Spiritüel disiplin, düzenli olarak spiritüel deneyimler elde etmek amacıyla günlük olarak yapılan belli spiritüel uygulamalara, eğitime, disipline bağlı kalma ve kendimizi yönetme sürecidir. Bu, doğrudan Tin’in bilgisini ve anlayışını nasıl geliştirdiğimizle alakalıdır.

Spiritüel disiplin: Doğrudan spiritüel deneyim

Ruh, bir kavram ya da fikir değildir. Spiritüel deneyim, yaşamak için ‘inanmanız’ gereken bir şey değildir. Belki de inancın değerli biçimleri dışında spiritüel deneyim için inanç duymanız gerekmez: Kendinize inanın, gelişiminize, yaratıcılığınıza ve öğrenme süreçlerinize inanın ve bir şey için çaba gösterdiğiniz zaman çabalarınızın ödüllendirileceğine dair genel bir inanca sahip olun.

Ruhun ya da spiritüel farkındalığın deneyimi, kesin sonuçlar almak için çeşitli spiritüel disiplinlerle geliştirebileceğimiz kesin bir duygu, algılama ve enerji deneyimidir. Bu spiritüel farkındalık, yıllarca süren uygulama ile gelişir; çünkü bu, kendimizi yenilemek ve bilemek kadar kişisel ustalık ve gelişim sürecidir. En azından bu şekilde bu değişiklikleri göreceli olarak hızlı bir şekilde deneyimlemeye başlayabilirsiniz. Ayrıca genel olarak bu değişikliklerin davranışlarınızda, algınızda, zihninizde, yaşamınızda ve duygularınızda gerçekten şekillenmeye başlaması tıpkı bilgi ve becerilerin herhangi bir sanat dalında ya da disiplinde birikmesi gibi birkaç yıl uygulama yapılmasını gerektirecektir. Bunu tıpkı amatör bir müzisyen olmaktan senfoni bestelemeye başlamak gibi düşünebilirsiniz. Aradaki fark inanılmaz olsa da sadece zaman meselesidir.

Spiritüel farkındalık, zamanla düşünme, hissetme, algılama, başkalarıyla ilişki kurma, öğrenme, hareket etme ve yaratma şeklimizi tamamen değiştiren bir gelişme sürecidir; gerçek anlamıyla hayatımızın her yönünü değiştirir. Bunu, meydana gelen değişikliklerin bilincinde olmamıza gerek kalmadan yapar; çünkü değişimler hemen göze çarpmaz ve çok küçüktür, ancak güçlüdür. Tıpkı kenarlarımızın ve hatalı olan içsel yapılarımızın zımparalanması gibidir; bir gün daha önce hiç fark etmediğimiz bir şekilde parıldadığımızı fark ederiz.

Bu değişiklikler, çarpıcı dışsal değişikliklerden aşağı doğru hareket etmek yerine nasıl hissettiğimiz ve davrandığımız ile yüzeye çıkar. Benim tecrübelerime göre ilerlememizin ve dönüşümüzün tam ölçüsü, ancak sonradan dönüp bakıldığında kavranabilir. Yine de bu değişim başka bir şeye benzemez; çünkü tüm zaman boyunca kim olduğumuzun farkına vardığımızda kim haline geldiğimiz arasındaki farkı görmek ve ayırt etmek zordur. Çünkü kişilik, daima egonun kıvrımlarının derinliklerindedir.

Spiritüel disiplin uygulaması

Spiritüel disiplin dediğim zaman, spiritüel farkındalığı doğrudan geliştirme ve spiritüel deneyimi teşvik etmek için yaptığımız çok özel uygulamalardan bahsediyorum. Spiritüel farkındalık, bir inanç ya da iman meselesi değildir. Spiritüel farkındalık, her birimizin içinde bulunan başka bir varoluş düzeyinin, gücün, farkındalığın ve kuvvetin doğrudan deneyimidir. Tanrı’ya haftanın belli günleri, belli saatleri, “iman etmemiz” gereken tarihsel, mitolojik, efsanevi, ahlaki, etik metinlere dayanan dinlerin aksine spiritüel farkındalıkta bunlara gerek yoktur. Hayatınızda şimdi geliştirmeniz gereken ilahi olarak tanımlanan duyguların deneyimi ve Benlik ile Evren’e dair vizyonun doğrudan ve algısal olarak ortaya çıkması, sınırsız bir potansiyel ve mucizeden başka bir şey değildir. Jack Johnson’ın dediği gibi:

“Cennet, uzayda hareket halinde olmayan bir yerdi.”

Dogmanın, spiritüel gelişim aleminde yeri olduğuna inanmıyorum; çünkü gerçek bilgi, bir şeyin doğrudan deneyimlenmesinden elde edilir, onunla ilgili yazılanları okumaktan değil. Spiritüel disiplinin temeli, doğrudan kendi çabalarınız ile spiritüel farkındalığı geliştiren bu uygulamalardır. Bu nedenle spiritüel disiplin uygulaması, kendinizi arındırma ve saflaştırma taahhüdüdür.

Dogmalar genelde karşımıza çıkar; çünkü bu önyargılar, kişinin bağlı olduğu dogmaya göre spiritüel deneyimin niteliği ile doğasını belirsizleştirir ve çarpıtır. Hatta sadece düşüncede sabitliği değil en iyi ihtimalde dar görüşlülüğü ve en kötü ihtimalde şiddetli ve saldırgan hoşgörüsüzlüğü teşvik eder. Ancak bu kısıtlamalar, algımız üzerindeki sınırlamaları serbest bırakma sürecimizin doğal seyrinin bir parçası olarak spiritüel disiplin ve spiritüel deneyim tarafından doğal olarak yıkılır. Böylece ne olduğumuzu, olduğumuz gibi ve her şeyin olduğu gibi görebiliriz. Doğrudan deneyimsel kanıtlar ile karşılaştığı zaman hatalı çıkarımlar, uzun süre devam edemez.

Bazı açılardan, deneyime ilişkin algınızı bozabilecek inanç ya da önyargılardan uzak olarak deneyimi yaşamanız tercih edilir. Dini dogmaların talihsiz yan etkilerinden bir tanesi, spiritüel deneyim meydana geldiği zaman bunun, inanç sisteminin objektifinden gizlenerek ne pahasına olursa olsun o inanç sistemini desteklemekten dolayı çarpıtmaya neden olmasıdır. Veya bu deneyim, o inanç sistemi tarafından tamamen yanlış anlaşılarak olumsuz ve potansiyel olarak yıkıcı etkiye sahip olabilir. Özellikle de içimize bakarak farklılaştırılmamış bir ilahi kaynak ve farkındalık bulmanın ve bu sınırsız potansiyeli gerçekleştirmenin ve çalışmanın bizim elimizde olduğunun ve bunun her şeyin içinde eşit bir şekilde bulunduğunun farkına varmak yerine gücümüzü başkasına verdiğimiz, kendi dışımızda olan bir şeye saygı göstermemiz öğretildiğinde bu durum söz konusu olabilir. Kutuplaştırıcı bir bakış açısındansa birleştirici bir bakış açısı tercih etmeliyiz.

Bu modern çağda, spiritüel deneyimi doğrudan geliştirmek için öğrenebileceğimiz, pratik edebileceğimiz ve doğrudan hayatlarımıza uygulayabileceğimiz spiritüel teknoloji ve anlayışa sahip olduğumuz çok daha sofistike ve gelişmiş spiritüel disiplin uygulamalarına sahibiz. Bu sayede nerede olursak olalım, ırkımız ya da cinsiyetimiz ne olursa olun, ilahi olanla kendi kişisel ilişkimizi geliştirerek nereye gidersek oraya içimizde taşıyabiliyoruz.

Spiritüellik, bir inanç sistemi değildir; spiritüel gelişim uygulamasıdır. Spiritüel olduğunuzu söylemeniz, insan olduğunuzu söylemenin başka bir yoludur. Bunu sadece bakarak söyleyebiliriz. Her şey, her bir insan ruhtur. Tüm gerçeklik, sonsuz farkındalık içerisindeki bir tezahürdür ve her birimiz, bölünemeyen ve sonuç olarak bütünden ayırt edilemeyen bu tekil sonsuz farkındalığın ifadeleriyiz. Ancak yine de bu deneyim seviyesinde, şu anki hayatımızda birbirimizden ayrıyız. Bu bedenlerle ve egolarımızla tanımlanmamız, hayatın bağlı olduğu şeylerde ve koşullarında köklenmiştir; bunların hepsi, gelişimimizin neresinde olduğumuza ve gelişmek ve evrimleşmek için neye çalışmamız gerektiğine göre değişen derecelerdedir.

Bu bir inanç değil, deneyimdir. Spiritüel deneyim, spiritüel disiplini geliştiren kim olursa olsun, pratik yapmaktan gelen ve tekrar tekrar elde edilebilen doğrudan bir deneyimdir. Zaman içerisinde bu spiritüel deneyime ilişkin algımız, yıllar süren uygulamalarımız ve disiplinimiz ile yavaş yavaş arınır ve geliştirilir, keşfedilir, derinleştirilir. Bu denklemde, spiritüelliğe duyduğunuz inanç yer almamaktadır.

Dahası, çağlar boyunca azizlerin, bilgelerin ve spiritüel öğretmenlerin belli bir uyanış düzeyine ulaştıklarında hepsinin aynı keşiflerde bulunduklarını açıklamaları ile bunun tekrarlanabilir olduğu gerçeğini, sürekli olan temel bir gerçeklik olduğu çıkarımını gösterir. Nöral kimyanın yanlış anlaşılmış olan bazı noktalarının aksine bu, bilim insanları ve akademisyenlerin de şüphesiz olarak söyleyebileceği türden bir deneyimdir.

Bu deneyim bir yandan da yorumlamakla ilgilidir. Çünkü kelimeleri, temelde uygun olmadıkları bir bağlamda kullanmak için elimden geleni yapsam bile ortaya kesinlikle hatalar ve yanlış anlamalar çıkacaktır. Ancak bu konudaki inançlarımız, meselenin kendisini değiştirmez. Olası yanlış açıklamalarım, ruhun doğasını değiştirmez. Güneş, henüz bizim bu süreci tanımlayacak anlayışa ya da sözlere sahip olmadığımız dönemlerden beri nükleer füzyondan geçiyor. Ancak bizim onu keşfetmemizle, bu gerçeklik birazcık bile değişmedi. Dünya, insanlar neye inanırsa inansın yuvarlaktır. Sonuç olarak, kendimizin derinliklerini araştırmak ve bu daha derin olan gerçeklik seviyesini, saf farkındalık deneyimi içinde ortaya çıkan bu daha derin gerçekliği ve insan deneyimini daha büyük bir dikkatle kolektif olarak tanımlamak bizim görevimizdir.

Bu deneyimi tarif etmek, onu başarmak ve netliğe kavuşturmak zordur; gerçek anlamda yıllarca süren uygulamalar ve tekrarlanan ziyaretler gerektirir (Büyük miktardaki duygusal işlemeden bahsetmeye gerek bile yok). Yine de insan türü olarak gelişimimiz ve bilimle aynı temelde olan gerçeklik anlayışımız çok önemlidir. Bu spiritüel disiplin süreci ironik bir şekilde bilimsel yöntemdeki zihniyet, titizlik ve prosedür bakımından eşdeğerdir. En azından uygulamaya yaklaşılması gereken şekliyle durum böyledir. Çünkü bu, temelde her gün bilinçli olarak daha aşağı olan eğilimlerimizin üstesinden geldiğimiz, bizi daha yüksek bir farkındalığa, özgürleşmeye ve birikimli mutluluğa götüren bir kişisel ustalık ve disiplin uygulamasıdır. Bu, hiçbir koşul altında günümün tartışmaya açık olmayan tek parçasıdır.

Spiritüel disiplin süreci

Tin, daima oradadır. Bu Sonsuz Farkındalık, kişisel değildir. Erkek ya da dişi değildir. Her şeyi her zaman dikkatinde eşit bir şekilde tutan, ancak aynı zamanda gerçekte ne olduğumuzun nihai özü olan, kavrayışın ötesindeki sonsuz bir farkındalıktır.

“Kavrayışın ötesinde” olması, mistik ya da büyülü olmasından ya da herhangi bir dogmatik nedenden kaynaklanmaz; bu sadece algılanan sınırsızlığına bağlı olan bir gerçektir. Ruhun farkındalığı, sıradan farkındalık ile aynı şey değildir. Bu spiritüel farkındalık deneyimleri gittikçe artar ve uzun vadede (istikrarlı pratikler ile) algı ve farkındalık içinde kesin olan, ancak kelimelerle kolay tarif edilemediği için biçimsiz olan deneyimler olurlar. Bununla birlikte ortaya, inanılmaz olan ve çoğunluğun kendini adadığından çarpıcı bir şekilde farklı olan bir Evren, Gerçeklik ve Benlik çıkarırlar. Dahası, Tin’in deneyimi kapsamında yer alan her ilerlemede her zaman daha fazlasının olduğunu, bariz bir şekilde sınırsız olduğunu, tarif etmenin ya da mantığa göre açıklamanın zor olduğunu görürüz. Bu nedenle “kavrayışın ötesinde” olduğunu söylüyorum. Belki de “tamamıyla kavramanın ötesinde” olduğunu söylemek daha uygun olabilir; çünkü eğer bu farkındalık gerçekten de sonsuzsa onu keşfetmemizin ve araştırmamızın sonu olmayacak.

Bu şekilde bocalamakta olan ve kendimizi, çalkantılı bir şekilde salınan düşünce süreçlerimizin, duygusal durumumuzun ve algımızın yönelimlerinin isteklerine bağlayan ve Tin’in farkındalığından ayıran, Tin’e dair olan algımızdır. İnsan hayatının tiyatrosunda istekle oynayan Tin değildir; bunu herhangi bir yardım olmadan gayet iyi bir şekilde yaparız, bu tiyatroyu devam ettirmek için yeteri kadar yüzeyseliz.

Spiritüel disiplin, bu nedenle bilinçli bir şekilde dikkatimizi ruha çevirmeye başlayarak düşüncelerimiz ve duygularımızla ilgili sorumluluk almak ve böylece spiritüel uyanışa geçmekle ilgilidir. Bu, gerçek anlamda spiritüel farkındalığa uyanmaktır; deneyime dair sahip olabileceğimiz herhangi bir önyargının üzerinde ve ötesinde olan bir farkındalıktır. Bir olay değil, hayatımız boyunca devam eden bir süreçtir.

Meditasyon pratiği ile içsel olarak yönlendirilmiş olan dikkatimiz aracılığıyla deneyimlerimizi, düşüncelerimizi ve duygularımızı işlemeyi öğreniriz. Bu farkındalık, yavaş yavaş iç gerçekliğimizin niteliğini çözer, temizler ve netleştirir; böylece duygusal deneyimimizin tabanını yükseltir. Aynı zamanda bilinçli farkındalığı yükseltir ve kendimize dair farkındalığımızı geliştirirken bunu düşünce, duygu ve işlenmemiş deneyimin kaotik bir evrimi olarak (ki bu çoğu insanın içinde bulunduğu var olma, yani ego halidir) yapmaz. Bunun yerine, kendimizi bu döngüden ayırır ve kendimizin saf farkındalığının deneyimine ait farklı bir kimliği açığa çıkarmaya başlarız. Açığa çıkan kimlikler, sınırlı ve çarpık olan egonun aksine gözlemci, bilinçli yaratıcı ve sonsuz ruhtur.

İkinci olarak ise yoga pratiği (ve diğer fiziksel sanatları etkinliği de tartışılabilir), vücutta depolanmış olan ağrı, gerginlik ve stresi, yogadaki hareketlerin bilinçli olarak keşfedilmesi ve sıvı akışı ile ortadan kaldırmanın bilinçli yoludur. Bu, derin bir şekilde depolanmış olan duygu ve stresi serbest bırakır, sinir sistemimizin işlevini arttırır ve bu sayede daha yüksek seviyelerdeki düşünme, hissetme ve hatırlama kapasitemizi yükseltir; vücuttaki kan akışını arttırır, tüm sistemimize oksijen iletilmesini sağlar ve vücudun verimliliği ile rahatlamasını arttırır. Bu pratik aynı zamanda enerji sistemimizi aktive eder, şarj eder ve temizler; vücutta sadece esneklik ile akışkanlığı değil, aynı zamanda zihin ile duygularda ve yaşamla olan bütün ilişkimizi ve deneyimimizi teşvik eder.

Bu pratikler birlikte, derinlemesine yapılmaya ve her gün uygulanmaya başlandıktan sonra birbirini izleyen her ay ve her yıl, daha derin ve daha canlı bir şekilde gelişen kademeli ve derin olan bir dönüşüme yol açarak değişikliklere, bilinç seviyelerine ve duygulara, kaliteli ve saf yeteneğe neden olur. Bunu size tarif edemem. Ama gösterebilirim.

İçsel keşfin yaşam süresi

Sizi, bunların hiçbiri için ikna edemem. Üst üste gelen başarısızlıklarım, bana bunun zorlanmaması gereken bir şey olduğunu öğrettiği için bunu denemeye eğilimli değilim. Bunu birinin anlamasını sağlamak için söyleyebileceğim kelimeler olduğunu sanıyorum. Yapabileceğim tek şey, bu değişikliklerden bahsetmek ve size bu uygulamaları vermektir. Sahip olduğum her bir küçük bilgi ve anlayışı vermem, bu deneyimleri kendiniz deneyimlemeniz için yardımcı olabilir.

Sizin aklınıza yerleşmesini istediğim şey, kolektif olarak Gerçeklik, Tin ve Bilinci ne derece anlamadığımızdır. Ayrıca doğru pratikler, doğru yaklaşım, doğru anlayış ve doğru spiritüel disiplin ve uzun vadeli bağlılık ile ne kadar çarpıcı bir şekilde dönüşüp gelişebileceğinizi size göstermek istiyorum. Mümkün olduğunca çok sayıda insanın, yaşadığım ve yaşamaya devam ettiğim aynı dönüşümleri ve içsel keşifleri deneyimlemelerini ve elde etmelerini istiyorum; bununla birlikte güçlükler ile rehber eksikliğinden kaynaklanan sorunları daha az yaşamalarını istiyorum.

Kaç kez yaşarsak yaşayalım, hiçbirimiz bu evrim sürecini ne bitirebileceğiz ne de ortaya çıkarabileceğiz. Bu süreç, sonsuzdur. Bu bilginin ışığında, bir şeyin gerçek doğasıyla ilgili önemsiz kavramım saçmadır; çünkü bu, her aşamada çarpıcı bir şekilde değişen ve genişleyen, sürekli derinleşen bir deneyimdir. Yine de hala daha iyi bir alternatifim yok. Gerçek doğamız, egomuzun karşıtıdır; her ikisiyle de spiritüel disiplin süreci ile sınırsız spiritüel doğamızı deneyimleyerek uzlaşmalıyız. Sonuç olarak hayatımızdaki her eylemde, bu sınırsız farkındalığı ve benlik duygusunu yavaş yavaş somutlaştırmaya başlarız.

Spiritüel disiplin aracılığıyla ruha ve bir bilinç olarak kendimize dair farkındalığımız ve bu sayede gerçek doğamızı kavramamız, yıllar içinde inşa edilir. Bir şekilde bize nüfuz eden ve hayatlarımızı değiştirmeye başlayan ve yavaşça yükselen bir ruh hali olarak kademeli bir şekilde artar. Farkındalığımız genişlerken zihnimizin etrafındaki sınırlar kayboluyor ve sessizliğe dönüşüyor. Ben buna bilinç deneyimi diyorum. Ancak Evrensel Bilinç değil, henüz bu değil. Sadece kendi bilincimizi, gerçekte olduğu gibi deneyimlemektedir. Bu, ilk aşamadır.