Herkese merhaba! Bu kez, sizlere daha önce bahsettiğim mimarım Şebnem Buhara ile buluştuk. Onun evime ilk gelişi, mobilyalar da geldi. Neler mi yaptık? Hadi birlikte bakalım!

Şebnem, salonumda yer alan kitaplığı boşaltmamız gerektiğini söyledi. Bazı kitapları kaldırıp, biraz aksesuarlar yerleştirmeyi önerdi. Ayrıca, kanepem biraz büyük olduğu için salondaki modüllerde de yer değişikliğine gitmem gerekiyordu.

Yemek masam, eski evimdeki yemek masamdı. Daha ince ve uzun bir masaydı. Şebnem ve mobilyacım Ayhan beyle onu revize ettik. Bu masa, üç metre bir masaydı. Biraz daraltıp biraz daha tombul bir hale getirdik. Ancak, salonumda hep eski evden gelen mobilyalar olduğu için belirgin bir yer sorunum vardı.

Hiçbir şeyi nereye koyacağımı bilemedim. Çok yoğun bir tempom var ve bu kadar kaosun içinde gözüne fener tutulmuş tavşan gibi kalmıştım. Şebnem, salondaki alanları birbirleri içinde dengelersek, hepsinin yerine oturacağını söyledi. Sehpaları kaldırıp daha sakin bir hale getireceğiz, kitaplıktaki bazı modüller değişecek ve bazı tekli koltuklardan kurtulmamız gerekiyormuş.

Dar ve küçük mekanlarda, yüksek mobilyalar, daha büyük ve arkaları daha yüksek mobilyalar daha basık bir görünüm yaratırmış. Ne kadar alçak ve ne kadar aynı renk tonlarında ürün kullanımı olursa, göze daha sakin gelirmiş ve tavan daha yüksek, mekan daha büyük gibi görünürmüş.  Benim eski evim daha yüksek tavanlı ve daha büyüktü. Ben de koyu renklere gittim ama bu evde koyu renkler de beni bastı.

Benim salonumun problemi, renklerden ziyade çok fazla ürün olmasıymış. Şebnem, bunlar sadeleşirse, birkaç saat içinde bambaşka bir yere dönüşebileceğini söyledi. Biz de kolları sıvadık ve salonda değişikliklere başladık. Mimar ve tasarımcı Şebnem Buhara’nın evimi nasıl düzenlediğini ve önerilerini merak ediyorsanız, detaylar vlog’umda!