Beslenme programımızın ayrılmaz bir parçası olan şeker, aslında tadı en çok sevilen besin türüdür. Eğer zararlı olduğunu bilmesek çayımıza, kahvemize, yiyeceklerimize bir miktar şeker katmakta sakınca görmeyiz. Aslında hem zihinsel hem de fiziksel olarak canlı kalabilmemiz, enerjik olabilmemiz için her gün belli miktarda şeker almamız gerekiyor. Ancak elbette ki dozunda, kontrollü bir şekilde şeker tüketmekte fayda var. Meyveler, sebzeler doğal besinlerle aldığımız şeker bir yana, hazır gıdalardan aldığımız işlenmiş, beyaz şekeri pek çok sağlık sorununun temel sebebi. Şöyle söyleyeyim ki; günde 2-3 bardak şekerli çay, 2 fincan şekerli kahve ve 1 porsiyon da şerbetli tatlı yediğinizde siz aslında bir su bardağı dolusu şekeri yemiş oluyorsunuz. Bu da başta iç organlarınız olmak üzere, sinir ve sindirim sistemlerinize hasar verecek miktarda şeker demektir. Aynı paralelde şekerin en çok da beyin, karaciğer ve böbreklere zarar verdiğinin altını çizmekte fayda var. peki, şekerin hiç faydası yok mu?

Şekerin faydası yok mu?

Yiyip içtiğimiz her bir besin maddesi gibi şeker de, tüm vücudumuzdaki her bir sisteme, düzeneğe az ya da çok fayda ya da zarar vermekte. Söz konusu olan şekerse, bence en büyük faydayı psikolojimize sağlıyor. Şeker ya da şekerli ürünler tükettiğimizde aniden duygu durumumuzda olumluya doğru hızlı bir ilerleyiş oluyor. Nasılsa anında bir pozitif düşünme, ekstra bir sevgi dolu ruh hali, dünyanın bir anda güzelleştiği doğrudur. Hatta aynı bağlamda yapılan bazı araştırmalara göre şeker tüketimi kişide var olan kin ve nefret duygularını hafifletebilmekte, azaltabilmektedir.

İri toz şekerle hazırladığımız cilt maskeleri, peeling uygulamaları ile cildin yenilenmesi, tazelenmesi mümkündür. Özellikle siyah noktalardan ve akne sorunundan şikayetçi olanlar için şeker maskeleri çok iyi olacaktır.

Neskafe ya da Türk kahvesini saklamak için koyduğunuz kavanozun içine bir çay kaşığı kadar da toz şeker atarsanız, kahveniz uzun süre tazeliğini ve mis kokusunu koruyacaktır.

Şekerli meyvelerin diğer meyvelere göre çok daha uzun süre taze kaldığı, besin değerini daha uzun süre koruduğu biliniyor.

Şekerin zararları nelerdir?

  1. İhtiyaç duyduğumuzdan daha fazla şeker tüketirsek, hele bir de bu şeker doğal meyvelerin içindeki değil de beyaz şekerse, kan şekerimiz ani olarak yükselir. Bu şekerin tolere edilebilmesi için de pankreas fazlaca insülin hormonu üretir. Fazla insülin demek şekerin regüle edilmesi ve fazla miktarının da “yağ” olarak vücutta biriktirilmesi demektir. Böyle olunca kan şekeri aniden yükselmiş, sonra yine aniden düşmüş olur. Yükselir yükselmez bir anda tokluk, düşer düşmez de aniden açlık hissederiz, yiyeceklere saldırırız. O zaman da gelsin kilolar. İşte bu da metabolik sendroma ve bunun yol açtığı sayısız hastalığa yol açıyor.
  2. Fazla şeker tüketimi metabolizmanın doğal dengesini bozuyor. Dengesi, işleyişi zarar gören metabolizma ise obezite, şeker hastalığı, kalp ve damar rahatsızlıkları, kanser türleri, böbreklerde fonksiyon bozuklukları, böbrek taşı, yüksek tansiyon, ülser, felç, astım, romatizma, kemik erimesi, kronik yorgunluk ve daha pek çok hastalığa sebep oluyor.
  3. Yeme, içme ile vücudumuza aldığımız şeker, kana karışıyor ve kan dolaşımı ile birlikte bütün vücuda yayılıyor. Ancak kandaki fazla şeker özellikle bel çevresi, göbek, kalça, göğüs ve basen gibi bölgelerde birikiyor. İşte buralarda oluşan yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif olan organlara da dağılıyor. Böyle bir durumda bu hayati organların fonksiyonları yavaşlıyor, çalışma düzenleri sekteye uğruyor ve dolayısıyla doğal dokuları bozuluyor ve buralarda yağ depolanıyor.
  4. Fazla şeker alımından kaynaklı olan iç ve dış organ deformasyonu, organların fazla yorulması gibi sorunlar bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Hal böyle olunca da vücut, hastalıklara karşı dirençsiz kalıyor.
  5. Vücudun ayakta, hayatta kalabilmesi için mineral dengesi çok önemlidir. Mineral dengesi sayesinde hücrelerimiz canlı ve sağlıklı kalıyor. Oysaki vücuda alınan işlenmiş, beyaz şeker mineral dengesini bozar, bu da tüm vücut sağlığını tehlikeye atar.
  6. Fazla şeker tüketen çocuklarda hiperaktivite, dikkat bozukluğu, endişe hali, huysuzluk ve hiç geçmeyen bir huzursuzluk durumu yaşanır.
  7. Kadınların metabolizmasının erkeklerinkine oranla daha yavaş çalıştığı, bu bakımdan vücuda alınan şekerin de daha zor tolere edilebildiği biliniyor. Uzmanlar, şekerin kadınlarda erkeklere göre daha büyük risk oluşturduğunu, fazla şeker tüketen kadınların kolon kanserine yakalanma riskinin yüksek olduğunu ifade ediyorlar.
  8. Beyaz şeker görme fonksiyonlarını yavaşlatır, gözün doğal yapısında hasara yol açar.
  9. Fazla şekerli beslenen kişiler, diğerlerine oranla çok daha kısa sürede ve hızlı bir şekilde alkol bağımlısı olurlar.
  10. Şeker, diş etlerinde deformasyona yol açar, dişlerin çürümesine sebep olur.
  11. Fazla şeker tüketimi özellikle ilerleyen yaşlarda kemiklerde, kaslarda kireçlenmeye neden olur.
  12. Fazla şekerli beslenme alışkanlığı olan kişilerde solunum yolları sorunları, akciğer deformasyonu yaşanır. Bundan dolayı da astım hastalığı başlangıcı ortaya çıkar.
  13. Şeker tüketimi vücudun yağ depolama eğilimini artırdığı için, şekerli beslenenler daha hızlı bir şekilde kilo alırlar, bölgesel şişmanlık ortaya çıkar.
  14. Şeker cilt düşmanı bir besindir. Şekerli beslenen kişilerin cildi doğal nemini kaybeder, kurur ve daha hızlı bir şekilde kırışıklıklar ortaya çıkar.
  15. Cilde zararlı olan diğer tüm ürünler gibi şeker saç sağlığına da zararlıdır. Fazla şeker tüketimi sebebiyle saç derisi kuru, pul pul dökülür, tıpkı çorak bir toprak gibi yeni saç oluşumunu imkansız hale getirir. Kafa derisinin sağlıksız olması dolayısıyla da saçlar cansız, kuru ve kolay kırılır özelliktedir. Bir de şekerli beslenenlerin saçlarının daha çok daha hızlı beyazladığı bilinmektedir.
  16. Beyaz şeker tüketiminin artırılması, safra kesesinde taş oluşmasına sebep olur.
  17. Aslında bağırsağın bir parçası olan “apandis” adlı organda enfeksiyon, iltihaplanma oluşması durumu olan “apandisit”e sebep olan etkenlerden birisi de fazla şekerli beslenmedir. Beslenme sepetinde beyaz şeker bulunanların apandisit riski çok yüksektir.
  18. Şeker, diğer tüm organlara olduğu gibi yaşamsal önemi olan, kan dolaşımımızı sağlayan damarlara da hasar veriyor. Şeker tüketimi damar büzüşmesi, damar tıkanıklığı, damar yağlanması gibi pek çok soruna ve dolayısıyla da kalp hastalıklarına, yaşamı tehdit eden rahatsızlıklara sebep oluyor.
  19. Başta çocuklarda olmak üzere, aslında her yaştan hepimizde belli miktarda büyüme hormonu salgılanmakta, bu hormon sayesinde fiziksel anlamda gelişim, büyüme gösterebilmekteyiz. Ancak şeker tüketimi vücudumuzda büyüme hormonunun salgılanma düzeyini azaltıyor. Bundan dolayı da çocukların fiziksel gelişimi gereği kadar olmazken, biz yetişkinlerde de saç büyümesi, cilt yenilenmesi gereği gibi sağlanmıyor.
  20. Şekerli beslenen kişilerde gıda alerji daha sık yaşanır.
  21. Aşırı şeker tüketimi, kişinin doğal DNA yapısını bozabilir ve bundan kaynaklı rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
  22. Şekerli beslenen kişiler ve özellikle de ileri yaşlardakilerde karaciğer hücrelerinde bölünme yaşanabiliyor. Bundan dolayı da karaciğerin boyutunun büyümesi söz konusu olabiliyor.
  23. Şeker başta migren olmak üzere pek çok baş ağrısı türüne yol açabiliyor. Hatta “şeker bağımlılığı” diye bir durum var, bu vakalarda belli bir süre şeker tüketmeyen kişiler dayanılmaz baş ağrıları yaşıyor.
  24. Aşırı şeker; zihinsel fonksiyonları yavaşlatabiliyor, beyin dalgalarını artırabiliyor. Bundan dolayı da kişinin düşünme, hatırlama yetileri zayıflayabiliyor.
  25. Şekerli beslenmeye alışkın olan kişiler kısa süreli de olsa şekerden yoksun olduklarında depresyona girebiliyor.
  26. Vücudumuzu ayakta, bizi hayatta tutan şey kesinlikle hormon dengemizin istenen değerler arasında olmasıdır. Ancak aşırı şeker hormonsal dengeyi bozarak hem fiziksel hem de ruhsal sorunlara yol açabiliyor.
  27. Şeker tüketiminin fazla olması başta meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanseri olmak üzere pek çok kanser türüne yol açabiliyor.
  28. Şeker, Hipoglisemi sebebidir.
  29. Kalp ve damar sağlığı birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı konulardır. Damarların varisleşmesi, tıkanmasına sebep olan fazla şeker tüketimi koroner kalp hastalıklarına da davetiye çıkarıyor. Zaten tüm vücudu dolaşan kandaki şeker oranının artması da başlı başına kalp hastalıklarına sebep oluyor.
  30. Şeker tüketimi vücudun belli yerlerinde mantar enfeksiyonlarına sebep olabiliyor.
  31. Şekerin tek başına Multiple Skleroz (MS) hastalığına sebep olduğu kesin olarak söylenemese de bu hastalığın belirtilerinin şeker tüketimi ile şiddetlendiği bir gerçektir.
  32. Şeker tüketen kişilerde sindirim sistemi hastalıkları, en çok da kabızlık görülür. Bu bakımdan şekerin dolaylı olarak da olsa hemoroite yol açtığı söylenebilir.
  33. Şeker tüketimi, vücutta yağ depolanmasına, kemiklerin güçsüzleşmesine yol açıyor. Bu bakımdan şekerli beslenen kişilerde osteoporoza yakalanma riskinin daha yüksek olduğu söylenebilir.
  34. Şekerli beslenen kişilerde pankreas çok fazla insülin üretmek durumunda kalıyor. Hal böyle olunca da vücutta insülin duyarlılığı düşüyor, şeker hastalığı kaçınılmaz oluyor.
  35. Şekerli beslenme alışkanlığı sistolik kan basıncını, yani yüksek tansiyonu artırabilir. Bundan kaynaklı olarak da kalp ve damar hastalıkları, hatta ani ölümler bile gerçekleşebilir.
  36. Fazla şekerli beslenme her yaştan ve durumdan herkes için zararlıdır. Ancak çok özel bir durum olan hamilelik döneminde ise aşırı şeker kan zehirlenmesine, anne ve bebek ölümlerine bile yol açabilir.
  37. Aşırı şeker tüketimi, pankreasın fazladan insülin hormonu üretmesine, bu da vücudun insülin duyarlılığının düşmesine sebep olur. Hal böyle olunca da şeker hastalığı kaçınılmazdır. Şeker hastalığının ise ömrü kısaltan, yaşam kalitesini düşüren, tüm organların sağlığını olumsuz etkileyen bir hastalık olduğu bilinmektedir.
  38. Özellikle çocukluk döneminde fazla şekerli beslenenlerde egzama ortaya çıkma riski yüksektir.
  39. Şekerin göz sağlığını olumsuz etkilediğini, görme yetisini azalttığını biliyoruz. Aynı paralelde şekerli beslenen kişilerde de ilerleyen yaşlarda katarakt oluşma riski çok yüksektir.
  40. Karaciğer yağlanmasının en önemli sebeplerinden birisi hareketsiz yaşam koşulları, diğeri ise sağlıksız beslenmedir. İşte bu sağlıksız beslenmenin en önemli ayağını ise şeker ağırlıklı beslenme oluşturuyor. Şeker tam bir karaciğer düşmanıdır.
  41. Sindirim sisteminin fonksiyonlarına zarar veren şeker, bağırsak tembelliğine ve kabızlığa sebep oluyor.
  42. Şekerli beslenen kişilerin vücutlarındaki enzimlerin işlevselliğini kaybediyorlar.
  43. Şeker, zihinsel fonksiyonları, beynin çalışma gücünü zayıflatan bir besin maddesidir. Aşırı şekerli beslenen kişilerde hem hızlı düşünme yetisi zayıflar hem de bellek hasar görür. İşte hal böyle olunca da şeker tüketiminin ilerleyen yaşlarda Alzheimer hastalığı riskini artırdığı bilimsel bir gerçektir.
  44. Şeker tüketimi ve göz sağlığı arasında negatif bir korelasyon var. Şeker tüketimi arttıkça görme yetilerimizde zayıflama yaşanıyor. Bu bağlamda şeker tüketiminin sebep olduğu göz kusurlarından birisi de miyoptur.
  45. Şeker tüketimi, alkolden çok daha hızlı bir şekilde bağımlılık yapmaktadır. Örneğin birkaç akşam yemekten sonra tatlı yiyen kişiler sonrasında her akşam bu tatlıya ihtiyaç duyar, tatlı alınmaması durumunda da tıpkı sigara yoksunluğu yaşayanlar gibi halsizlik, ellerde, ayaklarda uyuşukluk yaşanır.