simgesidir.

6 mükemmelliğin sayısıdır. Çoğu kültürde Tanrı’nın dünyayı 6 günde yarattığına inanılır.

“Altı, Tanrı dünyayı 6 günde yarattığı için mükemmel değildir; sayı mükemmel olduğu için Tanrı dünyayı 6 günde mükemmelleştirmiştir.” sözüyle Hrabanus Maurus bu sayının kutsallığına atıfta bulunmuştur.

6 günde yaratılış öğretisi, haftanın 6 iş günü ve 1 dinlenme günü olarak düzenlenmesine yol açmıştır.

Sayının sembolize ettiği geometrik şekil altıgendir ve bu, tüm geometrik şekilleri bünyesinde barındırır. (nokta, çizgi,üçgen,kare..)

6 kareden oluşan küp, mimari yapılar için ideal formu oluşturur.

Arı peteklerinde, vücut hücrelerinde, kar tanesinde altıgen formuna sıkça rastlamamız, doğadaki her şeyin evrensel denge ve uyum içinde olduğunun göstergesidir.

Hermetik gelenekte de 6 olumlu bir sayı olarak nitelendirilir. Burada biri yukarı doğru, diğeri aşağı doğru iç içe geçmiş 2 üçgenden oluşan 6 uçlu yıldız makro kozmozu temsil eder.

Astrolojide Venüs gezegeniyle ilişkilendirilir.

YEDİ

4 dünyanın temel yönleri, 3 ise Gök ile bağlantılıdır ve 7 bu iki sayının birleşiminden meydana gelmiştir.

Ruhun madde ile birleşimi, maddiyatla maneviyatın da sentezidir.

Hristiyan ve İslam toplumlarında ‘7 Uyuyanlar’ efsanesi yaygındır.

İslamiyet’te 7 nin ayrı bir önemi vardır. Fatiha Suresi’nin 7 ayeti vardır. 4’ü insanlığın ihtiyaçlarını, geriye kalan 3’ü Allah’a seslenişi ifade eder.

Müslümanların Hacı olarak nitelendirilebilmesi için Kabe’yi  7 defa tavaf etme zorunlulukları vardır.

Hayat ağacının 7 dalı olduğu kabul edilir.

Yerin ve göğün 7 katmanı vardır.

Gökkuşağının 7 rengi vardır ve bu renkler müzikte 7 nota ile ifade edilir.

İnsan bedeninde 7 ana enerji merkezi vardır.

Dünyayı 6 günde yaratan Tanrı’nın 7. Gün dinlendiğine inanılır.

Süleyman’ın tapınağına çıkan 7 basamak, Babil tapınaklarının 7 katına karşılık gelir.

Düğün ve yas törenleri çoğu kadim uygarlıkta 7 gün sürer.

İçinde her şeyi barındırdığından dolayı Bilgeliğin timsali olmuştur.

Astrolojide Neptün gezegeni, kutsal geometride Yaşam Çiçeği ile ilişkilendirilir.

SEKİZ

Çağlar boyunca çoğu uygarlıkta uğurlu sayı olarak nitelendirilmiştir.

Babil uygarlığında Tanrıların sayısı olarak nitelendirilirdi. Bundan dolayı tapınaklarında putları koruyan odanın 8 penceresi vardı.

Çoğu dinde 8, Cennet ile ilişkilendirilir.

İran edebiyatında İdris Bitlis-i “Heşt Behişt (8 Cennet)” adlı eseriyle bu sayının önemini vurgular.

Budizm’de 8 yapraklı lotus çiçeğinin şans ve bereketi çektiğine inanılır.

Nuh’un gemisinden 8 kişinin kurtulduğu ve dünyayı yeniden canlandırdığı inanışı vardır. Bundan dolayı 8, yenilenmenin de simgesidir.

4’ü ana, 4’ü ara yön olmak üzere rüzgar gülünü oluşturan 8 köşe vardır.

Sembolü sekizgendir. 8 köşeli bu sembol ayrıca Bolluk ve Bereket Tanrıçası İştar’ın da sembolüdür.

Karşıtlıkların bütünleşmesini de temsil ettiği için Çin kökenli Bagua haritası ile de sembolize edilir.

Astrolojide Satürn gezegeni ile ilişkilendirilir.

DOKUZ

Kutsal sayılan 3 rakamının yine kendisiyle çarpımından elde edilir. Bundan dolayı “büyütülmüş kutsal üç” olarak da adlandırılır.

Sonuncu sayı olduğundan kendisinden önce gelen tüm sayıların deneyimine sahiptir. Ayrıca bir sona ulaşıldığını, tamamlanmayı ve yeniden başlamanın gerekliliğini vurgular.

Bolluk ve bereketin simgesi olan 8’den sonra geldiği için sonsuz mutluluğun ifadesidir.

Budizm’de en yüce manevi gücün simgesidir.

Yunan- Roma mitolojisinde Demeter’in, kızı Persefone’yi bulmak için dünyanın etrafında 9 kere dolaştığı inancı hakimdir.

Hristiyanlıkta çok önemli bir sayı değildir. Hz. İsa’nın saat 9’ da ölmüş olması, Hristiyanların bu sayıyı acıyla ilişkilendirmelerine neden olmuştur.

Türklerin tarihte önemli bir yer edinen kabilelerinden birinin adının Tokuz Oguz ( Dokuz Oğuz) olması, bu sayıya verdikleri önemi gösterir.

Sembolü dokuzgendir.

Astrolojide Mars gezegeni ile ilişkilendirilir.

Görüldüğü gibi sayılar, nicelik belirtmenin çok ötesinde bir yerdedir. Madde ve mana evreninde her sayının özel bir yeri ve bir görevi vardır. Hiçbir sayı diğerinden üstün veya aşağıda değildir. Tüm sayılar çeşitli anlamlara bürünerek yüzyıllar boyunca insanlara kılavuz olmuştur.

Sayılar rehberiniz olsun..

 

*Kaynaklar:

  • Neumayer Petra, Sayılarla İyileşme, Kuraldışı Yayınları, İstanbul 2012
  • Ersoy Necmettin, Semboller ve Yorumları, Kendi Basımı, İstanbul 2000
  • Schimmel Annemarie, Sayıların Gizemi, Kabalcı Yayınları, İstanbul 2000