Sirius Güneş kavuşumu, özellikle spiritüel konularla ilgilenenlerin daha çok dikkatini çeksede özellikle sosyal medya paylaşımlarıyla son yıllarda sıklıkla gündeme gelmeye başladı.

Yılda bir kez gerçekleşen (06.TEMMUZ.2022 , 14:21) Sirius Güneş kavuşumu, birçok kesim tarafından yılın en şanslı günü olarak kabul ediliyor. İşte, Sirius Güneş Kavuşumu hakkında bazı bilgiler.

SİRİUS GÜNEŞ KAVUŞUMU NE DEMEK NE ANLAMA GELİYOR?

Sirius Güneş kavuşumu astrolojide en şanslı gün anlamına geliyor. Pek çok medeniyet yüz yıllardır yılda bir defa gerçekleşen bu önemli günü kendine özel gelenek ve etkinliklerle geçiriyor.

Bugün gökyüzünün en parlak yıldızı olan Sirius ile güneş bir araya geliyor. Aslında bu durum Güneş ile Sirius yıldızı ile aynı hizaya gelmesini ifade ediyor.

Kuran-ı Kerim’de Güneş’ten başka adı geçen tek yıldız olan Sirius, tüm medeniyetlerde ‘kutsal yıldız’ olarak kabul ediliyor.

KURAN-I KERİM’DE SİRİUS (Şİ’RA) YILDIZI

Sirius (Şi’ra) yıldızının Kuran’da geçmesinin önemli bir anlamı vardır. Sirius yıldızı görünür bakımından gökyüzündeki en parlak yıldızdır ve Canis Major Takım yıldızı’ndadır.

Dünyaya 8,6 ışık yılı uzaklıkta olan Sirius, Orion Takım yıldızı’nın yanında çıplak gözle rahatlıkla görülebilir.

Eski uygarlıklardan günümüze kadar bu yıldıza tapan kavimler vardır ve Kuran-ı Kerim’de yer alan ayette, Sirius yıldızının Rabbi’nin de Allah olduğu belirtilmektedir.

  1. sure olan Necm (Yıldız) suresinin 49. ayeti şu şekildedir:

“ve muhakkak ki Şi’ra yıldızının Rabbi de O’dur.”

Sirius, Türk kültüründe ise Akyıldız yani Anakurt ‘Asena’ olarak yer alır

SİRİUS YILDIZI’NIN MİTOLOJİDE YERİ

İnsanoğlu yaratılışından itibaren varoluşu çözümlemek için sürekli gözlemlerde bulunmuştur. Dünya yaşamı üzerinde insanlar birtakım benzetmeler yaparak takım yıldızlarıyla ilgilenmişlerdir. Bunlardan bir tanesi de Sirius Yıldızı olmuştur.

Dünya üzerinde farklı kültürlerde yıldızlara inananlar ve tapanların olduğu söylenir. İnsanlar, gök bilimine ve gök cisimlerine olan ilgilerini yaşam tarzlarına yansıtarak onlardan gelen enerjiye inanmışlardır ve bu enerjinin gücüne saygı duymaya başlamışlardır. Eski dönemlerde yıldızların gücüne ve enerjiye olan inanışlarda ortaya çıkan olayların, değişimlerin insanlar üzerinde bir etki oluşturduğuna inanılır.

Sirius, A ve B olmak üzere iki takımyıldızından oluşmaktadırlar. Yunan mitolojisinde “Büyük Köpek Takımyıldızı” olarak bilinmekte ve Osmanlı döneminde ise “Şira” olarak bilinmektedir.

Sirius A; gökyüzünde, Güneş’ten sonra, en parlak olan yıldızdır. Latince kullanımı yaygın olan “Sirius”, köken itibarıyla Latince değildir. Latince’ye Hellence’den geçen bu yıldızın adı Hellas’ta “Seirios” şeklinde kullanılmıştır ve anlamı “parlaklık, ateş; aşırı sıcak gün”dür. Eski Mısır’da “Sopdet” adı verilen yıldızın Eski Mısır dilinden Hellence’ye uyarlanmış hâli “Sothis”tir (Uluışık, 2017: 346). Sopdet kelimesinin tam anlamı bilinmemekle birlikte “yetenekli kadın” gibi anlamlara geldiği de düşünülmektedir. Ayrıca Sopdet “keskin olan”  ya da “üçgen” gibi anlamlara da çevrilmektedir. Çünkü hiyeroglif yazımı bir üçgen ve yanında yıldız ile tasvir edilmektedir. Çizimlerde de her zaman Sopdet’in kafasının üzerinde beş uçlu bir yıldız vardır.

DÜNYA MİTOLOJİSİNDE SİRİUS

Eski Mısır’da Sirius Takımyıldızı “Yeni Gün”, “Yeni Ay”, “Yay Yıldızı” ve “Büyük Rızık Verici” gibi isimler almıştır ve Mısır’ın en ünlü yarı tanrıları İsis, Osiris, Set, Neftis ve Horus, bu takımyıldız ile ilişkilendirilmiştir (Mısırlılar Güneş, Ay ve Sothis/Sirius takvimlerini kullanmıştır. Sirius takviminde 360 güne ek olarak beş gün vardır ki bunlar bu beş yarı tanrı şeklinde düşünülmüştür). Dünyadaki düzeni sağlamak ve insanlığı eğitmek için Sirius A ve Sirius B’den geldikleri düşünülen, tanrı vasıflarına sahip bu yöneticilerden İsis, Sirius A’nın; Osiris ise Sirius B’nin temsilcisi olarak kabul edilmiştir. İsis dişidir, aydınlığın sembolüdür, beş köşeli yıldız O’nun yıldızıdır ve O, gök mavisi renk ile tasvir edilir ki bu özelikler, Mısır inanışlarına göre aynı zamanda Sirius A’nın da özellikleridir.

Osiris ise erildir, İsis’in eşi ve refakatçisidir (Uluışık, 2017: 347). Eski Mısır’da yıldızın yükselişi önemli bir etkene sahip olmuştur. Bu açıdan, Nil Nehri üzerindeki seyirleri takip ederek Nil Nehri’nin taşması önemli bir etken oluşturmaktaydı. Nil Nehri’nin taşmasındaki en önemli etkenin toprakların suyla kaplanarak toprak veriminin artması olduğu söylenmektedir. Bu sebeple toprağın verimi artarak toprağın beslenmesi sağlanmıştır.

Nil Nehri’nin taşması, Osiris’un ölümü ve İsis’in ağıt içinde bir damla gözyaşı damlatmasıyla da alakalıdır. Hâliyle İsis ve Sirius Tanrıçaları, Nil Nehri üzerinden bağlantılıdır. O dönem için, Nil Nehri taşmazsa Mısır’da kıtlık yaşanacağına dair yorumlar yapılmıştır. Bu yüzden hem ritüellerde hem büyülerde Nil Nehri, çok önemli bir yere sahip olmuştur. Rahiplerin bir diğer önemli görevi, gökyüzünü gözlemleyip bu taşmaları tespit etmek olmuştur. Selin başlama anına “Akhet” ve tekrar çekilme anına ise “Peret” demişlerdir. Akhet, Güneş’in doğuşu ve ufuk anlamına gelir. Haziran ile eylül ayı arasıdır. Peret, ekim ile şubat arasıdır ve bu aylarda, ekim yapılır çünkü artık siyah toprak olmuştur yani “kemet”. Keza Antik Mısırlılar da kendi topraklarına  “kemet” yani siyah toprak derlerdi. İşte Nil Nehri ve Sirius bu kadar önemlidir. Mart ve mayıs arasına da “Shemu” adı verilirdi ve hasat yapılırdı. Hâliyle bu, Sirius’un görünümü ve Nil Nehri’nin taşması sebebiyle Mısırlılar için yeni yıldı ve görüldüğü zaman “Sopdet’in Gelişi” festivali olarak kutlanırdı (Elmas, 2020).

SİRİUS YILDIZI’NA DAİR İNANÇLAR VE TASVİRLER

 

Mısır tapınaklarının geçitleri ve iç odaları, Sirius Yıldızı’nı görecek şekilde yapılmıştır. Denderah’taki Hathor Tapınağı’nda, “İsis, yeni yılın ilk gününde tüm ihtişamıyla mabette parlar, tapınağı aydınlatır ve ışıkları ufuktaki babası Ra’nın ışıklarına karışır’’ ifadesi bulunur (Evrim, 2017).

 

Eski Mısır’da insanlar, Sirius’un görünmez olduğu dönem (3–4 Temmuz civarı), 35 gün önce ve 35 gün sonra toplam 70 gün boyunca ölülerini gömmemişler çünkü bu dönemde diğer âleme açılan kapının kapalı olduğunu düşünmüşlerdir. Sirius’un görülmediği 70 gün boyunca ise, İsis ve Osiris’in “duat” adı verilen öte âlemden seyrettikleri düşünülürdü. Başka bir görüşe göre de Sirius Yıldızı’nın görülmediği dönemde Tanrıça İsis hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar.

 

Mısır uygarlığında köpek, çakal figürü ile İsis ve Sirius arasında birtakım bağlantılar vardır. Köpek başlı Anubis ile İsis’in ilişkisini orta dönem Plâtoncularından Plutarchus şöyle açıklar:” Nephtys (İsis’in kızkardeşi) Mısırlılar’a göre dünyanın görünmez yüzüdür. Görünebilen yüzü ise İsis’tir. Bunlara dokunan çember ki ona ufuk denir, her ikisinin de ortak noktasıdır. Bu Anubis adını alır köpek ve çakal biçiminde ifade edilir.” Anubis’in görevi ölüleri korumak ve yüceltmektir. Ölen kişi yargılanırken Anubis onlara yardım eder ve ölülerin kutsal mumyalayıcısı olarak görülür. Anubis aynı zamanda adil bir yargıçtır. Terazinin bir kefesine ölenin kalbi(yani ruhunun kalitesi) diğer kefesine ise (gerçekliğin simgesi olarak) tüy koyar. Anubis’in tanrıların insanları eğitmesinde yardımcı olmak gibi bir görevi de vardır. Ölümle birlikte bedeni terk eden ruhların gittiği yer onlara göre Sirius’tur. Onlar da tıpkı Türk mitolojisinde olduğu gibi Sirius’u diğer âleme açılan göğün kapısı, göbeği olarak görmüşlerdir.

SİRİUS GÜNEŞ KAVUŞUMUNDA NE YAPILMALI?

Sirius yıldızı mitolojik olarak “Demir Kazık” olarak kabul görür. Yani evrenin direği, gökyüzünün kapısı, tutucusu, dayanağı, desteği olduğu ifade edilir.

Bugün de kişiler ağzından çıkana, aklından geçene çok ama çok dikkat etmeli.

Sirius Güneş buluşmasında gökyüzü ve yeryüzü arasında yüzlerce ahtapotun kollarıyla açılmış bir enerji kanalı oluştuğu düşünülüyor.